Jump to content

Osmanlı İmparatorluğu'ndaki Yahudilerin Tarihi_2


Visall
 Paylaş

Önerilen Mesajlar

Yavuz Sultan Selim dönemi (1512-1520)

 

Osmanlı İmparatorluğu, Yavuz Sultan Selim döneminde Mısır'ı fethettiğinde, Memluklular'ın yönetimi altında bunalan Yahudiler refaha kavuştu. Safed ve Kudüs de Osmanlı hâkimiyetine girdi ve özellikle Safed, Cordoba'nın yerini alarak Kabala'nın merkezi oldu.

 

Selim, Yahudilere duyduğu güven sonucunda Saray'ın hekimbaşısı olarak Jozef Hamon'u atadı ve para basımı, sarraflık ve bazı mali unsurları Yahudilere bıraktı.

 

İber Yarımadası'ndan kovulanların İmparatorluğa göç etmesiyle İstanbul Yahudi nüfusu epey arttı ve Saray nezdinde bir temsilcilik durumunda olan Kâhyalık müessesesi kuruldu. İlk kâhya olarak Haham Saltiel atandı. Saltiel'in rüşvet aldığı iddiasıyla 1518'de Saltiel ve oğullarının tüm yetkileri geri alındıysa da 1520'de Saltiel görevine iade edildi.

 

Kanuni Sultan Süleyman dönemi (1520-1566)

 

Osmanlı İmparatorluğu'nun en parlak devri olan Kanuni Sultan Süleyman'ın hükümdarlık dönemi aynı zamanda Osmanlı Yahudilerinin altın çağı olmuştur.

 

1523'te Sultan Süleyman, Birinci Vezir olarak İbrahim Ağa'yı atadı. Hiyerarşik geleneğe göre Ahmed Paşa'nın sadrazam olması bekleniyordu fakat Padişah onu Mısır'a vali olarak atadı. Ahmed Paşa kendini Mısır'ın hükümdarı ilan etti. Mısır Sarrafbaşısı Abraham Kastro'dan kendi adına para basmasını istediyse de Kastro bu isteği geri çevirdi ve durumu derhal Saray'a bildirdi. Buna kızan Ahmed Paşa öç almak için önce Memluklulara Yahudi mahallesinin yağmalanmasını buyurdu ve ardından Yahudi cemaatinin ileri gelen on iki ferdini fidye karşılığında rehin aldı. Ahmed Paşa'nın veziri Muhammed Bey, Vali'yi bıçakladı, rehin Yahudileri serbest bıraktı ve cemaati korumasına aldı. Bu olay uzun yıllar boyunca Mısır Yahudileri tarafından 24 Adar'da Purim del Cairo (Kahire Purimi) olarak kutlandı.

 

Padişah, Eylül 1526'da Macaristan'ın başkenti Budin'i aldı. Hristiyan nüfus çoktan kaçmış ve şehirde sadece Yahudiler kalmıştı. Jozef ben Salomon Eskenazi isimli birinin başını çektiği bir Yahudi heyeti, Sultan Süleyman'ı şehrin dışında karşılayıp şehrin anahtarlarını kayıtsız ve şartsız hükümdara sundu. Padişah, Almanoğlu denilen Salomon Eskenazi'yi ve sülalesini Ferman de los Alamanes diye anılan bir fermanla her türlü vergiden muaf tuttu. Bu Macar Yahudileri fetihten sonra Osmanlı topraklarına yerleşipAlamanes sinagogları kurdular.

 

Kanuni'nin Hekimbaşısı, Yavuz Sultan Selim ve II Bayezid'in Hekimbaşısı olan Jozef Hamon'un oğlu Moses Hamon'du.

 

Yahudilerin Hristiyan zulmünden kaçıp Osmanlı topraklarına yerleşmesi Kanuni döneminde de devam etmiştir. Örneğin, 1537'de Apulia Papalık kontrolüne girince buradaki birçok Yahudi Osmanlı İmparatorluğu'na göç etmiştir. Aynı şekilde Bohemya Yahudilerinin çoğu da çareyi Şubat 1542'de Osmanlı topraklarına kaçmakta bulmuştur.

 

Papa IV. Paul, Ancona'da "kâfir olmakla suçladığı" konversolardan 24 erkek ve 1 kadının diri diri yakılmasını ve 27 kişinin ömür boyu hapse atılmasını emredince, Padişah, bu Yahudilerin serbest bırakılması için Papa'ya sert üslûplu bir mektup gönderdi:

 

« Yahudi tebaasının üzüntüsünü; Papalığın Türk Yahudilerine karşı davranışından ötürü hazinenin en az 4000 Duka kayba uğradığını ve gelirinin azaldığını; Türk tebaası ilan ettiği Ankona Marranoslarını derhal serbest bırakmasını... »

 

Papa, istemeyerek de olsa tutukluları serbest bırakıp şehri terk etmelerine izin verdiyse de diğerlerini yakmaktan geri kalmadı. Bunun üzerine Papalığı cezalandıran Osmanlı Yahudileri ambargo uygulayıp deniz ticaretini Pesaro limanına kaydırdı.

 

Kudüs surlarının onarımı

 

Eski İsrailli diplomatlardan Abba Eban, Mon Peuple kitabında şöyle yazmaktadır:

 

« İranlılardan, Romalılardan ve her istilacıdan sadece zulüm, kan ve işkenceye lâyık görülen Kudüs ve Yahudi halkı, Ancak Yavuz Sultan Selim'in Kudüs'ü fethetmesinden ve bu fethin Kanuni tarafından takviye edilmesinden sonradır ki, insanca yaşamanın, eşitliğin ne demek olduğunu ve huzur tadının ne anlama geldiğini öğrendi. »

 

Bir söylentiye göre, gördüğü bir rüya sebebiyle Kudüs ve Tiberya'nın surlarını onarmak ve su şebekelerini genişletmek için Mimar Sinan'ı görevlendirdi. Kanuni'nin özellikle Kudüs surlarını tamir ettirmesi Yahudi dünyasında yankı yaratmıştır ve bu nedenledir ki bütün Yahudi tarihçiler hâlâ minnettarlıklarını sunmaktadır. Hatta bazen, Kral Süleyman'a benzetilerek onu Şlomo a-Meleh diye ananlar olmuştur.

 

Kan iftirası

 

1530 yılının Pesah arifesinde, Yahudi mahallesinde çalışan bir Rum gencin kaybolmasıyla Amasya Yahudileri kan iftirasına uğradılar. Bunun üzerine aralarında Haham Yakup Avayu'nun da bulunduğu bazı Yahudiler idam edildi. Kayıp olduğu iddia edilen genç kısa süre sonra şehre dönünce bu sefer de iftiracılar idam edildi.

 

Benzer iftiralar Tokat Yahudi cemaatine de atılınca, Moses Hamon aracılığı ile Kanuni bir ferman yayınladı:

 

« Bu cemaat bana vergi ödediğinden üyelerinin saldırıya ya da herhangi bir haksızlığa uğramalarını istemiyorum. Bu gibi iddialar Padişahlık Divanında muhakeme edilecek ve emrim olmadan başka herhangi bir yerde görülmeyecektir. »

 

Diğer padişahlar da kan iftirasıyla ilgili fermanlar çıkarmıştır. Bu fermanların sonuncuları Şam ve Rodos olaylarından sonra Abdülmecid'in 27 Ekim 1840 tarihli fermanı ve Kuzguncuk iftirası üzerine Abdülaziz'in 1 Temmuz 1866 tarihli fermanıdır.

 

 

 

Vikipedi, özgür ansiklopedi

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sohbete katıl

Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.

Misafir
Bu konuyu yanıtla...

×   Farklı formatta bir yazı yapıştırdınız.   Lütfen formatı silmek için buraya tıklayınız

  Only 75 emoji are allowed.

×   Bağlantınız otomatik olarak gömülü hale getirilmiştir..   Bunun yerine bağlantı şeklinde gösterilsin mi?

×   Önceki içeriğiniz geri yüklendi.   Düzenleyiciyi temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

 Paylaş

×
×
  • Yeni Oluştur...