Mira Oluşturma zamanı: Mayıs 11, 2009 Paylaş Oluşturma zamanı: Mayıs 11, 2009 Vaktiyle birbirini çok seven iki kardeş varmış. Büyüğü Halil. Küçüğü ise İbrahim... Halil, evli çocuklu. İbrahim ise bekârmış... Ortak bir tarlaları varmış iki kardeşin... Ne mahsul çıkarsa, iki pay ederlermiş. Bununla geçinip giderlermiş... Bir yıl, yine harman yapmışlar buğdayı. İkiye ayırmışlar. İş kalmış taşımaya. Halil, bir teklif yapmış : İbrahim kardeşim; Ben gidip çuvalları getireyim. Sen buğdayı bekle. Peki, abi demiş İbrahim... Ve Halil gitmiş çuval getirmeye... . O gidince, düşünmüş İbrahim: Abim evli, çocuklu. Daha çok buğday lazım onun evine Böyle demiş ve Kendi payından bir miktar atmış onunkine... Az sonra Halil çıkagelmiş. Haydi İbrahim. De miş, önce sen doldur da taşı ambara. Peki abi. İbrahim, kendi yığınından bir çuval doldurup düşer yola. O gidince, Halil düşünür bu defa: Der ki: Çok şükür, ben evliyim, kurulu bir düzenim de var. Ama kardeşim bekâr. O daha çalışıp, para biriktirecek. Ev kurup evlenecek. Böyle düşünerek, Kendi payından atar onunkine birkaç kürek. Velhasıl, biri gittiğinde, öbürü, kendi payından atar onunkine. Bu, böyle sürüp gider. Ama birbirlerinden habersizdirler. Nihayet akşam olur. Karanlık basar. Görürler ki, bitmiyor buğdaylar. Hatta azalmıyor bile. Hak teala bu hali çok beğenir. Buğdaylarına bir bereket verir, bir bereket verir ki... Günlerce taşır iki < I>kardeş, bitiremezler. Şaşarlar bu işe... Aksine çoğalır buğdayları. Dolar taşar ambarları. Bugün 'Bereket' denilince, bu kardeşler akla gelir. Bu bereketin adı: halil ibrahim bereketidir. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
asof Yanıtlama zamanı: Mayıs 25, 2009 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mayıs 25, 2009 Vaktiyle birbirini çok seven iki kardeş varmış. Büyüğü Halil. Küçüğü ise İbrahim... Halil, evli çocuklu. İbrahim ise bekârmış... Ortak bir tarlaları varmış iki kardeşin... Ne mahsul çıkarsa, iki pay ederlermiş. Bununla geçinip giderlermiş... Bir yıl, yine harman yapmışlar buğdayı. İkiye ayırmışlar. İş kalmış taşımaya. Halil, bir teklif yapmış : İbrahim kardeşim; Ben gidip çuvalları getireyim. Sen buğdayı bekle. Peki, abi demiş İbrahim... Ve Halil gitmiş çuval getirmeye... . O gidince, düşünmüş İbrahim: Abim evli, çocuklu. Daha çok buğday lazım onun evine Böyle demiş ve Kendi payından bir miktar atmış onunkine... Az sonra Halil çıkagelmiş. Haydi İbrahim. De miş, önce sen doldur da taşı ambara. Peki abi. İbrahim, kendi yığınından bir çuval doldurup düşer yola. O gidince, Halil düşünür bu defa: Der ki: Çok şükür, ben evliyim, kurulu bir düzenim de var. Ama kardeşim bekâr. O daha çalışıp, para biriktirecek. Ev kurup evlenecek. Böyle düşünerek, Kendi payından atar onunkine birkaç kürek. Velhasıl, biri gittiğinde, öbürü, kendi payından atar onunkine. Bu, böyle sürüp gider. Ama birbirlerinden habersizdirler. Nihayet akşam olur. Karanlık basar. Görürler ki, bitmiyor buğdaylar. Hatta azalmıyor bile. Hak teala bu hali çok beğenir. Buğdaylarına bir bereket verir, bir bereket verir ki... Günlerce taşır iki kardeş, bitiremezler. Şaşarlar bu işe... Aksine çoğalır buğdayları. Dolar taşar ambarları. Bugün 'Bereket' denilince, bu kardeşler akla gelir. Bu bereketin adı: halil ibrahim bereketidir. EVİNİZE VE HAYATINIZA HALİL İBRAHİM BEREKETİ DİLERİM. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
nova Yanıtlama zamanı: Mayıs 25, 2009 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mayıs 25, 2009 mükemmel bir paylaşım.emeğinize sağlık. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
haziran Yanıtlama zamanı: Mayıs 25, 2009 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mayıs 25, 2009 teşekkürler asof çok güzel bir paylaşım ben çok seviyorum bu hikayeyi hatırlattığın için sağol:)bu tür hikayeleri bizlerle paylaşırsan sevinirim allah herkeze halil ibrahim bereketi versin Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
asof Yanıtlama zamanı: Mayıs 25, 2009 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mayıs 25, 2009 Ben teşekkür ederim, saygılar... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
gizem-0606 Yanıtlama zamanı: Mayıs 25, 2009 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mayıs 25, 2009 çok güzeldi.Allah evimize ve soframıza halil ibrahim bereketi versin Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Guest tuana yagmur Yanıtlama zamanı: Mayıs 29, 2009 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mayıs 29, 2009 halil ibrahim bereketi diye hz.ibrahime deniyor ..yazdıgınz hikaye gercek mi sizce????????* Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Adanus01 Yanıtlama zamanı: Mayıs 29, 2009 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mayıs 29, 2009 Paylaşımın için teşekkürler kardeş.Kıssadaki hikaye gerçekte olsa rivayetde olsa negüzel takdire layık bir davranış.Helede birbirlerinden habersiz aynı fedakarlık örneği keşke günümüz dünyasındada uygulanma şansı olsa eminim ne bir kavga nebir zengin yoksul arası uçurum farkı olmadan güllük gülistanlık bir dünyada yaşamak ne hoş olur ve geri kalan enerjimizi paylaşım ve sevgiye sarf ederdik ama sanırım sadece ütopya olarak kalmaya mahkum ne yazıkki.Olsun hayali bile güzeldi ellerinize sağlık.Selam ve dua ile. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
banuhazal07 Yanıtlama zamanı: Ekim 13, 2009 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ekim 13, 2009 cok güsel bir paylaşım teşekkür asof arkadaş allah hepimize halil ibrahim bereketi versin.. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
esilam Yanıtlama zamanı: Ekim 15, 2009 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ekim 15, 2009 Vaktiyle birbirini çok seven iki kardeş varmış. Büyüğü Halil. Küçüğü ise İbrahim... Halil, evli çocuklu. İbrahim ise bekârmış... Ortak bir tarlaları varmış iki kardeşin... Ne mahsul çıkarsa, iki pay ederlermiş. Bununla geçinip giderlermiş... Bir yıl, yine harman yapmışlar buğdayı. İkiye ayırmışlar. İş kalmış taşımaya. Halil, bir teklif yapmış : İbrahim kardeşim; Ben gidip çuvalları getireyim. Sen buğdayı bekle. Peki, abi demiş İbrahim... Ve Halil gitmiş çuval getirmeye... . O gidince, düşünmüş İbrahim: Abim evli, çocuklu. Daha çok buğday lazım onun evine Böyle demiş ve Kendi payından bir miktar atmış onunkine... Az sonra Halil çıkagelmiş. Haydi İbrahim. De miş, önce sen doldur da taşı ambara. Peki abi. İbrahim, kendi yığınından bir çuval doldurup düşer yola. O gidince, Halil düşünür bu defa: Der ki: Çok şükür, ben evliyim, kurulu bir düzenim de var. Ama kardeşim bekâr. O daha çalışıp, para biriktirecek. Ev kurup evlenecek. Böyle düşünerek, Kendi payından atar onunkine birkaç kürek. Velhasıl, biri gittiğinde, öbürü, kendi payından atar onunkine. Bu, böyle sürüp gider. Ama birbirlerinden habersizdirler. Nihayet akşam olur. Karanlık basar. Görürler ki, bitmiyor buğdaylar. Hatta azalmıyor bile. Hak teala bu hali çok beğenir. Buğdaylarına bir bereket verir, bir bereket verir ki... Günlerce taşır iki kardeş, bitiremezler. Şaşarlar bu işe... Aksine çoğalır buğdayları. Dolar taşar ambarları. Bugün 'Bereket' denilince, bu kardeşler akla gelir. Bu bereketin adı: Halil İbrahim bereketidir. Evinize ve Hayatınıza Halil İbrahim Bereketi Dilerim..... 1 Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Önerilen Mesajlar
Sohbete katıl
Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.