İη¢ιѕєℓ Oluşturma zamanı: Mart 24, 2013 Paylaş Oluşturma zamanı: Mart 24, 2013 İngiliz gazeteci Caitlin Moran’ın özyaşam öyküsünden izler taşıyan ‘Nasıl Kadın Olunur?’ komik, etkileyici, ayakları yere sağlam basan ve feminizm sözünün altını çizerek dolduran bir kitap. Bu ay AKŞAM Kitap için yazacağım kitabın ne olduğunu öğrendiğimde, itiraf etmeliyim ki önce dudak büktüm. Zira 40 yaşınızı geçtiyseniz, artık ‘Nasıl Kadın Olunur?’ isimli bir kitap okumak için hayli geç kalmışsınız demektir! “Sil baştan tüm alışkanlıklarımı, yaşam tarzımı, hayata bakışımı değiştirecek halim yok. Ama görev görevdir” diyerek kitabı okumaya başladım. Daha ilk sayfaları geride bırkırken, önyargımdan ötürü kendime kızmaya başlamıştım bile. Kıkırdayarak, kahkaha atarak, yer yer utanıp sıkılarak ama çoğu defa da iki kez okuyup üzerinde düşünerek bitirdim kitabı. Televizyon programcısı, gazeteci ve yazar Caitlin Moran’ın kitabı için hiç çekinmeden “21. yüzyılın feminist manifestosu” demek mümkün. 16 YAŞINDA GAZETECİ 1975 doğumlu Moran, fakir ve çok çocuklu -tam sekiz çocuk- bir ailenin en büyük kızı. Neredeyse 100 kilo ve hiç arkadaşı yok. Ta ki 16 yaşında, Melody Maker dergisinde ‘en önemsiz eleman’ olarak işe başlayana dek. Sadece 11 yaşına kadar okula devam eden, ortaokula üç hafta gidip evde eğitim alan Moran’ın dönemin müzik piyasasını etkileyen dergisi Melody Maker’da çalışmaya başlaması tesadüf değil. 13 yaşında bir yayınevinin “Kitapları neden seviyorum?” konulu kompozisyon yarışmasını, 15 yaşında ise The Observer’ın Yılın Genç Röportajcısı ödülünü kazanıyor. Ardından ilk kitabını yayınlıyor. ‘Ünlülerle’ röportaj yapmak için meslek hayatına atılıyor. Dergi çalışanlarına onlardan biri olduğunu kanıtlamak için dudaklarından düşürmediği sigarası, uçuk kaçık tavırları, hırçınlığıyla gerçek bir karakterden çok roman kahramanını andırıyor. Moran’ın nasıl kadın olduğunu, tuttuğu ve kitabına aktardığı günlükten öğreniyoruz. 10’lu yaşlarında yazdıklarını kitabına taşıyan yazar, kendiyle, ailesiyle ve çevresiyle öyle ince ince dalga geçiyor ki, karşılaştığı pek çok zorlu durumun üstesinden geliş hikâyesini keyifle okuyorsunuz. BEN FEMİNİSTİM ‘Kanamaya Başlıyorum’; ‘Kıllanıyorum’; ‘Memelerime Ne Demeli’; ‘Şişmanım’; ‘Cinsiyetçilikle Karşılaşıyorum’ gibi bölümlerden oluşan kitap, kadın olmanın evrelerini kronolojik olarak verirken, Moran’ın en büyük şansının, henüz 15 yaşındayken kendini feminist ilan etmesi olduğunu düşünüyorum. Moran’ın ‘Ben Bir Feministim’ adlı bölümde ABD ve İngiltere’den verdiği bir anketin sonuçları, aslında feminizm algısının tüm dünyada aynı olduğunu gösteriyor: “İşte sana feminist olup olmadığını anlamanın kısa yolu. Elini külotunun içine sok. a) Bir vajinan var mı? b) Onun sorumluluğunu üstlenmek istiyor musun? Eğer her iki soruya da yanıtın “Evet”se, tebrikler! Sen bir feministsin. Çünkü ‘feminizm’ sözcüğünü geri kazanmalıyız. ‘Feminizm’ sözcüğünü geri almaya gerçekten ihtiyacımız var. İstatistikler ABD’deki kadınların yalnızca yüzde 29’unun ve İngiliz kadınlarının yalnızca yüzde 42’sinin kendisini feminist olarak tanımladığını ortaya koyunca, feminizmin ne olduğunu sanıyorsunuz hanımlar, diye düşünüyorum. ‘Kadınlara özgürlük’ün hangi kısmı size uymuyor? Oy kullanma özgürlüğü mü? Evlendiğiniz adam tarafından sahiplenilmeme özgürlüğü mü? Eşit maaş mücadelesi mi? Madonna mı, Vogue mu? Kot pantolon mu? Tüm bu iyi şeyler sinirlerinize mi dokunuyor? Yoksa anket sırasında sarhoş muydunuz?” ÇOCUKSUZ HAYAT Bu kadar renkli bir kişiliği ve çılgın fikirleri olan birinden evlilik ve çocuk doğurmaya da karşı çıkması beklenir değil mi? Oysa Moran 24 yaşına geldiğinde evlenmiş ve 26 yaşında hayli zor bir doğumla ilk kızını dünyaya getirmiş. Tüm anneler gibi ilk doğumda çektiği acıları unutup ikinci kez anne olmuş. Anneliğin elbette harika bir şey olduğunu savunuyor yazar ‘Neden Çocuk Sahibi Olmalısın’ bölümünde. Ancak hemen ardından ‘Neden Çocuk Sahibi Olmamalısın’ adlı bölüm geliyor ki, artık kendisine “Çocuk sahibi olmak istiyor musun; ne zaman çocuk sahibi olacaksın” sorularının yöneltilmesinden bıkıp usanmış kadınları mutlu edecek nitelikte. Moran diyor ki: “Bence anneliğin sunduğu, başka bir yerde öğrenilemeyecek tek bir ders yok. Bir kadın olarak anneliğin senin için ne olduğunu keşfetmek istiyorsan o zaman bu, gerçekten de insanlık tarihinin en görkemli 100 kitabını okuyarak; yabancı bir dili, tartışmalara katılacak kadar iyi öğrenerek; dağlara tırmanarak; sonunu düşünmeden âşık olarak; gün ağrırken sessizce, yapayalnız oturarak; devrimcilerle viski içerek; el çabuklukları öğrenerek; kışın bir nehirde yüzerek; yüksükotu, bezelye ve gül yetiştirerek; anneni arayarak; bir yandan yürüyüp bir yandan şarkı söyleyerek; nazik olarak ve her zaman yabancılara yardım ederek elde edemeyeceğin bir şey değildir. Şimdiye dek kimse çocuksuz bir erkeğin, varoluşunun yaşamsal yanını elden kaçırdığını; çocuksuz olduğu için zayıf ve eksik hale geldiğini iddia etmemiştir. Da Vinci, Van Gogh, Newton, Faraday, Platon, Aquinas, Beethoven, Handel, Kant, Hume, İsa. Hepsi de gayet iyi idare etmiş görünüyor.” Nihayetinde Caitlin Moran, hayatından memnun olan, olmayan; ergenlik çağında çocuğu olan, olmayan; “Ben feministim” diyen, demeyen herkesin keyifle okuyacağı bir kitap yazmış. Son iki cümle: Kitabın kapağı, yazarın hippi mi desem, grunge mı desem ne diyeceğimi bilemediğim tarzına tümüyle ters, Barbie’nin odasından bir görüntüyü andırıyor ki bence Moran’ın tarzıyla nefis bir tezat oluşturmuş. Kitabın içinden çıkan aynalı ayraç ise kaybetmeyeceğiniz türden! Kitaptan ilk cümleler İşte ben, on üçüncü doğum günüm. Koşuyorum. Serseri tayfasından kaçıyorum. “Erkek Fatma!” “Çingene!” “Erkek Fatma!” Evimizin yakınındaki çocuk parkında, serseri tayfasından kaçıyorum. Burası, seksenlerin sonunda, İngiltere’de sıradan bir çocuk parkı. Yere döşenmiş koruyucu yüzey, ergonomik tasarım, hatta bankların ahşabı bile yok. Her şey beton, kırık Corona şişeleri ve yabani otlardan yapılmış. Özlem Akalan Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Rest Yanıtlama zamanı: Mart 25, 2013 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mart 25, 2013 Valla bir an kadınlık ne demektir sandım orta kısımları okurken.:DFeminizm özgür olmaktan öte erkeklerden nefret etmektir.Erkekleri hayatından atıp soyutlamaktır.Kadınla erkeği ayırt etmemektir bana göre.Feminist ise bir kadın,evlenmemeli,çocuk yapmamalı.Başka da feminist olunmaz.Birde feminist evlenip ayrıldıktan sonra olunur.evlenmeden feminizmi tercih etmek ,göle maya çalmaktır. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Önerilen Mesajlar
Sohbete katıl
Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.