Rorschach Oluşturma zamanı: Aralık 23, 2012 Paylaş Oluşturma zamanı: Aralık 23, 2012 Sanatçıların(!) kimi zaman ilham kaynağı, kimi zaman adlarına ita fen roman yazdıkları eşleri oldular. Ancak içlerinden yeterli sayılamayacak bir bölümü özgürce sanat yapabilme şansını yakaladılar. Ya da daha doğru bir ifade ile kendilerine yeteneklerini sergileyebilecekleri zamanlar buldular. Çünkü kadınlar yüzyıllardır ya aile ya kitap seçeneklerinden birini seçmek zorunda bırakılmıştır. Bu zorlama erkek egemen toplumun bir yansımasıdır diyebiliriz. Bu erkek egemen anlayışa karşı kadın önce belli başlı haklarını kazanabilmeli ki sonrasında sanatın içinde özgürce ürünler verebilsin. Bu özgürlüğünü kazanamadığı süre içerisinde evinde çocuklarına bakmaya ocaktaki çorbasını taşırmamaya uğraşmakla yaratıcılıktan yoksun olarak ömrünü tüketecek gibi görünüyor. Bazı toplumlarda ise çalışmasına bile hor gözle bakılan bir şekilde sürüklenerek yaşayacaktır. Peki, kadınlar tamamen uzak mı? Galiba biraz fazla karamsar olduk. Ama karamsar olmamızda ki haklılığımız vereceğimiz birkaç örnekle daha güzel gözler önüne sürülecek. Türkiye de kadınlar sanatın(!) ne kadar içinde? Türkiye Cumhuriyetinin kuruluşundan sonra ve savaş dönemlerinde Türk Edebiyatın da kadın yazarları görmek mümkündür. Bu mümkün lük ideolojik propaganda yapıp sanatçı olarak anılmakla mümkün lük oluyor maalesef. Günümüzden örnek vermek gerekirse kitabevlerinin raflarında gerçekten yabana atılmayacak kadar kadın yazar ismi görebiliyoruz. Fakat kitaplarına baktığımızda bu genç kadın yazarların sanat kaygısı taşımayan ya birtakım düşüncelerin savunucusu ya da yönlendiricisi olarak kalemi ellerine aldıklarını görüyoruz. İşte kadınları edebiyatta gördük. Peki, elimizde ne var? Kadın sanatçılarımız mı oldu böylece? Olsa olsa elimizde olan kadın Kemalist propagandacılarımızdır. Hem de en iyisinden he öyle yapmacıkta değil en yüreklisinden. Peki, Avrupa’ya ya da dünyanın geneline baktığımızda durum aynı mıdır? Pek farklı değil fakat asıl olan bir şey var ki kadınlar propagandanın peşinden ülkemizdeki kadar koşmamışlar. En azından Kendine Ait Bir Oda adlı eser tek başına bir örnektir. Sanatı sanat için yapmadıktan sonra kadınlar bu erkek egemen yapıya ister boğun eğsinler ister eğmesinler. Bir değeri olmaz. Onların yaptıkları. Onların ürettikleri farklı olmadığı sürece gerçekten bir değeri olamaz. Verdikleri eserler ile kadın edebiyatını oluşturarak aslında bu zamana kadar ki sanat eserlerinde ki erkek egemen yapıyı gözler önüne sermeleri gerekmektedir. Kadınlar isterler hem en iyi aileyi kurabilir hem de en başarılı sanat eserlerini verebilirler. Çünkü erkeklerden bu koşullarda onları geride bırakabilecek bir acizlikleri oldukları kanısında değilim. Aksine insani duyguları daha derinlerinde yaşayabilen, insanoğlunu dünyaya getirenlerdir. Bu yetisi olan kimselerin sanat özürlü yada duygusuz olabilme ihtimali var mıdır? Aksine erkek sanatçılardan daha da iyi eserler verebileceklerine şüphe duymamaktayım. Ancak sanatı sanat için yaptıkları zaman bu böyle olabilecektir. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Önerilen Mesajlar
Sohbete katıl
Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.