jalinos Oluşturma zamanı: Kasım 28, 2012 Paylaş Oluşturma zamanı: Kasım 28, 2012 ÖğretmenLeman Hanım bir sohbette anlatmıştı: “Öğretmen okulunu yeni bitirmiştim, tayinim yapıldı, göreve başladım. Gençtim,tecrübesizdim. Bazı fizikî üstünlüklerim, bende bir gurur, birkibir duygusu uyandırmıştı. Kendimi çok beğeniyor, gizli gizlibir hayranlık duygusu duyuyordum. Bir gün dersten çıkmış,öğretmenler odasına gitmiştim. Çayımı yudumluyordum. İçeriyeodacı girdi, bana doğru yürüdü… ve “Efendim” dedi, “Müdürbey sizi çağırıyor.” Sebebini sordum, “Bilmiyorum efendim”dedi, hiç oralı olmadım. Odacı uzaklaştı, biraz sonra bir başkaodacı geldi. Aynı şekilde müdür beyin çağırdığınısöyledi, iyice canım sıkılmıştı. “Gelmiyorum” dedim.“Müdür bey bir hanım öğretmeni nasıl ayağına çağırabilir?”Odacı sesini çıkarmadan gitti. Biraz sonra içeriye müdür beygirdi. Emekliliğine on beş gün kalmıştı. Yaşlanmış, birazbeli bükülmüştü. Büyük bir saygı ve incelikle: “Kusura bakmayın sizi rahatsız ettim, ders çizelgesini hazırlıyordum,müsait günlerinizi soracaktım.” Söyledim, yine aynı edep,incelik içinde uzaklaştı. O olaydan sonra, aradan otuz yıl geçti.Bir gün hazırlanıp okula gittim, artık görevimin son günlerine gelmiştim, emekli olmama on beş gün kalmıştı. Sınıfa girdim, çok soğuktu, soba yanmamıştı. Öğrencilerin elleri soğuktan renk değiştirmişti. Canım sıkıldı, mümessiliçağırdım; “Git,” dedim, “Hasan Efendiye haber ver, soba yanmamış, hepimiz üşüyoruz, gelsin bir an evvel yaksın.”Biraz sonra mümessil biraz mahcubiyet içinde, biraz korkarak içerigirdi. “Öğretmenim” dedi, “Hasan Efendi gelmiyor, kocamankadın, sobayı yaksın diyor.” İyice canım sıkılmıştı,sınıftan başka bir öğrenciyi gönderdim, gelmesini söyledim. O öğrenci de aynı cevabı getirdi. Fevkâlâde öfkelendim, sınıftan çıktım, Hasan Efendi’ye doğru yürüdüm, öğrencilerim debeni takip ediyorlardı. Hasan Efendi koridorda sigarasını yakmış,ayak ayak üzerine atmış, keyif çatıyordu. Durumu kendisine anlattım, Hasan Efendi aynı cevabı verdi, doğrusu küstahlığın bu kadarına tahammül edemezdim. Birden sinirlerim boşaldı, hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladım. Hasan Efendi,hâlâ istifini bozmuyordu. Bazı öğrenciler durumu okul müdürüne anlatmışlar; müdür bey geldi, “Hoca hanım” dedi,“Bu durumda ders yapamazsınız, hemen taksi çağırayım, lütfen evinize gidiniz. Derse bir nöbetçi arkadaşımız girer”dedi. Eve geldim, bir süre de evde ağladım. Sonra elimi yüzümü yıkadım,düşünmeye başladım. Madem ki her olayın bir sebebi vardı,bunun sebebi acaba ne olabilirdi? Acaba dedim, ben dün bir insanımı kırdım, incittim? Dün, evvelki gün, geçen hafta, geçen ayderken yavaş yavaş otuz yıl öncesine kadar gittim. Birden utançla başım önüme eğilmişti, otuz yıl önce çocukça bir davranışla emekliliğine on beş gün kalan müdürümü incitmiş, kalbini kırmıştım; şimdi tarih tekerrür ediyordu. Aslında olayda şaşılacak, hayret edilecek hiçbir şey yoktu. Bu bir tabiat kanunuydu, insan ne ekerse onu biçecekti. Yerimden kalktım,abdest aldım, iki rekat namaz kılarak tövbe ettim, Allah’ımdan,Yüce Peygamberimden, müdür beyin ruhundan af diledim. Bağışlanma diledim. Sabahleyin giyindim, okulun yolunu tuttum. Baktım Hasan Efendi okulun yüz metre ötesinde ellerini kavuşturmuş, başı önünde mahcubiyetiçinde duruyordu. Beni görünce, “Hoca hanım” dedi,“Sizden özür diliyorum, beni affedin, dün gece üzüntümden uyuyamadım, ağladım, ben nasıl böyle bir terbiyesizlik yaparımdiye dövündüm, ne olur beni affedin. Müsaade edin elinizi öpeyim,eğer elinizi vermezseniz ayaklarınızdan öperim” dedi. Ürperdim,gözlerim doldu, önce ben Allah’ımdan, Peygamberimden,merhum müdürümün ruhundan özür dilemiştim. Şimdi Hasan Efendi benden özür diliyordu.” .Bu hikâyeyi kırk yıl kadar evvel öğretmen Leman Hanım’dan dinlemiştim. Üzerinde hâlâ düşünüyorum. Yarabbi hayatta,olaylar arasında nasıl akıl almaz bir bağlantı vardı... Profesör Eva Hanım: “Ben” diyordu, “Çayımı içerken, çay fincanının tabağa vurmasından çıkan ses, çok kısa bir zaman sonra galaksilerden duyulacak.” Hayatta her şey, her şey ile rabıtalı idi. Otuz yıl evvelki çirkin bir davranış, otuz yılsonra cevabını alıyordu. Yaptığımız her davranış,söylediğimiz her söz, kafamızdan geçen her düşünce, hayat sahnesinde ebediyen yerini alıyordu. Hayatta boş, anlamsız hiçbirşey yoktu. Yerine göre, bir tebessüm dünyayı dolaşıyordu. Yerine göre, bir insanın kalbinden doğan asil duygular vedüşünceler, bir şahsın, bir ailenin, bir şehrin, bir milletinuyanmasına sebep olabiliyordu. Ben söylerim, yaparım, ederimkimin ne haberi olacak diyenler, kendi kendilerini aldatıyorlardı. Rahmetli hocam Doktor Münir Derman sohbetlerinde sık sık“karıncadan dostun olsun” derdi. Şu kâinat sahnesinde, birinsanın en büyük başarısı, bir insanın gönlüne girebilmektir. Hele bu insan bir Allah Dostu olursa… Büyük Yunus“Sevelim, sevilelim, dünya kimseye kalmaz” diyordu. “Aşkgelicek, cümle eksikler biter” diyordu. İnsanoğlundan sâdırolan en küçük bir müspet hareket bile muhakkak bir başka güzelhareket olarak karşısına çıkar. İnsanları sevmek ve onlarahizmet etmek, yardımcı olmak ne güzel bir olaydır. Bazen topluiğnenin ucu kadar yapılan bir iyilik, bir insanın nicesıkıntılardan, felâketlerden kurtulmasına sebep olabilir. Şuhayat sahnesinde hiçbir şey kaybolmuyor. Fizik bilginleri büyükbir çalışmanın içindeler, belki bir süre sonra Hannibal’in Alpleri aşarken söylediği söylev, Napolyon’unWaterloo’daki konuşması özel âletlerle dinlenebilecek. Hayat defterini hep olumlu sözlerle, güzel ve ince davranışlarla doldurabilenler ne bahtiyar insanlardır. Çünkü mânâ âleminde görülecek olanlar, bu dünyada iken söylediklerimizin,yaptıklarımızın sonuçlarından başka nedir? Bizatihi bu dünya hayatı, bir sırat köprüsü gibi değil midir? Henüzyaşıyorken, elimizde imkân varken, neden imkânlarımıznispetinde açları doyurmayalım, fakirleri sevindirmeyelim,ıstırap çeken insanların gözyaşlarına ortakolmayalım? Neden hastaların ziyaretine gitmeyelim, yalnızinsanlarla beraber olup, onlara dost, arkadaş olmayalım? Ne bekliyoruz ? Bugün değilse ne zaman... 2 Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
justfree Yanıtlama zamanı: Kasım 29, 2012 Paylaş Yanıtlama zamanı: Kasım 29, 2012 çok beğendim herşeyden önce insan olmak önemli bu dünyada diye düşürüm her zaman .... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
jalinos Yanıtlama zamanı: Kasım 29, 2012 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Kasım 29, 2012 Bizatihi bu dünya hayatı, bir sırat köprüsü gibi değil midir? Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Önerilen Mesajlar
Sohbete katıl
Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.