Jump to content

Resûlullahın Duâları


serbest
 Paylaş

Önerilen Mesajlar

Abdullah İbn-i Abbas hazretleri şöyle anlatır:

 

 

Resûl-i Ekremin ne şekilde ibâdet yaptığını öğrenmem için babam Abbas, beni Resûl-i Ekreme gönderdi. Sabah namazında Efendimiz şöyle duâ etti:

 

 

“Allahım! Gönlümü sana bağlayacak, darmadağın hâlimi bir araya toplayacak, dağınık ve parçalanmış işlerimi birbirine yaklaştıracak kötü itiyat ve fitnelerden beni koruyacak, dilimi ıslah edecek, bâtınımı koruyacak, zâhirimi yükseltecek, amelimi temizleyip arttıracak, yüzümü ak edecek, rızana ulaştıracak ve her kötülükten beni koruyacak olan rahmetini senin fazlından isterim.

 

 

Allahım! Küfür düşünmeyecek şekilde sâdık ve yakîn bir îmânı, dünyâ ve âhirette de lûtuf ve kereminin en yüksek mertebesine beni ulaştıracak olan rahmetini senden isterim.

 

 

Allahım! Kazâlarda sabır ve kurtuluşu, şehitler mertebesini, iyiler yaşayışını, düşmanlara galib gelmeği ve Peygamberlere arkadaş olmağı senin fazlından isterim.

 

 

Allahım! Her ne kadar hayırlısını bilemezsem ve amelim kusurlu ise de, bütün dileklerimi sana arzeder, senden yardım dilerim. Yalnız senin rahmetine muhtâcım. Ey gönüllere şifâ verip bütün dertlere dermân olan Allahım! Büyük kudretinle birbirine yaklaşmış iki deniz suyunu yekdiğerine karıştırmadığın gibi, Cehennem azâbından helâk oldum diye feryad etmekten ve kabrin fitnesinden beni koru.

 

 

Allahım! İstemesinde veya hak etmesinde kusur ettiğim ve kullarından herhangi birine va’dettiğin veyâ vereceğin her türlü iyilikleri candan arzular ve onları senin fazlından isterim.

 

 

Allahım! Bizi, sapan ve saptıranlardan değil, hidâyette olup hidâyete ulaştıranlardan, düşmanlarından uzaklaştırıp dostlarına yaklaşanlardan, sana kulluk edenleri senin rızan için sevip, isyan edenlere rızan için husûmet besleyen kullarından eyle.

 

 

Allahım! Ben dilimin döndüğü kadar duâ ediyorum. Kabûlü sendendir. Sen kabul eyle. Ben elimden geleni yapıyorum, itimadım sanadır. Biz Allah içiniz ve O’na yöneleceğiz. Kuvvet ve kudret ancak azamet sâhibi olan Allah’ındır. Kıyâmet gününde emniyeti, ebedî günde de ahdini yerine getirip rükû’ ve sücûd eden iyiler ile beraber Cenneti senden isterim. Kerem ve ihsânına nihâyet olmayan, dostluk edenlere sonsuz sevgisi olan ve dilediğini dilediği gibi yapan sensin.

 

 

Ey izzet ridâsına bürünüp herkese galib olan Allahım! Seni noksan sıfatlardan tenzîh ederim. Ey ululuk ve yücelik ridâsına bürünerek kullarına fazl u in’âmını esirgemeyen Allahım! Seni tesbîh eder, noksan sıfatlardan takdîs ederim.

 

 

Allahım! Kalbimi, kabrimi, gözümü bütün bedenimi nurun ile tenvîr eyle, beni nurlandır ve nurumu arttır.”

 

 

 

 

 

 

Hz. Aişe validemize bildirilen duâ

 

 

 

 

 

 

Resûl-i Ekrem efendimiz hazret-i Âişe’ye hitâben şöyle buyurmuştur:

 

 

“Bütün duâların mânâlarını içine toplayan cümleler ile duâ et, duâ ederken şöyle söyle:

 

 

‘Allahım! Hâlde ve gelecekte bildiğim ve bilmediğim bütün iyilikleri senden ister, bildiğim ve bilmediğim hâlde ve gelecekte bütün kötülüklerden sana sığınırım.

 

 

Allahım! Cenneti ve Cennete götürecek söz ve işleri senden ister, Cehennemden ve Cehenneme sürükleyecek söz ve hareketlerden sana sığınırım.

 

 

Allahım! Kulun ve Resûlün Muhammed sallâllahü aleyhi ve sellemin senden istediği hayır ve iyilikleri senden ister ve sana sığınıp ilticâ ettiği (kötülüklerden) her şeyden ben de sana sığınırım.

 

 

Allahım! Benim için takdir ettiğin herşeyin sonu hayır olmasını senden, senin merhametinden dilerim. Ey merhamet edenlerin en merhametlisi!”

 

 

* * *

 

 

Resûl-i Ekrem efendimiz hazret-i Fâtıma’ya şöyle buyurdu:

 

 

“ Duâ ederken şöyle söyle:

 

 

Ey hayy u kayyûm olan Allahım! Bütün işlerimi düzeltmeni, bir an bile beni kendi başıma bırakmamanı, rahmetine sığınarak senden isterim.”

 

 

* * *

 

 

Resûl-i Ekrem efendimiz Ebû Bekr’e şu duâyı öğretmiştir:

 

 

“Allahım! Peygamberin Muhammed aleyhisselam, dostun İbrahim aleyhisselam, sırdaşın Mûsâ aleyhisselam, Kelîme ve ruhundan olan Îsâ aleyhisselam hürmetine,

 

 

Mûsâ’ya inen Tevrat, Îsâ’ya inen İncil, Dâvûd’a inen Zebûr, Muhammed aleyhisselâma inen Kur’ân hürmetine, bütün peygamberlerine yaptığın vahiy hürmetine,

 

 

Mahlûkâtın üzerindeki kazâ ve takdîrin, senden isteyenlere verdiğin, fakir ettiğin zenginler, zengin ettiğin fakirler, hidâyete ulaştırdığın kimseler hürmetine; Mûsâ Aleyhisselâma bildirdiğin, kulların rızıklarını böldüğün yeryüzünün, hareketten sükûna erdirdiğin dağların, ayakta tuttuğun, arş-ı âzamı taşıttığın ism-i âzamın hürmetine;

 

 

Kur’ân-ı Kerîmde nâzil olan samed, ahad ve tâhir isimlerinin hürmetine; gündüzleri aydınlatıp geceleri karartan ismin hürmetine; azamet-i Kibriyân ve nûr-i vechin hürmetine,

 

 

Senin kuvvet ve kudretinle Kur’ân-ı Kerîmi okuyup anlamağı ve onu bütün vücûduma duyurmanı ve bütün hareketlerimi ona uydurmamı senden dilerim. Kuvvet ve kudret ancak sendendir. Yâ erhamerrahimîn.”

 

 

******

 

 

Bir gün Hz. Kabise, Resûl-i Ekrem’e: Yâ Resûlallah, yaşım ilerledi, birçok şeylerden kaldım, yapamaz âciz bir hâle düştüm, bana bir şeyler öğret ki, onlardan istifâde edeyim.

 

 

Bunun üzerine Resûl-i Ekrem Efendimiz: Dünyalığın için, akşam namazını müteakip üç kere: “Sübhânallahi ve bihamdihi sübhânallahilazîm, lâ havle velâ kuvvete illâ bi’llâhi’l-âliyyi’l-azîm” de ve buna devâm et. Çünkü buna devam eden birçok hastalıktan, elem ve kederden emin olur. Âhiretin için de şu duâyı oku:

 

 

“Allahümmehdinî min indike ve efıd aleyye min fadlıke venşur aleyye min rahmetike ve enzil aleyye min bereketike!” Allahım, bana kendi katından hidâyet ihsân eyle, kendi fazl u kereminden bana ihsân eyle, rahmetini bana akıt ve bereketlerinden bana inzâl eyle.”

 

 

Sonra Resûl-i Ekrem devâmla şöyle buyurmuştur: “Bu duâya kim devâm ederse, Kıyâmet gününde kendisine Cennetin dört kapısı açılır, istediği kapıdan içeri girer.”

 

 

*****

 

 

Resûl-i Ekrem Büreyde’ye şöyle demiştir:

 

 

“Yâ Büreyde! Allahü teâlâ’nın, hayır murad ettiği kimseye tâlim buyurduğu duâyı sana öğreteyim mi?” Büreyde: “Öğret yâ Resûlallah” deyince Resûl-i Ekrem şöyle buyudular:

 

 

“Allahümme, innî daîfün fekavinî rıdâke da’fî ve huz ilel hayri binasıyetî vecalil islâme müntehâ rıdâye. Allahümme innî daîfün fekavvinî ve iunni zelîlün feızzenî ve innî fakırün feeğninî ya erhamerrâhımîn”

 

 

“Allahım! Ben zayıf ve âciz bir kimseyim. Rızânı tahsil için sen beni kuvvetlendir, beni daimâ iyiliğe götür. Son emelimi İslâmiyet kıl.

 

 

Allahım! Ben âcizim, sen beni kuvvetlendir. Ben zelil bir kimseyim, sen beni izzetlendir. Ben fakirim, sen beni zenginleştir yâ erhamerrahimîn.”

 

 

Seyyidü’l-istiğfar duâsı

 

 

 

 

 

 

Peygamber Efendimiz namazın akabinde duâlarına başlarken önce,

 

 

“Rab olarak Allahı, dîn olarak İslâmiyeti, Peygamber olarak da Muhammed aleyhisselâmı kabul ettim ve buna râzı oldum.” der sonra da:

 

 

“Ey yer ve gökleri yaratan, gizli ve âşikâre herşeyi bilip herşeye mâlik olan Allahım! Bir olduğuna ve senden başka ibâdete lâyık kimsenin bulunmadığına şehâdet ederim. Kendi kötülüklerimden şeytanın hiyle ve desîselerinden sana sığınırım.” dedikten sonra şöyle devam ederdi.

 

 

“Allahım! Senden, din ve dünyâm, mâl ve âilem hakkında af ve âfiyeti dilerim.

 

 

Allahım, kusurlarımı ört ve beni tehlikelerden emin kıl. Hatalarımı azalt, önümden, ardımdan, sağımdan ve solumdan, beni koru ve azametinle alt Üzerinde yürüdüğüm şu topraklardan gelecek zararlardan beni koru.

 

 

Allahım beni mekrinden, gadabından emin olanlardan kılma. Bana başkasını musallat etme. Daimâ kusûrlarımı ört ve beni zikrinden ayrılan gafillerden kılma.”

 

 

Sonra üç kere “Seyyidü’l-istiğfar” denilen şu duâyı ve diğer duâları okurdu:

 

 

“Allahım! Sen benim Rabbimsin. Senden başka ibâdete lâyık mâbûd yoktur. Beni yaratan sensin. Ben senin kulunum, gücümün yettiği kadar sana verdiğim söz ve ahid üzerindeyim. Yaptığım kötülüklerden sana sığınır, verdiğin ni’metlere şükr eder, kusurlarımdan sana ilticâ ederim. Günahlarımı mağfiret eyle, senden başka mağfiret eden yoktur.” Sonra üç kere:

 

 

“Allahım! Gözüme, kulağıma ve bütün bedenime sıhhat ve âfiyet ihsân eyle. Senden başka hakikî mâbûd yoktur.” der;

 

 

“Allahım kazâ ve kaderine rızâyı, öldükten sonra huzûr içinde ebedî saâdeti ve cemâlini müşâhede zevkini, sana vâsıl olma hevesini, dayanılmayacak zararlardan ve sapıtıcı fitnelerden beni korumanı, senden ister; zulmetmek ve zâlim olmaktan, başkasına tecâvüz etmek veya tecâvüze uğramaktan veyâ affedilmeyecek bir günah irtikâbından da sana sığınırım.”

 

 

“Allahım! Din ve azmimde sebâtı, rüşdümde azîmeti, iyi işlere azmetmeyi senden isterim. Nimetine şükrü ve sana güzel ibâdet edebilmeyi senden isterim. Nimetine şükrü ve sana güzel ibâdet edebilmeyi senden isterim. Her şeyden sâlim ve huşû sâhibi kalbi, dürüst ahlâka sâdık ve zâkir lisâna sâhib olmayı, nîmetine şükür ile güzel ibâdet ve makbûl amellerde bulunmamı senden isterim. Bildiğin bütün iyilikleri senden ister ve bildiğin bütün kötülüklerden sana sığınırım. Bildiğin bütün günahlardan sana tevbe ederim. Sen bilirsin ben bilemem. Bütün gizli şeyleri en iyi bilen sensin. Allahım! Geçmiş-gelecek, gizli-âşikâre ve senin bildiğin bütün kusurlarımı mağfiret et. İlk ve son, herşeye kaadir ve her gizliyi bilen sensin.

 

 

Allahım! İrtidadı kabûl etmeyen îmânı, tükenmeyen nîmetleri, “Hüld” Cennetinde Resûl-i Ekrem Muhammed aleyhisselâma arkadaşlığı senden isterim.

 

 

Allahım! Söz ve işlerin güzelini ve bütün iyilikleri, kötülüklerden uzak kalmağı, yoksulları sevmeyi, senden isterim. Seni sevmeyi ve seni seveni sevmeyi ve sevgine yaklaştıracak her ameli sevmeyi senden isterim. Günahlarımı bağışlamanı, beni mağfiret edip merhamet etmeni senden isterim. Kavmimi iptilâ edeceğin zamân hemen beni kendine al ve fitne ile karşılaştırma.

 

 

Allahım! Gaybı bilmen ve her şeye olan kudretin hürmetine, hakkımda hayat hayırlı olduğu müddetçe beni yaşat; ölüm hayırlı olduğunda da ruhumu kabzeyle. Gizli ve âşikâre haşyet üzere bulunmamı, hiddet ve sükûnette adaletten ayrılmamamı, zenginlik ve fakirlikte itidâli ve zâtının cemâline bakmanın zevkini ve sana ulaşmanın aşk ve hevesini senden ister; zarar veren şeylerin mazaratından ve sapıtan fitnelerden sana sığınırım. Allahım îmân cevheri ile bizi süslendir. Hidâyette olup hidâyete ulaştıranlardan eyle.

 

 

Allahım! İsyân ile aramızda perde olacak şekilde bize haşyet ihsân eyle. Cennetine ulaştıracak tâati, dünyâ ve âhiret musîbetlerini ehvenleştirecek yakîni bize ver. Allahım! Yüzümüzü hayâ, kalbimizi korku ile doldur. Sana kulluk edecek şekilde gönüllerimize heybet ve azâmetini yerleştir.En üstün sevgilimiz ve en çok korkacağımız sen ol.Allahım! İçine girdiğimiz bugünün evvelini salâh, ortasını felâh, matlûba ermek, sonunu da saâdet-i kâmileye ulaştırmak kıl.Allahım! Bugünün evvelini nîmet, ortasını rahmet, sonunu da mağfiret ve kerâmet kıl.

 

 

Allahım! Bizi müttakî olan dostlarından, felâha ermiş cemaatinden ve sâlih kullarından eyle. Sevdiğin işleri bize tevfik eyle ve bizi lehimize olan iyi işlere teveccüh ettir.

 

 

Allahım! İyilikleri toplayan evveli ve âhiri iyilik olan herşeyi senden ister, kötülükleri toplayan, evveli ve âhiri kötülük olan herşeyden sana sığınırız.

 

 

Allahım! Benim üzerimde olan kudretin hakkı için bana rahmetinle teveccüh et. Sen tevbeleri kabûl eden azîm merhamete sâhibsin Allahım hilm ü keremin hakkı için beni affeyle, bağışla. Sen mağfiret edici ve hilm sâhibisin. Allahım, hâlimi bilirsin, merhamet et. Zîra sen merhamet edenlerin en merhametlisisin.

 

 

Allahım! Bana olan mâlikiyyetin hürmetine, beni nefsime hâkim kıl ve nefsimi bana musallat etme. Zîra dilediği gibi yapan melik ve Cebbâr sensin.

 

 

Allahım! Seni noksan sıfatlardan takdîs, tesbîh, tenzîb eder ve sana hamd ederim. Senden başka İlâh yoktur. Kötülükler İrtikâbiyle nefsime zulüm ettim, günahlarımı mağfiret eyle. Sen benim Rabbimsin, günahlarımı ancak sen bağışlarsın.

 

 

Allahım! Sana gidecek doğru yola beni ilhâm et ve nefsimin kötülüklerinden beni koru. Allahım! Beni ıkâb etmeyeceğin helâl lokmayı bana rızk et. Beni taksimatına kani olanlardan eyle ve bana ayırdığın rızk ile, senin kabûl edeceğin iyi şeylerde beni çalıştır.

 

 

Allahım! Senden, günahlarımın affını, vücûdumun âfiyetini, hüsn-ü yakîn ile dünyâ ve âhirette huzûr, refah ve saâdeti dilerim. Ey günah kendisine zarar vermeyen ve mağfiret kendisinden bir şey eksiltmeyen Allahım, sana zararı dokunmayan günahlarımı bana bağışla, senden bir şey eksiltmeyen mağfiretini de bana ver.”

 

 

“Ey Rabbimiz! Bize sabır ver, müslümân olduğumuz hâlde ruhumuzu kabzeyle.”

 

 

“Sen dünyâ ve âhirette benim dostum, yardımcı ve koruyucumsun, benim canımı müslümân olduğum hâlde al ve sâlihlere kat.”

 

 

“Sen bizim velimiz ve dostumuzsun bizi affet ve bize rahmet et, mağfiret edicilerin en hayırlısı sensin.”

 

 

“Bizim için bu dünyâda ve âhirette güzel olanı yaz. Biz sana teveccüh ettik.”

 

 

“Ey Rabbimiz! Sana tevekkül ve sana teveccüh ettik. Rücû ve dönüş ancak sanadır.” “Ey Rabbimiz! Bizi bu zâlim kavmin işkencesine uğratma.”

 

 

“Ey Rabbimiz! Kâfirleri bize musallat etme. Bizi mağfiret eyle, sen muhakkak azîz ve hakîmsin.”

 

 

“Ey Rabbimiz! Günahlarımızı ve işimizdeki aşırı hareketlerimizi mağfiret eyle.”

 

 

“Ey Rabbimiz! Bizi ve îmânda bizden önce olan din kardeşlerimizi mağfiret eyle ve kalblerimizde mü’minler için kin ve hased bırakma. Ey Rabbimiz! Sen çok şefkat ve çok merhamet sâhibisin.”

 

 

“Ey Rabbimiz! Bize senin katından rahmet ver. İşimizde bize doğru bir yol tuttur.” “Ey Rabbimiz! Bize dünyâda hasene ver, âhirette de hasene ver ve ateşin azâbından bizleri koru.”

 

 

“Ey Rabbimiz! Günahlarımızı mağfiret eyle. Kusurlarımızı ört ve bizi iyiler meyânında öldür. Ey Rabbimiz, resûllerinin lisânı ile va’dettiklerini bize ver. Kıyâmette bizi rüsvây etme. Muhakkak ki sen sözünden dönmezsin.”

 

 

“Ey Rabbimiz eğer unuttuk veyâ yanıldıysak bizi mes’ûl tutma. Ey Rabbimiz bizden öncekilere yüklediğin gibi bize de ağır yük yükleme. Ey Rabbimiz takat getiremiyeceğimiz şeyleri bize yükleme. Bizi affet, hatâlarımızı bağışla. Bize rahmet eyle. Sen mevlâmızsın. Koruyucu ve yardımcımızsın. Kâfirlere karşı bize yardım et ve nusret ver.”

 

 

“Rabbim! Beni, anne ve babamı mağfiret eyle. Onlar, küçüklüğümde beni acıyıp baktıkları gibi, sen de onlara rahmet eyle. Kadın erkek bütün mü’min ve müslümânların ölü ve dirilerini affet. Rabbim, bana mağfiret ve merhamet et. İzzet ve kerem sâhibi sensin. Merhamet edicilerin en hayırlısı, mağfiret edicilerin de en hayırlısı sensin. Biz Allah içiniz, Allah’tan geldik ve O’na döneceğiz. Kuvvet ve kudret, ulu ve yüce olan Allah'’ndır. Allah bize yeter. En iyi koruyucu O'dur. Hâtemü’l-Enbiyâ Hazret-i Muhammed ve âline salât ve selâm olsun.”

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

kuranı kerimden dualar.

 

 

 

 

 

Okunuşu:

 

 

Rabbena âtina fiddünya haseneten ve filâhıreti haseneten vekına azaben nar.

 

 

Anlamı:

 

 

Rabbimiz dünyanın (gerçek) güzelliklerini, âhıretin (gerçek) güzelliklerini ver, ateşin azabından bizi koru.

 

 

Bilgi:

 

 

Rasûlullah salla’lâhu aleyhi ve sellem’in pek çok duâsında bu âyete yer verdiğini Enes radıya’llâhu anh naklediyor bize. Bildiğimiz ve bilmediğimiz tüm dünya ve âhıret güzelliklerini dileyip; dolayısı ile ateş azabına yolaçacak şeylerden korunmayı talebetmeyi öğretiyor bize bu dua.

 

 

Okunuşu:

 

 

Rabbena lâ tuzığ kulûbena bâ’de iz hedeytenâ, ve heblenâ min ledünke rahmeh, inneke entel vahhab

 

 

Anlamı:

 

 

Rabbimiz gerçeğe erdirdikten sonra kalplerimizi o gerçekten saptırma; bize indinden rahmet bağışla; kesinlikle sen sonsuz bağışlarda bulunansın.

 

 

Bilgi:

 

 

"Mü’min’in kalbi Rahmân’ın iki parmağı arasındadır" hadîs’inin işaret ettiği şekilde, kalplerimiz yâni bilincimiz her an ilâhî kudrete tabiîdir. Bu sebeble ne kadar gerçeğe ermiş olursak olalım, her an o gerçekten sapmak mümkündür. İşte bu dua, haline güvenmeyip, ilâhî inayeti taleb içindir.

 

 

Bu duâya devam, kişinin saadet hâli üzere ölümü tatması için iyi bir işaret olarak değerlendirilebilir. Çünki ısrarla devam edilen duâ icâbet işareti taşır.

 

 

Namazlarda son oturuşta, salâvatlardan sonra okunması şayanı tavsiyedir.

 

 

Okunuşu:

 

 

Rabbena ma halâkte haza bâtıla, subhaneke fekına azabennar. Rabbena inneke men tudhılin nâre fekad ahzeyteh ve mâliz zâlimine min ensar. Rabbena innena semi’na münadiyen yunadi lil’iymani en aminu birabbikum feamenna. Rabbena fağfir lena zünûbena ve keffir anna seyyiâtina ve teveffena mâal ebrar. Rabbena ve âtina mâ vaadtena alâ rusûlike ve lâ tuhzina yevmel kıyameh. İnneke la tuhliful miyad.

 

 

Anlamı:

 

 

Rabbimiz, gökleri yerleri ve her ikisi arasındakileri boşuna, hikmetsiz yaratmadın. Münezzehsin (berisin) sınırlılık ve ilkellik ifâdesi olan kavramlardan. Bizi ateşin azabından koru.

Rabbimiz, imana davet edeni duyduk ve iman ettik. Rabbimiz bağışla bizim kusurlarımızı ve sil günâhlarımızı ve dahil et bizleri iyiliğe ermişlere. Rabbimiz, resûllerine bizim için vaad ettiklerini ihsan buyur, kıyâmet günü mahcûb olmaktan bizi koru. Elbette sen sözünden asla caymazsın!..

 

 

Bilgi:

 

 

Burada da Allâhu Teâlâ bizlere en kıymetli duâ şekillerini öğretiyor.

 

 

Ayrıca, bu şekilde duâ edildiği takdirde, bu duâya icabet edileceği de daha sonraki âyette kesinlikle ifâde edilmiştir.

 

 

Artık Cenâb-ı Hak tarafından icabet sözü verilmiş bir duaya da devam edemiyorsak, elbette diyecek bir şey kalmaz.

 

 

Okunuşu:

 

 

Rabbena zalemma enfüsena ve in lem tağfir lena ve terhamna lenekunenne minel hasırıyn.

 

 

Anlamı:

 

 

Rabbimiz nefislerimize zulmettik. Eğer bizi bağışlamaz ve bize merhamet etmezsen, hüsrana uğrayanlardan olacağız.

 

 

Bilgi:

 

 

Hazreti Adem ve Havva cennet hayatı yaşarken, kaderlerindeki o mahut hatayı yaptıktan sonra, kendilerinden sâdır olan bu fiîlin üzüntüsü içinde, yukarıda ifâde olunan biçimde bağışlanma taleb ettiler.

 

 

Ve bu duâları kabul olunarak, bir süre dünyada yaşadıktan sonra, yeniden cennet yaşamına dönme imkânına ulaştılar.

 

 

İşte Kur’ân-ı Kerîm’deki bu duâ bize, "nefse zulmetmek" halinde ne yapmamız gerektiğini öğretiyor.

 

 

Hayatı nefsine zulmetmekle, yani "nefs"inde mevcût olan sonsuz kemâlin hakkını yerine getirememek suretiyle ona eziyet etmekle geçen bizlere de bu duâya devamdan başka bir şey kalmıyor.

 

 

Okunuşu:

 

 

Hasbiyallahu lâ ilâhe illâ Hu, aleyhi tevekkeltu ve Huve rabbül arşıl azıym.

 

 

Anlamı:

 

 

Allâh’a güvendim (bana yeter) tanrı yoktur O vardır, ki ben de O’na bağlanıp işimi ona bıraktım; O arşın aziym rabbidir.

 

 

Bilgi:

 

 

Başınız haksız yere derde girdiği zaman bu âyet-i günde beşyüz veya bin kere okumaya devam ederseniz, inşâallah kısa zamanda selâmete çıkarsınız.

 

 

Bu âyetteki duâyı ilk okuyan İbrahim peygamberdir.

 

 

İbrahim aleyhi’s-selâm Nemrud tarafından yakalattırılıp, mancınıkla ateş dağının içine fırlatıldığı zaman, havadayken Cebrâil isimli melek gelir ve sorar.

 

 

-Yâ İbrahim senin için ne yapmamı istersin?

 

 

İbrahim aleyhi’s-selâm cevab verir:

 

 

-Allâh’a güvendim. O bana yeter. Tanrı yoktur O vardır! Ben O’na bağlanıp, işimi ona bıraktım. Ki O arş’ın azîm rabbıdır.

 

 

İşte İbrahim aleyhi’s-selâm’ın bu şekildeki ifâdesinden sonra mûcize olur; ve İbrahim aleyhi’s-selâm yavaş bir şekilde ateşin içine düşer fakat onu ateş yakmaz. Çünki, Kur’ân-ı Kerîm’de anlatıldığı üzere "ateş soğumuş ve selâmet verici olmuştur" İbrahim peygamber için, Allâh emri ile. İşte, böyle bir mûcizenin meydana gelmesine vesile olan anlayış ve ifâde vardır bu duâda.

 

 

Bakın bu duâ için ne buyuruyor Rasûlullah salla’lâhu aleyhi ve sellem efendimiz bizlere:

 

 

-Kim sabah kalktığında ve geceye girdiğinde «Allâh’a güvendim o bana yeter, Tanrı yoktur, arş’ın azîm rabbi olan O vardır» derse; bunu ister sıdk ile söylesin ister YALANDAN (inanmıyarak) söylesin, yedi defa söylediğinde Allâh ona kâfi gelir.’ Ebû Davud.

 

 

Dikkat edin!..

 

 

Bu hadîs-i şerîfte çok önemli bir hususa işaret ediliyor!.. Allâh’ın SİSTEM’ine!.. "Allâh’ın düzeninde asla değişiklik olmaz" âyetiyle de vurgulanan SİSTEME.

 

 

Siz belli duâları veya zikirleri yaptığınız zaman, inansanız da, inanmasanız da, o yapılan çalışma, ilgili mekânizmayı, sistemi harekete geçirir ve mutlaka semeresini verir; demiştik.

 

 

İşte bu hadîs-i şerîf, söylediklerimizin açık-seçik ispatıdır. "Kişi ister SIDK ile ister yalandan yâni inanmıyarak" yaptığında denmesi bunun apaçık göstergesidir.

 

 

Bu sebeple diyoruz ki, siz inanmasanız dahi bu zikirlere veya duâlara bir süre devam edin, söylenildiği sistem üzere. Elbette neticesine ulaşacaksınız.

 

 

Allâh bize bunun manâsına ermeyi ve bu duâyı edebilmeyi nasîb etmiş olsun.

 

 

Okunuşu:

 

 

Rabbi inniy euzü bike en eseleke ma leyseliy bihi ilmün ve illâ tağfirliy ve terhamniy ekün minel hasıriyn.

 

 

Anlamı:

 

 

Rabbim sana sığınırım neticesi hakkında kesin bilgim olmayan bir konuda ısrarla senden bir şey istemekten. Böyle bir hatam dolayısıyla beni bağışlamaz ve bana merhamet etmezsen hüsrana uğramışlardan olurum.

 

 

Bilgi:

 

 

Nuh aleyhi’s-selâm kavmini uyarmış, ama kendisini dinlememişlerdi. O da aldığı emri ilâhî üzerine bir gemi yaptı ve hayvanlardan birer çift ile yakınlarını gemiye davet etti. Ne çare ki oğlu ona inanmamış ve gemiye de binmemişti.

 

 

Tufan başladıktan sonra, seller üzerinde gemi yüzerken, dalğaların arasında boğulmak üzere olan oğlunu gördü ve onun kurtulması için ısrarla rabbine duâ etti. Ama ne çare ki duâsına icabet gelmiyordu.

 

 

-(sulbünden olabilir ama) O senin ailenden değildir!.. Yaptıkları sâlih olmayan işlerdir. Gerçeğini bilemediğin şey için bana ısrarla duâ etme. Cahillerden olmaman için seni uyarıyorum." (11-46)

 

 

İşte bu uyarıdan sonra Nuh aleyhi’s-selâm, yukarıda metnini verdiğimiz özrü, bağışlanmayı ihtiva eden duâyı yaptı.

 

 

Bize, burada büyük ders vardır!.. Bir çok akrabamız veya daha yakınımız, ailemizden kişiler vardır ki, gerçeği örtmekte, inkârda, tanrı kabulünde inad edip dururlar. Oysa onlarla her ne kadar kan bağımız varsa da, ölümötesi yaşam içinde hiç bir yakınlığımız mevcût değildir. Bu sebebten de onlar hakkında ısrar etmemiz, ya da onları zorlamamız abestir. Bize düşen sadece onların hidâyet bulması için rabbimize duâ edip, gerisini O’na bırakmaktır.

 

 

Muhakkak ki Allâh’ın takdiri yerine gelecektir!.

 

 

Öyle ise bize hayırlı nesil talebetmek düşüyor. Bakın o da bize nasıl öğretiliyor:

 

 

Okunuşu:

 

 

Rabbena heblena min ezvacina ve zürriyâtina kurrete a’yunin Vec’alna lilmuttakıyne imama.

 

 

Anlamı:

 

 

Rabbimiz bizlere, gözlerimizi nurlandıracak, korunmak isteyenlere yol gösterecek evlâdlar bağışla eşlerimizden.

 

 

Bilgi:

 

 

Evlâd isteyen ana - babalara Cenâb-ı Hakk’ın öğrettiği bir duâ bu. Hayırlı evlâdı olsun isteyenler, şayed bu duâya namazlarından sonra devam ederken çocukları olursa, umulur salih bir nesil sahibi olurlar.

 

 

Okunuşu:

 

 

Rabbic’alniy mukıymes salâti ve min zürriyyeti, rabbena ve tekabbel duaiy. Rabbenağfirliy ve livalideyye ve lilmü’miniyne yevme yekûmül hisab.

 

 

Anlamı:

 

 

Rabbim beni ve benden doğanları namazı ikâme edenlerden eyle. Duâmı kabul eyle. Hesab gününde beni ebeveynimi ve mü’minleri bağışla.

 

 

Bilgi:

 

 

İbrahim aleyhi’s-selâm’ın Kur’ân-ı Kerîm’de yer alan bu duâsı NAMAZ ile ilgili tek duâdır.

 

 

NAMAZI ikâme etmeyi hedef alan bu duâ, namazın hakikatına yönelmek isteyenlere özellikle tavsiye olunur.

 

 

Namaz vardır kılınır.

 

 

Namaz vardır ikâme olunur.

 

 

Namaz vardır içinden hiç çıkılmaz, dâimidir.

 

 

Biz namaz konusuna Abdülkâdir Geylânî Hazretlerinin yazmış olduğu -Risâlei Gavsiye’ isimli eserin şerhi olan "GAVSİYE AÇIKLAMASI" isimli kitabımızda; ve "8" numaralı "İslâm" kasetinde ve çok geniş olarak da "TEMEL ESASLAR" kitabımızda değindik. Arzu edenler namaz hakkında geniş ve derinlemesine bilgiyi buralarda bulabilir.

 

 

"Namaz dinin direğidir" uyarısı gereğince, Allâh bize namaza gereken önemi vermeyi ve hakkını edâ edebilmeyi nasib etsin.

 

 

Tekrar ediyorum, namazın özüne ermeyi dileyenler, secdelerde bunu talep etsinler.

 

 

Okunuşu:

 

 

Rabbî enniy messeniyeş şeytanu binusbin ve azab. Rabbî euzü bike min hemezatiş şeyâtıyni ve euzü bike rabbî en yahdurun. Ve hifzan min külli şeytanin marid.

 

 

Anlamı:

 

 

Rabbim şeytan bana sıkıntı veriyor ve işkence yapıyor. Rabbim şeytanların kışkırtmalarından sana sığınırım; ve yine sana sığınırım onların çevremde bulunmalarından. Ve bütün reddedilmiş şeytanlardan koruduk.

 

 

Bilgi:

 

 

ŞEYTANLARA yâni CİNLERE KARŞI OKUNACAK EN TESİRLİ DUALAR. CİNLERİN her türlü zarar veren tesirlerine karşı Kur’ân-ı Kerîm’de bulunan bir iki duâ âyeti, beraberce okunduğu zaman son derece tesirli olmaktadır.-Sad’ Sûresinin 41. âyeti olan kısmı Eyyûb aleyhi’s-selâm okumuştur. "Mü’minun" Sûresinin 97 ve 98. âyetleri olan kısmı ise Cenâb-ı Hak tarafından Rasûlullah salla’lâhu aleyhi ve sellem’e öğretilmiştir.

 

 

CİNLER tarafından kandırılmış bulunan herkes bu duâya devam halinde çok büyük faydalar görür.

 

 

MEDYUMLAR, RUHLARLA, UZAYLILARLA GÖRÜŞTÜKLERİNİ SANANLAR; KENDİNİ EVLİYA, ŞEYH veya MEHDÎ zannedenler bu duâlara şayet bir süre devam ederlerse, o zannı oluşturan tüm veriler kesiliverir.

 

 

* * *

 

 

Bu duânın tesirli olabilmesi için bir kaç yol vardır.

 

 

1. Kişinin kendisinin, üzerindeki etki kesilene kadar hergün sabah ve akşam 200 veya 300 kere bu duâyı okuması ve ayrıca her okuyuşta bir sürahi su içine nefesini de üfliyerek ve daha sonra da o suyu içerek bünyesini güçlendirmesi.

 

 

2. Güvenilen sâlih birkaç kişinin biraraya gelerek o kişinin üzerine üçyüzer kere okumaları ve bu arada ortada geniş ağızlı bir kap içinde su bulundurmaları ve daha sonra o kişiye peyder pey bu suyu içirmeleri. Mümkünse o kişinin kendisinin de bu duâlara devamı.

 

 

3. Ayrıca bu kişinin hergün 41 defa "kul euzü birabbil felâk" ve "kul euzü birabbin nâs" sûrelerini sabah akşam okumaları.

 

 

Şayet bunların hepsi bir arada yapılırsa daha kolay neticeye ulaşılır.

 

 

* * *

 

 

Burada şunu da belirtmeden geçmeyelim.

 

 

Gerek "âyet-el kürsî" ve gerekse "muavvizeteyn" denilen "kul euzüler" pasif korunma sistemleridir. Kişinin beyin gücünü kuvvetlendirmeye, ruh gücünü kuvvetlendirmeye ve koruyucu manyetik kalkan içine almaya yarayan formüllerdir.

 

 

 

 

 

 

 

 

CİNLERİN etkisi altında olan kişiler, bu duâları okumaya başladıkları zaman, önce içlerinde büyük sıkıntı duyarlar. Hatta bırakın kendilerinin okumasını; çevresindekiler okumaya başlasa, hemen oradan uzaklaşmak isterler.

 

 

Bunun sebebi, bilinçleri dışında kendilerini elegeçirmiş olan cinlerin o dalgalardan zarar görerek uzaklaşmak istemeleri ve onları da yanlarında götürmeyi arzulamalarıdır.

 

 

Sıkıntının arkasından, ateş basması, tepeye ateş çıkması gibi haller hissedilir, avuç içlerinde terlemeler görülür. Cinlerin etkisi sonucu; adrenalin salgısının kana karışması neticesi hissedilen şeylerdir bunlar.

 

 

Şayet kişi bütün bunlara dayanabilir ve kendisi de duâya devam edebilirse, birkaç gün içinde bu sıkıntıları azalır ve rahatlamaya başlar. Bütün mesele, kişinin iradesini kullanıp, direnebilmesi ve korkuyu atabilmesindedir.

 

 

Bu bahsettiğimiz duâların tatbiki için de, bize göre, hiç bir hocaya gidip para kaptırmanın âlemi yoktur!.. Kişinin kendisi veya güvendiği yakın dostları, bunu rahatlıkla yapabilirler.

 

 

Allah cümlemizi bu konuda bilinçlendirsin ve CİNLER’in elinde oyuncak olup, elâleme rüsvây olmaktan korusun.

 

 

Okunuşu:

 

 

Lâ ilâhe illâ ente Subhaneke, inniy küntü minez zalîmîn.

 

 

Anlamı:

 

 

Tüm sınırlılık ve eksiklik ifâde eden ilkel kavramlardan beri olan sonsuz sınırsız AHAD olan sen varsın Tanrı yoktur; bense nefsimin hakkını edâ edememekten dolayı zulmedenlerdenim.

 

 

Bilgi:

 

 

Bakın bu hususta Rasûl aleyhi’s-selâm ne buyuruyor:

 

 

"Zün Nun (Yunûs aleyhi’s-selâm) balığın karnında iken "lâ ilâhe illâ ente Subhaneke inniy küntü minez zalîmîn" diye duâ ederdi. Bir şey hakkında bunu okuyan müslüman yoktur ki, Allâh onun duâsını kabul etmesin."

 

 

Yunûs aleyhi’s-selâm Kur’ân-ı Kerîm’in -Enbiya’ sûresinin 87. âyetinde belirtilen şekilde, bu duâya devam ederek, yaptığı bir yanlıştan dolayı bağışlandı. sonra da o devir şartlarına göre yüz bin kişiden fazla olan büyük bir topluluğa hidâyet ulaştırdı.

 

 

Dünya şartları ve şartlanmaları içinde, âdeta balık karnında boğulmak üzere olan insan gibi, sıkıntı içinde olanlara çok büyük ferahlık ve kurtuluş getirecek olan bir tesbihdir, duâdır bu âyet.

 

 

İleride tavsiyemiz olan çeşitli zikir formülleri içinde de yer alan bu duâya günde 300 defa çekmek sûretiyle devam edenler çok büyük fayda görürler. Kesinlikle devam edin.

 

 

Okunuşu:

 

 

Rabbiş rahli sadriy ve yessirliy emri.

 

 

Anlamı:

 

 

Göğsümü genişlet (hazım ver), işlerimi kolaylaştır.

 

 

Bilgi:

 

 

Mûsâ aleyhi’s-selâm’ın duâsının bir kısmıdır yukarıdaki bölüm. Yapılan çalışmalara göre görülmüştür ki, günde 300 defa çekenlerde bir süre sonra iç sıkılmaları, daralmalar ortadan kalkmakta, daha hazımlı olunmakta ve işler yoluna girmektedir.

 

 

Yanısıra -Elem neşrah leke sadrek’ âyeti de 300 defa okunursa, tesiri çok daha kısa zamanda da görülebilir.İç sıkıntılarından yakınan, içe kapanık, huzursuz, bunalımlı kişilere bu formül yanısıra -Bâsıt’ ismi de 1800 kere çekilmek sûretiyle bir üçlü tertip şeklinde tavsiye edilir.

 

 

Okunuşu:

 

 

Ve in yemseskâllâhu bidurrin felâ kâşife lehû illâ Hu ve in yüridke bihayrin felâ radde lifadlih, yusıybu bihi men yeşaumin ibadih ve huvel gafûrur rahiym.

 

 

Anlamı:

 

 

Eğer Allah sana içini daraltacak bir sıkıntı verirse, O’ndan başka feraha çıkartacak yoktur. Bir hayır da dilemişse sana, onu geri çevirecek de yoktur. Kullarından dilediğine fazlını nasib eder. O gafûr ve rahiymdir.

 

 

Bilgi:

 

 

-Yunûs’ sûresinin 107. âyeti olan bu metin iç sıkıntısına düşenler, bir derdi sıkıntısı olanlar tarafından günde yüz defa okunursa büyük yarar sağlarlar. Kısa sürede Allâh o dertlerinden, sıkıntılarından selâmete çıkartır.

 

 

Kime böyle Allah’a yönelmek kolaylaştırılırsa, sıkıntıdan kurtulmak da ona yakındır elbet!..

 

 

Okunuşu:

 

 

Rabbirhamhüma kemâ rabbeyaniy sağiyra

 

 

Anlamı:

 

 

Rabbim, anne ve babama, bana küçücükken gösterdikleri gibi merhamet eyle, rahmetinle sar!..

 

 

Bilgi:

 

 

İnsan üzerindeki en büyük hak anne ve baba hakkıdır. Dünyada varoluş vesilesi olan anne - baba hakkının bir evlâd tarafından ödenebilmesi çok güçtür.

 

 

Ama bu âyet-i kerîmede onlar için yapabileceğimiz dilde çok kolay fakat manâda çok değerli bir duâyı öğretiyor Cenâb-ı Hak bize.Şayet ana - babamızın hakkını bir nebze olsun ödeme sorumluluğunu haiz bir vicdanımız varsa, duâlarımızda mutlaka şu dört kelimeye de yer verelim.

 

 

Okunuşu:

 

 

Rabbi evzi’niy en’eşküre nimetekelletiy en’âmte aleyye ve alâ vâlideyye ve en amele salihan terdahu ve aslıhliy fiy zürriyetiy inniy tübtü ileyke ve inniy minel müslimiyn.

 

 

Anlamı:

 

 

Rabbim bana ve ana - babama verdiğin nimetlere şükretmeyi, razı olacağın güzel davranışlar ortaya koymayı, ilham eyle; beni ve zürriyyetimi islah eyle. Sana yanlışlarımdan dolayı tövbe ederim, kesinlikle ben sana teslim olmuşlardanım...

 

 

Bilgi:

 

 

Yukarıdaki duayı ihtiva eden Âyet-i Kerime’nin (46-45) inzaline sebep Hazret-i Ebû Bekir Sıddik Radıya’llahu Anh’h dır.

 

 

Ailesinin de mü’minlerden olması yolunda bu şekilde yapyığı duâ Cenâb-ı Hak tarafından kabul olmuş ve bu durum, iş bu Âyet ile de tasdik olmuştur…

 

 

Aynı duâya biz de devam edersek,ailemizin ve neslimizin kurtuluşu için çok hayırlı bir iş yapmış oluruz… Namaz ardından yapılan duâlar içinde bu duânın da yer almasını özellikle tavsiye ederiz.

 

 

 

 

 

Okunuşu:

 

 

İnne rabbiy yebsutur rızka limen yeşâu ve yakdıru leh ve ente hayrur razıkîyn.

 

 

Anlamı:

 

 

Rabbim, şüphesiz ki sen dilediğinin rızkını genişletir, dilediğinin de daraltırsın…En hayırlı rızık ihsan edicisin.

 

 

Bilgi:

 

 

Daha önce metnini verdiğimiz “Al-i İmrân” sûresinin 26 – 27. Âyetleri olan “Allahümme malikel mülk” duâsıyla birlikte bu duaya devam edilirse,rızık sıkıntısı çekenler çok fayda görürler. Bu duanın günde üç yüz defa okunması tavsiye olunur…

 

 

 

Okunuşu:

 

 

Rabbiy edhılniy müdhale sıdkın ve ahrıcniy muhrace sıdkın vec’alliy min ledünke sultanen nasıyra.

 

 

Anlamı:

 

 

Rabbim beni sıdk üzere girdiğim yere girdir ve çıktığım yerden sıdk ile çıkmayı nasib et… Ve bana indinden bir güç ile zafer kazanmayı nasib et.

 

 

Bilgi:

 

 

Kur’ân-ı Kerîm’deki çok önemli duâlardan biridir bu… Girişilen işe sıdk ile girmeyi, o işten sıdk üzere tamamlanmış olarak ve o işte başarıya ulaşmak için özel ilahî güçle donnamayı talep etmeyi öğretiyor Cenab-ı Hak bizlere…

 

 

Sıdk; sadakat doğruluk,teslimiyet iyi niyet,güvenirlilik gibi kavramları içine alan bir kelimedir. Hazret-i Ebu Bekir’e “sıddîk” denilmesi de işte bu özelliklerin hepsinin onda mevcût olması dolayısıyladır. Bütün bu özelliklerle bezenmiş bir işe girişmek veya bir ortama girmek,elbetteki başarılı olmanın birinci basamağıdır. İkinci basamak ise, ilâhi güçle destekli olmaktır ki,bunun ne kadar önemli olduğunu ehli bilir…

 

 

Allah,yolunda çalıştığımız sürece indinden bir güçle bizi desteklesin ve başarıdan başarıya koştursun!..

 

 

Okunuşu:

 

 

Rabbena âtina min ledünke rahmeten ve heyy’lena min emrinâ raşeda.

 

 

Anlamı:

 

 

Rabbimiz bize Zâti rahmetinden ihsan buyur ve işimizde bize başarılı olmayı nasib et!..

 

 

Bilgi:

 

 

Bu Âyette de Cenâb-ı Hak bize, işlerimizde başarılı olmamız için DUA etmemiz gerekliliğini öğretiyor… Ayrıca, başarı niyâzında bulunurken,Allah’ın “İNDİNDEN” yâni ZÂTİ rahmetinden talep etmemiz yolunda uyarıda bulunuyor…

 

 

Öyle ise bu işareti iyi değerlendirip,”İNDİNDEN” diyerek talep edelim,ZÂTİ sıfatlarıyla alâkalı konularda,İlim, Rahmet, Kudret gibi…

 

 

Okunuşu:

 

 

Rabbî lâ tezerniy ferden ve ente hayrül varisiyn!..

 

 

Anlamı:

 

 

Rabbim beni hayatta kendi başına bırakma; ve şüphesiz ki hayırlı vâris sensin

 

 

Bilgi:

 

 

Zekeriya Aleyhi’s-Selâm ihtiyarlamış ve buna rağmen hâlâ bir çocuğu olmamıştı…

 

 

Bunun üzerine yukarıda naklettiğimiz şekilde duâ etti Rabbine…

 

 

Ve duası kabul edilerek Yahya ismini koyduğu bir oğula kavuştu…

 

 

Bu, İsâ Aleyhi’selâm’ın gelişni müjdeleyen Yahya Aleyhi’s-Selâm idi…

 

 

Çocuğu olmayıp da ısrarla çocuk isteyenlerin, bu duâya devamları çok faydalı olur… Gece yarısından sonra birkaç gece, ileride tarif ettiğim,”Hâcet namazı” kılınır, ardından da bin defa bu duâya devam edilirse, umarım Allahu Teâlâ bir kolaylık ihsan eder.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sohbete katıl

Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.

Misafir
Bu konuyu yanıtla...

×   Farklı formatta bir yazı yapıştırdınız.   Lütfen formatı silmek için buraya tıklayınız

  Only 75 emoji are allowed.

×   Bağlantınız otomatik olarak gömülü hale getirilmiştir..   Bunun yerine bağlantı şeklinde gösterilsin mi?

×   Önceki içeriğiniz geri yüklendi.   Düzenleyiciyi temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

 Paylaş

  • Benzer Konular

    • Resulullahın Duaları

      Resulullahın duaları. Birkaçı şöyle:(Ya Rabbi, Sana ve Resulüne itaat etmemizi ve bildirdiklerinle amel etmemizi nasip eyle!)(Ya Rabbi, faydasız ilimden, makbul olmayan ibadetten ve kabul edilmeyen duadan sana sığınırım.)(Ya Rabbi, bildiğimiz-bilmediğimiz bütün iyilikleri ver, bildiğimiz-bilmediğimiz bütün kötülüklerden de koru!)(Ya Rabbi, her işimizin sonunu güzel eyle, dünya sıkıntılarından ve ahiret azabından bizi koru!)(Ya Rabbi, bizi sabreden ve şükredenlerden eyle!)(Ya Rabbi, bizi dostları

      , Yer: İslamiyet

×
×
  • Yeni Oluştur...