frezya Oluşturma zamanı: Kasım 29, 2012 Paylaş Oluşturma zamanı: Kasım 29, 2012 Doğrusunu isterseniz bir yanıyla hoşuma gidiyor, romanların, filmlerin, dizilerin böylesine ciddiye alınması, Başbakan’a varıncaya kadar tartışma yaratması… Tarihçilerin kendi kendine sorması gereken bir soru var bence… Nasıl oluyor da, tarihi romanlar, filmler, diziler bu kadar sansasyon yaratıyor? Tarihçilerin hiç ciddiye almadığı olayları, okuyucu, izleyici bu kadar ciddiye alıyor? Osmanlı tarihi, Cumhuriyet tarihi, tarihçilerin kitaplarından değil de romanlardan, filmlerden izleniyor? Hatta izlenmekle kalmıyor, kızanlar, tehditler savuranlar, bir romanı, bir filmi gerçekmiş gibi ciddiye alıp teoriler yaratanlar var… *** Başbakan’ın “Muhteşem Yüzyıl” dizisiyle ilgili yorumları gündeme oturdu. Dizi, uzun zamandır bir numara, en çok izlenenler arasında… Ülkemizde geçmişten bugüne en önemli sorunlardan biri, kurguyla gerçek arasında bir ayrım yapılamaması… Tarihi romanlarıyla, tarih tartışmalarını yönlendirmiş olan Kemal Tahir’in güzel bir sözü vardır… “Yazdıklarınız gerçek mi” diye kendisine sorulduğunda, “gerçek ama romanın gerçeği” diye cevap vermişti… İzlediğimiz pek çok Amerikan filmi, tarihi anlattığını iddia etse de aslında elbette gerçeği anlatmaz. Eğer izlediğimiz yüzlerce 2’nci Dünya Savaşı filmine bakarsanız, savaşan Amerikalı ve İngilizlerin dünyanın en iyi insanları olduğuna inanmanız gerekir! *** Yıllardan beri, romanın gerçek olmadığını, kurgu olduğunu anlatmaya çalıştım. “Başucumda Müzik” adlı romanımı yazmamın en önemli nedenlerinden biri de buydu. Çünkü o romanda gerçek bir hikâyeden yola çıkarak onu tamamen değiştirmiştim. Bunu anlatabildin mi diye sorarsanız, maalesef hayır demek zorundayım. Bizde, yalnızca devlet değil, okuyucu da, izleyici de bu farklılığa alışamadı. Başbakan’ın, diziyle ilgili konuşurken “belgesel” demesi de bunu gösteriyor. Diziler, romanlar, kurgu eserler belgesel değil. Gerçeği kullansa da onu yazana, yönetene göre yeniden yaratan, kendine göre farklı bir bakışla işleyen eserler… Ama eğer devlet kendine göre bir tarih istiyorsa, üstelik resmi tarihi beğenmeyen bir devlet olarak yeni bir tarih yazmaya niyetliyse, kurgularla uğraşmak yerine kendi belgesellerini çektirsin; tarihçileri, izlenecek, okunacak, ilgi görecek biçimde tarihi anlatan kitaplar yazmaya yönlendirsin… O zaman görelim bunları izleyen var mı? 29 Kasım 2012 – Cumhuriyet Kürşat Başar: Tarih, Kurgu ve Gerçek | Kemalistler Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
кυвiŁαу Yanıtlama zamanı: Kasım 29, 2012 Paylaş Yanıtlama zamanı: Kasım 29, 2012 Ama eğer devlet kendine göre bir tarih istiyorsa, üstelik resmi tarihi beğenmeyen bir devlet olarak yeni bir tarih yazmaya niyetliyse, kurgularla uğraşmak yerine kendi belgesellerini çektirsin; tarihçileri, izlenecek, okunacak, ilgi görecek biçimde tarihi anlatan kitaplar yazmaya yönlendirsin… O zaman görelim bunları izleyen var mı? Kafadan 21-25 milyon arası kişi izler ve okur.Zaten "resmi tarih yalan söylüyor" gibi muazzam bir yalan da var ellerinde.Dolayısıyla eline kalemi alan Vahdettin başta olmak üzere,Damat Ferit,İskilipli Atıf Hoca,Çerkez Ethem,Şeyh Said... gibi isimleri teker teker kahraman ilân etmeye başlar. Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
frezya Yanıtlama zamanı: Kasım 29, 2012 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Kasım 29, 2012 Kafadan 21-25 milyon arası kişi izler ve okur.Zaten "resmi tarih yalan söylüyor" gibi muazzam bir yalan da var ellerinde.Dolayısıyla eline kalemi alan Vahdettin başta olmak üzere,Damat Ferit,İskilipli Atıf Hoca,Çerkez Ethem,Şeyh Said... gibi isimleri teker teker kahraman ilân etmeye başlar. Başladılar bile bunların adları yollara parklara falan verilmeye başladı,milleti aptal yerine koymanın arapçası bu galiba. Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Önerilen Mesajlar
Arşivlendi
Bu konu artık arşivlenmiştir ve başka yanıtlara kapatılmıştır.