Jump to content

Bir Mürşide Bağlanmalı mı?


ercanaslan

Önerilen Mesajlar

Mürşid-İ Kamil’in Lüzumu

 

Günümüzde tasavvuf söz konusu olduğunda, üzerinde konuşulan konulardan birisi de bir mürşidi kâmilin terbiyesinin gerekli olup olmadığı meselesidir. Bazı kimseler, “İnsan tek başına nefsini terbiye edemez mi? Muhakkak bir mürşid bulmak şart mıdır?” diye soruyorlar. Tabi bununla, şart olmadığını ima ediyorlar.

 

Nasıl bahçıvanın ilgi ve alakasından mahrum olan bir ağaç meyve vermez, verse de acı olur ve menfaati az olursa mürşid denilen bir mürebbinin terbiye ve kılavuzluğu olmadan da insanın ahlakını tasfiye (saf ve temiz kılma) edip nefsini afetlerinden kurtararak, tedavi ve tezkiye etmesi de tam olarak mümkün değildir. Olsa da nadirattan olabilir ve tam anlamıyla kâmil bir insan olunamaz.

 

İnsan, yüzlerce kitabı ezberlerse ve gece gündüz ibadetle meşgul olsa bile bir mürşidin terbiyesine girmeden, üzerinde bulunan kötü hasletlerden kurtulamaz.

 

Tedavi yolunu bilmeyen bir hasta, nasıl doktora gitmeye muhtaçsa nefsine mağlup olan ve bir türlü doğru yolda yürüyemeyen her insanın da kendine bir mürşid bulması lazımdır.

 

Allahu Zülcelâl Kur’anı Kerim’de şöyle buyurmuştur: “İşte onlar, Allah’ın hidayetine ulaştırdığı kimselerdir; öyleyse sen de onların yoluna uy.” (En’am; 90); “Onlara güven ve korkuya dair bir haber gelse onu yayarlar, hâlbuki onu peygambere ve emre selahiyetli olanlara havale etselerdi onun ne olduğunu bilirlerdi...” (Nisa; 83) Burada, Hz. Peygamber(sav)’den sonra “emre selahiyetli” tabiri ile ilmi ile amil, işlerin içyüzünü ve İlahi emirleri derinlemesine bilen, yaşayan bir âlime işaret edilmektedir.

 

Allahu Zülcelal’i Kullara sevdirirler

 

Mürşid, gerçek manada Allahu Zülcelal’i kullarına, kulları da Allahu Zülcelal’e sevdirmektedir. Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi vesellem bir hadis-i şeriflerinde şöyle buyurmuştur: “Muhammed’in nefsini elinde bulunduran Allah’a yemin olsun ki, hiç şüphesiz, Allahu Zülcelal’in en sevgili kulları; Allah’ı kullarına, kulları da Allah’a sevdiren, yeryüzünde hayır ve nasihat için dolaşanlardır.” (Beyhaki, Şihabü’l İman, 1/367)

 

Mürşidi kâmillerin insanları Allahu Zülcelal’e sevdirmesi şöyle olmaktadır. Mürşidi kâmil, kişiyi Peygamber Efendimiz aleyhissalatu vesselamın sünnetine uymaya sevk eder. Her kim Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi veselleme ve O’nun yoluna uymak için gayret sarf ederse Allahu Zülcelal de onu sever.

 

Bir ayeti kerimede bu hususa şöyle işaret edilmektedir: “De ki: ‘Eğer siz (gerçekten) Allah’ı seviyorsanız bana uyun ki, Allah da sizi sevsin.” (Ali İmran; 31)

 

Mürşidi kâmilin Allahu Zülcelal’i kullarına sevdirmesi ise şöyle olur: Mürşid, kişiyi manevi kirlerden temizleme yoluna sevk eder. Nefis, çirkin sıfat ve huylardan temizlenince, kalp aynası parlar ve hakikati görür. Hakikati gördüğü zaman da Rabbini sever. İşte bu, nefsi temizlemenin ve terbiye etmenin bir sonucudur.

 

Nitekim Şems Sure-i Şerifi’nde bu husus şöyle beyan edilmiştir: “Şüphesiz nefsini temizleyen kurtulmuştur.”(Şems; 9)

 

Nefsin kurtulması, Allahu Zülcelal’i tanıması ve hakikati görmesiyledir. İnsanın kalp aynası parlayınca, dünyanın ne kadar çirkin ve boş olduğunu, ahiretin ise ne kadar güzel ve devamlı olduğunu görür. Bu durumda da baki olanı sever ve ona yönelir; boş ve geçici olandan yüz çevirir. Böylece mürşidin insana vermiş olduğu menfaatte ortaya çıkmış olur.

 

Mürşidler, Peygamber Varisleridir

 

Mürşidi kâmiller, dünyada Allahu Zülcelal’in dininin tebliğ edicileri ve Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi vesellemin varisleridirler. Nitekim Peygamber Efe ndimiz (s.a.v) bir hadis-i şeriflerinde şöyle buyurmuştur: “Âlimler, peygamberlerin varisleridir.” (Beyhaki; Şihabu’l İman, 2/263)

 

Mademki peygamberlerin varisleridirler, öyle ise onlara uymak, onların gösterdiği yoldan gitmek, söyledikleri tavsiyeleri yerine getirmek lazımdır.

 

İnsan ne kadar çok ibadet ederse etsin, bir mürşidi kâmilin terbiyesine girerse yapmış olduğu bu ibadetini az görür ve daha fazla ibadet etmeye gayret gösterir. Ama mürşidsiz olursa, nefis ve şeytan insanı çok kolay aldatır. Az olan ibadetini bile dağlar gibi gösterir. Bu, mürşide intisab eden âlimlerin beyanları ile sabit bir hakikattir.

 

Günümüzde de onun varisleri, insanları Hazreti Peygamberin yoluna iletmekte, onun yolunun en doğru şekilde anlaşılması için çaba sarf etmektedirler. Dolayısıyla onların gösterdiği yola uyan kimseler, nefsin çirkin sıfatlarından kurtulup güzel sıfatların sahibi olurlar.

 

Netice olarak, mü’min olan kişi şuurlu bir şekilde düşündüğü zaman, Allahu Zülcelal’in dostları ile beraber olmanın ve bir mürşidi kâmilin manevi terbiyesi altına girmenin, bilhassa günümüzde şart olduğunu görecektir. Çünkü bugün günahlar bir deniz gibi olmuştur. İnsanın kendisini böyle bir ortamda muhafaza etmesi çok zordur. Kendisini muhafaza edebilmesinin çaresi, mürşidi kâmilin terbiyesine girip onun vermiş olduğu reçeteyi uygulamakla mümkündür.

 

Mürşidi kâmilin Vasıfları

 

İnsanları irşad eden mürşidi kâmillerin bir takım alametleri vardır. Bir mürşidi kâmilde bulunması gereken vasıflar şunlardır:

 

1- Öncelikle ilmiyle amel eden âlim bir zat olması lazımdır. Allahu Zülcelal’in emir ve nehiylerinin, tasavvuf ve hakikat ilimlerinde derin bir bilgiye sahip olmalıdır. İnsandaki manevi hastalıkların nasıl meydana geldiğini ve bununla nasıl mücadele edileceğini bilmelidir.

 

2- Dünyaya ve dünya malına rağbet etmeyen bir kimse olmalıdır.

 

3- Silsile yönünden Peygamber Efendimiz (sav)’e ulaşan, kamil bir mürşidden izin alarak irşada başlamış olmalıdır.

 

4- Bütün insanlara karşı son derece şefkatli ve merhametlidir.

 

5- Çok güzel bir ahlaka sahiptir.

 

6- Her türlü elem ve kederi sükûnetle karşılar.

 

7- Bütün işlerinde ölçülü davranır ve daima insanlara nasihatte bulunur.

 

8- Asla boş işlerle vaktini geçirmez. Bütün vaktini ibadet ve taatle, Allah’ın zikri ile, hizmetle ve insanların güzel ahlak sahibi olmaları için uğraşmakla geçirir.

 

9- İnsanların ayıplarını yüzlerine vurmaz.

 

Açıklama:Bu yazının hazırlanmasında, Seyda Muhammed Konyevi’nin “Ayet ve Hadisler Işığında Tasavvuf” isimli eserinden istifade edilmiştir.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Bir mürşide bağlanmalı çünkü manevi ilerleyişiniz sırasında kalp gözünüz aralanınca gördükleriniz şeytanimi rahmanimi anlayamazsınız şeytanlar oyuncak eder sizi!Daha sonra ben İsa'yım Musa'yım diye ortaya çıkarsınız.

O aşamada ki biri nefsde 3 kademeye gelmiş oluyor.

Nefs-i Mülhime: “Sonra da o nefse isyan ve itaati ilham edene yemin ederim” (Şems, 8)

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Allaha ve indirdiğine inanan teslim olan tüm gönüllere selam olsun .. değerli ve güzel kardeşlerim tasavvuf değil her hangi bir düşünce islama götürücü olan her yol güzeldir lakin şu unutulmamalı ki islam kuran sünnetullah dan ibarettir ki hadisler dahi zann ve sanı iken yani rivayet olunan bir çok hadis yanlış aktarılmıştır ki! her söz bu hadis dahi olsa K uranla bütünleşip bütünleşmediğine bakmalıyız.. Allah irade vermiş araştırmadan amel, o yüzden kabul edilmez.. hiç kimse ne isa ne musa olamaz lakin peygamberimiz bize gönderildi O Kuran ın canlı örneğidir aslen hakkı menbaından almak daha doğrudur Allah emirlerini doğrudan iletmiştir bizlere... kişinin öğreticisi olabilir bazı kişiler komutan ruhludur bağımlılıgı sevmez lakin bazıları ise tek başına yol alamayabilir ama aşırı bağımlılık insanı şirke kadar götürür ki Kuranda tasavvuf asla geçmemektedir bunu iddia etmek haşa .. küfre götürür... tasavvuf islamdan yani kuran indikten 300 yıl kadar sonra çıkmıştır geneli felsefi bir akımdır.. yöntemlerinin işe yaradığı düşünülse de! asla bunu islamdan sayamazsınız ki ayetleri değiştrmeye hiç cür et bile edemezsiniz.. nefsim adına susarım lakin kuran ın yanlış aktarılmasına asla susmam..! sonradan çıkma fani fikirlerden önce asıl muhatab olmamız gereken KURAN dan kaçarsak sonumuz ancak batıl olur.. önce Allahın yasaları emirleri daha sonra hangi fani fkirlerle muhatab oluyorsanız olunuz... Allah bana yeter o ne güzel vekildir o ne güzel yardımcıdır o ne güzel dosttur elbette bilene...!!!! yol gösterici olarak Allah yeter...

Allah, kuluna yetmez mi? Seni O’ndan (Allah’tan) başkalarıyla korkutmaya çalışıyorlar. Allah, kimi saptırırsa artık onun için bir yol gösterici yoktur.zümer suresi 36

أَلَيْسَ اللَّهُ بِكَافٍ عَبْدَهُ وَيُخَوِّفُونَكَ بِالَّذِينَ مِن دُونِهِ وَمَن يُضْلِلِ اللَّهُ فَمَا لَهُ مِنْ هَادٍ

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sohbete katıl

Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.

Misafir
Bu konuyu yanıtla...

×   Farklı formatta bir yazı yapıştırdınız.   Lütfen formatı silmek için buraya tıklayınız

  Only 75 emoji are allowed.

×   Bağlantınız otomatik olarak gömülü hale getirilmiştir..   Bunun yerine bağlantı şeklinde gösterilsin mi?

×   Önceki içeriğiniz geri yüklendi.   Düzenleyiciyi temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...