frezya Oluşturma zamanı: Kasım 10, 2012 Paylaş Oluşturma zamanı: Kasım 10, 2012 10 Kasım 1938 tarihi ; ”KOCA BİR TARİH”İN GÖÇTÜĞÜ GÜN” dür. Bu itibarla ; 10 Kasım 2012 tarihi ; Mustafa A.Sami Sezer Kemal ATATÜRK gibi , tarihi hem yapmış hem de yazmış olan çok büyük bir tarihi şahsiyetin ebediyete yürüyüşünün , “Devrelerdir Beklenen Bir Büyük Adam”ın , “Kaderin Adamı”nın , “Boraların , Yıldırımların Soyundan Bir Adam”ın , Türk ve Dünya Tarihinin Akışını değiştiren bir Büyük Asker , Devrimci ve Devlet Adamının , Köhne bir Asya İmparatorluğu’nun yıkıntıları arasından Modern Bir Avrupa Cumhuriyeti meydana getiren “Türk Rönesansı’nın Mimarı”’nın , “Türk Mucizesinin Adı”nın aramızdan ayrılışının 74. yılı dır. “Olayları , siyaseti , tarihi ; coğrafya ve insanlar yapar. Evet , tarih ; ekseriya , insanlar tarafından yapılır. İnsanlık Alemini ; fikirler ve akideler değil , kuvvetli iradeler idare eder. Fikirler ve akideler , kuvvetli irade sahibi İnsanların elinde vasıtadır. Onların ameli değerleri , onları kullananların değeri ve kuvveti kadardır. (……) Büyük hadiseleri kim yapar? Şahıslar mı? Muhitler , haller ve şartlar mı? Her üçü. Lakin , fail unsur şahıstır. Muhitler , haller ve şartlar , pasif unsurlardır. Yükü kaldıran manivela , şahıs dır. Öbür unsurlar , manivelanın dayanaklarıdır. Ya adamları ; “ne” veya “kim” yapar? Onları da , coğrafya yapar , ırk yapar , fıtrat yapar , Allah yapar. (……) Bu kudretli şahsiyetler ; fıtri zekaları ve yılmaz iradeleriyle , milletlerin hayat ve mukadderatına müdahale ederler , ”şeyler” in ve “vaka”ların üstünde Himalaya gibi yükselirler. Olayların gidişine ve tabiata karşı mücadele eder gibi görünürler. Lakin gerçekte , kendileri de , tabiat kuvveti ve tabiatın yüce bir kuvvetidirler. Ve tabiatın yüce kuvveti olarak , ”şeylerin yürüyüşüne” ve ”olayların akışına “hakim olurlar ; Tarihin seyrini çelerler yahut düzenlerler ve kaza ve kaderi değiştirirler. İşte , Atatürk ; bu adamlardandı.”(1) Mustafa Kemal ATATÜRK ; Kendisine “Türk Milletinin Talihi” Tevdi Edilen Adamdı.”Bu şahsiyetin de , tarihin akışında rolü vardır. Hem de , içinden çıktığı Türk Toplumunun kaderine damgasını vuracak ve çağın olaylarına yön verecek kadar güçlü ve etkili bir rol. Bu bakımdan , milletin kaderine olan müdahalesi şüphe götürmez. (…..) Çağımızın gelişmelerine olan müdahalesine gelince ; onun Türkiye’de başardığı ve bütün Sömürge , Yarı Sömürge Ülkelerin Milli Kurtuluş Hareketlerine önder olan , yön tayin eden Siyasi ve İktisadi Egemenlik Savaşı dediğimiz hareket , onun çağdaş hüviyetinin diğer orijinal cephesidir.”(2) ____________ (1) Ali Fuat Erdem , ”Mustafa Kemal Atatürk”, Atatürk ve Gençlik Dergisi , Ayyıldız Matbaası , Ankara 1963 (2) Şevket Süreyya Aydemir , ”Tek Adam Mustafa Kemal” , 11.B. , Evrim Matbaacılık , 1.C ., İstanbul 1987, Kendisi için: “Tabiatın Kudreti”,“İnsanlığın Mucizesi”,“Hür Dünyanın Yüce Evladı” ,“Türk Tarihi’nin En Yüksek Siması”,“Ulusun En Aydın Şuuru”,“Milli İdrakin Mihrakı”, “Ulusun , Gurur ve Kuvvet Kaynağı” ,“Kurtuluş ve Yüceliş Türkümüz”,“Uygarlık İsteyen Adam”,“Bayrak Adam”,“Türkiye Cumhuriyeti’nin Ekseni” ,“Yeni Türkiye’nin Sembolü”,“Hakikatlerin Adı”,“İstikbal”,“Tükenmez Bir Enerji ve Optimizma Kaynağı”,“Varlığında , Gelecek , Gelişme ve Oluş Taşıyan Adam”,“Şarktan Doğan Büyük Bir Ümit”,“Topluma Uygarlık Değiştirten Adam”,“Kutupların Kutbu”,“Halk Vicdanının Kaynağı”, “Büyük Başöğretmen” ,“Tek Adam” ,“Ulu Önder” ,“Ebedi Şef” ,“Bozkurt” ,”Devrimlerin Babası”,“Son Büyük Makedonyalı” , gibi ve daha birçok önemli nitelikler yakıştırılan Büyük Önderimiz , bütün bu niteliklerin taşıdığı anlamlara uygun bir kişilik yapısında dünyaya gelmiş ve tüm hayatını aynı yönde sürdürmüştür. “Atatürk’ün hayat kavsine bakarsak ; uzun bir sabah , çok muhteşem bir öğle ve pek kısa bir akşam görürüz. O ; gece karanlığını hiç tatmamıştır. (……) Atatürk’ün şafağı ; İlk Hürriyet Hareketlerinde ve Trablus Garp Harplerinde belirmiş, sabahı ; Çanakkale Harplerinde doğmuştu. Anafartalar Kahramanı Albay Mustafa Kemal , artık , milletin tanıdığı ve tarihe doğmuş bir yıldızdı. 1919’un 19 Mayıs’ında ; onun öğlesi başlar ve bu muhteşem öğle , aralıksız olarak ve bulutlanmadan 1935’e kadar sürer. 1935-1938 hastalık devri , kısa bir akşam dır. Fakat , bu kısa ve hastalığın bulutladığı devrede bile , öğle ışıklarından bir huzmenin , ara sıra parladığı görülür. Nihayet , gece karanlığı basmadan , Atatürk ; 10 Kasım 1938 de fani hayata veda ederek , Türk ve İnsanlık Tarihini , öte dünyalardan aydınlatmaya göçer. (……) Parlak bir sabah ; muhteşem bir öğle ; pek kısa bir akşam ; bulutsuz ve karanlıksız bir ömür…….ebedi bir hayat. Atatürk’ün ömür kavsi böyle doldu.”(3) ____________ (3) Sadi Irmak , ”Atatürk’ün Hayat Kavsi” , Atatürk ve Gençlik Dergisi , Ayyıldız Matbaası , Ankara 1963 İşte bu ömür kavsi böyle dolarken ; Sadi Borak ‘ın , 1983 yılında yayınlanan “ATA VE İSTANBUL” isimli kitabında belirttiği üzere ; “Belki Psişik bir olgu olarak da görülebilir ama , Atatürk’ün , dikkati çekecek ve üzerinde önemle durulacak belirgin bir özelliği var. ”Geleceği Seziş Gücü”. Bunun , birçok da örnekleri var. Birkaçına değinelim : 1. Birinci Dünya Harbinin nasıl sonuçlanacağını 4 yıl öncesinden bilmesi.(I) 2. İkinci Dünya Harbinin hangi tarihte başlayacağını , Mac Arthur’a söylemesi. (II) 3. Birinci Dünya Harbi sonunda ; İngilizlerin , Siyasal ve Süel bakımdan Türkiye’ye uygulayacağı politikayı , önceden , ilgili makamlara duyurması. 4. Aynı Müttefiklerin ; savaş sonrası mirasının paylaşılmasında anlaşmazlığa düşecekleri ve başkaları. Atatürk’ün ; kendi geleceği hakkındaki “Kehaneti” ile ilgili olarak da , şu örneklere , kısaca değinebiliriz : 1. Bir gün , Türkiye’nin Kaderine egemen olunca , arkadaşlarına hangi görevleri vereceği hakkında Selanik’te yaptığı konuşma.(III) 2. Sofya’da , Madam Hilda Cristianus’a ; Türkiye’de bir gün idareyi ele alınca , Çağdaş Uygarlığın gereklerini uygulayacağını söylemesi.(IV) 3. Selanik’te genç bir Subayken ; İvan Manalof’a , yapılması gerekli bütün devrimleri teker teker saydıktan sonra :” Bir gün gelecek , ben , hayal zannettiğiniz bütün bu İnkılapları başaracağım.” demesi.(V) 4. Mütareke Döneminde , Almanya’nın Türkiye Sefirine ; “Enver’in batırdığı Türkiye’yi kurtarmaya , Allah , beni memur etti.”yanıtını vermesi.(VI) Bu anekdotların ışığında ; Mustafa Kemal’in , geleceğe ilişkin bu inancı doğrultusunda kendisini hazırladığı sonucuna da varabiliriz. Atatürk’ün ; okullarımızda okutulmayan konular üzerine böylesine hırsla , tutkuyla abanması , bu konuda bütün olanakları zorlaması ve bu yüzden gelebilecek felaketleri göze alması da , bu kanımızı pekiştirmektedir.(4) “Atatürk ; olayları bütün açıklığı ile gören , nasıl yürüdüklerini ve hangi yönde gittiklerini doğru sezen objektif bir zeka olduğu kadar ; ateş dolu bir ocak gibi yanan yüreği ile de sübjektif bir varlıktı.”(5) ____________ (4)Sadi Borak, “Ata ve İstanbul”, Hakan Ofset, Türkiye Turing ve Otomobil Kurumu Yayını, İstanbul 1983 (I) Hikmet Bayur , Belleten , No:128 , Ekim 1968 (II) Sadi Borak, a.g.e. (III) Milliyet, 15.10.1951 (IV) Sait Arif Terzioğlu , “İnsancıl Atatürk” , İstanbul 1964 (V) Arif Hikmet Kaskatı’ya, İvan Manalof’un Anlattıkları, Atatürk’e Ait Hatıralar, İstanbul 1949 (VI) Maten, 12.11. 1921 (5)Hasan Ali Yücel, Maarif Bakanı, 30.01.1945, (“Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, I, (1919-1938)”, T.B.M.Meclisinde ve CHP Kurultaylarında , Türk İnkılap Tarihi Enstitüsü Yayını, Maarif Matbaası, İstanbul 1945 Osmanlı Ordusunda da görev almış olan Ünlü Alman Generali “Goltz Paşa , 1883 yılında yazdığı bir mektupta şöyle der : “Abdülhamid , Abdülhamid’ in Hanedanı , şimdiki hakim sınıflar başta kaldıkça , Türkiye’nin kurtulacağı umulmaz. Türkiye’nin kurtulması ; halk içinden kuvvetli bir karakter çıkmasına bağlıdır. Goltz Paşa’nın yazısındaki kuvvetli karakter , Mustafa Kemal’dir.”(6) İşte bu kuvvetli karakter ; mektup’taki bu sözler yazıldığında , gelecekte ki yıllarda , yine , Abdülhamid’ in mensup olduğu hanedan’nın başında olduğu Osmanlı İmparatorluğu’nun Teokratik ve Meşruti Monarşi’ye dayanan rejimini yıkmak , aynı zamanda , emperyalizme ve sömürgeciliğe karşı bir “Ulusal Bağımsızlık Savaşı” yapmak üzere başlatacağı büyük bir “ULUSAL DEMOKRATİK DEVRİM” için tarih yolculuğuna çıkmıştır , ancak , o zaman , henüz iki yaşındadır. Bu Kuvvetli Karakter ve Büyük İrade ; daha sonraki yıllarda , “(….) Arıburnu ve Anafartalarda ve Anadolu İstiklal Savaşında Acun Tarihinin akışını değiştirdiği için , o zamanki İngiliz Deniz İşleri Bakanı Çörçil ( Churchill ) in , “Kaderin Adamı” dediği Kolağası Mustafa Kemal Bey’dir.”(7) “ATATÜRK’ ü ; tek cephesinden ele almaya ve incelemeye , bir insan dimağının gücü yetmez. O , öyle bir Nur , öyle bir Işıktır ki ; ona , her yönünden bakmak ve ondan , her yönünden feyiz almak gerektir. Onun askerliğe nasıl girdiğini , uzun uzun anlatmayacağım. O ; Selanik Askeri Rüştiyesinden sonra Manastır Askeri İdadisine girmiş , orayı , 14 Mart 1899 da bitirerek Harbiye’ye geçmiş , 1901 de Erkan-ı Harbiye Namzet Sınıflarına geçmiştir. Daha Harbiye Sınıfında iken ; memleketin gittiği fena istikameti görüp , arkadaşlarına telkinler yapar ve gizli gazeteler çıkarır , bir Sandık kurar , hem arkadaşlarına yardım eder ve hem de , Avrupa’dan gizli kitap ve gazete getirtirdi. 1904 de Harp Akademisini bitirdiği zaman , teşkilat duyulmuş ve MUSTAFA KEMAL , arkadaşları ile beraber tevkif edilerek , iki ay mevkuf kalmış ve yine arkadaşları ile birlikte , Suriye’deki Ordu’ya sürülmüştür.Memleket , gittikçe kara bir taassup ve istibdat içinde uçuruma gidiyordu. ATATÜRK gibi bir insan , susar mı.? Çünkü , o ; hayatının her safhasında inkılapçı , ihtilalci , istibdat’a düşman , hürriyete aşık bir insandı. O ; her defasında , içinde bulunduğu şartlar ne olursa olsun , hangi mevkii de bulunursa bulunsun , hürriyet için , daima kendini tehlikeye atmış ve memleketin kurtarılması için asil vicdanı neyi emretmiş ise onun sesine uymuş ve birinci hatta çarpışmıştır. Suriye de de , gizli bir teşkilat kurmuş ve kimseye haber vermeden SELANİK ’e gelerek , arkadaşlarını toplamış ve onlara şu şekilde hitap etmiştir : “ARKADAŞLAR ! BU BEDBAHT MEMLEKETE KARŞI MÜHİM VAZİFELERİMİZ VARDIR. ONU KURTARMAK , BİRİCİK HEDEFİMİZDİR. HÜRRİYET OLMAYAN BİR MEMLEKETTE , ÖLÜM VE ÇÖKÜNTÜ VARDIR. HER TERAKKİ VE KURTULUŞUN ANASI HÜRRİYETTİR. KAHREDİCİ BİR İSTİBDATA KARŞI ; ANCAK İHTİLALLE CEVAP VERMEK VE KÖHNELEŞMİŞ ÇÜRÜK İDAREYİ YIKMAK , MİLLETİ HAKİM KILMAK , HÜLASA , VATANI KURTARMAK İÇİN , SİZİ VAZİFEYE DAVET EDİYORUM.”(8) ____________ (6) Ali Fuat Erdem , “Mustafa Kemal Atatürk”, Atatürk ve Gençlik Dergisi, Ayyıldız Matbaası, Ankara 1963 (7) Yusuf Hikmet Bayur , ”Türk İnkılabı Tarihi”,3.B., Cilt I., Kısım 2., Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara 1983 (8) Faruk Güventürk , “O’na Ve Ondan Sesleniş”, S. Güniz ve S.Özaygen Matbaası, İstanbul 1961 İşte ; yine , Bu Kuvvetli Karakter ve Büyük İrade ; hem ; daha 1906 yılındabu söylediklerini gerçekleştirmek üzere , yani , o Kahredici bir İstibdatı temsil eden Osmanoğulları’nın Ferdi Saltanatına ve Osmanlı Hükümetine karşı ANCAK İHTİLALLE CEVAP VERMEK VE KÖHNELEŞMİŞ ÇÜRÜK İDAREYİ YIKMAK , MİLLETİ HAKİM KILMAK , HÜLASA , VATANI KURTARMAK , hem de ; emperyalist ve sömürgeci güçlerin işgaline karşı bir “Ulusal Bağımsızlık Savaşı”’ ( Tam Bağımsızlık ve Kayıtsız ve Şartsız Ulusal Egemenlik ) için , 19 Mayıs 1919 tarihinde Samsun’a ayak basar basmaz , bir “ULUSAL DEMOKRATİK DEVRİM”i ( Türk Devrimi – Kemalist Devrim ) ; başlatacak ve ilk aşamada , Türk Milleti ( Türk Ulusu – Türkiye Halkı ) ile birlikte hem İhtilal , hem de Harp ( Ulusal Bağımsızlık Savaşı ) Aşamasını ; daha sonra ise , “İnkılap” Aşamasını gerçekleştirerek , Çağdaş ve yeni bir Ulus-devlet olan “Türkiye Cumhuriyeti”ni kurarak sonuçlandıracaktır. Bu ; “Devrim”’in hem “İhtilal” , hem de “Harp” Aşaması içindeki , “Ulusal Bağımsızlık Savaşı” , “Milli Mücadele” veya “Türk İstiklal Harbi” de dediğimiz “Türk Kurtuluş Savaşı ; 20. Yüzyılın ilk yarısında , dünya’daki “Büyük” denen devletlerin tutumundan , politikasından soyutlanamazdı. Yeni kurulan Sovyetler Birliği ile Batılı Kapitalist Ülkelerin , özellikle İngilizlerin , Avrupa’da bir denge kurma çabası , diyelim , kavgası vardı. Bu denge kurma çabasından , kavgasından ; Türkiye Cumhuriyetini kurabilmek için , Mustafa Kemal , hiç bir Devlet Adamında bulunamayacak bir usta taktikle yararlanmıştır. Tarih , ona , bugün , Üçüncü Dünya dediğimiz devletlerin-bunların içinde Sosyalist olanlar da vardır. İkinci Dünya Savaşından sonra- kurucusu olmak ödevini yüklemiştir.”(9) Sivas Kongresi günlerinde , Eski İttihatçılardan ve Sivas Mebuslarından Rasim Bey ; O günlerin Sivas Valisi Reşit Paşa’nın , “Mustafa Kemal Paşa’nın ne yapmak istediği”ni sorması üzerine , ona, şunları söyleyecekti.“Vatanı parçalanmaktan, devleti batmaktan, milleti esir olmaktan kurtarmak istiyor. Mustafa Kemal Paşa, çok büyük bir şahsiyettir. Onun, her güçlüğü yeneceğine inanmak gerektir. Millete gelince ; o , manasız bir harpten bıkkındır. Fakat , boynuna zincir takılmak istendiğini anlarsa , Arslan kesilir , Ateş kesilir , Yıldırım kesilir. İşte , Mustafa Kemal Paşa ; O Arslana , O Ateşe , O Yıldırıma istinat ediyor.”(10) YILDIRIMLAR YARATAN BİR IRKIN AHFADINDAN geliyor .“Mustafa Kemal, devletin ordusunda bir askerken, Hükümdarına başkaldırdı. “Ferd-i Mücahit” olarak , Milletin bağrına yaslandı. Ordular düzenledi. İçeride Sarayın ve Padişahın beslediği İsyan ve İrtica Kuvvetlerine, dışarıda “bütün bir Cihan-ı Husumet” in , bütün bir düşmanlık dünyası’nın arka verdiği İstila Ordularına , karşı koydu. Meydan Muharebeleri kazandı. Nihayet , bir devlet kurup , onun başına geçti. Bütün bunları , 4 yıl gibi kısa bir zamana sığdırdı.”(11) Türk Devrimi’nin içinde , bir İnkılap ile Çağdaş ve Laik Bir Ulus-devlet olan Türkiye Cumhuriyetini yarattı. O, 16 Ocak 1923 tarihinde , işte bu “Türk Devrimi” anlamında olmak üzere , “Türk İnkılabı” ile ilgili olarak, şunları söyleyecekti :“Bizim İnkılabımız , Meşrutiyet İnkılabı ve ondan önce yapılan İnkılaplar gibi olsaydı , kimse önem vermezdi. Efendiler ! Biz , gerçek bir İnkılap yaptık ve İnkılabımızda devam ediyoruz. Biliyorsunuz ki, memleketin birçok yerleri, bilerek veya bilmeyerek, isyan etti. Asilere, hadlerini bildirmeye mecbur olduk….Belki, zaman zaman , şöyle veya böyle bir şeyler olacaktır.! İnancımızda kararlı, başarıda ümitli olduğumuzdan dolayı, üstünlük bizimdir. İşi oluruna bırakanlar, esaslı İnkılap yapamaz.Memleket kalkınmış, Millet zengin olduğu zaman, herkes, memnun ve sevinçli olur efendim.! Dünyada, gerçekçi olmayan bir şey yaptığımız zaman, hiç bir şey yapmıyoruz demektir.Bu memleketi, şu yöne sevk ederken, bir şey yaptığımızı ifade etmeliyiz.! Bir de, daima geçerli ve söz konusu olan, çoğunluktur. Bu milletin çoğunluğu , bizimle beraberse , Parti deyiniz, ne derseniz deyiniz! Yürümek mümkündür.Çoğunluk, beraber değilse, Grup deyiniz, Heyet deyiniz, buna dayanarak, İnkılapta başarı mümkün olamaz..O zaman, İnkılabın yerleştirilmesi için , tarihin gösterdiği vasıtayamüracaat edeceğiz. İnkılabın Kanunu ; var olan kanunların üstündedir. Bizi öldürmedikçe ve bizim kafalarımızdaki fikir akımını boğmadıkça , başladığımız ileriye dönük İnkılap , bir an bile durmayacaktır. Bizden sonraki devirlerde de , hep , böyle olacaktır.”(12) (9) Samim Kocagöz,”Söylev ve Atatürk”, Varlık Dergisi, Kasım 1977, Sayı 842 (10) Hasan İzzettin Dinamo,”Kutsal İsyan Milli Kurtuluş Savaşının Gerçek Hikayesi”, C.2. (11) Ş. Süreyya Aydemir, “Tek Adam, Mustafa Kemal, 1922-1938, 3.C., 9.B., Evrim Matbaacılık, İstanbul 1985 (12)”Atatürkçülük,Atatürk’ünGörüş ve Direktifleri”,1.Kitap,Hazırlayan:Genelkurmay Başkanlığı, MEB.Basımevi ,İstanbul 1988 “Sosyal Yönü ile incelendiğinde ; Türk Devriminin milli bünye de yaptığı değişikliğin önemi ve kapsamı , diğer devrimlerle yapılan karşılaştırmalarla , daha belirli bir şekilde ortaya çıkmaktadır. Georges Duhamel ; Atatürk tarafından başarılan eserin özelliğine işaret ederek , Türk Devriminin İngiliz , Fransız , Rus Devrimlerinin başardıklarından bambaşka olduğunu belirterek , bu inkılapların hiç birinin , mesela Dil ve Yazı gibi konulara el atmadığını , Ulusların bilim felsefesini , düşünce metotlarını değiştirmediklerini , buna karşılık , Türk Devriminin ; Türk Milletinin Alın Yazısını değiştirme yükünü üzerine aldığını açıklamaktadır. Bu yargı ; Türk Devriminin bir özelliğini ortaya koymaktadır. Devrim ; diğer memleketlerde yapılan devrimlerden farklı bir nitelik taşımaktadır. Mesele ; sadece bir iktidar değişikliği , bir sınıf mücadelesi değil , sosyal bakımdan belirli alanlarda değişiklik değil , bir Milletin Kaderinin , Alın Yazısının değişikliğidir. Sosyal bünye de kökten , esaslı ve devamlı bir değişikliktir.”(13) “Türk Devriminin Sembolü Atatürk ; tek bir Uygarlık olduğunu ve buna da , ancak , ilim ve fen’le varılabileceğine inanıyordu. Atatürk ; Uygarlığın en geliştiği yer Batı Ulusları olduğu için , bizim de , Batılı Uluslar arasına katılmamızı istiyordu. Yalnız bizim değil , yeryüzündeki bütün ulusların aynı yola yürümesini , Çağdaş Uygarlık Düzeyine yükselmesini diliyordu.(14) Tabii ki ; bizim , Milli Benliğimizi ve Milli Kültürümüzü korumak ve bu Çağdaş Uygarlık Düzeyinin üzerine çıkarmak suretiyle….Prof. Dr. Tarık Zafer Tunaya ; bu konuda, şunları söylemektedir : ”Türk Devriminin sözlüğünde Batı Uygarlığının gerçek adı , Müşterek Medeniyet’tir. Batılılarla savaşarak Batılı olmak isteyişimiz ; hakim medeniyet alanına kendi eserlerimizle katılmak , yüzyıllarca ihmale uğratılmış bir memleketi kurtarmak ve kalkındırmak çabasından doğuyor.”(15) “Atatürk ; yurdu , zaferi ile Ulusu ise , devrimleriyle kurtarmıştır. Cumhuriyetçiler ; kalplerinde zaferin fedakarlık ahlakını ve kafalarında Kemalizm Devrimlerinin yüksek düşünce ve disiplinini devam ettireceklerdir.”(16) “Geriye doğru dönüşlerin hepsi , onun yolundan ayrılmaktır. Nasıl ki ; durmak da , onun yolundan ayrılmaktır. Onun yolu ; ilerlemek , her günün şartlarına göre yeni yeni ilerleme imkanları yaratmaktır. Atatürk İnkılapçılığı ; dinamik karakterini kaybettiği zaman da ölür.”(17)“Atatürk Devrimlerinin en can alıcı noktası ; Laiklik Konusu etrafında toplanır. Türkiye ; ya din işleriyle , devlet işlerini birbirinden ayırt etmeyi iyice başaracak ya da günü geçmiş bir Ortaçağın Karanlıkları içinde , tehlikeli bir uykuya dalacaktır.”(18) “Cumhuriyet de , Demokrasi de , Medeniyet ve Kültür Mücadelesi de , hepsi de , İnkılap Nizamının korunmasına bağlıdır. Türkiye’nin , yalnız , önü açıktır. Gerisinde , bir uçurumlar ve karanlıklar konusundan başka bir şey yoktur.”(19) “Atatürk ; bizi ileri götürecek ana düşüncelerin , en esaslı davranış ve zihniyet devrimlerimizin , yarınımızı kuracak temel prensiplerin sembolüdür.”(20) Burada , (….) Mustafa Kemal’in bir özelliğini belirtmek istiyorum. Kimse , Atatürk’ün Sosyalist olduğunu savlamıyor. O ; Bir Ulusal Kurtuluş Savaşı Devrimcisi idi. Ne var ki , hiç bir konuşmasında da , Atatürk ; dışa bağımlı , işbirlikçi , vurguncu , yağmacı , savruk bir Anamalcı ( Kapitalist ) Ekonomi’den , Kapitalizm’den yana olduğunu da belirtmemiştir.O ; kendi kaynaklarımıza , kendi gücümüze dayalı , Devletçi Bir Bağımsızlık Ekonomisi’nden yanaydı.”(21) ____________ (13) Hamza Eroğlu , ”Türk Devriminin Milli Değeri”,Türk Devrim Kurumu Atatürk ve Devrimlerini Araştırma Kurulu Yayınları, Emel Matbaacılık, Ankara 1973 (14) Bedia Akarsu , “Atatürk Devrimi ve Yorumları” (15)Tarık Zafer Tunaya,”Kuvvetini Milletten Alan Lider”,Sümerbank Dergisi Özel Sayısı (16) Falih Rıfkı Atay, (Ulus, 28.Ekim.1938) (17) Falih Rıfkı Atay, (Varlık 376, !.Kasım.1951) (18) Nadir Nadi Abalıoğlu, (Atatürk İlkeleri Işığında Uyarmalar, 1960) (19) Falih Rıfkı Atay, (Varlık 465, 1.Kasım.1957) (20) Selahattin Batu, (Türk Dili, 1954, C.IV., Sayı 38) (21) Ceyhun Atuf Kansu, “ Soru Eki”, Varlık Dergisi, Kasım 1977, Sayı 842 “Yaşar Nabi , “Atatürkçülük Nedir.? Adlı kitabının önsözünde ; ” Mustafa Kemal , diyor , düşmanı İzmir’de denize döktüğü gün , asıl savaşın , yeni başlamakta olduğunu haber vermişti yakınlarına. Gerçekten de öyle oldu. Atatürk biliyordu ki ; asıl düşman , içimizdeydi, kanımızdaydı. Onunla, amansız bir savaşa girişecekti. Kurtarılmış yurdu ayakta tutmanın , yüzyıllarca korkunç bir sefalet içinde çırpınmış bir ulusu , Batı’nın mutlu ulusları düzeyine çıkarmanın tek yolu’nun ; Gericilik ve Hurafeler üzerine kurulu bir Toplum Düzenini topyekün değiştirmek olduğunu anlamıştı. Bu uğurda giriştiği devrimlerin ilkiydi , Cumhuriyetin İlanı. Devrimler ; ondan sonra , birbirini kovaladı. İşte , o tarihten ölümüne kadar , söylediklerinin ve yaptıklarının tümünü birden kapsayan ilkelere , biz , şimdi , “Atatürkçülük” diyoruz. Daha önce , buna Kemalizm adı verilmişti. Nayır’a göre , Atatürkçülük ; “Atatürk’ün , sözleri ve devrimleriyle getirdiği yeni düşünce sistemi ve önümüzde açtığı yeni yoldur.Bu düşünce sisteminin temeli , Laikleşme ve Batıya Yönelme ilkelerine dayanır.”(22) İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Mecmuasının , 1977 Toplu Sayısında , Ord. Prof. Dr. Ch. Crozat ’ya Armağan olan bu özel sayıda , o zaman Doç Dr. olan Bülent Tanör imzalı , ”Mustafa Kemal ve Anayasal Gelişme Dinamiklerimiz” adlı incelemede , Büyük Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ün bilgi birikimi ve yönü ile ilgili olarak , şunlar yazıyordu : “Mustafa Kemal ; yalnız , bir eylem adamı değil , aynı zamanda , önemli bir düşünce adamıdır. Onun ; siyasal ve hukuki konulardaki görüşleri , ilginç bir Anayasal Tez niteliğindedir. Mustafa Kemal ; yalnız , Osmanlı – Türk Toplumunun Anayasal Gelişme Dinamikleriyle ilgilenmiş değildir. Bundan da önce ; genel olarak , toplumların Siyasal-Anayasal Evrimlerini belirleyen etkenler üzerinde durmuş ve bunlardan , kendisine göre , birtakım sonuçlar çıkarmıştır. Siyasi ve Hukuki Doktrinler konusunda derin bilgilerle donanmış olduğu anlaşılan Mustafa Kemal…”Demek ki ; ön yargısı olmayan ya da Atatürk’ü iyi bilen bir Bilim Adamı , onun , bir şeyler bildiğini , bilmesi gerektiğini düşünüyor , araştırıyor ve ortaya koyuyor. Atatürk ; bilmeseydi , bu işleri nasıl yapabilirdi?”(23)“Bir insanın değerinin en belirli ölçüsü ; kendi alanındaki üstünlüğünü dostuna düşmanına kabul ettirebilmesindedir. İşte , Atatürk ; bu yüceliğe ermiş Dahi’lerden biridir. Bir İhtilalci olarak Modern Türkiye’yi yaratmış , davasında muzaffer olmuş ve yüzyılımızın Büyük Devlet Adamları arasına katılmıştır.”(24) “Türk İhtilali ; 1918-1919 Alman İhtilalinin doğduğu aynı zamanda ve aynı sebeplerden meydana geldi. Fakat , Yeni Alman Demokratik Anayasasının iflas ettiği ve geriye , eski Pan-Germanizm ve Hitler’in Yeni Süper Emperyalizmine doğru yollandığı halde , Atatürk’ün Demokratlaştırılmış Türkiye’si , parlak ve devamlı başarılara doğru gelişti. Bunun sebebi açıktır. Almanya’da , yalnız , yüz değişti. Türkiye’de ise , yeni temeller atıldı. Onun için , Osmanlı İmparatorluğundan Modern Türk Cumhuriyetine geçiş olayı ; öteki İhtilallerin , hiç biriyle mukayese edilemez. Hiç bir devlet ve halk ; tam bir yok olma uçurumuna bu kadar yaklaşmamıştır. Ve yirmi yıl kadar kısa bir süre sonra , bugünkü dünya mücadelesinde, muhasım kuvvetler tarafından , hiç bir devletin işbirliği , bu kadar hırsla aranmamıştır.”(25) A.B.D Başkanı Franklin D. Roosevelt , Büyük Önderimiz ile ilgili olarak , daha o yıllarda , şunları söyleyecekti : “Mustafa Kemal hakkındaki bilgiyi , onu çok iyi tanıyan birisinden edindim. Sovyet Sosyalist Cumhuriyetleri Birliğinin Amerika’ca tanınması konusunda , Sovyet Rusya Dışişleri Bakanı Litvinof ile görüşürken , kendisine , onun fikrince , bütün Avrupa’nın en değerli ve ilgi çekici Devlet Adamının kim olduğunu sordum. Bana verdiği cevapta , Avrupa’nın en büyük Devlet Adamının , bugün , Avrupa da yaşadığını , Boğazların gerisinde , Ankara’da yaşadığını , bunun , Türkiye Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal olduğunu söyledi.”(26) ____________ (22) Naci Girginsoy,”Atatürk Yolunda 46 Yıl”, Varlık Dergisi, Kasım 1979, Sayı 866 (23) Sami N. Özerdim,”Atatürk’ün Bildiği Bilmediği”, Varlık Dergisi, Kasım 1979, Sayı 866 (24) İngiliz Yazarı Somerset Maugham , Cumhuriyet, 11.Kasım.1953 (25) Prof. Dr. Ernest Jack, Columbia Üniversitesi, (Yükselen Hilal, 1940, Sayı 200-211) (26) Franklin D. Roosvelt, A.B.D. Başkanı, (“Üç Adam,; Kemal Atatürk-Roosvelt- Mussolini”, 1937) Yunanistan Ekonomi Bakanı Yorgi Pesmazoğlu ise ; 1938 yılında , onunla ilgili olarak , şunları söyleyecekti : “İngiliz , Fransız ve İtalyanları Anadolu’dan uzaklaştırıp , bizi de yenince , karşımızda , sıradan bir adam bulunmadığını ve gerçek yaratıcı kudretini kavramaktan uzak kalmış olduğumuzu kabul ettik.”(27)“Türkiye’nin Alın Yazısına el koyan asker ve devlet adamı , yenilik ve ilerleme yolunda , bütün çaba ve kazandığı onuru terazinin gözüne koymuştur. Zamanında hiç bir önder , çok büyük güçlükler karşısında , bu yılmaz devrimcinin yaptıklarından fazla başarı kazanamamıştır.”(28) Bir görüşe göre ; “Bu topluma , düzeltmelerin yetmeyeceğini ; kökten bir değişme , bir Devrim gerektiğini ilk kavrayan , Atatürk’tür.” “Bir yabancı ; “Hiç bir Ulusun Tarihi , Türk Devrimi kadar hızlı bir gelişmeyi kaydetmemiştir.” diyor. Hiç bir insanın yaradılışı da , Mustafa Kemal Paşa’nın yaradılışı kadar devrimciliğin şartlarını bir araya getirememiştir.”(29) Bir görüşe göre de , “Atatürk ; kendinde , Askeri Deha ile Devlet Adamı ve Filozof Dehasını birleştirmişti.” “Kemal hakkında ne diyeceksiniz.? sorusuna , Mussolini , şu karşılığı verdi : “Büyük cesarete sahip bir şahsiyettir. Osmanlı Gelenekleriyle ve bu geleneklerin Türkiye’de temsil ettiği her şeye karşı yaptığı İhtilal ile bunu ispat etmiş bulunmaktadır.”(30) “Milletlerin tarihlerinde ; büyük adamların insani fikirleri , bütün milletler arasında tekrarlanarak yüzyıllarca yaşar. Atatürk ; milleti için büyük bir varlık , insanlık alemi için ise , devrimci bir idealisttir.”(31) “Ölümünün daha yirmi beşinci yılında ; kendisi hakkında , çeşitli dillerde 3.000 eser yayınlanan insan , üzerinde düşünülen insan demektir. Kendisinden ürkülmeden , korkulmadan ve hayatının hikayesi hem kendi halkı , hem de başka halklar tarafından yalnız saygı ve insani ilgilerle izlenen bir insan ise ; insanlığın nadir yetiştirdiği evlatlarından biri sayılmalıdır. Atatürk , insanlığın böyle bir çocuğuydu.”(32) “Eseriyle , insanlığın üstüne çıkan bu Devrimci ; yaradılışı ve yaşayışı bakımından , insanlara en yakın olanlardan biriydi.”(33) “Büyük Türk Devrimi ; Medeniyet ve Milliyet gibi iki büyük temel üzerine kurulmuş , planlı ve sistemli ulusal bir anıttır. Mimarı Atatürk , Ustaları Aydınlar , İşçileri de Türk Ulusu dur.”(34) “Türk Devriminin en belirli özelliği ; kan dökmek , kale fethetmek ve sokak çarpışmaları gibi şeyleri tanımamış olmasıdır. Bir zamanlar , Fransız İhtilali Avrupa için ne ise , bu köklü değişme de , bütün Asyalılar için o dur.”(35) “Gerçeği açıkça söylemek gerekirse , diyebiliriz ki ; Atatürk Saltanatçılara , Hilafetçilere , Şeriatçılara karşı , sert ve amansız davrandı. Atatürk’ün ; zaman zaman sert hareket ve kararları olmuşsa , bunun tek sebebi ; bundan sonra , memlekette , Diktatörlüğün , Keyfi İdarenin bir daha hortlamaması , tamamıyla tarihe gömülmesi kararıdır. Çünkü o ; İlköğretim Merhalesinden geçmemiş bir topluma dayanan Demokrasinin ; her zaman için Teokrasiye ve Monarşiye kayarak soysuzlaşabileceğini , gayet iyi biliyordu. Atatürk’ün , geri kuvvetlere karşı sert ve amansız davranması , binlerce şehit pahasına elde edilen parlak sonucu kaybetmemek kaygısından doğmuştur.”(36) ____________ (27) Yorgi Pesmazoğlu, Yunan Ekonomi Bakanı, (“Yabancı Gözüyle Cumhuriyet Türkiyesi” , 1938) (28) İngiliz Times Gazetesi, (Ulus, 13.Kasım.1938) (29) İsmail Hakkı Baltacıoğlu, (Türk’ün Altın Kitabı, Gazi’nin Hayatı, 1928, Kısım II.) (30) Eski A.B.D. Büyükelçisi Charles H. Sherill, (“Üç Adam,; Kemal Atatürk-Roosvelt- Mussolini”, 1937) (31) Afet İnan, (“Kemal Atatürk’ü Anarken, 1956) (32) Ş. Süreyya Aydemir, (“Tek Adam”, 1964, C.II.) (33) Romanya Vittorul Gazetesi, (Ulus, 13.Kasım.!938) (34) Agah Sırrı Levend, (Türk Dili 1953, C.III., Sayı 26 (35) Almanya Arbeiter Woche Dergisi, (“Yabancı Gözüyle Cumhuriyet Türkiyesi”, 1938) (36) Mustafa Baydar, (“Atatürk’le Konuşmalar”, 1964) “Diktatörlüklerin katlanamadığı serbest bir yönetim ; Demokrasilerin başaramadığı ve başaramayacağı işler yapmıştır.Tarihte , böyle adamlar ; devirlerine , kendi isimlerini vermişlerdir. Yani , o kadar ender yetişirler. Demokrat ve Cumhuriyetçi olan Atatürk ; ölünceye dek bu ilkelere bağlılıktan şaşmamıştır.”(37) “Ona karşı en büyük günahı , ona Diktatör diyenler işledi. Anlamadılar ki ; onun tahtı ulusunun sevgisi , saygısı ve inanı üstüne kurulmuştu. Görmediler ki ; o , ulusunun bütünlüğüne dayandığı için tek’ti. Demokrasi ; halkın egemenliği demekse , Tarih , ilk “Som Demokrat” ı , onun kişiliğinde yaşadı. Çünkü o ; daima , milletin yüzde yüzünü kazanmasını bildi. Çünkü , düşman topları Ankara’dan işitilirken bile , o , “Zafer”den önce , daima , Büyük Millet Meclisinin “Rey” ini kazandı.”(38) Devlet Başkanlığını hayatı boyunca vermeye kalktılar , fakat o ; “Bu , Cumhuriyet olmaz , Diktatörlük olur.! dedi. En nefret ettiği şey , Diktatörlüktü.O ; sadece Önder oldu. Diktatör ; Ulusunun üstündedir , ezer ; Önder ; Ulusunun önündedir , götürür.”(39)Yine , benzer bir görüşe göre ; “Atatürk’e , hayat kaydıyla Devlet Başkanlığı da teklif edilmişti. Şiddetle reddetti. Kurduğu partinin Daimi Başkanlığını bile kabul etmedi.“Ulusumun sevgi ve güvenini kaybetmediğim sürece , tekrar seçilirim , Ulusun reyi esastır.” diyordu. Anayasa’da Devlet Başkanının Yetkilerini en küçük hadde indiren , bizzat kendisidir.”(40) “Eğer Diktatör olmak isteseydi , Atatürk ; bunu , başkalarına nispetle , çok kolaylıkla gerçekleştirebilecek etki ve kudrete sahipti. Oysa o ; bir milletin devlet şekli ; ancak , o milletin egemenliğine dayanan kanun yollarıyla asla yıkılmaz en sağlam temelini ve yapısını alabileceği inancına , içtenlikle bağlı idi ve bütün işlerini , kılı kırk yaran bir itina ile hep bu esaslar içinde yürütmüştür.” (41) “Şimdi ; istediği an , kendisini Diktatör ilan edebileceği halde , Halkın Temsilcilerinden sorumluluğu çalmıyor , ”Meclis” diyor , “bir adamdan ibaret değildir ; ben , sadece , onun başkanıyım.”(42) “Atatürk , bir Diktatör değildir. Bir İnkılapçı Devlet Kurucusu idi ve o , hiç bir zaman , “Ben böyle istiyorum , böyle olacak.!” demedi. Millet böyle istiyor , böyle yapacağız dedi.”(43) “Memleketin siyasi hayatını gereğince tanıyan yabancı gözlemciler ; hayatının alçakgönüllü başlangıcına ve Ulusunun Babası olmak büyüklüğüne tamamıyla uyan demokratik prensipleri uygulama yolunda , Gazi’nin , çok uğraştığını tasdik ederler.”(44) “Eğer ; “Demokrat” diye bir şey varsa , Atatürk , Demokrattır. Atatürk İradesinin Ruhu , gerçekten Demokrat olmasaydı ve bu ruh , bütün halkı etkilememiş bulunsaydı , devrimler gerçekleşebilir miydi.? Türk Aydınları , halkın iyiliği için çalışan Demokrasiyi , “Halkçılık” diye vasıflandırıyorlar ki ; Bentham’ ın , “En büyük sayıya , en büyük iyilik” diye anlatmak istediği şeyin bir ifadesidir. Ve bu konuda , Atatürk’ün Yönetimi , bazı Batı Demokrasilerini utandırabilir.”(45) “Birinci Dünya Savaşı sonrası olaylarını en iyi izlemekle tanınan bir Amerikan Gazetecisi ; kitabında , Lausanne Antlaşmasını anlattıktan sonra şöyle der : “Garbın Şark önünde eğilişi , hiç bir zaman , bu kadar zelilce olmamıştır. ”Eski bir Yarı-sömürgeyi , Kapitülasyonlardan ve Büyük Devletler Zorbalığından kurtaran ilk kahraman o idi.”(46) ____________ (37) İngiliz Gazetecisi Ward Price, (Cumhuriyet, 18.Kasım.1938) (38) Vedat Nedim Tör, (Ülkü, 1938, C.XII., Sayı 70) (39) İsmail Habip Sevük, (Cumhuriyet, 10.Kasım.1953) (40) Hasan Rıza Soyak, (Varlık, 441, !.Kasım.1956 (41) Yunus Nadi Abalıoğlu, (“En Büyük Kaybımız”, 1937) (42) İngiliz Gazetecisi Grace Ellison, (Yücel, 1940, C.XI., Sayı 61) (43) Yakup Kadri Karaosmanoğlu, “Atatürk”, 1961 (44) Emil Ludwig, Alman Tarih Felsefecisi, (Tan, 26. Kasım.1938) (45) İngiliz Yazarı Herbert Sideabotham, (“Yabancı Gözüyle Cumhuriyet Türkiyesi”, 1938) (46) Falih Rıfkı Atay, “Mustafa Kemal’in Mütareke Defteri”, 1955 , s.66-67 “İnsanlık Tarihinin umumi kıymet ölçülerine göre , inanıyoruz ki o ; yiğitlerin en yiğidi , dahilerin en dahisi , inkılapçıların en inkılapçısı ve devlet adamlarının en mükemmeli idi. Mustafa Kemal gibi kendi ideolojisini kendi bulmuş ; kendi taktiğini kendisi tespit etmiş , yıktığı kadar yıktığından fazlasını yapan bir İhtilalci daha gösterilemez.”(47) “Arkasında ; bütün fırtınalara göğüs gerebilmiş , İhtilaller içinde yoğrulmuş ve bugün , bütün insanların uğrunda savaştıkları Özgürlük ve Adalet İdeallerine doğru koşan , yeni ve sağlam temelli bir devlet ; (48) ile , benliğini bulmuş bir ulusu , dünyada güvenilebilecek denge unsurlarından biri halinde bırakmıştı. Ortaçağdan kalmış köhne ve Teokratik Monarşi’ye dayanan bir devletten , Yeniçağın Modern Anlayışında bir devleti , bir “Ulusal Demokratik Devrim” ile yaratarak , “Çağdaş Uygarlık Düzeyi”ne doğru yöneltmiş ve yükseltmişti. Türkiye’ye ; Bağımsız yaşama ve yükselmenin yolunu açmış , devlet ve toplum düzenine , Çağdaş Uygarlık Düzeyi’nin simgeleri oldukları için Batılı Değerleri yerleştirmiş , ancak ; bu değerleri , hiç bir zaman , taklit olsun diye almamıştı. O ; böylelikle , Türk Ulusunun yönünü , geçmişe değil , parlak bir geleceğe çevirmişti. Yine , arkasında ; el ele ve gönül gönüle , birlik ve beraberlik içinde , dünyanın gözünde büyük bir itibara sahip bir Ulus ve Devlet bırakmıştı. Ulusal Bilinci , uyandırarak canlandıran o idi. Ulusal Azim ve Ulusal Bilinç ile Çağdaş , Laik ve Üniter bir Ulus-devlet olan Türkiye Cumhuriyeti ’ ni , Türk Devrimi’nin bağrından yaratmıştı. “Atatürk , ardında ; Türkiye’nin , salt’ çı bir yönetme’nin boyunduruğuna girmesini olanaksız kılacak kadar güçlü demokratik kurumlar bırakmıştır.” (49) Yeni bir devlet olan bu Türkiye Cumhuriyeti’nin , Yaratıcı Ruhu ve Yenilmez Zekasıydı. Aramızdan ayrılışının hemen ardından , Yugoslavya Novosti Gazetesi , Büyük Önderimiz için ; “Atatürk’ün Dehası , İmparatorluğun beş yüz yılda yapamadığını yaptı.”(50) diye yazmıştı.“Türk Devrimine engel olan yüz yıllık yanlış görüşleri kıran ağır çekici kaldıran biricik el , Atatürk’ün eli olmuştur. Ve ancak bu darbeden sonra , Türkiye’de hüküm süren Ortaçağın yerine Yeniçağ gelebilmişti.”(51)“Türkiye’yi ; yalnız , yabancı boyunduruğundan değil , ileri yürüyüşüne engel olan her şeyden de kurtarmıştır.”(52) “Mustafa Kemal ; memleketinin nüfuz ve itibarını yüksek bir seviyeye eriştirdi. Doğulu bir Ulus’tan , yeni bir Batı Devleti kurarak , İnsanlık Tarihinde kendisine eşsiz bir yer sağladı. Bu İlerici ve Batılılaşmış Türk ; gerek kişiliği , gerek başarıları dolayısıyla , hayranlık ve saygılarımıza layıktır.”(53) “Cumhuriyetin Düşmanlarına acımasızca baskı yapar ve sürerken , bir kez , devlet , düşmanlarının komplolarına karşı güvenceye alınınca ; vatandaşlarına , daha geniş demokratik özgürlükler olanaklarını hazırladı. Totaliter Parti mekanizmalarına karşı çıktı. Onun yönetimi altında , Türkiye , Cumhuriyetçi ve Demokratik çizgide Anayasaya sahip , Çağdaş bir ülke haline geldi….Her ne kadar , tam kapsamlı siyasal özgürlüklerin en önemlilerinden henüz yoksun idiyse de…..(54) “Atatürkçülük ; Türkiye’ye ve Türk Milletine özgü bir ekonomik sistemi öngörmektedir. Bu Ekonomik Sistemde ; “Devletin ilgisi , doğrudan Yapıcılık olduğu kadar , Özel Teşebbüsü Teşvik ve yapılanları düzenleme ve kontrol da etmek esastır.”(55) ____________ (47) Y. Kadri Karaosmanoğlu, a.g.e. (48) Prof. Dr. Walter L. Wright Jr., ( Varlık 341, 1.Aralık.1948) (49) Mısırlı Yazar M.M. Mohussharrafa, Türk Dili 1964, C.XIV., Sayı 158 (50) Yugoslav Novosti Gazetesi, (Cumhuriyet, 15.Kasım.1938) (51) Yugoslav Vreme Gazetesi, (Ulus, 1.Aralık.1938) (52) Fransız Gazetecisi Claire Charles Geniau, (Ulus, 12.Aralık.1938) (53) Arnold Toynbee, İngiliz Tarihçisi, (Türk Düşüncesi, 13.Kasım.1963) (54) P. Post, 11.11.1938 (55) “Atatürkçülük, Atatürkçü Düşünce Sistemi” (Üçüncü Kitap),2.B., Hazırlayan: Genelkurmay Başkanlığı, M.E.B., Basımevi, İstanbul 1984 Mustafa Kemal Atatürk ; 1 Kasım 1937 tarihinde , Türkiye Büyük Millet Meclisini Açış Konuşmasında , “Büyük Davamız ; En Medeni , En Müreffeh Millet olarak , varlığımızı yükseltmektir. Bu , yalnız kurumlarında değil , düşüncelerinde temelli bir İNKILAP yapmış olan büyük TÜRK MİLLETİNİN DİNAMİK İDEALİ dir.” diyordu. Ona göre “EKONOMİK KALKINMA ; TÜRKİYE’NİN Hür , Bağımsız , Daima Daha Kuvvetli , Daima Daha Refahlı Türkiye İdeali’nin belkemiğidir.” “SANAYİLEŞME”’yi ; en büyük “Ulusal Davalarımız” arasında saymış , “TÜRK MİLLETİ’NİN DİNAMİK İDEALİ“ne ulaşmasında bir belkemiği olacak olan EKONOMİK KALKINMA’nın bu Sanayileşme’den geçtiğini gördüğü için , Devlet Öncülüğünde , Trakya ve Anadolu’da kurduğu ilk sanayi tesisleri ile ülkede üretim ve istihdamı artırarak , bir “SANAYİ DEVRİMİ”ni de başlatmıştı. “Görenleri hayretten hayrete düşüren bu kadar büyük eserleri başarmak , ancak , onun ki gibi bir Deha’ya vergidir. O ; gerektiği yerde amansızca yıkıp atmış , fakat , aynı şekilde , soğukkanlılıkla , yapmasını ve yaratmasını da bilmiştir.”(56) “Mustafa Kemal ile arkadaşları tarafından yönetilen devrim ; yalnız , siyasal olmakla kalmamış uluslararası ilişkileri , bilim , kültür , toplumsal kalkınma sorunlarını içine alan bir genişliğe ulaşmıştır.”(57) “Başlıca düşüncesi ; Türk Ulusu’nun Refah ve Saadetiydi , fakat , bunu , savaş ve istila da değil ; barış , güvenlik , ilerleme ve dostlukla aradı.”(58) Dış Siyasette ; dürüst ve barışçı bir yol tutmuştu. Türkiye ; Ortadoğu’da barış ve güvenliğin teminatı olmuştu. “Büyük Kavganın ertesi günü savaş alanını gezerken , düşman ölülerinin halini görerek gözleri dalan , ”Fakat , bu akıbeti kendileri aradı , ben , böyle bir şey istemezdim!” diye sızlanan , gene o dur.”(59) “Onu , uyanan uluslar için bir örnek ve bir bayrak haline getiren özellik ; yalnız , Bağımsızlık Savaşlarının Önderliğini yapmasından ibaret sanılmamalıdır. O ; aynı zamanda , Ortaçağ Hurafeciliğine karşı , akılcılığın ve medeniyetçiliğin savaşçısı sıfatı ile de örnek ve bayrak olmuştur.”(60) “En büyük zaferleri kazandıktan sonra da , Atatürk ; ömrünü , yalnız , Türk Milletinin Haklarını , İnsaniyete Ezeli Hizmetlerini ve Tarihe Hak Ettiği Meziyetlerini ispat etmekle geçirmiştir. Milletimizin büyüklüğüne , kudretine , faziletine , Medeniyet İstidadına ve mükellef olduğu insaniyet vazifelerine sarsılmaz itikadı vardı.(….) Fena Zihniyet ve idare ile geri bırakılmış Türk Cemiyetini ; en kısa yoldan , insanlığın en mütekamil ve en temiz zihniyetleriyle mücehhez modern bir devlet haline getirmek , onun başlıca kaygusu olmuştu. Teşkilat-ı Esasiye’’mizde ve bugün hizmet başında , irfan muhitinde ve geniş bir halk içinde bulunan bütün vatandaşların vicdanlarında yerleşmiş olan Laik , Milliyetçi , Halkçı , İnkılapçı , Devletçi Cumhuriyet ; bize , bütün evsafıyla , Atatürk’ün en kıymetli emanetidir.”(61) “Atatürk’ün Seçkin Kişiliğini , keskin çizgilerle bir tek cümlede özetlemek mümkündür : O ; Türk ve Dünya Tarihine , Dahi Bir Komutan olarak doğdu , Milli Bir Kahraman olarak yaşadı ve Büyük Bir İnsan olarak ebediliğe göçtü. Tarihimizin en sıkıntılı bir devresinde , Milletimizin Kötü Kaderini iyiye yöneltmiş , gerçek bir Devlet ve Siyaset Adamı olarak bize bıraktığı ve Türk Gençliğine , korunmasını emanet ettiği en büyük eseri , Birinci Dünya Harbinin sonunda çöken Osmanlı İmparatorluğunun yıkıntıları üzerine temellerini attığı Türkiye Cumhuriyeti dir.”(62) ____________ (56) Dr. Reinhard Hüber, “Türkiye, Avrupa’ya Giden Yol”, 1943) (57) Georges Duhamel, Fransız Akademisi Üyesi, (“Yeni Türkiye, Bir Garp Devleti”, 1956) (58) Sir Percy Loraine, Eski İngiltere Büyükelçisi, (Ülkü, 1949, Seri III, Sayı 36 (59) Behçet Kemal Çağlar, (Yücel, 1944, C.XVII, Sayı 100) (60) Turhan Feyzioğlu, “Atatürkçülük Nedir.?”, 1963 (61) İsmet İnönü, Türkiye Cumhurbaşkanı, (Ulus, 22.Kasım.1938) (62) Yavuz Abadan, “Atatürk ve İlkeleri”, Atatürk ve Gençlik Dergisi, Ayyıldız Matbaası, Ankara 1963 Mustafa Kemal Atatürk’ün , “(……) bütün hayatı boyunca , sarsılmaz ve içli bir samimilikle bağlı kaldığı ana ilke ; devrin şart ve gereklerine göre mümkün olan yol ve araçlarla milletin nabzını yoklayarak , gerçek dileklerini meydana çıkarmak ve iradesine uymak olmuştur.”(63) İngiltere’nin eski Ankara Büyükelçisi Sir Percy Lorene’in dediği gibi , ”Atatürk ; sevk ve idare için yaratılmış , Radyum’dan bir insan parçasıdır.”(64) “Gerçekten , Mustafa Kemal ; Şef Mizacı ve Liderlik Dehasıyle doğmuştu.”(65) Bu nitelikleri ile “Atatürk ; Milli Tarihte , Granit Bir Şahika gibi yükselmektedir.”(66) Yeryüzündeki 150’yi aşkın ülkenin , üyesi bulunduğu UNESCO’nun ( Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü ) 20. Genel Konferansı ; Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün , doğumunun Yüzüncü Yılı dolayısıyla , 1981’in , tüm dünyada “ATATÜRK YILI” olarak kutlanması kararını alırken , şu gerekçelere dayanmıştı : “Uluslararası Anlayış , İşbirliği ve Barış Yolunda çaba göstermiş ÜSTÜN KİŞİLERİN, gelecek kuşaklar için örnek olacakları inancı ile UNESCO’nun üzerinde çalıştığı tüm alanlarda , OLAĞANÜSTÜ BİR DEVRİMCİ OLDUĞUNU göz önünde tutarak , Özellikle , SÖMÜRGECİLİK VE EMPERYALİZME KARŞI AÇILAN SAVAŞLARIN İLK LİDERİ OLDUĞU inancı ile , DÜNYA ULUSLARI ARASINDA KARŞILIKLI ANLAYIŞIN , SÜREKLİ BARIŞIN , DEĞERLİ ÖNCÜLÜĞÜNÜ YAPMIŞ olduğunu ; tüm yaşamı boyunca İNSANLAR ARASINDA , HİÇ BİR RENK , DİN, IRK AYRIMI GÖZETMEYEN BİR UYUM VE İŞBİRLİĞİ ÇAĞIININ DOĞACAĞINA İNANDIĞINI hatırlayarak…..”(67) “Cihan Tarihini araştıracak olursak ; sözü ile işi , birbirine onun ki kadar uyan hiç bir Devlet Adamı bulamayız. Siyasi Kemal Atatürk’ün sözleri ve yaptıkları , daha iyi bir Cihan İstikbaline doğru göz kamaştırıcı bir meşale gibi parlıyor.Öyle bir İstikbale doğru ki ; biz , onun ufuklarını görmeğe bile muktedir değilizdir.”(68) “Atatürk’ün Nutukları ; zamanımızın Tarihi ve Hadiseleri ile o kadar canlı olarak tefsir edilmiştir ki , biz onları okurken , “ bu nutuklarda , gerek zamanımızda sabit olan ve gerekse , doğrulukları istikbalde tahakkuk edecek derin hakikatler vardır ” demekten , kendimizi alamıyoruz.”(69) Dr. Orhan Koloğlu’nun, “Mazlum Milletler Devrimleri ve Türk Devrimi”, 1. Kitap ta belirttiği üzere, Kemalist Devrim’in Türkiye’ye kazandırdığı büyük saygınlık konusunda bir değerlendirme yapmadan önce,“(….) Atatürk’ünkinden başka türlü davranışla, nereye varılabileceği sorusu , akıllara gelmiştir.Buna, en akla uygun yanıtı, Osmanlıdan kalan mirasın niteliğini en iyi bilen, Balkanlı bir yazar vermiştir.“Atatürk , daha az geniş görüşlü, daha az kararlı (….) biri olsaydı , ne olurdu.? Türkiye, sadece, ünlü Islahat ( Reform ) Öyküsü’nün yeni bir bölümünü açmış olurdu. Bunlar, yüz yıldan beri, sonu gelmez yabancı el atmalarının bahanesi ve savaşların nedeni olmuşlardır…( unutmamalı ki ) , Osmanlı Devletinin durumu, başkalarında, savaş eğilimi yaratıyordu.(70)Böylesine, herkes’te, bir parçasını kopartmak iştahı yaratan Türkiye, 1938’de ise, ” o kadar güçlüdür ki, “Hasta Adam” Deyimi , tümüyle eski , köhne bir söz olarak kalmıştır.”(71) Bu güç öyledir ki, İtalyanlar, “16 Milyon nüfuslu bir devletin sahip olabileceği önemin üstünde bir saygınlık (72) diye nitelemiştir. ____________ (63) Yavuz Abadan, a.g.yz. (64) Ali Fuat Erdem, a.g.yz. (65) a.g.yz. (66) a.g.yz. (67) Orhan Koloğlu, “Mazlum Milletler Devrimleri ve Türk Devrimi Atatürk’ün Açıklamalarıyla”, 1.Kitap, (68) Herbert Melzig, “Atatürk’ün Başlıca Nutukları, 1920-1938 ”, Ülkü Matbaası, İstanbul 1942 (69) a.g.e. (70) Messager d’ Athenes, Atina, 11.11.1938 (71) Dagbladet , Norveç , 11.11.; hemen hemen aynı sözleri Danimarka’nın ocial Democraten(11.11.) Gazetesinde de görüyoruz. (72) Corriera della Sera, Milano, 11.11.1938 Ünlü İngiliz Gazetesi The Times ise ; başyazısında , çok kimsenin paylaştığı şu görüşü ileri sürmüştür : “Hasta Adam ; başucunda , sık sık Cenaze Dualarını okuyan Avrupalı yetkililerin çabalarının aksini ispatladı. Bunlar , Türk Halkında ; ortaya çıkmak ve devleti yeniden yaşatmak için , sadece bir liderin asasının dokunmasını bekleyen gizli dinamizmin kaynaklarının bulunduğunu unutmuşlardı. Türkiye’nin , zafere ulaşarak Çağdaşlaşması ve Laikleşmesi , tüm eleştiricileri şaşırtmıştır.”(73)“Oluşum , öylesine inanılmazdır ki ; kimisi , “bu devrimler o derece büyüktür ki , bunların kapsamı karşısında dünya şaşkındır.”(74) kimisi de ; “dünya , hiç bir zaman , Türkiye’nin , Batı Zihniyeti içinde yeniden kurulması gibi heyecanlı bir drama asla tanık olmamıştır.”(75) demek gereğini duymuşlardır. Türk Devrimi’nin Türk İnsanına kazandırdığı kişilik , güven ve saygınlık , her çevrenin dikkatini çekmiştir. Bu niteliklerdir ki ; devrimin insanının ve kadrosunun oluşmasını sağlamış , yaşama gücünü artırmıştır. Yazar Adnan Cemgil , Mustafa Kemal için , “O ; Birinci Dünya Savaşı yıllarında , İttihatçıların ; körü körüne alet oldukları Alman Emperyalizminin , amaçlarını ; bazen Pantürkizm , bazen Panturanizm yaftasıyla maskelediklerini biliyordu.” diye yazmıştı.(76) Bu nedenle de ; her zaman , bu iki siyasi akım’ın da karşısında olmuştu. O ; ayrıca , emperyalizm’in aleti olan Panislamizm’in de , her zaman karşısında olmuştu. Ezilen Uluslara çok uygulanan , “Yeteneksizliğine inandırılarak Sömürgeleştirme” Yöntemini iflas ettiren bu başarıyı , Atatürk Döneminde Fransa’nın Ankara Elçiliğini yapan Mr. Kammerer , şöyle özetliyor : “Türkler konusunda , geçmiş dönemlerde yayılmış bulunan aşağılayıcı tüm düşüncelerin , yanlış olduğunu ispatladı.”(77) Yunanlı Tarihçi A.V. Daskalavis de ; bu oluşumu , çok daha açık bir şekilde yansıtmıştır: “( Atatürk , Türklerin eski köklerini araştırıyordu. ) Türkler ; kökleri konusunda , Yabancı Tarihçilerin olumlu olumsuz teorileri karşısında heyecana kapılıp , etkilenmesinler. Kemal Atatürk ; kendilerine , dünyadaki bütün ulusların kıskanabileceği nitelikte Soyluluk Payı vermiştir. Onun dönemi ; ecdatlarıyla öğünmek için , gelecek Türk Kuşaklarına yetecektir.”(78) “Ulusal Egemenliğe büyük değer veren , Demokrasinin , gerçekten aşığı olan Atatürk ; Ulusal Egemenliğin gereği olan hoşgörüyü , Gericilere karşı asla göstermemiştir. Çünkü , biliyordu ki bu alanda gösterilecek en küçük bir zayıflık , Demokrasinin , büsbütün yıkılıp , Saltanatla Halifeliğin ve onun doğal sonucu olan Ortaçağ Karanlığının , bu memleket üstüne , yeniden çökmesine yol açacaktı.”(79) Tuğgeneral Faruk Güventürk ; Atatürk hakkında yazdığı kitabında , onun , şu sözlerine yer vermektedir : “MİLLETE DOST GÖRÜNÜP TE , İLK FIRSATTA İKTİDAR MEVKİİNE GEÇTİKTEN SONRA ; ONUN HAKİKİ İHTİYAÇLARINI DÜŞÜNECEK YERDE , MEMLEKETİ , KENDİ İSTEDİĞİ YOLDA GÖTÜREN , LAF ANLAMAYAN , SELAHİYETLİLERİN İRŞATLARINA KULAK ASMAYAN , MİLLETTE MEVCUT KUVVETLERİ ŞAHSINA BAĞLAMAYA ÇALIŞAN İNSANLARDAN ÇOK ZARAR ÇEKİLDİ. HÜKÜMETLERİN İCRAATI MENFİ OLUP TA , MİLLET İTİRAZ ETMEZ VE ISKAT ETMEZSE ; BÜTÜN KUSUR VE KABAHATLERE İŞTİRAK ETMİŞ DEMEKTİR. MİLLETİMİZ İÇİN DAHİLİ VE DAİMİ DÜŞMAN OLAN FERDİ SALTANAT VE ONUN TEMSİL ETTİĞİ BİR İDARE ŞEKLİNE ÇEVRİLMİŞ BİR SİLAH , MUKADDESTİR.”(80) ____________ (73) The Times, 11.11.1938; Japonya Times, 13.11.1938 Tarihli Başyazısında, “Daha 1923 de Türkiye , öyle güçlü olmuştu ki , gerçekte , Barış Antlaşmasının Koşullarını , kendisi dikte etti.” diyor. (74) Le Soir, Brüksel, 11.11.1938 (75) Social Democraten, Stokholm, 11.11.1938 (76) Adnan Cemgil , “Atatürkçü Demokrasi” (Öncü’den) , Atatürk ve Gençlik Dergisi , Ayyıldız Matbaası , Ankara 1963 (77) Excelsior, Paris (78) Ethnos, 11.11.1938, Neue Zürcher Zeitung’da (22.11.), “Bir halkta,pek ender olarak vazgeçebileceği, kendine güvenme inancını, yeniden yarattı. (79) Yaşar Nabi Nayır, Varlık, 609, 1.Kasım. 1963 (80) Tuğg. Faruk Güventürk, a.g.e. Mustafa Kemal Atatürk ; yukarıda belirtilen ömür kavsi içinde , daha , “Devrim”in başlangıcından itibaren , “daima daha güçlü , daima daha refahlı ve tam bağımsız bir millet” olarak varlığımızın kurulmasının ve yükseltilmesinin mücadelesini yürütmüş ve bu mücadeleyi , ”TÜRK MİLLETİNİN DİNAMİK İDEALİ” olarak belirlemiş , bu idealin gerçekleşmesinin ; ancak , süreli bir plan ve akılcı çalışma ile mümkün olabileceğine inanmış ve ”EKONOMİK KALKINMA” yı , işte bu Dinamik İdealin Belkemiği olarak görmüştü. Bir “ULUSAL DEMOKRATİK DEVRİM” olan “TÜRK DEVRİMİ” veya “KEMALİST DEVRİM” ; işte bu “Dinamik İdeali” gerçekleştirme amacına yönelik olarak , Mustafa Kemal tarafından , “Tam Bağımsızlık” ve “Kayıtsız ve Şartsız Ulusal Egemenlik” temel esasları üzerinde düşünülmüş , planlanmış ve 19 Mayıs 1919 tarihinde uygulamaya geçirilmiş olup , önce , İhtilal ve Harp ( Ulusal Bağımsızlık Savaşı ) Aşamasında Yeni ve Çağdaş Bir Ulus-devlet kurulmuş ; ardından gelen İnkılap Aşamasında ise , atılan büyük İnkılap Adımları ile yukarıdaki temel esaslar üzerinde yükselen ve “ATATÜRK İLKELERİ” dediğimiz CUMHURİYETÇİLİK , HALKÇILIK , DEVRİMCİLİK , MİLLİYETÇİLİK , DEVLETÇİLİK ve LAİKLİK İlkeleri ile bu yeni devletin inşası gerçekleştirilmeye çalışılmıştır. O , kazanılan başarının ; ulusun , güçlerini birleştirmesinden ileri geldiği tarihi gerçeğine dayanılarak , her zaman bu yolda yürünmesini istemiş , Tam Bağımsızlığı zedeler gerekçesiyle ; Kapitülasyonlar gibi , Yabancı Sermaye’ye verilecek imtiyazların ve bu sermayenin , devleti kontrolünün de her zaman karşısında olmuş, kurduğu Çağdaş Ulus-devletin Ekonomik Bağımsızlığına büyük bir önem vermiştir. Daha ; 17 Şubat 1923 tarihinde İzmir de yapılan Türkiye İktisat Kongresinde, Osmanlı Devletinin ve Hükümetinin , Yabancı Sermaye karşısındaki konumuna değinerek ,”Mazide ve bilhassa Tanzimat Devrinden sonra , Ecnebi Sermayesi , memlekette , müstesna bir mevkie malik oldu. İlmi manasıyla denilebilir ki ; DEVLET VE HÜKÜMET , ECNEBİ SERMAYESİNİN JANDARMALIĞI’ndan başka bir şey yapmamıştır. Artık , her Medeni Devlet gibi , Millet gibi , YENİ TÜRKİYE dahi , BUNA MUVAFAKAT EDEMEZ. BURASINI ESİR ÜLKESİ YAPTIRAMAZ.”diyordu. İşte bu nedenlerle , Büyük Önderimiz ; yine bu ömür kavsi içinde , Yeni ve Çağdaş Ulus-devleti kurması ile birlikte , ekonomi-politika olarak ”MİLLİ İKTİSAT” Sistemini uygulamış ve ulusa dayanan siyasal egemenliğin , ekonomik egemenlik ile sağlamlaştırılmasına çalışmıştır.Bu itibarla ; onun ekonomi-politikası hakkında , “İktisadi İstiklalimizi tamamlamak ve iktisadi Kalkınmamızı , Karma Bir Ekonomi fakat İçtimai (sosyal) Adalet ilkelerine dayanan bir temel üstünde süratle düzenlemek için , devletin iktisadi hayata müdahalesi yahut Atatürk Devletçiliği dediğimiz sosyal düzen , Atatürk İnkılaplarının , keza , ayrılmaz bir prensibidir.”(81) diyebiliriz. Büyük Önderimiz ; aynı ömür kavsi içinde, Yeni ve Çağdaş Ulus-devleti kurması ile birlikte , iç ve dış politika da , devletin iç teşkilatlanmasına uygun bir “MİLLİ SİYASET” izlemiştir .Kısaca ; “Milli Sınırlar içinde , her şeyden önce kendi gücümüze dayanarak varlığımızı korumak ve ülkenin kalkınmasına , ulusun mutluluğuna çalışmak” olarak ifade edilebilecek olan bu Milli Siyaset Anlayışını ; kendisi , Prof. Dr. A. Afet İnan’ın anlatımıyla ; “Milli Hudutlarımız içinde , her şeyden evvel kendi kuvvetlerimize dayanarak mevcudiyetimizi muhafaza etmek , millet ve memleketin hakiki saadet ve umranına çalışmak , alelıtlak tulu emeller peşinde milleti işgal ve iğfal etmemek , medeni cihandan medeni ve insani muameleye ve mukabil dostluğa intizar etmek.” olarak tanımlamaktadır. ____________ (81) Şevket Süreyya Aydemir , ”Atatürk Devrimi”, Atatürkçülük Ne dir?, 4.B., İstanbul 1973 Ulusun geleceği ile hiç bir zaman kumar oynamayan ve oynanmasına da izin vermeyen Atatürk ; büyük bir gerçekçilikle , gelişigüzel maceralara hiç bir zaman iltifat etmemiş , kazandığı zaferin etkisi ile istila hırslarına ve hislerine hiç bir zaman kapılmamış , Ulusun ; bu şekilde hayaller , fetihler ve cihangirlikler gibi aşırı emellerle oyalanarak , büyük zararlara sokulmasının ve mahvedilmesinin , çok büyük bir yanlış , çok büyük bir zarar ve acı bir hata olduğunun bilincini her zaman taşıyarak , yukarıda belirtildiği gibi Pantürkizm , Pan-Turanizm ve Pan- İslamizm gibi akımların karşısında ve “Yurtta ve Cihan’da Sulh” ten yana ; Ulusal çıkarları korumak için , ülke gelişmesinin , Ulusal Sınırlara ( Misak-ı Milli Sınırları ) ve “Çağdaş Uygarlık Düzeyi”ne uygun olarak gerçekleştirilmesinden yana olmuştu Daha , Erzurum Kongresi günlerinde söylediği ve uygulamaya koyduğu “Milli Hudut dahilinde vatan bir küldür ( bütündür ).” ( Vatan Bütünlüğü ) ifadesini , Ulus Birliğinin ( Ulusal Birlik ) yanı sıra , en temel prensiplerinden biri olarak , Milli Siyaseti’nin çıkış noktaları ve temel eksenleri yapmıştı. Bununla birlikte ; Atatürk’ün , siyasi hayatta bir taraf olarak daima aradığı ve arayacağı temel ; LAİK CUMHURİYET esasında beraberlik olmuştu. Konuyla ilgili olarak , çeşitli yerlerde yaptığı açıklamalardan birisini de , Bursa‘da , Arapça Ezan lehinde çıkarılan bir olay hakkında 7.2.1933 tarihinde Anadolu Ajansına yapmış olup , bu açıklamasında , ”Bu hadiseye dikkatimizi çevirmemizin sebebi , DİNİ ; SİYASET VE HERHANGİ BİR TAHRİKE VESİLE ETMEYE , ASLA MÜSAMAHA ETMEYECEĞİMİZ’ in , bir daha anlaşılmasıdır.” demişti. O , “Çağdaş Uygarlık Düzeyi”ne yükselmenin yolunun ; Dogmatik Değerler Sisteminin reddinden ve Akılcı ve İnsancı Değerler Sisteminin yerleştirilmesinden geçtiğinin bilincindeydi. Bu bilinçledir ki ; Osmanlı Devletinin , bu değerler sisteminin yerleşmesine imkan tanımayan eski TEOKRATİK DEVLET VE TOPLUM DÜZENİ’ni yıkarak , yukarıdaki değerlerin yerleştirilip geliştirilebileceği bir LAİK DEVLET VE TOPLUM DÜZENİ kurmuştu. “Çünkü , Laik bir devlet ; ancak , Laik Düşüncenin hakim olduğu bir toplumda emniyettedir. Laik Düşüncenin hakim olduğu toplumda ; din siyasete , sanata , fikre , ilme karışmadığı gibi , ferdin toplumla münasebetleri üzerinde de müessir olamaz ; devlet adamı , bilgin , aydın , alelade insan hareketlerinin hesabını , toplumun huzurunda eski , yani dini ve dogmatik esaslara dayanan değerler sistemi çerçevesinde vermek , veremeyince de , bu zihniyete tavizde bulunmak zorunda kalmaz.”(82) Laiklik ; hiç bir zaman , din düşmanlığı anlamını taşımamış ve taşımamakta olup ; fikir ve vicdan hürriyetini , bilimsel ve toplumsal gelişmeyi engelleyen Teokratik Düzenin yıkılması anlamını taşıdığı kadar ; dinin , kişisel ve siyasal yararlar sağlamak amacıyla bir sömürü aracı olarak kullanılmasının önlenmesi anlamını da taşımaktadır. “Atatürk’ü büyük yapan ve onu muvaffak kılan iki unsur mevcuttur : 1.Vatan mefhumu ( kavramı ) 2.Millet sevgisi” (83) dir. Eski İçişleri Bakanlarından Şükrü Kaya , onun millet sevgisi ile ilgili olarak , “Hiç kimse , Atatürk kadar ulusunu sevmemiş , hiç bir insanın vicdanı ulusuna karşı , Atatürk’ün ki kadar şefkat ve sevgiyle dolu olmamıştır. Öfkenin şimşekleri çaktığı söylenen gözlerinde , ben , kaç kereler , ulus sevgisinin şefkat gözyaşlarını gördüm.” (84) demektedir. O ; “Savaşta kumandan , devlet kurmada siyasi bir şahsiyet , inkılap hareketlerinde ise devrimci bir fikir adamı olarak karşımıza çıkıyor. Söylediği sözler , yalnız o günün düşünce ve siyaseti için değil , ileri bir görüşün ifadesi olarak da yer alır.”(85) ____________ (82) Suat Sinanoğlu , “Türk İnkılabının Üniversal Değeri , “Atatürkçülük Nedir?, 4.B. , İstanbul 1973 (83) Afet İnan , ”Atatürk Hakkında Hatıralar ve Belgeler”, 4.B. , Türk Tarih Kurumu Basımevi , Ankara 1984 (84) Şükrü Kaya , ”Hürriyet” , 10 Kasım 1950 (85) Afet İnan , a.g.e. “Tarihte ; çok defa , büyük bir millet ve büyük bir devir , kendilerine uygun büyük adamı bulamazlar ve felakete sürüklenirler veyahut büyük adam ; kendisine bir faaliyet sahası arz eden bir millete ve bir devre rastlamayıp , beyhude savaşır ve söner. Kemal Atatürk’ün şahsındaki Büyük Adam ; milletini ve bu büyük millet , adamını bulmuştur.”(86) “Atatürk’ün kişiliğini tartışanlar ; onunla , tarihin büyük isimleri arasında benzetmeler yapmaktan da geri kalmadılar.(…..) Alp Arslan , Kılıç Arslan , Cengiz Han , Timurlenk , Fatih , Yavuz , Kanuni ; parlak zaferlerini – ilk hızlarını Asya’nın göbeğinden alan – devletlerinin yükseliş devrinde kazandılar. Mustafa Kemal ise ; yıkılmış , parçalanmış , idam hükmü giymiş bir devleti , Tam Bağımsız olarak yeniden kurdu ve mahvolmuş bir orduyu , mahrumiyetler ve yoksulluklar içinde yeniden teşkil ederek , kesin zafere ulaştırdı.”(87) “Ancak , asıl önemlisi ; gününün , toplumları alt üst etmiş liderleriyle ( Hitler , Mussolini , Lenin , Troçki , Roosevelt ) karşılaştırılmasıdır. Hepsi de Türk olmayan bu kişiler tarafından yapılan bu karşılaştırmaların , hemen hemen yüzde yüze yakınında , değerlendirme ; onun lehine olmuştur. Gerekçe olarak ; ”devraldığı mirasın , hiç birininkiyle karşılaştırılamayacak kadar kötü ve başardığı işin , hepsininkinden daha kapsamlı ve sonuçta , sağlıklı olması ileri sürülmüştür.”(88) “Atatürk ; mukaddes vatan topraklarının üzerinde yaşayan milletin sevgisiyle iş başarma yolunu tutmuştur. O ; bu sevgiyi , şu sözleriyle izah ediyor du : “Millet Sevgisi kadar büyük sevgi yoktur.İstiklal Harbinde , benim de , milletime ettiğim birtakım hizmetler olmuştur zannederim. Fakat , bunlardan hiç birini kendime mal etmedim. Yapılanın hepsi , milletin eseridir dedim. Aranacak olursa , doğrusu da bu dur. Mazide sayısız medeniyet kurmuş bir ırkın ve milletin çocukları olduğumuzu ispat etmek için , yapmamız lazım gelen şeylerin hepsini yaptığımızı ileri süremeyiz. Bugüne ve yarına bırakılmış , daha , bir çok büyük işlerimiz vardır. İlmi Araştırmalar da , bunlar arasındadır. Benim , arkadaşlarıma tavsiyem şu dur ; şahsınız için değil , fakat , mensup olduğumuz millet için elbirliği ile çalışalım. Çalışmaların en büyüğü bu dur.”(89) “M. Kemal ; bir kumandan olarak , Birinci Cihan Harbinden sonraki devirde , Türkiye’yi istiladan kurtarma hareketinin başında bulunmuştur. Aynı zamanda o ; Birinci Cihan Harbi neticesinde devletler arasında akdedilen muahedelerden , Osmanlı Devletinin kabul ettiği “Sevr” Muahedesi’ni ( 10 Ağustos 1920 ) tatbik mevkiine koydurmadan , üç senelik bir harp devrinden sonra , Türkiye’yi galip bir duruma getirmiş , Lozan Muahedesi ( 23 Temmuz 1923 ) ile Yeni Türkiye Devletini , cihana tanıtmıştır. Atatürk ; yıkılan bir imparatorluğun içinden ; bölünmez müstakil bir vatan hududu içinde , demokratik nizama bağlı Cumhuriyet Rejimi kuran bir devlet adamı olmuştur.”(90) “Yarım asırlık ömründe ; Türkiye’yi kurtarmış muzaffer bir başkumandan , Türkiye Cumhuriyetini kurmuş bir devlet reisi , milletine birçok inkılaplar hediye eden ve nihayet , dünya milletleri tarafından “büyük adam” tanınan bir Türk olarak tarihe kaydedilmiştir.”(91) Ebediyete doğru yürüyeceği dakikalarda yanında bulunanlardan , yakın arkadaşı Kılıç Ali ; anılarında , bu büyük tarihi anı , şöyle anlatıyordu ; ”(….) Hasan Rıza , dayanamayarak , büyük bir teessür içinde bana ; -“Kılıç , bak , ’KOCA BİR TARİH GÖÇÜYOR’ dedi. Saat , tam dokuzu beş geçiyordu. ” Ve zelzelesi ; sadece Türkiye’de değil , dünyanın , tam dört bir köşesinde duyulmuştur. ____________ (86) Herbert Melzig , ”Atatürk Dedi ki” , Sümer Matbaası , Ankara 1942 (87) Ali Fuat Erdem , a.g.yz. (88) Orhan Koloğlu , ”Mazlum Milletler Devrimleri ve Türk Devrimi”. (89) Afet İnan , a.g.e. (90) Afet İnan , a.g.e. (91) Afet İnan , a.g.e. O günlerde , bir Fin Gazetesi ise ; onunla ilgili olarak şu yorumu yapıyor : ”ÇELİK MAVİ GÖZLERİNİ , TABİATIN GÜZEL AYDINLIĞINA YUMMUŞ OLAN İNSAN ; TABİATIN NE KADAR ÜSTÜNDE İDİ.” diyordu. “Atatürk derdi ki ; ‘Göz yaşları , zaaf alametidir.’ Fakat , bu zaafın , insan hislerinin bir gösterisi olduğuna kim şüphe edebilir? Çünkü , Atatürk de , bu insani zaafa boyun eğmiş ve hayatında , sevinç ve keder gözyaşları dökmüştür. Hayata veda eden Atatürk için ise ; bütün bir millet çoğunluğu acı duymuş ve gözyaşları dökmüştür.” (92) Atatürk’ün ebediyete intikalinden birkaç gün sonra , yine o günlerde , 21 Kasım 1938 tarihi ile ilgili olarak , Falih Rıfkı Atay , şunları söylüyordu :”Atatürk’ün Azameti önünden , Milletin Asil Büyüklüğünün geçtiği günlerdi ve biz ; bizden olana , bizim için çalışana ve uğraşana ağlıyorduk.” Yine , Atay ; 28 Mayıs 1964 tarihinde ise , Dünya Gazetesinde , şunları söyleyecekti : ”İç ve Dış Politikada , 1938 Kasımı’ndan beri , Atatürk Yolu’nun neresinden bir adım saptıksa , başımızı belaya soktuk. Hele Laisizm’den sapış ; bizi , yeniden dağılma , çökme ve göçme tehlikesine doğru yöneltmiştir.” Osmanlı Devletini yıkarak , onun yerine kurduğu Türkiye Cumhuriyeti Devleti ile ilgili olarak , Atatürk , şunları söylüyor , aradaki farkı ; yine de anlayamayanlar için , kesin şekilde belirtiyordu : “Türkiye Devleti ; bir Halk Devletidir , Halkın Devletidir. Geçmişteki kurumlar ise , bir Şahıs Devleti idi , Şahısların Devleti idi.”(93) “Onun ebediyete intikali dolayısıyla ; yalnız , ulusunun kurtarıcısına ve devrimcisine değil ; yalnız , büyük devlet adamına ve askere değil , aynı ölçüde , bilimin de , anlayışlı bir dostuna , öncüsüne yas tutuyoruz”(94) Ebediyete yürüyüşü üzerine ; Macar Basını’nda çıkan bir yazıda , ”iktidarı , azmi ve bahadırlığı ile , aman bilmeyen galiplerin uygulamaya kalkıştıkları “PRANGA SİYASETİNİ KIRAN” yönteminden söz edilmiştir. “Ölüm ; Yenilmezi yendi , hakim bakışlı Madeni Mavi Gözleri kapandı. Fakat , muazzam eser bakii dir ve Türk Cumhuriyetinin Mazisi , gelecek için teminattır.”(95) “(….) anlayışlardaki ayrılık her ne olursa olsun , anlama hususundaki emekler bir noktada birleşecek ; Türk Milleti ve İnsanlık var oldukça , her zaman , değişmez kalacaktır :Atatürk’ün büyüklüğüne inanmak.”(96) “Bugün , Atatürk ; sadece bir milli kahraman değil , bir mefhumdur. Kemalisasyon ; bugünün ansiklopedilerinde , galip istilacılara ve müstemlekecilere karşı , bir milletin başkaldırması anlamına gelmektedir.” (97) Diğer bir deyiş ile ifade edersek ; “Emperyalizme ve sömürgeciliğe karşı Türk Ulusu’nun başkaldırması “ diyebiliriz. ____________ (92) Afet İnan , a.g.e. (93) Orhan Koloğlu , “Mazlum Milletler Devrimleri ve Türk Devrimi” (94) Arkeolog Dr. B. Bittel , ( Belleten , 1939, Sayı 10 ) (95) Bir Fransız Gazetesi , (Ali Fuat Erdem, a.g.yz.) (96) Hasan Ali Yücel , a.k. (97) Sadi Irmak , ”Atatürk’ün Hayat Kavsi” , a.k. ( Sadi Irmak , “Atatürk’ün Hayat Kavsi” (Kemalizm’den ) Büyük Önderimiz “Mustafa Kemal ; demokrasiye inanan , otokratik yaratılışlı bir liderdi. İktidar dizginlerini sınırsız yetkilerle tutması , amaçları hakkında beslenen kuşkuyu tahrik ediyordu. Muhalifleri ; sonuna dek iktidarı bırakmayacağını ileri sürüyorlardı.” (98) Ama ; yukarıda belirtilen bu konu ile ilgili gerçekler , hiç de , amaçları hakkında böyle kuşku besleyen ve onu , çok haksız bir itham ile “diktatör” olmaya doğru gitmekle veya “diktatör” olmakla suçlayan muhaliflerinin söyledikleri gibi değildi. Çünkü , bir görüşe göre , Mustafa Kemal “Atatürk ; yurdunu , sahip olduğu bütün sevgi gücüyle severdi. İktidarı ; hayal gücünün tutuşturduğu üstün yaradılışının ve bükülmez iradesinin sürüklediği bir hırsla isterdi. Ama , yalnızca , milletine en yararlı olan şeyi , kendi zihninde tasarlayıp kararlaştırdığı biçimde sağlayabilmek için .” Bu itibarla o ; bilindiği üzere , “Kendi ayakları üzerinde durabileceği ve yolu öğrendiği zamana dek , halkımı , elinden tutup ben götüreceğim. Ancak ondan sonra , kendileri için iyi olanı seçebilirler ve kendi kendilerini yönetebilirler. O zaman , eserim tamamlanmış olacaktır.”(99) diyordu. ____________ (98) Feridun Ergin , “K. Atatürk” , Duran Ofset Matbaacılık , İstanbul 1978 (99) H . C. Armstrong “ Bozkurt”,5.B. , Çev: Gül Çağalı Güven , Yaylacık Matbaası , İstanbul 1997 Büyük Atatürk !… “Tarihi ; yaşadığımız gibi yazdık , fakat , GELECEĞİ ; CUMHURİYETE İNANANLARLA , ONU KORUYANLARA VE YAŞATACAKLARA EMANET ETMEK LAZIMDIR.” diyordun. Ona inanan , koruyan ve yaşatacak olan bizlere emanet ettiğin Cumhuriyet için , “Türk Milleti’nin Dinamik İdeali”ne ulaşma yolunda , başladığın İnkılabın ( Devrim ) ; bir an bile durmayacağını , durdurulamayacağını ve geri döndürülemeyeceğini , büyük bir inanç ve kararlılık ile sürdürüleceğini , bu konuda , dinlenmemek üzere yürümeye karar verdiğimizi ; Devrim ve İlkelerinışığında , onların yılmaz savunucusu ve yaşatıcısı olarak , “Türk İstiklal ve Cumhuriyetini muhafaza ve müdafaa”edeceğimizi , En büyük eserin olan Yeni , Çağdaş , Anti-emperyalist , Laik ve Üniter bir Ulus-devlet olan Türkiye Cumhuriyeti ’ nin ; mesut , muzaffer ve muvaffak olması için , senin fikir kumandan altında çalışacağımızı ve Devrim ve İlkelerin temellerinden kaydırılmasına , asla ve hiç bir zaman müsamaha göstermeyeceğimizi ve buna hiç bir zaman izin vermeyeceğimizi , yüksek manevi huzurunda söylemek istiyorum. Dünya durdukça ebediyen yaşayacak olan Türkiye Cumhuriyetinde ; XX.Yüzyılın en büyük komutanı , devrimcisi ve devlet adamı olan mümtaz şahsiyetini bir kez daha en derin sevgi , minnet ve şükran duygularıyla anarken , aziz hatıran önünde saygı ile eğiliyorum. Emanetin için müsterih uyu !… A. Sami SEZER e-mail : cingis_xana @ hotmail.com KAYNAKLAR Ali Fuat Erdem , ”Mustafa Kemal Atatürk” , Atatürk ve Gençlik Dergisi , Ayyıldız Matbaası , Ankara 1963 Şevket Süreyya Aydemir , ”Tek Adam Mustafa Kemal” , 1.C , 11.B. , Evrim Matbaacılık , İstanbul 1987 Sadi Irmak , ”Atatürk’ün Hayat Kavsi” , Atatürk ve Gençlik Dergisi , Ayyıldız Matbaası , Ankara 1963 Sadi Borak , “Ata ve İstanbul” , Hakan Ofset , Türkiye Turing ve Otomobil Kurumu Yayını , İstanbul 1983 Hikmet Bayur , Belleten , No:128 , Ekim 1968 Sadi Borak , a.g.e. Milliyet , 15.10.1951 Sait Arif Terzioğlu , “İnsancıl Atatürk” , İstanbul 1964 Arif Hikmet Kaskatı’ya , İvan Manalof’ un Anlattıkları , Atatürk’e Ait Hatıralar , İstanbul 1949 Maten, 12.11. 1921 Hasan Ali Yücel , Maarif Bakanı , 30.01.1945 , (“Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, I, (1919-1938)”, T.B.M.Meclisinde ve CHP Kurultaylarında , Türk İnkılap Tarihi Enstitüsü Yayını, Maarif Matbaası , İstanbul 1945 Yusuf Hikmet Bayur , ”Türk İnkılabı Tarihi”, 3.B. , Cilt I. , Kısım 2 ., Türk Tarih Kurumu Basımevi , Ankara 1983 Faruk Güventürk , “O’na Ve Ondan Sesleniş”, S. Güniz ve S.Özaygen Matbaası, İstanbul 1961 Samim Kocagöz , ”Söylev ve Atatürk”, Varlık Dergisi , Kasım 1977 , Sayı 842 Hasan İzzettin Dinamo , ”Kutsal İsyan Milli Kurtuluş Savaşının Gerçek Hikayesi” , C.2. Ş. Süreyya Aydemir , “Tek Adam Mustafa Kemal , 1922-1938 , 3.C. , 9.B. , Evrim Matbaacılık , İstanbul 1985 ”Atatürkçülük , Atatürk’ün Görüş ve Direktifleri” , 1.Kitap , Hazırlayan :Genelkurmay Başkanlığı , MEB .Basımevi , İstanbul 1988 Hamza Eroğlu , ”Türk Devriminin Milli Değeri” , Türk Devrim Kurumu Atatürk ve Devrimlerini Araştırma Kurulu Yayınları , Emel Matbaacılık , Ankara 1973 Bedia Akarsu , “Atatürk Devrimi ve Yorumları” Tarık Zafer Tunaya , ”Kuvvetini Milletten Alan Lider” , Sümerbank Dergisi Özel Sayısı Falih Rıfkı Atay, ( Ulus, 28.Ekim.1938 ) Falih Rıfkı Atay, ( Varlık 376, !.Kasım.1951 ) Nadir Nadi Abalıoğlu, ( Atatürk İlkeleri Işığında Uyarmalar, 1960 ) Falih Rıfkı Atay, ( Varlık 465, 1.Kasım.1957 ) Selahattin Batu, ( Türk Dili, 1954, C.IV., Sayı 38 ) Ceyhun Atuf Kansu , “ Soru Eki” , Varlık Dergisi , Kasım 1977 , Sayı 842 Naci Girginsoy ,”Atatürk Yolunda 46 Yıl” , Varlık Dergisi , Kasım 1979 , Sayı 866 Sami N. Özerdim,”Atatürk’ün Bildiği Bilmediği”, Varlık Dergisi , Kasım 1979 , Sayı 866 İngiliz Yazarı Somerset Maugham , Cumhuriyet , 11 Kasım 1953 Prof. Dr. Ernest Jack, Columbia Üniversitesi, ( Yükselen Hilal, 1940, Sayı 200-211 ) Franklin D. Roosvelt, A.B.D. Başkanı, (“Üç Adam,; Kemal Atatürk-Roosvelt- Mussolini”, 1937) Yorgi Pesmazoğlu, Yunan Ekonomi Bakanı, (“Yabancı Gözüyle Cumhuriyet Türkiyesi” , 1938) İngiliz Times Gazetesi, (Ulus, 13.Kasım.1938) İsmail Hakkı Baltacıoğlu, (Türk’ün Altın Kitabı, Gazi’nin Hayatı, 1928, Kısım II.) Eski A.B.D. Büyükelçisi Charles H. Sherill, (“Üç Adam,; Kemal Atatürk-Roosvelt- Mussolini”, 1937) Afet İnan, (“Kemal Atatürk’ü Anarken, 1956) Ş.Süreyya Aydemir, (“Tek Adam”, 1964, C.II.) Romanya Vittorul Gazetesi, (Ulus, 13.Kasım.!938) Agah Sırrı Levend, (Türk Dili 1953, C.III., Sayı 26 Almanya Arbeiter Woche Dergisi, (“Yabancı Gözüyle Cumhuriyet Türkiyesi”, 1938) Mustafa Baydar, (“Atatürk’le Konuşmalar”, 1964) İngiliz Gazetecisi Ward Price, (Cumhuriyet, 18.Kasım.1938) Vedat Nedim Tör, (Ülkü, 1938, C.XII., Sayı 70) İsmail Habip Sevük, (Cumhuriyet, 10.Kasım.1953) Hasan Rıza Soyak, (Varlık, 441, !.Kasım.1956 Yunus Nadi Abalıoğlu, (“En Büyük Kaybımız”, 1937) İngiliz Gazetecisi Grace Ellison, (Yücel, 1940, C.XI., Sayı 61) Yakup Kadri Karaosmanoğlu, “Atatürk”, 1961 Emil Ludwig, Alman Tarih Felsefecisi, (Tan, 26. Kasım.1938) İngiliz Yazarı Herbert Sideabotham, (“Yabancı Gözüyle Cumhuriyet Türkiyesi”, 1938) Falih Rıfkı Atay, “Mustafa Kemal’in Mütareke Defteri”, 1955 Y. Kadri Karaosmanoğlu, a.g.e. Prof. Dr. Walter L. Wright Jr., ( Varlık 341, 1.Aralık.1948) Mısırlı Yazar M.M. Mohussharrafa, Türk Dili 1964, C.XIV., Sayı 158 Yugoslav Novosti Gazetesi, (Cumhuriyet, 15.Kasım.1938) Yugoslav Vreme Gazetesi, (Ulus, 1.Aralık.1938) Fransız Gazetecisi Claire Charles Geniau, (Ulus, 12.Aralık.1938) Arnold Toynbee, İngiliz Tarihçisi, (Türk Düşüncesi, 13.Kasım.1963) P. Post, 11.11.1938 “Atatürkçülük, Atatürkçü Düşünce Sistemi” ( Üçüncü Kitap) , 2.B. , Hazırlayan : Genelkurmay Başkanlığı , M.E.B., Basımevi , İstanbul 1984 Dr. Reinhard Hüber, “Türkiye, Avrupa’ya Giden Yol”, 1943) Georges Duhamel, Fransız Akademisi Üyesi, (“Yeni Türkiye, Bir Garp Devleti”, 1956) Sir Percy Loraine, Eski İngiltere Büyükelçisi, (Ülkü, 1949, Seri III, Sayı 36 Behçet Kemal Çağlar, (Yücel, 1944, C.XVII, Sayı 100) Turhan Feyzioğlu, “Atatürkçülük Nedir.?”, 1963 İsmet İnönü, Türkiye Cumhurbaşkanı, (Ulus, 22.Kasım.1938) Yavuz Abadan, “Atatürk ve İlkeleri”, Atatürk ve Gençlik Dergisi, Ayyıldız Matbaası, Ankara 1963 Orhan Koloğlu, “Mazlum Milletler Devrimleri ve Türk Devrimi Atatürk’ün Açıklamalarıyla”, 1.Kitap, Herbert Melzig, “Atatürk’ün Başlıca Nutukları, 1920-1938 ”, Ülkü Matbaası, İstanbul 1942 Messager d’ Athenes, Atina, 11.11.1938 Dagbladet , Norveç , 11.11.; hemen hemen aynı sözleri Danimarka’nın ocial Democraten(11.11.) Gazetesinde de görüyoruz. Corriera della Sera, Milano, 11.11.1938 The Times , 11.11.1938; Japonya Times, 13.11.1938 Tarihli Başyazısında, “Daha 1923 de Türkiye , öyle güçlü olmuştu ki , gerçekte , Barış Antlaşmasının Koşullarını , kendisi dikte etti.” diyor. Le Soir, Brüksel, 11.11.1938 Social Democraten, Stokholm, 11.11.1938 Adnan Cemgil , “Atatürkçü Demokrasi” (Öncü’den) , Atatürk ve Gençlik Dergisi , Ayyıldız Matbaası , Ankara 1963 Excelsior, Paris Ethnos , 11.11.1938, Neue Zürcher Zeitung’da (22.11.), “Bir halkta,pek ender olarak vazgeçebileceği, kendine güvenme inancını, yeniden yarattı. Yaşar Nabi Nayır, Varlık, 609, 1.Kasım. 1963 Tuğg. Faruk Güventürk, a.g.e. Şevket Süreyya Aydemir , ”Atatürk Devrimi”, Atatürkçülük Nedir?, 4.B., İstanbul 1973 Suat Sinanoğlu , “Türk İnkılabının Üniversal Değeri , “Atatürkçülük Nedir?, 4.B. , İstanbul 1973 Afet İnan , ”Atatürk Hakkında Hatıralar ve Belgeler”, 4.B. , Türk Tarih Kurumu Basımevi , Ankara 1984 Şükrü Kaya , ”Hürriyet” , 10 Kasım 1950 Herbert Melzig , ”Atatürk Dedi ki” , Sümer Matbaası , Ankara 1942 Arkeolog Dr. B. Bittel , ( Belleten , 1939, Sayı 10 ) Bir Fransız Gazetesi , (Ali Fuat Erdem, a.g.yz.) Feridun Ergin , “K. Atatürk” , Duran Ofset Matbaacılık , İstanbul 1978 H . C. Armstrong “ Bozkurt”,5.B. , Çev: Gül Çağalı Güven , Yaylacık Matbaası , İstanbul 1997 ATATÜRK İÇİN DİYORLAR Kİ : “ALLAHIN , BANA , BU OĞULU , VATANI KURTARMAK İÇİN GÖNDERDİĞİNE İNANIYORUM.” Atatürk’ün Annesi Zübeyde Hanım, İngiliz Kadın Yazar Grace Ellison’a Mülakatından, 1923 ( Yücel 1940 , C. XI , Sayı 61 ) “ULUSUN KADER SAATİNDE ORTAYA ÇIKAN” ÜSTÜN BİR İNSANDI. Völkischer Beobachter 11.11.1938 “(….) İNSAN KILIĞINA TEMESSÜL ETMİŞ DEHA’DAN BAŞKA BİR ŞEY OLMAYAN PAŞA’YI , CANDAN SEVGİ VE SAYGI İLE SELAMLADIM.” Sivas Valisi Reşit Paşa’nın Anılarından. “GENERAL OLARAK BÜYÜK ! , SOSYAL DEVRİMCİ OLARAK BÜYÜK ! , DEVLET ADAMI OLARAK BÜYÜK ! VE KURUCU OLARAK BÜYÜK OLAN KEMAL PAŞA , HİÇ KUŞKUSUZ , YÜZYILIN EN BÜYÜK İNSANLARINDAN BİRİDİR.” Subhas Chandre BOSE, Hindistan Kongre Başkanı Star Of İndia, 11.11.1938 “ATATÜRK ; TEK BİR İNSANIN , NELER YAPABİLECEĞİNİ GÖSTEREN, 20. YÜZYILIN OLAĞANÜSTÜ LİDERİ.” Prof. Dr. Geoffrey LEWİS “BÜYÜK İNSAN ; DAİMA , ÇOK İLERİLERE , İLERİ ASIRLARA DİREKTİF VEREBİLEN İNSANDIR. VE BUNLAR DA , TARİHTE , PEK NADİRDİRLER. BÜYÜK ATATÜRK , İŞTE BUNLARDAN BİRİSİDİR.” Tuğgeneral Faruk GÜVENTÜRK “ÇAR’LARIN BİLE MALİK OLAMADIKLARI , SINIRSIZ GÜCE VE YETKİYE SAHİPTİ , AMA BUNU , ASLA KÖTÜYE KULANMADI ; ÇÜNKÜ , ATATÜRK ; GERÇEKTEN , ÇAĞIMIZIN OBJEKTİF ZİHNİYETLİ VE DAVRANIŞLARINDA ÖLÇÜLÜ BÜYÜK ADAMLARINDAN BİRİYDİ.” Matin, Paris, 11.11.1938 “ATATÜRK; BİR NEHR-İ MUAZZAM GİBİ CUŞ ETTİ , FAKAT , ÇORAK YERDE AKIP GİTTİ.” Falih Rıfkı ATAY “EY BÜYÜK TÜRK MİLLETİ! ATATÜRK ; SANA , ÜZERİNDE ŞAŞMADAN , YÜZYILLARCA VE YÜZYILLARCA YÜRÜYECEĞİN ESERLER VE İLKELER BIRAKTI. ESERLERLE , İLKELER IŞIĞINDA ÇALIŞTIKÇA , BÜYÜK EVLADINLA , KUCAK KUCAĞA YAŞAMAKTA DEVAM EDECEKSİN.” Yunus Nadi ABALIOĞLU Cumhuriyet, 11 Kasım 1938 “TARİHİ ; YAŞADIĞIMIZ GİBİ YAZDIK. FAKAT , GELECEĞİ , CUMHURİYETE İNANANLARA , KORUYANLARA VE YAŞATANLARA EMANET ETMEK LAZIMDIR.” Mustafa KEMAL 1927 DÜNYA ÜZERİNDEN BORALARIN, YILDIRIMLARIN SOYUNDAN BİR ADAM GEÇTİ. BU VATANDA, İLAHLARIN EFSANELERİNİ UNUTTURACAK HAKİKATLER YARATTI. FANİ MUHAYYİLELERİN KAVRAYAMADIĞI BİR HIZLA, ULUSUNU, YİRMİNCİ YÜZYIL UYGARLIĞINA ERİŞTİRDİ. TARİH VE İSTİKBAL; EN AŞILMAZ HAYALLERİN, MUCİZELERİN ADINA, ATATÜRK DİYECEKTİR. Haluk Y.Şehsüvaroğlu (Yücel Dergisi,1938,C.VIII.,sayı 46) ATATÜRK; HADİSELER İLE SÜRÜKLENMEMİŞ, HADİSELERİ SÜRÜKLEMİŞ BİR DEHADIR. ATATÜRK’ÜN ANAFARTALAR’DA YENDİĞİ MAREŞAL BİRDWOOD, BU ŞANLI TÜRK HAKKINDA,”KAABİLİYET VE ŞAHSİYETİN DEVİDİR.” DEMİŞTİ. Prof. Dr. V. Raşit Seviğ (Çığır Dergisi,1939,C.VII.,sayı 74-75) TÜRK ULUSU , ATATÜRK’TE , İKİ YÜZYIL BEKLEDİĞİ KURTARICIYI BULMUŞTUR. ATATÜRK’ÜN ESERİ, BİR BÜTÜN OLARAK, TEK BİR KELİMEDE TOPLANABİLİR: ”KURTULUŞ!” BU GERÇEK; AYDININ KAFASI KADAR, HALKIN ŞUURU İÇİNDEDİR. HALK İÇİN, HATIRASI GÜZEL NE VARSA; HEPSİ, ÖZELLİKLE ATATÜRK DEVRİNE AİTTİR. Falih Rıfkı Atay (Ulus,16 kasım 1938) TÜRK TARİHİNİN, YÜZYILLARDAN BERİ ASIK DURAN YÜZÜNE, İLK TEBESSÜMÜ İŞLEYEN, O YÜZDEN GÖZYAŞLARINI SİLEN VE ONUN GÖZLERİNE, EN AYDINLIK UFUKLARI İŞARET EDEN KUDRETLİ EL, O’NUN ELİYDİ. MEMLEKETİMİZDE; DOĞRU, YENİ, GÜZEL HER ŞEYİN TARİHİ, HEMEN ONUNLA BAŞLIYOR. YARINKİ ÇOCUKLAR, BABALARINA, HANGİ ESERİN BAŞLANGICINI SORSALAR, ONUN ADINI İŞİTECEKLER. BİZ; TOPLUM OLARAK DA, FERT OLARAK DA, ONUN ESERİYİZ…. BİZDEN ÇIKACAK ESERLER DE ONUNDUR. Faruk Nafiz Çamlıbel (Yedi Gün Dergisi,15 kasım 1938,sayı 297) O; TARİHİN SEYRİNİ DEĞİŞTİRMEK GİBİ BİR MUCİZE YARATAN BÜYÜK ADAMDIR. VE TÜRK TARİHİNE; ”TÜRK ULUSUNU, MADDİ VE MANEVİ ÖLÜMLERDEN KURTARAN ADAM” DİYE GEÇECEKTİR. O; İNKILAP TARİHİNE, ”TÜRKİYE’DE VE ŞARK’TA; GECEYİ GÜNDÜZ, CEHLİ İLİM, ,GERİLİĞİ YENİLİK, MAZİYİ İSTİKBAL YAPAN EŞSİZ YENİLEYİCİ VE İNKILAPÇI” DİYE GEÇECEKTİR. Abidin Daver (Cumhuriyet,11 kasım 1938) ATATÜRK; YİRMİNCİ YÜZYILIN, DÜNYAYI HAKİM VE ESİR ULUSLAR OLARAK İKİYE BÖLEN KÖHNE DÜZENİNE KARŞI BİR İSYAN, BİR İNFİLAKTI. BU PATLAMANIN SESİYLE, BİRÇOK ESİR ULUS UYANDI. ATATÜRK; BUGÜN, KURTULMUŞ ESİR ULUSLARIN LİDERLERİ DİLİNDE BİR ZAFER TÜRKÜSÜDÜR. Cevat Fehmi Başkut (Atatürk;Görüşler ve Hatıralar,1962) ATATÜRK; HİÇ BİR ZAMAN, BİR MUTLU AZINLIĞIN SÖZCÜLÜĞÜNÜ YAPMADI. DEVRİMLERİN GELİŞME HEDEFİ; ONUN İÇİN, DERİNLİĞİNE, TÜRK ULUSUNUN MUTLULUK VE REFAHI İDİ. Prof.Dr.Cahit Tanyol (Yön Dergisi,7 kasım 1962,sayı 47) ATATÜRK; MADDİ BİR İNSAN DEĞİL, YAPTIĞI KOCA BİR VATAN, YARATTIĞI KOCA BİR MİLLET DEMEKTİR. Necmettin Sadak (Akşam,11 kasım 1938) ATATÜRK’ÜN, SİYASA VE ASKERLİKTE, EN BÜYÜK ÜSTÜNLÜKLERİNDEN BİRİ DE, ÇOK HESAPLI VE İHTİYATLI OLMASI; İŞİ, TESADÜFLERE BIRAKMAMASI, HESAPLARININ DA, DAİMA İSABETLİ ÇIKMASIDIR. ATATÜRK; HİÇBİR ZAMAN, KENDİNİ, BAŞARI İHTİMALİ AZ OLAN İŞLERE SÜRÜKLETTİRMEMİŞ VE ULUSLA, DEVLETİN GELECEĞİ İLE KUMAR OYNAMAMIŞTIR. Prof Dr. Y.Hikmet Bayur (Belleten,1956,sayı 80) BİR UYGARLIK TUTKULUSUYDU. (Neue Zürcher Zeitung,11.11.1938) BÜYÜK DÜŞÜNCELERİN ADAMI…….BİR DEVLET MİMARIYDI. (Neue Freie Presse,Viyana,11.11.1938) EĞER YAŞASALARDI ; TARİHİN , BUGÜNKÜNDEN ÇOK FARKLI OLACAĞINI, BİR GERÇEK OLARAK SÖYLEYEBİLECEĞİMİZ, SAYILI DEVLET ADAMLARINDAN BİRİYDİ. (News Chronicle,Londra,11.11.1938) DÜNYANIN ÇOK NADİR YETİŞTİRDİĞİ DAHİLERDENDİR. DÜNYA TARİHİNİN GİDİŞİNİ DEĞİŞTİRMİŞTİR. (An Nahar,Beyrut,11.11.1938) DÜNYANIN EN BÜYÜK DEVLET ADAMLARINDAN BİRİYDİ. TARİHİN STRATEJİK BİR NOKTASINDA, ASYA ULUSLARININ SAYGINLIĞINI YÜKSELTMEDE BÜYÜK BİR ROL OYNAMIŞ OLMASI NEDENİYLE, ÖLÜMÜ, ASYALI ULUSLAR TARAFINDAN, DAHA DA ÇOK HİSSEDİLMİŞTİR. (Star Of İndia,11.11.1938) ULUSUNA; BU KADAR AZ ZAMANDA, BU DERECE BÜYÜK HİZMET EDEN DEVLET ADAMI YOKTUR. (Libre Belgiqe,Brüksel,11.11.1938) ESARET ANTLAŞMALARINI YIRTAN, DEVLETLERİN KARARLAŞTIRDIKLARINI TANIMAYAN, ULUSLARI SAYGI GÖSTERMEYE ZORLAYAN, ULUSUNU DA, O SAYGINLIK MEVKİİNE ÇIKARTAN, DİĞER ULUSLARA SAYDIRTAN ADAM, ÖLDÜ. (Al Ahram Gazetesi,Kahire,11.11.1938) SAVAŞ SONRASININ EN İLERİ GELEN DEVLET ADAMLARINDAN BİRİ . KENDİ BAŞINA BİR KLAS OLUŞTURUYORDU VE HEMEN HER AÇIDAN TEK Dİ. (The Fortnightly,Londra,1938) LOZAN’I O KAZANDI ; SON İKİ YÜZ YILDA, İHTİYAR ASYA’NIN, AVRUPA’YA KARŞI KAZANDIĞI İLK ZAFER. (New York Times,11.11.1938) DEVLETİMİZİN BANİSİ VE MİLLETİMİZİN FEDAKAR, SADIK HADİMİ, İNSANLIK İDEALİNİN AŞIK VE MÜMTAZ SİMASI EŞSİZ KAHRAMAN ATATÜRK! [h=2]VATAN SANA MİNNETTARDIR.[/h] Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Önerilen Mesajlar