İη¢ιѕєℓ Oluşturma zamanı: Temmuz 30, 2013 Paylaş Oluşturma zamanı: Temmuz 30, 2013 “Bir genç bana ısrarla ulaşmak istedi, ‘buyur gel’ dedim. Gelince baktım, masum, terbiyeli, efendi, düzgün, saygın görünümlü bir delikanlı. Sorunu ne imiş: Birkaç yıldır bağlantılı olduğu bir kıza âşıkmış, gelecek yaz evlenmeyi tasarlamışlarmış; ama büyük bir sorunu varmış ve yardımım gerekiyormuş. Kendisi ortaokulu bitirdiği halde kızı üniversitede okuduğuna inandırmış. Babası fakir bir işçi olduğu halde fabrikatör bir zengin olduğuna inandırmış. Daha birçok yalan uydurarak kızı kandırmış. Nihayet kız bir şekilde ailesinin fakir olduğunu öğrenip şoka girip bağlantıyı koparmış, kendisi de bu yüzden bunalıma girmiş. Dürüstlüğe dönmekten ve yaptığına tövbe edip Allah'tan yeni bir fırsat dilemekten başka çaresi olmadığını söyledim. Ne gerek vardı! Oysa kendini olduğu gibi kabul etse, halinden razı olma erdemine tutunsa bu şoku yaşatmayacak ve böyle bir utançta boğulmayacaktı. Yüce Yaradan “Emrolunduğun gibi dosdoğru ol.” (Hud 112) buyurur. Ne ürettiğin süte su kat ve ne de sattığın çürük elmaları gizle. Tamam, her sırrını söylemen gerekmiyor. Tamam, kendini veya malını pazarlamıyorsan, sorunlarını senden başkası bilmesin. Ama dürüst ol. ‘Ya doğruyu söyle ya da sus.’ Yalancının yalanı eninde sonunda ortaya çıkar ve bir yalan kırk kısmet kapatır. Hele de böylesine büyük yalanlarla hayatını yöneten, hayatta güvenilmez, kimsesiz, yapayalnız kalır. Cennete de bu kafayla gidemez. Tahtı bahtı bağışlayan Allah değil mi? İkiyüzlülükle, kurnazlıkla Allahı mı kandıracağız? Allah insanın yalanını eninde sonunda yüzüne çarpmıyor mu? Keşke bu gerçeği gençlerimize anne-babaları bebeklikten itibaren öğretebilseler de hayatlar böyle üzücü biçimde sönüvermese.." Dr. Muhammed Bozdağ Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Önerilen Mesajlar
Sohbete katıl
Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.