deniz_77 Oluşturma zamanı: Mart 23, 2013 Paylaş Oluşturma zamanı: Mart 23, 2013 KADER ALLAHIN İLMİDİR Hadis-20 Yüce Allah Zuhruf Suresinde “Hâ Mîm. Apaçık kitaba andolsun ki, biz anlayıp düşünmeniz için onu Arapça bir Kur‟an kıldık. O katımızda bulunan ana kitap Levh-i Mahfuzda mevcut, yüce ve hikmetle dolu bir kitaptır” (Zuhruf, 43:1-4) Bu Kur‟an Allah‟ın semavat ve arzı yaratmadan önce yazdığı, içinde Firavunun cehennem ehlinden olduğunu, “Ebu Leheb‟in elleri kurusun, kurudu da” ayetlerinin yazılı olduğu kitaptır. Ubade b. Samit (ra) vefat etmeden önce oğlu Velid‟e vasiyet etti dedi ki: “Ey oğulcuğum, Allah‟tan kork! Bil ki, Allah‟a, kadere, hayır ve şerrin Allah‟tan olduğuna inanmadıkça Allah‟tan korkmuş olmazsın. Bu inanç dışında ölürsen cehenneme gidersin. Ben Resulullah‟tan şunu işittim. “Allah‟ın ilk yarattığı şey kalemdir. Allah kaleme „Yaz!‟ dedi. Kalem „Ne yazayım‟ dedi. „Kaderi, ebediyete kadar olacak şeyleri yaz!” emretti. (Tirmizi, Kader, 17) Hadisin Açıklaması: Yüce Allah Kur‟ân-ı Kerimde “Yaş ve kuru ne varsa hepsi “İmam-i Mübîn”de sayılmış ve yazılmıştır.” (En‟am, 6:59) “Biz her şeyi „imam-ı mübîn‟de saydık.” (Yasin, 36:12) “Yerde ve göklerde zerreden küçük ve büyük ne varsa hepsi „kitab-ı mübîn‟de yazılmıştır” (Sebe, 34:3) buyurarak her şeyin Allah katında ve Levh-i mahfuzda sayılı ve yazılı olduğunu açıkça haber verir. Bediüzzaman Said Nursi hazretleri bu ayetlerin tefsirini yaparken şöyle der: “Bütün eşya, bütün ahvâliyle, vücuda gelmeden ve geldikten sonra ve gittikten sonra yazılıdır ve yazılır ve yazılıyor” demek olan hakikat-i âliyesine kanaat getirmek için, Nakkâş-ı Zülcelâl, rû-yi zeminin sahifesinde, her mevsimde, bahusus baharda değiştirdiği nihayetsiz muntazam mahlûkatın fihriste-i vücutlarını, tarihçe-i hayatlarını, desatir-i hareketlerini çekirdeklerinde,tohumlarında, köklerinde, mânevî bir surette derc ve muhafaza ettiğini ve zevâlden sonra,semerelerinde aynen kalem-i kaderiyle, mânevî bir tarzda, basit tohumcuklarında yazdığını;hattâ her geçici baharda, yaş kuru ne varsa, mahdut zerrecikler ve kemikler hükmünde olan tohumlarda, ölmüş odunlarda kemâl-i intizamla muhafaza ettiğini nazar-ı şuhuda gösteriyoruz. Güya herbir bahar, birtek çiçek gibi, gayet muntazam ve mevzun o gibi âyetlerin ifade ettikleri ki, larak, zeminin yüzüne bir Cemîl ve Celîlin eliyle takılıp koparılıyor, konup kaldırılıyor.” (Sözler, 2004, s.267) İmam-ı Mübin: İlim ve emr-i İlâhinin unvanı olup âlem-i şahadetten çok âlem-i gayba, geçmişe ve geleceğe, yani kader defterine verilen bir unvandır. Kader-i ilâhinin bir defteridir. Bu kâinatta “Levh-i Mahfuz” olduğu gibi bunun yeryüzünde temsil eden ve ispat eden her ağacın çekirdeği içinde bulunan plan ve programdır. Bu kitapta her şeyin düsturları, kanunları ve yaratılış programları vardır. Her şey bu program ve kanunlar çerçevesinde cereyan eder. Atomlar ve unsurlar bu program dâhilinde kalıplara girerek kaderinde ne varsa onu gösterir ve vücuda çıkarırlar. Görünmeyen âleme yani geçmişe ve geleceğe bakar. Her şeyin geçmişinde ne varsa, geleceğinde de o vardır ve o olacaktır. Kitab-ı Mübin: Âlem-i gaybdan çok bu görünen âlem-i şahadetin bir unvanı ve adıdır. İmam-ı mübinde, yani kader defteri olan levh-i mahfuzda, tohumlarda ve çekirdeklerde ne varsa, hangi plan ve program yazılmış ise zamanı gelinde onu varlık ve şahadet âleminde gösterir ve kaderlerinin ne olduğunu gösterir bir kitap ve defterdir. Bu deftere hem “Tabiat” defteri, hem de “kâinat kitabı” denir. Bu defterin ve kitabın görevi kaderde olanı gösterip vücuda çıkarmak ve Allah‟ın kendisine verdiği görevi yapıp yeniden âlem-i gayba, Allah‟ın ilmine ve imam-ı mübine gidip ahirette yeniden meydana çıkmak üzere gözden kaybolmaktır. Tabiatın ve kâinatın, yani âlem-i şahadetin vazifesi Allah‟ın ilim ve iradesinden çıkan emirleri ve fiilleri kudreti ile mahlûkatın nazarın göstermek ve Allah‟ın varlığına, birliğine, ilmine, iradesine ve kudretine, yani bin bir ismine ayine olmaktır. Her şey Allah‟ın ilminde ve kaderinde ne varsa onu gösterir. Hiçbir şey Allah‟ın ilmi, iradesi ve kudreti haricinde bulunmaz. (Mektubat, 2004, 60-62; Sözler, 892-893) Her şeyin “İmam-ı Mübinde” ve “Kitab-ı Mübinde” yazılı ve sayılı olduğunu bildiren ayetler ve bütün bunların “Levh-i Mahfuz”da mevcut olduğunu haber veren ayet (Zuhruf, 43:1-4) bize kaderin ne kadar sağlam ve kesin olduğunu göstermektedir. Dolayısıyla kaderi inkâr etmek Allah‟ın ilmini, iradesini inkâr etmektir. Kaderde olanın kaza olmayacağını iddia etmek Allah‟ın kudretini inkâr ve en azından Allah‟ı acizlikle itham etmek olacaktır. Ancak yüce Allah yine sonsuz iradesi ve kudreti ile dilerse “Ata” ve Affını” öne çıkararak kazasını ifa etmez ve kazayı değiştirir. (Mesnevi-i Nuriye, 2006, s.175) Kaza değişince kaderi de değişir. Bu ise Allah‟ın hikmeti, affı, atası, rahmeti, ilmi, iradesi ve kudreti ile olur. Bu nedenle peygamberimiz (sav) “Sadaka belayı def eder” (Hâkim, Müstedrek, 1:492) “Allah‟ın affı azabını kaldırır” buyurmuşlardır. Yani, bela ve musibet takdir edilmiş olduğu halde kulun sadakası ile kaldırılır ve af dilemesi ile günah ve kusurunun cezası affedilir. Kur‟ân-ı Kerim kâinat kitabının ve Allah‟ın levh-i mahfuzunun ve ilminin unvanı ve kelam-ı ezelisi olduğu için hem kâinat kitabının tercümanıdır, hem levh-i mahfuzun ve Allah‟ın ilminin tercümanıdır. Bu nedenle Firavun‟un iman etmeyeceği, Ebu Leheb‟in elinin kuruyacağı ezelde takdir edilmişti ve takdir edildiği gibi vukua geldi. Ne Firavun ve ne de Ebu Leheb iman etmedikleri gibi peygamberlere en büyük düşmanlığı sırf inançlarından dolayı yaptılar. Yani Allah‟a düşman oldular. Yoksa Firavun Musa‟yı (as) büyütmüştü ve Ebu Leheb yeğeni Muhammed‟i (sav) çok seviyordu. Bütün bunlardan dolayı Ubade b. Samit (ra) vefat etmeden önce oğlu Velid‟e vasiyet etti dedi ki: “Ey oğulcuğum, Allah‟tan kork! Bil ki, Allah‟a, kadere, hayır ve şerrin Allah‟tan olduğuna inanmadıkça Allah‟tan korkmuş olmazsın. Bu inanç dışında ölürsen cehenneme gidersin. Ben Resulullah‟tan şunu işittim. “Allah‟ın ilk yarattığı şey kalemdir. Allah kaleme „Yaz!‟ dedi. Kalem „Ne yazayım‟ dedi. „Kaderi, ebediyete kadar olacak şeyleri yaz!” emretti” (Tirmizi, Kader, 17) demiştir. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
NURLAN Yanıtlama zamanı: Mart 23, 2013 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mart 23, 2013 Bütün bunlardan dolayı Ubade b. Samit (ra) vefat etmeden önce oğlu Velid‟e vasiyet etti dedi ki: “Ey oğulcuğum, Allah‟tan kork! Bil ki, Allah‟a, kadere, hayır ve şerrin Allah‟tan olduğuna inanmadıkça Allah‟tan korkmuş olmazsın. Bu inanç dışında ölürsen cehenneme gidersin. Ben Resulullah‟tan şunu işittim. “Allah‟ın ilk yarattığı Ģey kalemdir. Allah kaleme „Yaz!‟ dedi. Kalem „Ne yazayım‟ dedi. „Kaderi, ebediyete kadar olacak şeyleri yaz!” emretti” Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
deniz_77 Yanıtlama zamanı: Mart 28, 2013 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Mart 28, 2013 Ben onlara keremim ile muamele ederim. Onların isyanları benim takdirim ve kazam iledir. O kaza , ezelim ile olduğundan ben bunların isyanlarını mağfiret ederim. Ben Rahimim. Onlara Rahmetim ile muamele ederim.. 1 Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
duamsın Yanıtlama zamanı: Mart 28, 2013 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mart 28, 2013 İmam-ı Mübin: İlim ve emr-i İlâhinin unvanı olup âlem-i şahadetten çok âlem-i gayba, geçmişe ve geleceğe, yani kader defterine verilen bir unvandır. Kader-i ilâhinin bir defteridir. Bu kâinatta “Levh-i Mahfuz” olduğu gibi bunun yeryüzünde temsil eden ve ispat eden her ağacın çekirdeği içinde bulunan plan ve programdır. Bu kitapta her şeyin düsturları, kanunları ve yaratılış programları vardır. Her şey bu program ve kanunlar çerçevesinde cereyan eder. Atomlar ve unsurlar bu program dâhilinde kalıplara girerek kaderinde ne varsa onu gösterir ve vücuda çıkarırlar. Görünmeyen âleme yani geçmişe ve geleceğe bakar. Her şeyin geçmişinde ne varsa, geleceğinde de o vardır ve o olacaktır. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Önerilen Mesajlar
Sohbete katıl
Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.