Renan Oluşturma zamanı: Kasım 11, 2013 Paylaş Oluşturma zamanı: Kasım 11, 2013 ADET KANAMASININ OLUŞMASINDA RAHİM VE YUMURTALIKLARDA FONKSİYONEL DEĞİŞİKLİKLER A. ADET DÖNGÜSÜ (Menstruel Siklus) Kadınlarda bir adetin başlangıcından itibaren diğer bir adetin başlamasına kadar geçen zamana "siklus" denir. Bir siklus ortalama olarak 28 gün (4 hafta) devam eder ve her seferinde 3-7 gün süren endometrial kanama (menstruasyon kanaması, adet kanaması) olur. Sağlıklı bir siklusun amacı, kadının üreme fonksiyonunu garanti altına almaktır. Bir menstruel siklus boyunca kaybedilen kan miktarı ortalama 60-80 ml.'dir. Normal menstruasyon (adet), bir ovulatuar (yumurtlama olan) adet siklustan sonra, rahim iç zarı olan sekretuar endometriumun (progesteron hormonu etkisi altındaki endometrium) dökülmesidir. Adet kanaması, endometriumdaki yapım ve yıkım olaylarının bir neticesi olmakla beraber, bu değişiklikler ovaryum hormonlarının etkisi ile olur. Hipotalamustaki arka beyinden bazı faktörler salgılanır, bunlar hipofiz ön lobundan gonadotropin (FSH-LH) adı verilen hormonları salgılatır. Bu hormonlar ise over üzerine etki ederek, over hormonlarının (östrojen ve progesteron) salgılanmasına neden olur. Hipotalamus, hipofiz, over arasındaki bu ahenkli çalışmanın bozulması, çeşitli siklus bozukluklarına neden olur. Normalde bir menstruel siklusta 3 faz görülür: Folliküler faz, Ovulatuar faz, Luteal faz. Siklusun folliküler fazı daha çok östrojen hormonunun etkisi altındadır ve endometriumda poliferasyon (kalınlaşma) meydana gelir. Siklusun luteal fazı ise en çok corpus luteumdan salgılanan progesteron hormonunu etkisi altındadır ve bu hormon endometriumu sekresyon fazına sokar. Neticede endometrium tabakası dökülerek menstruasyon olayı meydana gelir. Hipotalamus, beyinde kiazma optikusa yakın, küçük nervöz dokudur. Hipofiz bezi ise sella tursika'da bulunur. Bir sap ile hipotalamusa bağlıdır. Ayrıca hipotalamik hormonları direk olarak hipofize taşıyan vasküler (damarsal) bir sistem ile de hipotalamusa bağlıdır. Bu vasküler sisteme portal sistem adı verilir. Hipofiz yapı bakımından farklı iki parçaya ayrılır. Küçük olan arka loba "nörohipofiz", büyük olan ön loba "adenohipofiz" denir. Hipotalamustan LH-RH (luteinize edici hormonu serbestleştiren hormon), TRH (thyrotropin releaising hormon- thyrotropin serbestleştici hormon), PRF (prolaktin releasing faktör- prolaktin serbestleştirici faktör) ve PIF (prolaktin inhibiting faktör- prolaktini önleyen faktör) salgılanmaktadır. Adenohipofizden ise hipotalamik hormonlar etkisiyle FSH (follikül stimüle edici hormon), LH (luteinize edici hormon), PRL (prolaktin; süt salgılatıcı hormon), GH (grouth hormon-büyüme hormonu), TSH (troid stimüle edici hormon) ve ACTH (adreno cortico tropik hormon-böbreküstü bezi korteksini besleyen hormon) salgılanmaktadır. B. MENSTRUEL SİKLUS BOYUNCA HORMONAL DEĞİŞİM Hipotalamustan (seksuel merkez) LH-RH salgılandıktan sonra hipofize gelerek gonadotropinlerin (FSH-LH), özellikle LH'nın salgılanmasına neden olur. Siklusun başında FSH yüksek düzeyde salgılanırken, siklus ortasına doğru FSH değerinde bir miktar düşme olur. Follikül fazında LH değerleri, aynı fazdaki FSH değerlerine yakın veya biraz düşüktür. Ovulasyon gününe yakın devrelerde, overlerde bol miktarlarda salgılanan östrogenlerin pozitif retro (geriye doğru) kontrolü sonucu LH yükselmeye başlar ve nihayet pik yaparak ovülasyonun meydana gelmesini sağlar. Estradiol piki LH pikinde 24 saat önce, başka bir ifadeyle ovülasyondan 36-60 saat önce meydana gelmektedir. Progesteron folliküler fazda çok düşüktür. Yumurtalıklarda ovülasyondan sonra meydana gelen korpus luteum tarafından salgılanmaktadır. Progesteron ovulasyondan itibaren yükselmeye başlar, luteal faz ortasında en yüksek değere ulaşır, daha sonra giderek düşer. C. MENSTRUEL SİKLUSTA ENDOMETRİAL DEĞİŞİKLİKLER Rahim iç mukozası olan endometrium, bazalis ve fonksiyonalis tabakası adı verilen iki tabakaya ayrılır. Menstruasyon esnasında endometriumun fonksiyonalis tabakası kanama ile dökülür. Östrojen ve progesteron hormonlarının etkisi altında endometrium bezlerinde (gland), bağ dokusunda ve bunları besleyen kan damarlarında histolojik olarak tespit edilen bazı değişiklikler meydana gelir. Buna göre endometriumun proliferasyon, sekresyon ve menstruasyon olmak üzere üç fazı vardır: Proliferasyon fazı: Overlerden östrojen salgısı arttıkça, buna bağlı olarak endometriumda bazalis tabakasında bez ve bağ dokusunda damar sayısı artarak kalınlaşma meydana gelir. Ovulasyona kadar süren bu devreye "proliferasyon fazı" denir. Bu faz 10 gün kadar devam eder. Bu faz sonunda fonksiyonalis tabakası 4-5 mm. kalınlıktadır. Sekresyon fazı: Ovulasyon (yumurtlama) olması ile birlikte yerinde corpus luteum adı verilen sarı cisim oluşur ve progesteron hormonu salgılamaya başlar, salgılanmaya başlayan progesteron etkisi altında, endometrium yeni bir faza girer, bu faza sekresyon fazı denir. Bu faz ovulasyondan, menstruasyona kadar ortalama 14 gün kadar sürer. Sekresyon fazında corpus luteumdan salgılanan hormonların etkisi ile bezlerde arterler de kıvrılmalar görülür. Spiral arterler belirgin olarak ortaya çıkar. Bu fazda endometrium 6-7 mm. kalınlık kazanır. Menstruasyon fazı: Östrojen ve progesteron seviyelerinin düşmesine bağlı olarak beslenme bozukluğu sonucu, fonksiyonel tabakada meydana gelen atılmayla ilgili kanamaya "menstruasyon" denir. Fonksiyonel tabakada meydana gelen bu atılmaya, "deskuamasyon" denir. Ancak östrojen yeniden salgılanmaya başladığından, buna bağlı olarak aynı anda bazal tabakada tamir başlar. Bu tamir olayına "rejenerasyon" denir. Aşağı yukar 4-5 gün kadar süren menstruasyon olayı içinde deskuamasyon ve rejenerasyon birlikte, içiçe seyreder. D. MENSTRUEL SİKLUSTA OVARİAL DEĞİŞİKLİKLER Ovaryumda bir siklusun seyri esnasında periyodik olarak fonksiyonel ve anatomik değişiklikler meydana gelir. Bu değişiklikler içinde en önemlisi ovulasyonla yumurta hücresinin serbestleşmesidir. İntrauterin hayatta (fetüs rahim içinde iken) sayıları 2 milyon iken, giderek geriler ve doğum sırasında yeni doğan kız çocuğunun overlerinde yaklaşık 400.000 primordial follikül kalır. Cinsel olgunluk çağında bunlardan ancak 400 - 450'si ovulasyon şansına sahiptir. Diğerleri, gelişmeye girdikten sonra, çeşitli aşamalarda atrezi ile harap olacaklardır. 1-Folliküler faz: Overlerdeki primordial folliküllerin bir bölümü inaktif ve birkaçı gelişme süreci içindedir. Primordial follikülde ovum (oocyte-yumurta hücresi) etrafında bir sıra granüloza öncüsü kübik epitel ve bağ dokusundan oluşan lamina basalis vardır. Ovumu çevreleyen hücreler FSH etkisi ile granüloza hücreleri dönüşerek primer folikül meydana getirir. Granülosa hücreleri proliferasyonla çoğalarak çok katlı bir tabaka haline gelir ve "sekonder folikül adını" alır. Granüloza hücrelerinin salgıladığı mucopolisakkarid'le ovum etrafında zona pellusida tabakası belirir. Hızla çoğalan granüloza hücreleri arasında yer yer sıvı birikmeye ve birleşerek sıvı dolu boşluk (antrum) gelişmeye başlar (follikül boşluğu). Yukarıda bahsedilen lamina basalis çevresindeki stroma (bağ dokusu), içte teka interna ve daha dışta teka externa tabakalarına dönüşür. Yumurta hücresi (ovum), granülosa hücrelerinin folikül boşluğuna doğru yaptığı kumulus ooforus (cumulus oophorus) ortasında yerini alır. Follikül çapı 0,3 mm.'den 3-8 mm.'ye kadar büyür ve "tersiyer follikül" adını alır. Bu hale gelmiş olan follikül, ovulasyona kadar biraz daha gelişerek nohut cesametini alır ve graaf follikülünü meydana getirir. Artık graaf follikülü ovulasyona (yumurtlama) hazırdır. Graaf follikülünün en dış kısmını teşkil eden theca externa tabakası gevşek bağ dokusundan ibaret iken içteki theca interna tabakası damardan zengin bağ dokusudur. Antrumu dolduran ve östrojenden zengin olan sıvıya likör folliküli denir. Kümulus ooforus içindeki ovum 100-130 mikron büyüklüğünde olup genç ve primer oosit haline dönüşür. Ovaryumlardaki 400.000 kadar olan primordial folliküllerden sadece 450-500 tanesi graaf follikülü haline gelir. Diğerleri sekonder veya tersiyer follikül haline geldikten sonra atreziye uğrarlar. 2-Ovulasyon (yumurtlama): Graaf follikülü FSH-LH hormonları arasındaki dengenin değişmesi ile yırtılır ve ovum etrafında cumulus oophorus hücreleri ve bir miktar follikül sıvısı ile birlikte karın boşluğuna atılır. Sıvı akımına kapılan ovum, fimbriaların emici hareketleri ile tuba lümenine taşınır. Ovulasyon sırasında bazı kadınlar ovulasyon (yumurtlama) sancısı duyarlar. 3-Corpus luteum fazı: Ovulasyondan sonra follikül duvarı çöker, kıvrılır, boşluğa fibrin sızar. Granüloza ve theca hücreleri lipoid birikimi ile luteinizasyona uğrar ve "sarı cisim=corpus luteum" adını alır. Ovülasyon gebelik ile sonuçlanmazsa yaklaşık 12. gün corpus luteumda gerileme başlar. Bağ dokusu hızla yayılır, corpus luteum yerinde zamanla bir nedbe dolusu kalır, buna "corpus albikans" denir. Gebelik oluşursa, corpus luteum giderek büyür ve "corpus luteum graviditis (gebelik corpus luteumu)" adını alır. Progesteron ve östrojen salgılar. Gebelik 3 aylık olduktan sonra corpus luteum geriler ve plasenta onun fonksiyonunu üzerine alır. Özetle: Ovaryumda normal siklus değişmeleri 4 aşamadan geçer: Folikül fazı = endometriumda proliferasyon fazı Ovulasyon (yumurtlama) Corpus luteum fazı = endometriumda sekresyon fazı Corpus luteum gerilemisi (endometriumda deskuamasyon ya da menses kanaması). E. DÜZENSİZ ADETLER Puberteden menopoza kadar geçen ortalama 30 yıllık bir süre içinde, siklus bozuklukları geçirmeyen bir kadın oldukça nadirdir. Normal siklusu yöneten hipotalamus – hipofiz – ovarium fonksiyon ünitesinin, her basamağındaki bir yetersizlik (siklus süresi, kanama süresi ve kanama miktarı ile ilgili) anormal siklus kanamaları ile ya da en ağır şekli olan amenore ile sonuçlanır. Bütün bu değişikliklere düzensiz sikluslar diyoruz. Siklus anomalilerine en çok adetin ilk başladığı yıllarda, menopoz öncesinde, doğum ve düşüklerden sonra rastlanır. Düzensiz siklusları şu başlıklar altında toplamak mümkündür: 1-AMENORE (Adet görememe) Amenore dendiği zaman adet görememe anlaşılır ve siklus bozukluklarının en ağır şekli olarak kabul edilir. Amenore muhtelif nedenleri olan bir semptomdur. Amenoreler, primer ve sekonder amenoreler olmak üzere ikiye ayrılır. Primer amenore genç kızın 17-18 yaşına geldiği halde adet görmemesi demektir. Kısa veya uzun dönem adet gördükten sonra en az dört aydır adet görmüyorsa sekonder amenoreden bahsedilir. Amenoreleri, etyolojileri bakımından genellikle fizyolojik ve patolojik olmak üzere iki büyük gruba ayırmak uygundur. A. Fizyolojik amenore Buna normal amenore de denilmektedir. Puberteden önceki amenore Gebelik esnasındaki amenore Laktasyon (emzirme) devrindeki amenore Menopozda görülen amenore, fizyolojik amenoredir, tedaviye gerek yoktur. B. Patolojik amenore Fizyolojik bir nedeni olmayan her amenore, patolojik amenore olarak kabul edilir. Patolojik amenoreler 3 grup altında toplanabilir: Fonksiyonel amenore: Burada ağır, akut ve kronik hastalıklar (kızıl, tbc, diyabet gibi), korku, üzüntü, ızdırap, aile içinde ölüm, boşanma, ruh hastalıkları gibi çevresel ve pisişik faktörler, aşırı zayıflama rejimleri, psödosiyezis (pseudocyesis-yalancı gebelik) gibi çeşitli durumlar fonksiyonel amenoreye neden olabilmektedir. Organ menşeili amenoreler Organ menşeli amenoreleri üç grupta incelemek mümkündür: a- Periferik amenoreler b- Ovariyal amenoreler c- Santral amenoreler a- Periferik amenoreler: Burada vagina servix ve uterus ile ilgili amenoreler söz konusudur. Müller kanalının embriyoner hayatta tam olarak gelişememesi neticesinde vaginanın olmayışına "atresia vaginalis" denir. Embriyoner gelişme hatası olarak himen deliğinin mevcut olmayışına da "atresia himenalis" adı verilir. Atresia himenalis varlığında menarştan itibaren uterustan gelen menstruasyon kanının evvela vajinada (hematokolpos), sonra uterus içinde (hematometra) ve nihayet tubalarda (hematosalpinks) toplanması söz konusudur. Serviksin konjenital (doğuştan) atrezisi ya da daha çok iltihaplar, koterizasyon, konizasyon gibi işlemler sırasında sonradan tıkanarak atrezi oluşması neticesinde adet kanı dışarı akamaz ve amenore görülür. Uterusun konjenital olarak olmayışı, yetersiz gelişmiş olması, endometriumda geçirilmiş iltihap veya derin kürtajlardan sonra yapışıklık olması (Asherman sendromu) gibi nedenlerle ovaryal hormonlara cevap verememesi amenoreye neden olur. b- Ovaryal amenoreler: Ovaryumların primer olarak olmayışı veya yetersiz gelişmesi neticesinde gonadotrop hormonlara cevap veremez. Ovaryum tümörleri, kistleri, iltihapları amenore yapabilir. Kesin teşhis için ovaryal biopsi uygundur. c- Santral amenoreler: Burada hipotalamus, hipofiz nedenli amenore söz konusudur. Hipotalamus nedenli amenore: Eş ölümü, ayrılma, göçler gibi çeşitli psişik faktörler hipotalamus fonksiyonuna etki ederek, FSH ve LH'nın sekresyonunu bozar. Hipotalamus bölgesinde tümör, iltihap, travma gibi organik bir bozukluk varsa bu takdirde de amenore görülür. Hipofiz nedenli amenore: Gebelikte büyüyen ve genişleyen hipofiz ön lobu doğum sırasında ağır kanama ve şok sonucu nekrozla harab olur ve hipofizden gonadotrop hormonlar salgılanamaz, amenore görülür (Sheehan syndromu). Hipofiz tümörleri de amenore yapan sebeplerdir. C. Disregülatorik amenoreler Endokrin bozukluklarla ilgili olarak meydana gelen amenoreler anlaşılır. Özellikle troid ve böbreküstü bezi fonksiyon bozukluklarında amenoreler oluşabilir. Aşırı troid salgılaması veya yetersizliği adet düzensizliği ve amenore yapabilir. Böbreküstü bezinden aşırı derecede salgılanan androjen (erkeklik hormonu) hipotalamus ve hipofiz hormonlarını bozarak amenoreye neden olur. Androjenin aşırı dozda salgılanması hipotalamustan Gn-RH'ın ve dolayısıyla hipofizden FSH-LH'nın salınımını bozarak, overlerden östrojen ve progesteron salınımına engel olur. Sonuçta amenore görülür. Amenore tedavisi için hormonal tetkikler yapıldıktan sonra, neticeye göre hareket etmek gerekir. Diğer Makaleleri Gebelik ve Hipertansiyon Klitoris Estetiği Bebek Cinsiyeti Önceden Belirlenebilir mi Genital Estetik Operasyonlar Erken Gebelikte Vajinal Kanama Primer Peritoneal Adenokarsinoma Kanda Yapılan Gebelik Testi Ertesi Gün Hapları Rahim İçi Araç Tipleri ve Uygulaması Kürtaj Hakkında Bilinmesi Gereken Önemli Noktalar Doğum Kontrol Çubukları Boş Gebelik Kesesi Dış Genital Organ ve Vajinal Enfeksiyonlar Kadın Genital Organlarında Görülen Enfeksiyonlar Tüplerin Bağlanması Rahim Dönüklüğü - Rahim Sarkması Menopoz İnfertilite-Kısırlık Düşük Tehlikesi Bartholin Kisti Bartholin Apsesi Dış Gebelik Genital Kanal Enfeksiyonları Rahim Ağzında Yara Gebelik Takibi Labioplasti Ameliyatı Anormal Uterin Kanamalar Aşılama Çikolata Kisti Kızlık Zarı Tamiri Histerosalpingografi - İlaçlı Rahim Ve Tüp Filmi Smear Alma Vajinismus Kürtaj Sonrası Kanama Olur Mu? Kızlık Zarı Yırtılması Ve Kızlık Zarı Muayene Teknikleri Rahim İç Duvarı Kalınlığı Myom Ameliyatı Over (Yumurtalık) Tümörleri Cinsel Birleşme İle Bulaşan Hastalıklar Rahim İçi Araç - Spiral Kürtaj Nasıl Yapılır Meme Ağrısı Ve Meme Hastalıkları Rahim ağzı kanserini önlemede kullanılan aşılar Vajinoplasti: Vajina Estetiği Kızlık Zarı (Hymen-Himen) Kürtaj Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Önerilen Mesajlar
Sohbete katıl
Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.