deniz_77 Oluşturma zamanı: Mart 24, 2013 Paylaş Oluşturma zamanı: Mart 24, 2013 [h=2]Peygamberimizin İsimlerinin Anlamları..91-110[/h]HEDİYETULLAH 91 _ Allahümme salli ve sellim alâ menismühü HEDİYETULLAH (sallallahü aleyhi ve sellem): Resül (SAV) Hazretleri , Hak Sübhanehu ve Teala’ dan kullarına hediye olarak ihsan edilmiştir. Onun nübüvvetini kabul edenler rahmete erer ve Cennete girerler. İnkar edenler ise hüsrana, gayba uğrarlar. Ebedi olarak da Cehennem ateşinde kalırlar. Bundan ötürü Ebul Abbasi Mürsi ( Allah rahmet eylesin ) dedi ki: - Nebiler ve mürseller ümmetlerine atiyedir. Bizim Peygamberimiz (SAV) ise Hak Celle ve Ala’ dan ümmetine hediyedir. Atiye ile hediye arasında büyük ayrılıklar vardır. Çünkü atiye muhtaçlara verilir. Hediye ise sevgililere verilir. Resul (SAV) Hazretlerine HEDİYETULLAH denilmesiyle ümmeti içinde Mahbub-ı Hüda diye medhedilmiş olur. URVETÜN VÜSKA 92 _ Allahümme salli ve sellim alâ menismühü URVETÜN VÜSKA (sallallahü aleyhi ve sellem): Abdurrahman Sülemi ( Allah rahmet eylesin ) ‘’ fekadis temseke bil urvetil vüska ‘’ ayeti kerimesini tefsir ederken müfessirler: - El urvetil vüska’ dan murad , Resul (SAV) dir! dediler! diye rivayet etti. Urve diye şu şeye denilir: Bir şeyi tutmak, ona yapışmak istenildiğinde el ile onu tutup alınması kolay olsun diye yaptıkları kulba denir. Mesela testinin, bardağın ve ibriğin kulbu gibi. Sonra her yapışmaya layık olup murada ermeğe vesile olan şey de gerek hissi , gerek manevi olsun ona da URVE denilir. Murada ermeğe sebep manasına da VÜSKA denilir. Bozulup kırılmasından korkulmayıp belki çok kavi ve sağlam olan kulba ve dileğe ermeğe sebep olmasında şüphe olmayıp belki bu sebep ve vesileliği muhakkak olan şeye VÜSKA derler. Resulullah (SAV) Hazretlerine iman getirilip şeriatine tabi olanlar, ona uyanlar imanları ve bu uymaları sebebi ile dünya ve ahiret azaplarından hiç şüphe edilmeden emniyet ve necat bulunup iliyyin’ in yüceliğine çıkarılıp iki cihan saadetine ve o yüceliş menzilesine nail olması muhakkak olduğu için , Resul (SAV) in mübarek adına URVETÜN VÜSKA denildi. SIRATULLAHİ 93 _ Allahümme salli ve sellim alâ menismühü SIRATULLAHİ (sallallahü aleyhi ve sellem): SIRAT , büyük yol manasına gelir. Resul (SAV) Hazretleri Peygamber gönderildiği ins ve cin, Allah’ ın hidayetine ve Hüda rahmetine ve mağfirete onun sebebi ile nail olduğundan ( kişiyi muradına eriştirmeğe sebep olan yola benzetilip) mübarek adına SIRATULLAHİ = Alah’ın Yolu denildi. SIRATI MÜSTAKİM 94 _ Allahümme salli ve sellim alâ menismühü SIRATI MÜSTAKİM (sallallahü aleyhi ve sellem): SIRAT’ tan murad , Hazret-i Resul-i Ekrem (SAV) in mübarek şeriatleridir. Kendileri halkı doğru yola kavuşturup doğruca yüce Cennetlere götürmeye sebep olan yüce şeriati ve hidayete erdiren sünnetini beyan ederek gereğince amel edenleri azapsız yüce Cennetlere doğruca sokacağı ve iki cihan saadetine kavuşturacağı için kendisine SIRATI MÜSTAKİM denildi. İbni Abbas (R.anh) tan rivayet edilmiştir ki, Fatiha süresinde: murad Resulullah (SAV) Hazretleridir. ZİKRULLAHİ 95 _ Allahümme salli ve sellim alâ menismühü ZİKRULLAHİ (sallallahü aleyhi ve sellem): Resul (SAV) i görenler veya mübarek isimlerini İşitenler , yahut güzel hallerini ve güzel vasıflarını Hak Sübhanehu ve Teala ‘yı zikredip senaya layık sözlerle niyaz edip, iman getirip tevhid ederler. Böyle, Resul (SAV) in mübarek varlığı , Hak Celle ve Ala ‘ nın zikrine sebep olduğundan mübarek zatına ZİKRULLAHİ denildi. Çünkü , Resul-i Ekrem ve Nebiyyi Muhterem (SAV) in pak zatları Allahü Teala’yı zikri icap ettirir. Sıfatları ve mucizeleri Hak ve Sübhanehü Teala’ya iman ve tevhidi mucibdir. Fiilleri , amelleri Allah’ ın rızasına delalet eder. Sözler, Allahü Zülcelal’in emri olduğuna delildir. Nitekim hakkında şöyle buyurulmuştur: وَمَا يَنطِقُ عَنِ الْهَوَى Ve mâ yentıku anil hevâ. إِنْ هُوَ إِلَّا وَحْيٌ يُوحَى İn huve illâ vahyun yûhâ. Arkadaşınız yanılmadı. O arzu ile ‘’ kendi nefsinden’’ söylemez (Necm süresi, ayet:3 -4 ) Resul (SAV) in latif vücutları her güzel fiilinde ve her iyi işinde ve halinde , bütün güzel sıfatlarında , güzel uykularında , tatlı uyanıklığında bütün halleri Allahü Teala’yı zikri icap ettiğinden mübarek isimlerine ZİKRULLAH buyuruldu. Hak Sübhanehu ve Teala , Habib-i Ekrem (SAV) Hazretlerini varlık alemine gelmezden önce Lehv-i Mahfuz’ da ve indirdiği kitaplarda zikredip enbiya ve mürselin ve meleklerin dillerinde ve doğru yolu tutan kullarının ağızlarında zikrolunduğundan mübarek isimlerine ZİKRULLAH denildi. E lâ bi zikrillâhi tatmainnul kulûb(kulûbu).- Evet, biliniz ki Allah’ ı zikretmekle yürekler rahatlık bulur. (Rad süresi, ayet:28) Ayet-i kerimesine uygundur. Zira müfessirlerden Mücahid (Allah rahmet eylesin) : - Zikrullah’ tan murad Hazret-i Muhammed Aleyhisselamdır, demiştir. Resul (SAV) Allahü Azimüşşan zikrine sebep olmakla İsm-i paklerine ZİKRULLAH denilmiştir. Hem de kendileri gece ve gündüz Allahü Azimüşşan’ı çok çok zikredip hiçbir zaman kendilerine usanç getirmediğinden de ZİKRULLAH denildi. SEYFULLAH 96 _ Allahümme salli ve sellim alâ menismühü SEYFULLAH (sallallahü aleyhi ve sellem): Resul (SAV) Efendimiz , Hak Tebareke ve Teala Hazretlerinin dinini ve şeriat ahkamını bildirmede ziyadesiyle titizlik ve himmet gösterip Hak Celle ve Ala’nın düşmanlariyle cihat ve döğüş yapıp Hak Celle ve Ala, kendisini muzaffer ve düşmanlarını kahra uğrattığından ve düşmanı ile kendisi arasında bir aylık yol varken düşmaların kalbine Allah’ ın korku vermesinden gerek kendisi, gerek ashabı ve Kıyamet gününe kadar ümmeti mansur ve muzaffer olacağından ve Resulullah (SAV) Hazretleriyle kafirlerin damar ve soyları kesildiğinden güzel isimlerine SEYFULLAH = Allah’ ın Kılıcı denildi. HİZBULLAHİ 97 _ Allahümme salli ve sellim alâ menismühü HİZBULLAHİ (sallallahü aleyhi ve sellem): Resulullah (SAV) Hazretleri, diş düşmanlarını kahretmekte ve küfür ve delaleti yok etmede ve eğri yol ehlini iman üzere zorlamada çok çok çalıştığından ve ihtimam göstermesinden büyük bir orduya benzetilip mübarek adına HİZBULLAHİ denildi. Çünkü , Hazret-i Resul-i Ekrem (SAV) Resul gönderildiği vakitte yeryüzünde kuvvetli bir din ve doğru yol üzerine bir fert yoktu, belki küfürde ve doğru yoldan ayrılmada ve dolambaçlı yollarda olan çoktu. Onlara peygamber gönderilince Resul (SAV) tek başına daveti, çalışması, çabası ile dünya ehlini küfür ve eğri yoldan kurtardı. Maşrık’ tan Mağrib’ e kadar risaletini bildirdi. Dinin yolunu gösterdi. Düşmanları kahren, zorla yok etti. Kimini, kendi rızası ile iman ehli etti. Kimini zorla kolu , kanadı altına aldı. HİZİB, cemaat , insan tayfası anlamındadır. Resulullah (SAV) daveti ile halkı Allah’ ın hidayetine mazhar edip iman nuru ile onları nurlandırdı. Çünkü saadetli zamanlarında Ashab-ı Güzin Hazretleri, kendisinden sonra da Kıyamet Gününe kadar bütün din ehli , bütün mü’minler din düşmanları ile cihad edip döğüşecekler, mansur ve muzaffer olacaklardır. Nitekim Kur’an-ı Azimüşşan’ da: fe inne hızbellâhi humul gâlibûn(gâlibûne).- Galib olanlar Allah tarafdarlarıdır. (Maide süresi, ayet:56) diye buyurulmuştur. Onların topluluklarına, birliklerine Resulullah (SAV) sebep olduğu için de mübarek ismine HİZBULLAHİ denildi. ENNECMÜS SAKIBÜ 98 _ Allahümme salli ve sellim alâ menismühü ENNECMÜS SAKIBÜ (sallallahü aleyhi ve sellem): NECİM, yıldız demektir. SAKIB da delici anlamındadır. Gece karanlığı bütün dünyayı bürüyüp hiçbirşey görünmez iken gökteki yıldızlara bakılınca birtakımlarının nurunun parıldadığını görürüz. Sanki nurlariyle o karanlığı delerler ve görünürler. Bunlara delici, parlak yıldızlar anlamına Necm-i Sakıb derler. Kervan ve yolculara, mağaralarda ve çöllerde gece yıldızlarla yol bulanlara yönlerini ve gidecek yolları belli ederler. Onlar da böylece onların doğru yollarını göstermeğe ve dileklerine kavuşmasına sebep ve vesile olurlar. Resulullah (SAV) de, halkı HAK dinine ve doğru yola irşad edip Hüda’nın rahmetine ve Cenab-ı Ala’ya ve Allah’ın rızasına kavmini kavuşturduğu ve eriştirdiği için yıldıza benzetilip mübarek isimlerine NECMÜS SAKIBÜ denildi. Nitekim ( Vennecmi iza heva- Yıldıza battığı zaman kasem olsun ki ) ayet-i kerimesinin tefsirinde Ceferi Sadık (R.anh) : - Necim’ den murad, Hz. Muhammed (SAV) dir, dedi. Ebu Abdurrahman Sülemi (Allah Rahmet Eylesin) de: - Tarık süresinde zikir buyurulan ENNECMÜS SAKIB- O ışık saçan yıldızlar, ayetinde murad Hz. Muhammed (SAV) dir, diye bildirdi. MUSTAFA 99 _ Allahümme salli ve sellim alâ menismühü MUSTAFA (sallallahü aleyhi ve sellem): Allahü Azimüşşan Hazretleri Muhammed (SAV) Hz. ni bütün halis olan kullarından seçip halis saf kıldığından güzel isimlerine MUSTAFA (SAV) buyuruldu. Kimileri: - Hazret-i Peygamberimiz Muhammed (SAV) insan ahlakının rezaletinden ve bu kötü ahlakın cümlesinden safi, ari ve pak olmakla tertemiz isimlerine MUSTAFA (SAV) denildi, dediler. Bazıları da: - Allahü Azimüşşan Hazretleri Muhammed (SAV) Efendimizi kendisine en yaklaşma mertebesine seçti ve Allah’a en çok yaklaşma ve yüce derecelere , en yüksek menzileye kavuşturdu. Bu sebeple mübarek adına MUSTAFA (SAV) denildi, dediler. MÜCTEBEN 100 _ Allahümme salli ve sellim alâ menismühü MÜCTEBEN (sallallahü aleyhi ve sellem): MÜCTEBA adı da Mustafa mübarek adının manası gibidir. Hak Sübhanehu ve Teala nın Resul-i Ekrem (SAV) i bütün yaratıklardan layık görüp seçtiği manasındadır. Nitekim Hz. Risalet penah (SAV) şöyle buyurmuştur: - Allahü Azimüşşan bir kulunu sevdiği zaman onu mühnetlere uğratır. Eğer bu kul sabrederse Hak Teala onu seçer ve eğer o kul mihnete razı olursa onu istifa eder, seçkin kılar. Bu hadis-i şerife göre Hz. Resulullah (SAV) Efendimiz uğradığı mihnetlere ve ezâlara ve marazlara sabrettiğinden mübârek adına MÜCTEBA denildi. MÜNTEKA 101 _ Allahümme salli ve sellim alâ menismühü MÜNTEKA (sallallahü aleyhi ve sellem): Resulullah (SAV) Hazretleri , bütün ahlak ve vasıfları , amel ve halleri, her türlü rezilet ve denilikten uzak temizlikleriyle bütün yaratıklardan seçkin olduğundan mübârek adına MÜNTEKA denildi. ÜMMİYYÜN 102 _ Allahümme salli ve sellim alâ menismühü ÜMMİYYÜN (sallallahü aleyhi ve sellem): ÜMMİ , okumayan ve bir kimseden birşey öğrenmeyen , yani hiçbirşey bilmez manasındadır. Yalnız anasından doğduğu hal üzere kaldığından anaya nispet edilerek ÜMMİ denilmiştir. Bu ümmilik Hz. Peygamber (SAV) den başkasına söylense kötü bir sıfat olur. Çünkü cahil, bir şey bilmez demektir. ‘’ÜMMİ’’ , Habib-i Ekrem ve Nebiy-yi Muhterem (SAV) Hz. nin hakkında bir öğme sıfatıdır. Nübüvvet risaletine delil olan yüce mucizelerindendir. Bu sebeple Resulullah (SAV) Hz. ne mucize ve peygamberliği hürmetine bu mübarek isim verildi. Çünkü o hiç bir kimseden bir harf bile öğrenmedi. Kitap okumadı, incelemedi. Evvel ve Ahir ilimleri kendisinde topladı. Bütün eşyayı hakikat ve künhü, aslı üzere beyan buyurdu. Kendinden önce gelen enbiya ve mürselin hazretlerinin hallerini ve mucizelerini, aralarında olan halleri ve kıssalarını yalanlayanların yok oluşlarını olduğu gibi haber verdi. Kendi zamanında olan olayları ve onların çarelerini ve Hak Celle ve Ala’ nın kullarına buyurduğu şeriatı ve işlenen günahlara karşı yapılacak şeyleri, hasılı bütün emir ve nehiyleri haber vermiştir. Ve bu haberleri evvelce Hz. Musa (AS) a gönderilen Tevrat-ı Şerife ve İsa (AS) a verilen İncil-i Şerife uygun olarak ve onları tasdik ederek bildirmiştir. Kendisinden sonra meydana gelecek şeyleri, kabir hallerini, Mahşer gününün olacaklarını , korkusunu ve şiddetini haber vermiştir. Bütün bunlar nübüvvetine mucize olup risalet davasının sadık olduğuna adil şahit ve kesin nişanedir, hüccettir. Çünkü bunları kimsenin , öğrenmeden veya işitmeden, bir kitap okumadan haber vermesi mümkün değildir. Bu haberi de Resulullah (SAV) Hz.lerine vahiy ile bildiren Hak Celle ve Ala Hazretleridir. Vahiy ise peygamberlerden başkasına gönderilmez. Böylece ümmilik Resulullah (SAV) hakkında medih bildiren bir isim olmuştur. Nitekim Hak Celle ve Ala Hazretleri Kur’an-ı Azimüşşan’da: الَّذِينَ يَتَّبِعُونَ الرَّسُولَ النَّبِيَّ الأُمِّيَّ الَّذِي يَجِدُونَهُ مَكْتُوبًا عِندَهُمْ فِي التَّوْرَاةِ وَالإِنْجِيلِ يَأْمُرُهُم بِالْمَعْرُوفِ وَيَنْهَاهُمْ عَنِ الْمُنكَرِ وَيُحِلُّ لَهُمُ الطَّيِّبَاتِ وَيُحَرِّمُ عَلَيْهِمُ الْخَبَآئِثَ وَيَضَعُ عَنْهُمْ إِصْرَهُمْ وَالأَغْلاَلَ الَّتِي كَانَتْ عَلَيْهِمْ فَالَّذِينَ آمَنُواْ بِهِ وَعَزَّرُوهُ وَنَصَرُوهُ وَاتَّبَعُواْ النُّورَ الَّذِيَ أُنزِلَ مَعَهُ أُوْلَئِكَ هُمُ الْمُفْلِحُونَ Ellezîne yettebiûner resûlen nebiyyel ummiyyellezî yecidûnehu mektûben indehum fît tevrâti vel incîli ye’muruhum bil ma’rûfi ve yenhâhum anil munkeri ve yuhıllu lehumut tayyibâti ve yuharrimu aleyhimul habâise ve yedau anhum ısrahum vel aglâlelletî kânet aleyhim, fellezîne âmenû bihî ve azzerûhu ve nasarûhu vettebeûn nûrellezî unzile meahu ulâike humul muflihûn(muflihûne). Onlar ki, yanlarındaki Tevrat'ta ve İncil'de yazılı buldukları ümmî, nebî, resûle tâbî olurlar. Onlara ma'ruf ile (irfanla) emreder, onları münkerden nehyeder ve onlara tayyib olanları (temiz ve güzel olan şeyleri), helâl kılar. Habis olanları (kötü ve pis şeyleri), onlara haram kılar. Ve onların, ağırlıklarını (günahlarını sevaba çevirip, günahlarının ağırlığını) kaldırır. Ve üzerlerindeki zincirleri, (ruhu vücuda bağlayan bağ ve fetih kapısının üzerindeki 7 baklalı altın zincir) kaldırır. Artık onlar, O'na îmân ettiler ve O'na saygı gösterdiler ve O'na yardım ettiler ve O'nunla beraber indirilen Nur'a (Kur'ân-ı Kerim'e) tâbî oldular. İşte onlar, onlar felâha (kurtuluşa, cennet mutluluğuna ve dünya mutluluğuna) erenlerdir. (Araf süresi,ayet:157) diye Resul sallallahü aleyhi ve sellem’i medih buyurmuşlardır. Kimileri de : Peygamberimize ÜMMİ demek MEKKİ demektir! Çünkü Hak Tebareke ve Teala Hazretleri önce Kabe’yi Mükerremin yerini yarattı. Sonra o yeri çevresine kadar uzattı. Batı ve doğuya kadar yerini büyüttü. Önce Kabe yeri yaratılıp başka yerler ondan uzayıp genişlediğinden anaya benzetilip Mekke-yi Mükereme’ ye ÜMMÜL KURA = Köylerin Anası denildi. Böyle Resul (SAV) de bu Ümmül Kura olan Mekke’ den teşrif ettiği için MEKKİ manasına ÜMMİ mübarek adıyle isimlendirildi, dediler. Resulullah (SAV) in Mekki olduğuna iman ve bunu tasdik vacibdir. Arap kavminin birçoğu da okuyup yazma bilmediğinden onlara da Ümmi sıfatı verilmiştir. Fakat Resul (SAV) Arapların içinden bütün insanlara peygamber gönderildiği için Arabi manada ÜMMİ diye isimlendirilmiştir. Onun Arabi olduğuna iman ve tasdik de vacibtir. Ayrıca , Hak Teala Hazretleri bütün yaratıklardan önce MUHAMMED NURU ‘ nun hepsinin aslı olduğundan manasına da ÜMMİ denildi. Bu mana NUR mübarek adında uzun uzadıya anlatılmıştır. Ve hem de Resulullah (SAV) Hazretleri varlık alemine geldiğinden ta Beka sarayına teşrif edinceye kadar hiçbir mübarek azasından ve güzel cisminden , yüce kalbinden Hüda’ nın rızasına aykırı hiçbir şey meydana gelmemiştir. Belki, daima ibadet ve Taat ve Allahü Teala’nın rızasına uygun hizmette daim ve sabit kalmıştır. Anasından doğduğu temizlik ve paklık ile kalıp kendisine ayıp bulaşmamıştır. Bu sebeple TAHİR manasına da kendileri ÜMMİ diye isimlendirildi. MUHTARÜN 103 _ Allahümme salli ve sellim alâ menismühü MUHTARÜN (sallallahü aleyhi ve sellem): Resulullah (SAV) Hazretleri, Hak Celle ve Ala, indirdiği Tevrat-ı Şerifinde bu isim ile zikir buyurmuştur. Nitekim Ka’bül Ahbar (R.anh) dan şöyle rivayet edilmiştir: - Tevrat-ı Şerifte Resulullah (SAV) in medhinin beyanında Hak Sübhanehu ve Teala azamet ve celaliyle: - Muhammedün abdiyel mütevekkilül Muhtarü , diye zikir ve tavsif eylemiştir. Ayrıca Hak Celle ve Ala Hazretleri , Resulullah (SAV) i bütün yaratıklardan seçti. İlahi tecelliyata kavuşturdu. Yezdani tekrimat ile yüce derecelere , en üstün rütbelere eriştirdi. Kendisini Habib tanırdı. Bu sebepten Resul (SAV) Hazretlerine MUHTAR seçkin denildi. Nitekim Resul (SAV) inci saçan dilleriyle şöyle buyurmuşlardır: - Gerçektir ki Allahü Azimüşşan Hazretleri , yarattıklarından Adem oğullarını hayırlı kıldı. Adem’ den Arab’ ı ve Arab’ dan da beni seçti. Böylece ben hayırlıdan hayırlıya seçilmekten geri kalmadım. ECİRÜN 104 _ Allahümme salli ve sellim alâ menismühü ECİRÜN (sallallahü aleyhi ve sellem): Resulullah (SAV) Hazretleri, kendisinden yardım isteyenlerİ, mazlumların üzerinden zulmü atıp zâlimden kurtardığı için hem de Ceza gününde isyana batmış olan günahkarlar ki mağfiret olunmayıp Cehenneme emrolunmuşlardır, onların şefaat niyazlarını kabul edip azap ateşinden kurtardığı için mübarek isimlerine ECİR denildi. CEBBARÜN 105 _ Allahümme salli ve sellim alâ menismühü CEBBARÜN (sallallahü aleyhi ve sellem): Bu mübarek isim Allahü Teala’nın Davud (AS) a indirdiği Zebur kitabında: - Takaled eyyühel Cebbarü seyfeke! diye zikir buyurulmuştur. CEBBAR , cebreden, zorlayan demektir. CEBBAR ‘ ın birkaç manası vardır. Birisi kahretme, galebe anlamındadır. Resulullah (SAV) Hazretleri şirk ehline ve küfür ehline, asi olanlara, bu yolları bırakmalarına cebir ve kahredip usanmamış inad edenlerle cihad etmiş, boğuşmuştur. Böyleye Allah’ın yardımı ile kafirleri öldürmüş, mal ve mülkünü ganimet olarak almış, aile ve evladlarını esir etmiş, diyarlarından da çıkartarak küfür ve delaletlerini terkettirip imanı kabul ettirmiştir. Böyle cebirle hareket ettiğinden kendi mübarek adına CEBBAR (SAV) denildi. Bir de CEBBAR gani kılmak anlamına da gelir. Resulullah (SAV) Hazretleri fıkara ve yoksullara, zayıflara , yetim ve dullara, bütün muhtaçlara pek çok sadaka ve ihsanda bulunup onları gani ettiğinden dolayı da adına CEBBAR denilmiştir. Resul (SAV) in cömertliği, eliaçıklığı haddinden fazla olduğu için ümmetinden nimet ve varlığı, mal çokluğu bol olanlar ona uymalıdırlar. Onlara layık olan, fıkara ve zayıflara , yetim ve dullara ve muhtaçlara kerem ve ihsanda bulunmaktır. Bunun gibi ümmetin alimlerine de layık ve vacib olan şudur ki şeriat hükümlerinden ve ona bağlı işlerden bilgisizleri öğretmeli ve onları ilim ile zenginliştirmelidir. Resul (SAV) , küfür ve delalet ehlinin delaletlerini kırmak için hidayet, iman nuru ile ıslah ve asilerin isyanını kırarak günahlarından tevbe ile onları ibadete irşad ve ıslah ettiğinden mübarek adına CEBBAR denildi. Bir de çok büyük olan hurma ağacına nahle*yi cebbare derler ki- yüce, çok yüksek hurma demektir. Resul (SAV) in yüce şanı da çok yükseklerde ve kadri, menzilesi çok yüce olduğundan da mübarek isimlerine CEBBAR denildi. EBULKASIMİ 106 _ Allahümme salli ve sellim alâ menismühü EBULKASIMİ (sallallahü aleyhi ve sellem): Bu isim, hazretlerinin mübarek künyesidir, ilk evladı olan Kasım (R.anh) a izafetle ‘’ EBUTTAHİR 107 _ Allahümme salli ve sellim alâ menismühü EBUTTAHİR (sallallahü aleyhi ve sellem): Bu da Resulullah (SAV) in mübarek künyeleridir. EBUTTAYYİB 108 _ Allahümme salli ve sellim alâ menismühü EBUTTAYYİB (sallallahü aleyhi ve sellem): Bu da Resulullah (SAV) in mübarek künyeleridir. Evladları olan Tahir ve Tayyib’ e izafetle EBUTAHİR VE EBUTAYYİB diye künyelendi. Gerçek olan ise Tahir ve Tayyib ikisi birdir. Buna Abdullah da dediler. Resul (SAV) Efendimiz Hazretlerine nübüvvet ve risalet gelip alemden küfrü ve karanlığı kaldırıp iman nurunu yaydıktan sonra ABDULLAH (R.anh) dünyaya gelmişti. Ona Tahir ve Tayyib denildi. Kasım ile Abdullah (R.anh) lar Hazret-i Haticetül Kübra (R.anha) dan dünyaya gelmişlerdir. Ebu İshak (Allah rahmet eylesin): - Tahir başka evladı ve Tayyib başka evladı idi, demiştir. EBU İBRAHİME 109 _ Allahümme salli ve sellim alâ menismühü EBU İBRAHİME (sallallahü aleyhi ve sellem): Bu da Resulullah (SAV) in mübarek künyeleridir. İbrahim, bütün evladlarından sonra Mariye adındaki cariyeden olmuştur. Cebrail (AS) Hazret-i Resul (SAV) Efendimizi EBU İBRAHİM diye künyelendirmiştir. MÜŞEFFA’ ÜN 110 _ Allahümme salli ve sellim alâ menismühü MÜŞEFFA’ ÜN (sallallahü aleyhi ve sellem): Resulumuz (SAV) Efendimiz Hazretlerinin bütün şefaatleri Allahü Teala Hazretlerinin makbulü olduğundan mübârek isimlerine MÜŞEFFA denildi. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
menekse1 Yanıtlama zamanı: Mart 24, 2013 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mart 24, 2013 AyetelKursiyi sevgili Peygamberimizin adlari sayisinxa okursak mutlaka kabul olurmus, Sallalahu Ala Muhammed Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
NURLAN Yanıtlama zamanı: Mart 24, 2013 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mart 24, 2013 Onlar ki, yanlarındaki Tevrat'ta ve İncil'de yazılı buldukları ümmî, nebî, resûle tâbî olurlar. Onlara ma'ruf ile (irfanla) emreder, onları münkerden nehyeder ve onlara tayyib olanları (temiz ve güzel olan şeyleri), helâl kılar. Habis olanları (kötü ve pis şeyleri), onlara haram kılar. Ve onların, ağırlıklarını (günahlarını sevaba çevirip, günahlarının ağırlığını) kaldırır. Ve üzerlerindeki zincirleri, (ruhu vücuda bağlayan bağ ve fetih kapısının üzerindeki 7 baklalı altın zincir) kaldırır. Artık onlar, O'na îmân ettiler ve O'na saygı gösterdiler ve O'na yardım ettiler ve O'nunla beraber indirilen Nur'a (Kur'ân-ı Kerim'e) tâbî oldular. İşte onlar, onlar felâha (kurtuluşa, cennet mutluluğuna ve dünya mutluluğuna) erenlerdir. (Araf süresi,ayet:157) 1 Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
deniz_77 Yanıtlama zamanı: Mart 24, 2013 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Mart 24, 2013 AyetelKursiyi sevgili Peygamberimizin adlari sayisinxa okursak mutlaka kabul olurmus, Sallalahu Ala Muhammed Süleyman Cezüli 201 adet isim belirtmiş. İmam-ı Kastalani 1000 adet demiş. İbn-i Faris de 2000 adet demiş Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
menekse1 Yanıtlama zamanı: Mart 24, 2013 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mart 24, 2013 Ben 201 adet diye okumustum Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
pelincim Yanıtlama zamanı: Mart 24, 2013 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mart 24, 2013 Allahümme salli ve sellim alâ menismühü MUHTARÜN (sallallahü aleyhi ve sellem)... Allah Razı Olsun............. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
deniz_77 Yanıtlama zamanı: Mart 24, 2013 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Mart 24, 2013 Allahümme salli ve sellim alâ menismühü MUHTARÜN (sallallahü aleyhi ve sellem)... Allah Razı Olsun............. cümlemizden... Ben 201 adet diye okumustum okuyalım var mı Ayetel kürsi gibisi:) Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Önerilen Mesajlar
Sohbete katıl
Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.