Scarface Oluşturma zamanı: Nisan 27, 2013 Paylaş Oluşturma zamanı: Nisan 27, 2013 İmam Hüseyin (as) şöyle buyuruyor: “Ben babamla birlikte karanlık bir gecede Kâbe’yi tavaf ediyorduk. Kâbe’nin etrafı sakinleşmişti, ziyaretçiler uykuya dalmışlardı. Aniden yürek yakan bir ses duyduk. Biri Allah’ın dergâhına yönelerek insanı etkileyici içten bir acıyla yalvarıp ağlıyordu.” Babam bana şöyle buyuru: “Ey Hüseyin! Allah’ın dergâhına sığınan, kırık kalple pişmanlık gözyaşı döken günahkâr bir kulun sesini duyuyor musun? Git onu bul benim yanıma getir.” İmam Hüseyin (as) şöyle devam ediyor: Gecenin karanlığında Kâbe’nin etrafını gezdim, o adamı rükünle makam arasında namaz halinde buldum. Selam vererek şöyle dedim: “Ey Allah’ın pişman olan kulu! Babam Emir’ul- Muminin seni çağırıyor.” Bu sözü duyunca aceleyle namazını tamamladı. Onu babamın huzuruna götürdüm. Babam onun temiz elbise giymiş, yakışıklı bir genç olduğunu görerek şöyle buyurdu: “Sen kimsin?” Genç: “Ben bir arabım.” Emir’ul- Muminin: “Durumun nasıldır? Neden öyle yakıcı bir şekilde ağlıyorsun?” Genç: “Ey Emir’ul- Muminin! Babama isyan etmenin cezasını çekiyorum; onun bedduası yaşandımın temellerini sarstı, sağlık ve huzurumu elimden aldı.” Emir’ul- Muminin: “Olay nedir?” Genç: “Ben laubali bir gençtim, sürekli günah işliyordum, Allah’tan da hiç korkum yoktu. Bana karşı şefkatli olan yaşlı bir babam vardı. Bana her ne kadar nasihat etseydi, sözlerini dinlemezdim. Bana nasihat ettiği zaman, onu azarlıyordum, sövüyordum, bazen de dövüyordum. Bir gün, bir yerde bir miktar para vardı, onu alıp harcamak için o paraya doğru gittim. Babam o parayı almama mani oldu. Ben de parayı zorla elinden alarak onu sert bir şekilde yere vurdum; o esnada babam ellerini dizlerine koyup kalkmak istedi, ama acı ve eziklikten yerden kalkamadı. Paraları alıp işime gittim. O anda, babam bütün arzularının yok olduğunu görüp Allah’ın evine (Kâbe’ye) giderek bana beddua edeceğine dair yemin etti. Birkaç gün sonra da oruç tutup namaz kıldı. Daha sonra yolculuk için hazırlığını tamamlayıp Kâbe’ye yani buraya doğru hareket etti. Ben onu izliyordum; tavaf ettikten sonra Kâbe’nin perdesinden tutarak kırık bir kalp ve yakıcı bir ahla bana beddua etti. Allah’a and olsun ki! Bedduası sona ermeden, bu bedbahtlığa yakalandım, böylece sağlık (nimeti) elimden alınmış oldu.” Genç adam bu sırada gömleğini açarak bedeninin bir tarafının felç olduğunu gösterdi. Genç sözlerinin devamında şöyle dedi: “Bu olaydan sonra bütün yaptıklarıma çok pişman oldum. Babamın yanına giderek özür diledim. Ama o kabul etmedi, kendi evine doğru gitti. Üç yıl bu durumla yaşadım, nihayet hac mevsiminin üçüncü yılı, babamdan, Kâbe’ye giderek bana beddua ettiği yerde benin için hayır dua etmesini ısrarla istedim. Babam lütfederek benim bu ricamı kabul etti. Mekke’ye doğru hareket ettik. Seyyak çölüne yetiştiğimizde artık karanlık çöktü. Caddenin kenarından bir kuş aniden kanatlarını (çırparak) uçunca deve ürktü ve babamı yere attı. Babam taşların üzerine düştü, düşer düşmez de can verdi. Babamı o bölgede defnedip buraya geldim. Biliyorum benim bu kötü kaderim, babamın bedduası ve benden razı olmaması sebebiyledir. Emir’ul- Muminin (as), gencin bu dertli hikâyesini duyduktan sonra şöyle buyurdular: “Senin feryadına koşacak olan, şimdi yetişmiştir; Resululah’tan (saa) duymuş olduğum duayı sana öğreteceğim; içerisinde Allah’ın ism-i azamı olan bu duayı kim okursa, Allah Teala onun duasını kabul eder; gam, üzüntü, hastalık ve fakirlik onun yaşandısından uzaklaşır, günahları ise bağışlanmış olur…” 1 İmam Hüseyin (as), sözünün devamında şöyle buyuruyor: Genç duayı alıp gitti. Zilhicce ayının onuncu gününün sabahı, sevinçli bir halde yanımıza geldi. Sağlığının düzelmiş olduğunu gördük. Genç şöyle dedi: “Allah’a and olsun ki, Allah’ın ism-i azamı bu duadadır. Allah’a and olsun ki, duam kabul oldu, hacetim karşılandı.” Emir’ul- Muminin (as) ondan, nasıl şifa bulduğunu açıklamasını istedi. Genç şöyle dedi: “Zilhiccenin onuncu gecesinde, karanlık her tarafı sardığı herkesin uykuya daldığı bir vakitte, duayı elime alıp Allah’ın dergâhına yakararak gözyaşı döktüm. Kısa bir süre uyudum; uykuda Resulullah’ı (saa) gördüm; mübarek elini omzuma koyarak şöyle buyurdu: “Alah’ın ism-i azamı hürmetine sağ- salim ol ve güzel bir yaşantın olsun.” İkinci kez olarak gözlerim uykuya dalınca şöyle bir ses kulağımda çınladı: “Ey genç! Kalk artık. Allah’ın ism-i azamı ile yakardın ve duan kabul oldu.” Ben uykudan uyandığımda kendimi sağ-salim gördüm. 2 1-İmam’ın (as) ona öğrettiği dua, “Meşlul” adındaki meşhur bir duadır; merhum Şeyh Abbas-i Kummi, o duayı “Mefatih” kitabında nakletmiştir. 2-Bihar, c. 41, s. 225; c. 95, s. 295. Meşlul ismindeki dua “Allah’ım! Ben senin “Bismillahirrahmanirrahim” ismin hürmetine senden diliyorum; ey yücelik ve ikram sahibi, ey diri ve varlıkları ayakta tutan, ey kendisinden başka ilah olmayan diri, ya Hu, ey kendisinden başka kimse “Hu”nun ne demek, nasıl, nerede, hangi nitelikte olduğunu bilmeyen; ey saltanat ve melekût sahibi, ey izzet ve iktidar sahibi, ey –âlemin– padişahı, ey bütün kusurlardan münezzeh, ey selametlik beren, ey gözetip kontrol eden, ey izzet ve kudret sahibi, ey azametli, ey yaratan, ey var eden, ey şekillendiren, ey yarar veren, ey düzen veren, şiddetli olan, ey icat eden, ey varlıkların mercii, ey zalimleri helak eden, ey iyilerin dostu, ey övülmüş, ey ma’bud, ey herkesten uzak, ey herkese yakın, ey kabul eden, ey gözeten, ey hesaba çeken, ey icat eden, ey makamı yüce, ey mevkisi yüksek, ey duyan, ey bilen, ey halim, ey kerim, ey hekim, ey kadim, ey ulu, ey azim, ey şefkatli, ey nimet veren, ey mükâfat veren, ey yardım dilenilen, ey yücelik sahibi, ey cemal sahibi, ey vekil, ey yeten, ey sürçmeleri bağışlayan! Ey nimet ulaştıran, ey azamet sahibi zat, ey yol gösteren, ey hidayet eden, ey her şeyin başlangıcı, ey evvel, ey ahir, ey zahir, ey batın, ey ayakta duran (müstakil) tutan, ey sürekli, ey âlim, ey hakim, ey yargılayan, ey adil, ey herkesten ayrı, ey herkes ve her şeyle birlikte olan, ey tertemiz, ey tertemiz eden, ey her şeye gücü yeten, ey iktidar sahibi, ey büyük, ey azamet sahibi, ey yegane, ey tek, ey ihtiyaçsız, ey doğurmayan ve doğrulmayan ve hiçbir şey O’nun dengi olmayan, ey eşi ve kendisiyle birlikte yardımcısı olmayan ve kendisine müşavir tutmayan, bir desteğe ihtiyacı olmayan ve kendisinden başka ilah bulunmayan; senden başka ilah yoktur; sen zalimlerin söylediklerinden çok yüce ve büyüksün, ulusun. Ey yüce, ey makamı yüksek, ey şanı yüce, ey (müşkülleri) açan halleden, ey çok bağışta bulunan, ey rahatlatan ve dinlendiren, ey yardım eden, ey zalime karşı gelen, ey imdada yetişen, ey helak eden, ey intikam alan, ey ölüleri dirilten, ey insanlardan sonra âlemin varisi olan, ey talep eden, ey galip olan, ey kendisinden hiç kimse kaçamayan, ey tevbeleri kabul eden, ey inleyenlerin imdadına koşan, ey çok bağışlayan, ey sebepleri yaratan, ey kapalı kapıları açan, ey nerede çağrılırsa icabet eden, ey tertemiz, ey şükredenlere nimet veren, ey affeden, ey bağışlayan, ey nurun nuru, ey işleri düzene koyan, ey şefkatli, ey her şeyden haberdar olan, ey sığınak veren, ey aydınlatan, ey basiret sahibi, ey destek veren, ey yüce, ey yegâne, ey tek, ey ebedi, ey dayanak, ey ihtiyaçsız, ey yeten, ey şifa veren, ey vefa eden, ey afiyet veren, ey ihsan eden, ey iyilik yapan, ey nimet veren, ey üstün, ey yüce, ey tek olan, ey yüce olup kahreden, ey malik olup güç yetiren, ey gizli olup her şeyden haberi olan, ey ibadet edilip mükâfat veren, ey kendisine karşı günah işlenip bağışlayan, ey düşünceler kendisini ihata etmeyen, hiçbir göz kendisini göremeyen ve hiçbir şey kendisine gizli kalmayan! Ey beşere rızık veren, ey bütün kaderleri takdir eden, ey makamı yüce olan, ey erkânı sağlam olan, ey zamanı değiştiren, ey kurbanı kabul eden, ey nimet ve ihsan sahibi, ey izzet ve saltanat sahibi, ey Rahim ve Rahman olan, ey her gün bir işte olan, ey hiçbir şey kendisini başka bir şeyden alıkoymayan, ey şanı yüce, ey her yerde hazır olan, ey bütün sesleri duyan, ey duaları kabul eden, ey talepleri yerine getiren, ey hacetleri reva eden, ey bereketleri indiren, ey gözyaşlarına acıyan, ey sürçmeleri affeden, ey sıkıntıları gideren, ey iyiliklerin dostu, ey dereceleri yükselten, ey istekleri veren, ey ölüleri dirilten, ey dağınıkları bir araya toplayan, ey niyetlerden haberdar olan, ey geçip gideni geri getiren, ey sesler kendisine karışmayan, ey istekler kendisini usandırmayan ve karanlıklar kendisini örtmeyen, ey yerin ve göklerin nuru, ey nimetleri veren, ey ıstırapları gideren, ey insanları yaratan, ey ümmetleri bir araya toplayan, ey dertlere şifa veren, ey nur ve karanlıkları yaratan, ey bağış ve ihsan sahibi, ey arşına hiçbir adım ulaşmayan, ey cömertlerin en cömerdi, ey bağışta bulunanların en fazla bağışta bulunanı, ey duyanların en iyi duyanı, ey görenlerin en iyi göreni! Ey kendisine sığınanları koruyan, ey korkanların güveni, ey sığınanların desteği, ey müminlerin dostu, ey yardım isteyenlerin imdadına koşan, ey talep edenlerin maksadı, ey bütün gariplerin arkadaşı, ey bütün yalnızların munisi, ey avarelerin sığınağı, ey kaçanlara yer veren, ey bütün kaybolanları koruyan, ey yaşlı ihtiyarlara merhamet eden, ey küçük bebeğe rızık veren, ey kırılmış kemiği onaran, ey bütün esirleri kurtaran, ey fakir zavallıları zenginleştiren, ey korkup sığınanların koruyucusu, ey tedbir ve takdir sahibi, ey zorlar kendisine çok kolay olan, ey açıklamaya ihtiyacı olmayan, ey her şeye kadir olan, ey her şeyden haberi olan, ey her şeyi gören, ey rüzgârları gönderen, ey sabahları yaran, ey ruhları diriltip mezarından dışarı çıkaran, ey bağış ve ikram sahibi, ey bütün hacetlerin anahtarları elinde olan, ey bütün sesleri duyan, ey geçip giden her şeyden önde olan, ey bütün canları ölümlerinden sonra dirilten, ey zor durumda hazırlığım, ey gurbet (yalnızlık) zamanımda koruyucum, ey yalnızlık zamanımda can yoldaşım, ey nimetli zamanımda velinimetim, ey bütün yollar beni aciz bıraktığı (yüzüme kapandığı) ve akrabalarım beni olayların kucağına teslim ettiği ve arkadaşlarım yardımlarını esirgeyerek beni yalnız bıraktığı zaman sığınağım! Ey desteği olmayanların desteği, ey dayanağı bulunmayanların dayanağı, ey birikimi olmayanların birikimi, ey sığınağı olmayanların sığınağı, ey koruyucusu olmayanların koruyucusu, ey hazinesi olmayanların hazinesi, ey dayanağı olmayanların dayanağı, ey imdada koşacak kimsesi olmayanların imdadı, ey komşusu olmayanların komşusu, ey sürekli yanımda olan komşum, ey sağlam dayanağım, ey yakin üzere benim ilâhım, ey çok eski Kâbe’nin Rabbi, ey şefkatli, ey arkadaş! Beni olayların zor zincirlerinden kurtar, benden bütün gam ve kederleri, fakirlik ve yoksulluğu gider, beni karşısında gücüm olmayan şerden koru ve gücüm yeten şeyde de bana yardım et; ey Yusuf’u Yakub’a döndüren, ey Eyyub’un dert ve acısını gideren, ey Davud’un hatasını affeden, ey İsa b. Meryem’i yükseltip Yahudilerin elinden kurtaran, ey denizin karanlıklarında Yunus’un nidasına icabet eden, ey Musa’yı vahiy kelimelerini almak için seçen, ey Adem’in hatasını bağışlayan ve İdris’i rahmetiyle yüce makama yükselten, ey Nuh’u boğulmaktan kurtaran, ey ilk Ad kavmini ve onun peşinden Semud kavmini helak eden, ey Lut kavmini yok eden ve Şuayb kavmine öfkelenip kahreden, ey İbrahim’i kendisine Halil eden, ey Musa’yı kendisiyle konuşmak için seçen, ey Muhammed’i Allah’ın salatı onun ve bütün Ehl-i Beyt’inin üzerine olsun kendisine habip kılan, ey Lokman’a hikmet veren, ey Süleyman’a ondan sonra kimsenin layık olmadığı bir saltanat veren, ey zorba padişahlar karşısında Zülkarneyn’e yardım eden, ey Hızır’a hayat veren, Yuşa b. Nun için güneşi battıktan sonra geri çeviren, ey Musa’nın annesinin kalbine ilgi yerleştiren ve İmran kızı Meryem’in rahmini temiz kılan, ey Zekeriya oğlu Yahya’yı günahtan koruyan, ey Musa’nın kardeşi ve kavmine karşı öfkesini yatıştıran, ey Zekeriya’ya Yahya’yı müjdeleyen, ey büyük bir kurbanlığı fidye vererek İsmail’i kurban olarak kesilmekten kurtaran, ey Habil’in kurbanını kabul eden ve Kabil’in üzerine laneti kılan, ey Muhammed Allah’ın salatı onun ve bütün Ehl-i Beyt’inin üzerine olsun fethi için orduları yenilgiye uğratan! Muhammed ve Ehl-i Beyt’ine, bütün peygamberlere, mukarreb meleklere ve sana itaat eden herkese salât eyle! Senden, senin kendisinden razı olduğun bir kişinin istediği ve onları kabul etmeyi kendine kesin kıldığın bütün şeyleri istiyorum! Ey Allah, ey Allah, ey Allah, ey Rahman, ey Rahman, ey Rahman, ey Rahim, ey Rahim, ey Rahim, ey yücelik ve ikram sahibi, ey yücelik ve ikram sahibi, ey yücelik ve ikram sahibi; onun (yücelik ve ikramın) hürmetine, onun hürmetine, onun hürmetine, onun hürmetine, onun hürmetine, onun hürmetine, onun hürmetine; kendini isimlendirdiğin veya kitaplarından birinde indirdiğin ya da kendi yanındaki gayb ilminde kendine mahsus kıldığın bütün isimlerin, arşının izzetli makamları, kitabının rahmetinin nihayeti ve “Yeryüzünde bulunan ağaçlar kalem olsa, denizler de mürekkep olsa, arkasından yedi yüz deniz daha gelip yardım etse de Allah’ın kelimeleri yazılsa, yine bunlar tükenir, Allah’ın kelimeleri tükenmez. Allah öyle üstündür, öyle buyruğunun hürmetine senden istiyorum! Kitabında vasıflandırıp “En güzel isimler Allah’ındır. O halde O’na o güzel isimlerle dua edin” dediğin ve “Çağırın beni icabet edeyim size” dediğin ve “Kullarım sana benden sorarlarsa söyle: Ben onlara yakınım. Dua eden, bana dua ettiği zaman onun duasına karşılık veririm” dedin ve “De ki: Ey Nefislerine karşı aşırı giden kullarım, Allah’ın rahmetinden umut kesmeyin. Allah bütün günahları bağışlar. Çünkü O, çok bağışlayan, çok esirgeyendir” dedin güzel isimlerin hürmetine senden istiyorum! Allah’ım! Ben senden istiyorum, ya Rabbi sana dua ediyorum, ey efendim! Sana ümit besliyorum ve ey mevlam, duamı kabul etmene tamah ediyorum. Çünkü sen bana vaat ettin ve ben emrettiğin gibi dua ettim; o halde benim hakkımda sana yakışır bir şekilde davran ey kerim; hamd âlemlerin Rabbi Allah’a mahsustur. Allah’ın salâtı Muhammed ve onun tertemiz Ehl-i Beyt’inin üzerine olsun.” 1 Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
secret_garden Yanıtlama zamanı: Nisan 27, 2013 Paylaş Yanıtlama zamanı: Nisan 27, 2013 babaların duası da bedduası da Rabb e perdesiz ulaşırmış..Rabbim onların güzel dualarından mahrum bırakmasın bizi.. 1 Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
gamzedeyim Yanıtlama zamanı: Nisan 27, 2013 Paylaş Yanıtlama zamanı: Nisan 27, 2013 tersine işleyen durumlar yok sanki. nice babalar(!) karılarını ve çocuklarını çalıştırıp onların parasını alıp dövüp sövüyor bu türden olan babalara karşı gelen evlatlara ayrıcalık tanımalı allah değil mi ama? 1 Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Scarface Yanıtlama zamanı: Nisan 27, 2013 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Nisan 27, 2013 tersine işleyen durumlar yok sanki. nice babalar(!) karılarını ve çocuklarını çalıştırıp onların parasını alıp dövüp sövüyor bu türden olan babalara karşı gelen evlatlara ayrıcalık tanımalı allah değil mi ama?mutlaka anne baba hakkı olduğu kadar evlat hakkıda vardır Hz Ömer in halifeliği sırasında bir adam halifeye gelip oğlunun asiliğinden şikayet eder halife genci çağırıp itaatsizliğinin sebebini sorar gençte halifeye babama sorun bakalım bana dinimi öğretmiş mi bana güzel isim koymuş mu beni evlendirmiş mi der Halife babasına sorduğunda babası hiç birini yapmadığını söyler Halife babanın bu cevabı üzerine sen oğlunun asiliğinden şikayet ettin ama sen oğlunun hakkını yemişsin der. bu kıssa güzel bi örnek bu duruma birisi evli olur çocuğu olur onları döver söver zulum eder kalkıpta ben bu kadının kocasıyım istediğimi yaparım veya bu çocuklar benim istediğimi yaparım diyemez bunları yaparsa sorumlu olur ve vakti geldiğinde hesabını verir Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
NURLAN Yanıtlama zamanı: Nisan 27, 2013 Paylaş Yanıtlama zamanı: Nisan 27, 2013 çok güzel bir kıssa ders almamız gereken yanı çok var ,teşekkürler gökhan kardeşim .. benim bir hoca ablam var o derdiki babanın evladına ettiği dua peygamber duası gibidir ... ama annenin duası Rabbin katında gizlidir ... evladında,anne ve babasına ettiği hayır duası kimbilir ne değerdedir ... babam rahmetli zengin bir adam değildi ama annem ve babam bizim için elinden ne geliyorsa yaptı ..Allahım annemden ve babamdan razı olsun nur içinde yatsınlar mekanları cennet olsun ... 1 Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
çakır Yanıtlama zamanı: Nisan 27, 2013 Paylaş Yanıtlama zamanı: Nisan 27, 2013 İmam Hüseyin (as) şöyle buyuruyor: “Ben babamla birlikte karanlık bir gecede Kâbe’yi tavaf ediyorduk. Kâbe’nin etrafı sakinleşmişti, ziyaretçiler uykuya dalmışlardı. Aniden yürek yakan bir ses duyduk. Biri Allah’ın dergâhına yönelerek insanı etkileyici içten bir acıyla yalvarıp ağlıyordu.” Babam bana şöyle buyuru: “Ey Hüseyin! Allah’ın dergâhına sığınan, kırık kalple pişmanlık gözyaşı döken günahkâr bir kulun sesini duyuyor musun? Git onu bul benim yanıma getir.” İmam Hüseyin (as) şöyle devam ediyor: Gecenin karanlığında Kâbe’nin etrafını gezdim, o adamı rükünle makam arasında namaz halinde buldum. Selam vererek şöyle dedim: “Ey Allah’ın pişman olan kulu! Babam Emir’ul- Muminin seni çağırıyor.” Bu sözü duyunca aceleyle namazını tamamladı. Onu babamın huzuruna götürdüm. Babam onun temiz elbise giymiş, yakışıklı bir genç olduğunu görerek şöyle buyurdu: “Sen kimsin?” Genç: “Ben bir arabım.” Emir’ul- Muminin: “Durumun nasıldır? Neden öyle yakıcı bir şekilde ağlıyorsun?” Genç: “Ey Emir’ul- Muminin! Babama isyan etmenin cezasını çekiyorum; onun bedduası yaşandımın temellerini sarstı, sağlık ve huzurumu elimden aldı.” Emir’ul- Muminin: “Olay nedir?” Genç: “Ben laubali bir gençtim, sürekli günah işliyordum, Allah’tan da hiç korkum yoktu. Bana karşı şefkatli olan yaşlı bir babam vardı. Bana her ne kadar nasihat etseydi, sözlerini dinlemezdim. Bana nasihat ettiği zaman, onu azarlıyordum, sövüyordum, bazen de dövüyordum. Bir gün, bir yerde bir miktar para vardı, onu alıp harcamak için o paraya doğru gittim. Babam o parayı almama mani oldu. Ben de parayı zorla elinden alarak onu sert bir şekilde yere vurdum; o esnada babam ellerini dizlerine koyup kalkmak istedi, ama acı ve eziklikten yerden kalkamadı. Paraları alıp işime gittim. O anda, babam bütün arzularının yok olduğunu görüp Allah’ın evine (Kâbe’ye) giderek bana beddua edeceğine dair yemin etti. Birkaç gün sonra da oruç tutup namaz kıldı. Daha sonra yolculuk için hazırlığını tamamlayıp Kâbe’ye yani buraya doğru hareket etti. Ben onu izliyordum; tavaf ettikten sonra Kâbe’nin perdesinden tutarak kırık bir kalp ve yakıcı bir ahla bana beddua etti. Allah’a and olsun ki! Bedduası sona ermeden, bu bedbahtlığa yakalandım, böylece sağlık (nimeti) elimden alınmış oldu.” Genç adam bu sırada gömleğini açarak bedeninin bir tarafının felç olduğunu gösterdi. Genç sözlerinin devamında şöyle dedi: “Bu olaydan sonra bütün yaptıklarıma çok pişman oldum. Babamın yanına giderek özür diledim. Ama o kabul etmedi, kendi evine doğru gitti. Üç yıl bu durumla yaşadım, nihayet hac mevsiminin üçüncü yılı, babamdan, Kâbe’ye giderek bana beddua ettiği yerde benin için hayır dua etmesini ısrarla istedim. Babam lütfederek benim bu ricamı kabul etti. Mekke’ye doğru hareket ettik. Seyyak çölüne yetiştiğimizde artık karanlık çöktü. Caddenin kenarından bir kuş aniden kanatlarını (çırparak) uçunca deve ürktü ve babamı yere attı. Babam taşların üzerine düştü, düşer düşmez de can verdi. Babamı o bölgede defnedip buraya geldim. Biliyorum benim bu kötü kaderim, babamın bedduası ve benden razı olmaması sebebiyledir. Emir’ul- Muminin (as), gencin bu dertli hikâyesini duyduktan sonra şöyle buyurdular: “Senin feryadına koşacak olan, şimdi yetişmiştir; Resululah’tan (saa) duymuş olduğum duayı sana öğreteceğim; içerisinde Allah’ın ism-i azamı olan bu duayı kim okursa, Allah Teala onun duasını kabul eder; gam, üzüntü, hastalık ve fakirlik onun yaşandısından uzaklaşır, günahları ise bağışlanmış olur…” İmam Hüseyin (as), sözünün devamında şöyle buyuruyor: Genç duayı alıp gitti. Zilhicce ayının onuncu gününün sabahı, sevinçli bir halde yanımıza geldi. Sağlığının düzelmiş olduğunu gördük. Genç şöyle dedi: “Allah’a and olsun ki, Allah’ın ism-i azamı bu duadadır. Allah’a and olsun ki, duam kabul oldu, hacetim karşılandı.” Emir’ul- Muminin (as) ondan, nasıl şifa bulduğunu açıklamasını istedi. Genç şöyle dedi: “Zilhiccenin onuncu gecesinde, karanlık her tarafı sardığı herkesin uykuya daldığı bir vakitte, duayı elime alıp Allah’ın dergâhına yakararak gözyaşı döktüm. Kısa bir süre uyudum; uykuda Resulullah’ı (saa) gördüm; mübarek elini omzuma koyarak şöyle buyurdu: “Alah’ın ism-i azamı hürmetine sağ- salim ol ve güzel bir yaşantın olsun.” İkinci kez olarak gözlerim uykuya dalınca şöyle bir ses kulağımda çınladı: “Ey genç! Kalk artık. Allah’ın ism-i azamı ile yakardın ve duan kabul oldu.” Ben uykudan uyandığımda kendimi sağ-salim gördüm. güzel bir paylaşım.ALLAH razı olsun.öğretilen duayıda yazarsanız çok iyi olur. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Scarface Yanıtlama zamanı: Nisan 27, 2013 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Nisan 27, 2013 güzel bir paylaşım.ALLAH razı olsun.öğretilen duayıda yazarsanız çok iyi olur. yazdım kardeşim şimdi Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
çakır Yanıtlama zamanı: Nisan 28, 2013 Paylaş Yanıtlama zamanı: Nisan 28, 2013 yazdım kardeşim şimdi ALLAH senden razı olsun.çok güzel bir paylaşım. 1 Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
eltusa Yanıtlama zamanı: Nisan 29, 2013 Paylaş Yanıtlama zamanı: Nisan 29, 2013 soluksuz okudum allah razı olsun bu duayı bizlere ulaştırdığın için çok tşlr 1 Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Hak Aşığı Yanıtlama zamanı: Nisan 29, 2013 Paylaş Yanıtlama zamanı: Nisan 29, 2013 Babanın duası ve bedduası tez ulaşırmış duydum... ALLAH başımdan eksik etmesin ahını almadım duasını eksik etmez RABBİM onu bize muhtaç etmesin her daim sağlıkla başımızda dursun bizi onlara hayırlı evlat eylesin inşallah 1 Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Önerilen Mesajlar
Sohbete katıl
Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.