Kelam Oluşturma zamanı: Kasım 7, 2012 Paylaş Oluşturma zamanı: Kasım 7, 2012 Ağlamak olsaydı ayrılığın tek tesellisi, Hafif bir rüzgar eşliğinde dökülürdün kirpik uçlarımdan Gelişlerin gibi ara ara görseydi güneşi gözlerim Savruk bir aşk dilerdim o zaman yarınlardan. Bir kaldırım taşında, Kırık bir tebeşirle karalardım yalnızlığımı Sonra yaşlı sonbaharlar toplardım. Yırtık ceplerinden dökülen yapraklara asla yetişemezdi ellerim. Yetişemediklerime, Kalbimin sonbaharlarından dökülenleri yama yapardım ve eksilirdim. Senden. Bizden. Her şeyden. Eksilirken,yıkık düşüncelerim altında ezilirdim. Kanayan yaralarımda, kabuk bağlamayan en açık yaraydın sen. Bütün bütün sökülürdün benden.. Ve ben iğne ipliğe dönerdim. İlmek ilmek susardım. Dokuna dokuna solardı rengim. Eksilirdim, özlerdim, düşlerdim. Ama en çok düşlerdim. Olasılıklar içinde kullanmaktan yana değildim seni Ve ben özlemenin kıyılarında dolaşırdım her gece Yüreğimin yelkenlerini senin rüzgarınla avutur,beklerdim. Aşkla ve ayrılıkla çakışan bütün doğrular Sekmeli bir yanlıştı benim lügatımda. Hiç bir yaram öksüz kalmazdı benim ve Her gideni ufakta ufacık bir noktayla anardım. Büyütürdüm yaralarıma ektiğim ayrılık tohumlarını. Bu yüzdendi hiçbir yaramın tuzsuz kalmaması.. Üzerinden acıyı hiç eksiltmezdim. Çünkü eksilen en çok ben olurdum senden. Ters orantıyla sende ardıçlar olurdu ben eksildikçe.. Düşler sokağının virane yolcusu, İçinde kaç şehir öldürdün? Ve bu kaçıncı yüz yılın şehirler arası kayboluşu? Üzgünüm, Yıkık bir şehir kadar yorgunum şimdi. Gittiğin yerden unut beni, Kaldığım yerden öldürüyorum seni. ELİF KÜBRA 1 Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Önerilen Mesajlar
Sohbete katıl
Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.