frezya Oluşturma zamanı: Nisan 20, 2013 Paylaş Oluşturma zamanı: Nisan 20, 2013 Sevgili okuyucularım, ülkemiz Birinci Dünya Savaşı’ndan yenik çıkmış, vatan işgal edilmiş, hain Osmanlı yönetimi Sevr Anlaşması’nı imzalamıştı. Vatan böylece Kürdistan-Ermenistan diye bölünmüştü. Sevr’i imzalayan ekibin başında Vahdettin isimli hain padişahın eniştesi Damat Ferit vardı. Bağımsızlığımızı silahla koruduk ve kazandık. 24 Temmuz 1923 günü yedi düvelle imzaladığımız Lozan Anlaşması’yla kapitülasyonları kaldırdık, egemenliğimizi yeniden kurduk. Yaklaşık üç ay sonra Cumhuriyet ilan edildi. Lozan Anlaşması’na bir hüküm koydurmuştuk: “Milli Mücadelede vatana ihanet eden, Türk askerini arkadan vuran, Padişah yönetimine destek veren 150 kişi sınır dışı edilecek, Türkiye’ye girmelerine bir daha izin verilmeyecekti. O sırada yurtdışına kaçmış olanlar da ülkeye gelemeyecekti.” Lozan’ın bu hükmü doğrultusunda başka hiç kimse yargılanmadı, vatana ihanetten ceza almadı. Yurtdışına sürülen bu hainler, “150’likler” olarak bilinir. İçlerinde eski bakanlar, Meclis üyeleri, gazeteci ve yazarlar, Vahdettin isimli pisliğin saraydaki yakın adamları, polisler, askerler, o yüz karası Sevr Anlaşması’nı imzalayanlar ve kurulan Harp Divanı mahkemelerinde nice yurtsevere idam cezaları yağdıran Nemrut Mustafa gibi hakimler vardı. Bir zamanlar gücü ellerinde tutar ve kendilerini “İlah gibi” dokunulmaz görürlerdi. İhanet şebekesi vatan topraklarından defolup gitti. 1938 yılında Atatürk döneminde çıkarılan bir yasayla bunlara af getirildi. İsteyenler vatana döndü, istemeyenler yurtdışında kaldı ve oralarda öldü. *** Artık aradan uzun yıllar geçti ve biz bu “150’likler” olayını unuttuk gitti. Şimdi karşımızda bir başka rakamla anılan yeni bir liste var: “63’lükler.” Bunların kim olduğunu, neye hizmet ettiğini artık hepimiz biliyoruz. Bunlar Tayyip’in seçmece karpuzları olarak tek tek toplanıp piyasaya sürüldü. “Analar ağlamasın, kan dökülmesin” yutturmacasıyla Meclis devre dışı bırakıldı, terör örgütü ve onun başı olan katille pazarlık masaları kuruldu, Türkiye’nin dört bir yanına “Akil adamlar” diye sevk edilen şahıslar için devletin parası, görevlileri ve olanakları seferber edildi. Aldıkları payeden dolayı hepsi memnun ve mutlu! Türkiye turuna çıkarıldılar. Gittikleri her yerde Türk Milleti’nin protestolarıyla yüz yüze geliyorlar. Bazılarının reklam filmi çekimi, ekranda pop yarışması jüri üyeliği, konseri, başka randevuları olduğu için bu kutsal görevden (!) kaçıp toplantılara gelmiyorlar ama sorun değil! Kimdir bunlar? Bu tiyatronun oyuncuları ve figüranları kimlerden oluşuyor? Yandaş medya yazarları, Kürtçüler, şeriatçılar, Fethullah ekibinin soytarıları, üniversite hocaları, liboşlar Atatürk düşmanları ve Ermeniciler. En büyük iki ortak özelliğe sahipler: - Hepsi Tayyip’in elemanı. - Hepsi Türkiye Cumhuriyeti ve Atatürk düşmanı. Hele şunlara bakın siz, aferin vallaha! (İçlerinde bu yazdıklarımın aksini iddia eden olursa, yanıtlarını burada kullanmaya söz veriyorum.) *** Bu yüz kızartıcı gerçeği bir kez daha, çok önemle vurguluyorum. Lütfen aklınızdan çıkarmayınız: Bu 63’lükler arasında geçmişte “Evet, Türkler soykırım yaptı. Ermenilerden özür diliyoruz” diye bildiriler hazırlayıp imza atanlar var. Ayrıca “Hepimiz Ermeniyiz” pankartları açılırken alkış tutanlar da var. Kim mi onlar? Tarhan Erdem, Kezban Hatemi, Murat Belge, Doğu Ergil, Oral Çalışlar, Yıldıray Oğur, Yücel Sayman, Mithat Sancar, Baskın Oran, Ali Bayramoğlu, Lale Mansur. Evet, şimdi Tayyip’in bizzat belirlediği 63’lükler listesinde yer almış bulunan bu 11 şahıs, geçmişte “Ermenilerden özür diliyoruz” bildirisine imza koyanlar! Birkaç kişi olsa gam yemem, tam 11 kelle! Bunun rastlantı olduğunu kim iddia edebilir? Burada bunları yazıyorum, belgeliyorum, kendilerinden veya Tayyip’ten bir yanıt bekliyorum, tık yok! Şimdi soruyorum: - Tayyip bu Ermenicileri 63’lükler listesine hangi gerekçeyle soktu? - Önümüz 24 Nisan, güya 1915 yılındaki Ermeni soykırım masalının yıldönümü. Tayyip o gün “Soykırım yoktur” açıklaması yaptığı takdirde, listeye özellikle koyduğu bu Ermenici şahısları, Ermenilerden özür dilemekten utanmayan bu tipleri Türk Milleti’ne nasıl anlatacak? Bu konuda bir şey söylerse, o zaman kendisine soracağız: “O halde bunları akil adamlar listesine niçin koydun?” Bu sorulara yanıt gelmeyeceğini, Tayyip dahil hiçbirinin ağzını açmasının mümkün olmadığını da biliyorum. Evet!.. Geçmişte vatana ihanet eden 150’likler vardı. Şimdi 63’lükler adıyla bilinen seyyar tiyatro kumpanyası var. İlki hakkında tarih hükmünü verdi. İkincisi için bakalım ne diyecek! Emin Çölaşan : 150’likler ve 63’lükler | Sözcü Gazetesi Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
кυвiŁαу Yanıtlama zamanı: Nisan 20, 2013 Paylaş Yanıtlama zamanı: Nisan 20, 2013 Vahdettin'in torunundan başka ne beklenir ? Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
indigo Yanıtlama zamanı: Nisan 21, 2013 Paylaş Yanıtlama zamanı: Nisan 21, 2013 vay be biz ne milletmişiz arkadaş, korkusundan nasılda ancak bir arada tuzak kurabiliyor bunca melun. tek tek boy ölçülerini alıp sonra üstüste eklersek mi dyorlar acaba.. ermenisi, yalakası, aposu, yalakası, liboşu, yalakası, yobazı, din diyerek aldatanı hepsi nasılda elele örgütlü planlama yapmışlar hemen. ama yok sanırım bu plan yahudi sermayesi ve fikri ile kurulmuş amerikan kaynaklı teşkilattan emredilmiştir sanırım. Ey Türk Gençliği! Birinci vazifen, Türk istiklâlini, Türk Cumhuriyetini, ilelebet, muhafaza ve müdafaa etmektir. Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur. Bu temel, senin, en kıymetli hazinendir. İstikbalde dahi, seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek, dahilî ve haricî bedhahların olacaktır. Bir gün, İstiklâl ve Cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için, içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şerâitini düşünmeyeceksin! Bu imkân ve şerâit, çok nâmüsait bir mahiyette tezahür edebilir. İstiklâl ve Cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler. Cebren ve hile ile aziz vatanın, bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler. Hattâ bu iktidar sahipleri şahsî menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakr ü zaruret içinde harap ve bîtap düşmüş olabilir. Ey Türk istikbalinin evlâdı! İşte, bu ahval ve şerâit içinde dahi, vazifen; Türk İstiklâl ve Cumhuriyetini kurtarmaktır! Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur!<!--[if gte mso 9]><xml> <w:WordDocument> <w:View>Normal</w:View> <w:Zoom>0</w:Zoom> <w:HyphenationZone>21</w:HyphenationZone> <w:PunctuationKerning/> <w:ValidateAgainstSchemas/> <w:SaveIfXMLInvalid>false</w:SaveIfXMLInvalid> <w:IgnoreMixedContent>false</w:IgnoreMixedContent> <w:AlwaysShowPlaceholderText>false</w:AlwaysShowPlaceholderText> <w:Compatibility> <w:BreakWrappedTables/> <w:SnapToGridInCell/> <w:WrapTextWithPunct/> <w:UseAsianBreakRules/> <w:DontGrowAutofit/> </w:Compatibility> <w:BrowserLevel>MicrosoftInternetExplorer4</w:BrowserLevel> </w:WordDocument> </xml><![endif]--> Mustafa Kemal Atatürk 20 Ekim 1927 Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Önerilen Mesajlar
Arşivlendi
Bu konu artık arşivlenmiştir ve başka yanıtlara kapatılmıştır.