кυвiŁαу Oluşturma zamanı: Ocak 20, 2013 Paylaş Oluşturma zamanı: Ocak 20, 2013 Ali Bulaç'ın ıkınıp ıkınıp bir türlü söyleyemediği ne? Zaman yazarı Ali Bulaç son 3 yazısında kapitalizm eleştirisi sosuna bulanmış tüm gerici argümanları kullanarak kadınların eve hapsedilmesini öneriyor. Ancak Bulaç'ı biraz daha dikkatli okuyunca, çevresinde dolaşıp da bir türlü söylemediğinin ne olduğunu anlamak o kadar da zor değil. Bulaç geçtiğimiz günkü yazısında kadın cinayetlerinin sebebi olarak kadınların çalışmasını göstermişti. Bu yazı kamuoyunda büyük tepki topladı. Bulaç bugünkü “Yasak meyve” başlıklı yazısında, tüm tepkilere rağmen söylediklerini savunmaya devam etti. Aslında "Yasak meyve" başlığı Bulaç’ın ima etmeye çalıştığı mesaj bakımından gayet manidar, ustalıkla seçilmiş görünüyor… Bulaç bu başlıkla “fıtri düzende” kadınlara sınırlar tarif edildiğini ancak kadınların çalışma hayatına katılarak bu sınırları çiğnediğini, evin dışına çıktığını, felaketin burada başladığını söylüyor: "Tevrat’taki ‘yasak meyve’ veya Kur’an’daki ağaç (şecere) hakiki varlık olabileceği gibi, sembol veya metaforlar da olabilir. Mesaj, “size konan yasağı çiğnediğinizde acı sonuçlarını tadacaksınız”, demektir. Konumuz kadın-erkek ilişkisinin temelini oluşturan fıtri düzenin altüst olmasıdır. Kadının çalışması, evden dışarı çıkması, gözlenen sonuçlardan biridir… (19 Ocak 2013)" Aslında Bulaç lafı dolandırmadan söylüyor, niyeti çok açık. İslam dinine göre erkek ve kadınların dünyada sınava tabi tutulduğu, sınavı başarıyla geçenlerin cennetle ödüllendirilecekleri Tanrı tarafından bildirilmiştir. Bulaç konumu gereği kadın erkek ilişkisini de buradan tutuyor ve değerlendiriyor. Hal böyle olunca hiç zorlamaya, demokrasi, kadın erkek eşitliği gibi tartışmalara girmeye de gerek yok aslında. Bulaç’ı anlamak için onun baktığı yerden bakmak daha faydalı olacaktır. Şöyle ki, Kuran dahil bir çok “kutsal” metinde anlatılan hikayelerin en önemli mesajlarından birisi erkeklerin dünyada başka birçok şeyle birlikte üstüne bir de kadınla imtihan edildiğidir. Çok bilinen hikayede yasak meyveyi Adem, Havva’nın “ayartması” sonucu yemiş ve ilk büyük günahını işlemiştir. Yani erkek ilk günahını kadın yüzünden işler… Kadına birçok yerde şeytansı özelliklerin atfedilmesi de tesadüf değildir. Dini literatürü çok iyi bilen Ali Bulaç yazısında “Yasak meyve” örneğini tesadüfen vermiyor. Vermek istediği mesaj çok açık: Kadınlar birey olmaktan çok, erkeğin dünyadaki sınavıdır. Bulaç’ın çevresinde dönüp dolaşıp söyleyemediği şey budur aslında. 14 Ocak tarihli yazısında “Erkeğin fıtrî rolünü kaybetmesi onu kadına karşı acımasız şiddete, vahşi cinayetlere sürüklüyor” derken de bunu kastediyor Bulaç. Erkeğin cinayet gibi bir günahı işlemesinin bile arkasında kadının sosyal hayattaki rolü var ona göre! O yüzden evde tutulması, olabildiğince risksiz bir hayat sürmesi, kapatılması gerekir. Bu hem kendisi, hem de kadın tehlikesine karşı diğer erkekler için iyi olacaktır. Özetle sosyal hayatta kadın görmek istemiyor Bulaç. Böylece hem kadın hem erkek için günah işleme riski minimuma inecek! İşine gelince kapitalizme saldırması, kadınlara saksıda beslenilecek çiçek muamelesi yapması, Fıtri düzen diyerek bu rollerin Tanrı tarafından dağıtıldığını ima etmesi işin edebiyat kısmı. Peki Bulaç’ı bu fikirleri ile az rastlanır bir örnek ya da radikal mi saymak lazım? Seçilen kelimelerin önemi burada devreye giriyor. Başbakan Erdoğan ve AKP’lilerin göz boyamaya yönelik açıklamalarını bir kenara koyar ve cilanın üstünü kazırsak Bulaç ile pek de farklı düşünmedikleri ortaya çıkıyor. Erdoğan 2 sene önce, üstelik sivil toplum örgütlerinin kadın temsilcileriyle bir araya geldiği bir konuşmasında şu ifadeleri kullanmıştı: “Kadın erkek eşitliğine inanmıyorum. Onun için fırsat eşitliği demeyi tercih ediyorum. Kadın ve erkek farklıdır, birbirinin mütemmimidir.” Mütemmimi, yani günümüz Türkçesi ile tamamlayıcısı ya da Bulaç’ın ifadesi ile rol paylaşımı. Bulaç hiç de Radikal bir meczup değil, sadece biraz daha açık sözlü. Kaynak : Ali Bulaç'ın ıkınıp ıkınıp bir türlü söyleyemediği ne? | soL Haber Portalı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
haseneten Yanıtlama zamanı: Ocak 20, 2013 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ocak 20, 2013 Bir kere bu yazar Cennetteki yasak elmayı Havva anamız Adem aleyselamı kandırarak yedirmiyor ikiside şeytana uyuyor önce taha suresinin mealini okusun."Sonunda şeytan ona vesvese verdi; dedi ki: 'Sana sonsuzluk ağacını ve yok olmayacak bir mülkü haber vereyim mi?' Böylece ikisi ondan yediler, hemen ardından ayıp yerleri kendilerine açılıverdi, üzerlerini cennet yapraklarından yamayıp-örtmeye başladılar. Adem, Rabbine karşı gelmiş oldu da şaşırıp kaldı." (Taha, 20/120-121)Bu günahı kadına yükleyen kısım Tevratta var Kuranda değil.Peygamberimiz Hz.Hatice ile beraber kabeyi Tavaf edermiş.Hz.Aişe ve Hz.Fatımada sohbetler verir çoğu hadisler bu kadınlar tarafından bize aktarılırken.Peygamber kadına değer verirken böyle peygamberin uygulamalarını görmezlikten gelip işine gelmediği için kadını ev hapsine alan erkek zihniyetini kınıyorum bu düşüncelerinde biz kadını günahkar mahluk kısmına sokuyorlar biz sanki Allahın lanetlediği varlıklarmıyız.Zaten İran şeriat kuralı deyip her şeyi kadına kısıtlamış Bunlar İrana Arabistana mı uymaya çalışıyor.Bu yazar gibi düşünen kesim neyazıkki çoğaldı hatta bu söylemleri kabul eden kadınlar bile azımsanmayacak derecede çok.Yazık valla Hristanlık,yahudilik bozulmuş dindir diyoruzda İslam dinine de yeni yeni uygulamalar getiriliyor.Ey böyle düşünen zihniyet peygamber bile Arap cahiliye dönemindeki kadına yapılan kötü uygulamaları kaldırmaya çalışmışken.Eşlerine,kızlarına değer vermiş bir peygamber örneği varken sen kimi örnek alıyorsun. Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
rüya atay Yanıtlama zamanı: Ocak 20, 2013 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ocak 20, 2013 Erkekler evde oturan bayan istemiyorki kadınları evlenince kendi tapulu malları sanıyorlar kadınlarda olmadıklarını hatırlatmaya çalışınca olan oluyor. Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Afrasiyab Yanıtlama zamanı: Ocak 20, 2013 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ocak 20, 2013 Yazıya burda yapılan eleştiri tamamen uyduruk bilmesek yasak meyveyi Ademe Havva yedirdi sanardık bizde, bilgi olmadan fikir olursa işte ortaya böyle bişey çıkar.Kardeşim millet yaşaması gereken hayattan o kadar başkalalmış ki sen ne desen boş Ali Bulaç,bi de ısrarla fikirlerini savunmaya devam ediyo demiş ulan napacaktı başkaları gibi medya maymunluğu yapıp da doğruları eğip büküp bazılarının istediği gibi mi yazacaktı,siz ister inanın ister inanmayın kadın erkek Hak önünde eşit değildir her ikisinin de sınırları ve görevleri vardır ,ikisi de birbirinden üstün de değildir bu konu neden böyle üstünlük-eziklik kompleksine dönüşüyo sürekli o da hayret verici. Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
haseneten Yanıtlama zamanı: Ocak 21, 2013 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ocak 21, 2013 [h=3]TEVBE 71-72.AYETLERİN TEFSİRİ[/h]71- Erkek-kadın bütün mü'minler birbirlerinin dostu, dayanağıdırlar. Bunlar iyiliği emrederek kötülükten sakındırırlar, namazı kılarlar, zekâtı verirler, Allah'a ve peygamberine itaat ederler. Allah işte onlara rahmet edecektir. Hiç şüphesiz Allah, güçlü iradelidir ve her yaptığı yerindedir. 72- Allah, erkek-kadın bütün müminleri altlarından nehirler akan ve içlerinde sürekli kalacakları cennetlere, Adn cennetlerinde konforlu konutlara yerleştireceğine söz vermiştir. Allah'ın hoşnutluğu ise, bunlar- , dan daha büyük bir ödüldür. İşte büyük kurtuluş, büyük başarı budur. Allahın kadına ve erkeğe veridi sorumluluk aynı ödülüde aynı.Erkeğin cinayet gibi bir günahı işlemesinin bile arkasında kadının sosyal hayattaki rolü var ne demek Allah herkese akıl vermiş yazık her günahın arkasında kadınların aranması günahı işleyen şeytana uyup Allahın kulunun canını aldıysan kadının günahı ne.Allah herkese nefis vermiş bu nefsi yenersen cennete gidersiz yani günahı işleten kadın değil herkesin kendi nefsidir. Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
devrikcumle Yanıtlama zamanı: Ocak 21, 2013 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ocak 21, 2013 gazeteciler com un analiz köşesinde, adnan berk okan olaya iktisadi açıdan bakmış, ilginç bir analiz. ADNAN BERK OKAN Gelecek bilimcisi değilim… Ama… Zaman zaman yaptığım öngörülerimde “tam isabet” kaydettiğimi de sürekli okurlarım biliyorlar… Nereden mi çıktı?.. Anlatacağım ama önce bu analizin yapılış gerekçesini aktarayım kısaca… Ali Bulaç “Kadının birinci görevi annelik ve ev hanımlığıdır. Kapitalist piyasa, kadını ev dışına çıkarıyor, ev hanımlığını itibarsızlaştırıyor. Erkek kışkırtılmış kadınla evlenmek istemiyor. Olan kadına oluyor. Yüz binlercesi iş, aş peşinde, yalnız" dedi ya; Allah Allah, kıyamet koptu sanırsınız… Yahu arkadaşımız kişisel görüşünü söyledi; ne var bunda?.. Size göre “yanlış” olabilir… İyi ama herkes sizin doğrunuzu seslendirmek zorunda mı?.. Başkaları da başka türlü düşünemez mi?.. Ne yani?.. Ali Bulaç “Kadının birinci görevi annelik ve ev hanımlığıdır” deyince rejim mi yıkıldı?. Laik sistem mi çöktü?.. Bir İslâm düşünürü; kadına bakış açısının sizin gibi olmadığını söyledi diye rejim yıkılacak, laik sistem çökecekse bırakın çöksün yahu!.. “Abdest namazın temel direğidir onu iyi koruyun” diyen imam daha sonra abdesti bozan şeylerden birinin “yellenmek” olduğunu söyleyince Rizeli Temel’in oturduğu yerden seslenişi gibi: “Ula hocam o nasi bir temel direktur ki pi osurukta yıkılayi?” Neden korkuyorsunuz yahu?.. Yoksa sizin demokrasiniz ve laikliğiniz de bir yellenmede yıkılacak kadar zayıf mı?.. Bırakın Ali Bulaç veya başkaları da söylesinler düşüncelerini; siz de aksini ama bağırıp çağırmadan söylersiniz olur biter… Hem; Bulaç’ın söylediklerine bir de “iktisadi” açıdan baksanız olmaz mı?.. Neden mi?.. “Çünkü” diyeyim ve gelecek bilimci olmadığım halde çok uzak olmayan bir gelecekte istihdam konusunda yaşanacak (muhtemel) gelişmeleri anlatayım… Efendiler!.. Üretim sistemindeki gelişmeler ve fakat buna karşılık tüketici kitlelerinin bu üretim fazlasına ulaşacak satın alma güçlerinin olmayışı Küresel Liberal Kapitalizmi zorda bırakıyor. Bu zorluk giderek daha artacak. Bunu bir tarafa yazın… Ve… Kim ki bu gerçeğe rağmen, “üçüncü dünya savaşı çıkacak” iddiasında bulunursa ona gülüp geçin… Çünkü… Eğer gelişmiş ve gelişmekte olan ülke ekonomileri bu hızda üretimlerine devam ederlerse bugün bile bulamadıkları “tüketici pazarı”nı büyük savaştan sonra nasıl yakalayacaklar?.. Ölülere mal satarak mı?.. Efendiler!.. Küresel ekonomi aksine daha çok tüketici arıyor… Bunun için ülkeler bol bol para basıyorlar… Ama o da yetmiyor… Neden?.. Çünkü basılan para satın alma gücüne dönüşmüyor, az sayıda varlıklı ailelerin elinde dönüp duruyor… Önümüzdeki süreçte artık halkların gelir ortalamaları yükseltilecek… İşsizlik en düşük seviyelere indirilecek… Bunun için ise gelecekte haftalık çalışma günleri azaltılacak, günlük çalışma saatleri düşürülecek, vardiya sayısı en az üçe çıkarılacak… İşte o süreçte bir başka tedbir daha alınacak: Evli kadınlar herhangi bir işte çalışmamak şartıyla evlerinde maaşa bağlanacak, emeklilik sigortası primleri bir fon tarafından karşılanacak. Neden?.. “İşsiz erkeklere iş sahaları açılsın” diye elbette… Demek istemem o ki; Ali Bulaç’ın analizine bu açıdan baktığınızda “haklı” olduğunu göreceksiniz… [email protected] Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Önerilen Mesajlar
Arşivlendi
Bu konu artık arşivlenmiştir ve başka yanıtlara kapatılmıştır.