Çay Samimiyeti

Biz her gelene, gidene, oturana, kalkana çay ikram etmesini severiz. Çayı beklerken muhabbet damarlarımızda demlenir. Dumanı bir tütmeye gör sanki uzaklardan gelen bir trenin dumanı gibi sevdalarımızı, özlemlerimizi getirir ortaya koyar bir çift tatlı ve acı kelamda.

Kimse olmasa dahi yanımızda en uzun gecelerde onun dumanı tüter yanı başımızda. Hani derler ya yüksek dağın dumanı bol olur diye çayın dumanı yüksek olur ve yüksek ve kıymettar muhabbet ile içilir.. Çay sıcak olmalı dumanı şöyle bir tüttümü koklayabilmelisin ani ve istemsiz.

Biz en güzel dostluklarımızı aşk ile demlenen zevk ile ikram edilen çaylarda bulduk hep. Çay dediğin herkesle içilmez öyle samimi olmalı içtiğin kişi çayın sıcaklığına yakışmalı. Doldururken tebessüm edebilmelisin bir kere.

Bir dostun olmalı bazen çayı demle geliyorum diyebileceğin muhabbetine özlem duyduğun biri olmalı samimi ve çay gibi sıcak. Bir dostu olmalı insanın gidip içebiliyorsa bir bardak çayı saat zaman farketmeksizin yanında dünyanın tüm yalanlarını çayın sıcağında kaynatabiliyorsa işte o zaman çay çay gibi çay, çay içene çay, çay muhabbete hazır ve işte o zaman sıcak mı sıcak, samimi mi samimi..

Şimdilerde en moda dostluklar çay ile paylaşım sitelerini sırf fotoğraf çekilmiş olmak için çekilen samimiyetsiz kişiler ile moda çay bardakları ve gelip geçici çaylarla süslüyor ama olsun bizimkilere çayı öğretti hiç değilse.

Çay soğumasada insanlardaki samimiyet her geçen gün buz tutuyor maalesef. Kirli çıkar ilişkilerine dayanan, işime yararcı dostluklar her geçen gün bir bir, bin bin çoğalıyor..

Çaya laf yok ama, onun dumanı hala tütüyor demini aşk ile alıyor lakin ‘ah!’ yokmu şu moda dostluklar çaya atılan şeker gibi tadını bozuyor.

Samimi olmalı insan kendisi olmalı her şeyden önce yapmaz dedikleriniz artık yapıyorsa, gitmez dedikleriniz gidiyorsa, burada sorun çayda değilde çayın sıcaklığının ve samimiyetinin dolamadığı gönüllerde vesselam. Samimiyet sosyo-psikolojik bir olguymuş sonradan öğrenilen bir kavram değilmiş. Peki bizim doğuştan samimiler sonradan acaba sonradan samimiyetsizliği mi öğreniyorlar?

Adam dediğin içten olacak samimi olacak şöyle bir kucakladımı sevdiklerini hem kendi içini hem sevdiklerinin içini ısıtacak aynı çay gibi. Adam dediğin olgun olacak yaşa başa bakmadan çay gibi heran demlenecek öyle sallama çay gibi olmayacak ‘’e’’ madem bu sosyo-psikoljik bir kavram sonradan kazanılmıyor bu samimiyet gözlerinizi ‘’el’e,, vermek niye? Niye itiyorsunuz insanları böylesine niye zulmediyorsunuz hem çaya hem kendinize..

Karşınızdaki insanı paradan, puldan, şandan, şöhretten, makamdan, mevkiden öte sevmek bakınca karşındaki insanın gözlerine şöyle sıcak bir muhabbet bulmak bu kadar mı zor oldu dünya kirleniyor hadi onu anladık, kabullendik peki bu dünyayı kim kirletiyor. Ben söyleyeyim gönlünü bir türlü demleyemeyenler…

Efendimiz (s.a.v) ‘’Bir insanın gerçek zenginliği onun bu dünyada yaptığı iyiliklerdir.’’ derken biz neden halen farkına varamıyoruz dersiniz? Samimi olmasını bir becerebilsek çözüme ulaşıp dünyamızı daha da güzelleştireceğimizin neden farkına varamıyoruz?

Neden iyi olamıyoruz da iyi olduğumuzu zannediyoruz biliyor musunuz? Çünkü gönüllerimizi demlemiyoruz! Ayrılık dolu samimiyetsiz, şefkatsiz kendimizden dahi bir haber yaşıyoruz ve maalesef çay sıcağıyla, dumanıyla, demiyle midemizden başka yere gitmiyor.

Ne demişti Hz. Mevlana Celaleddin Rumi

‘’Aslında farkındayım hayatımdaki sahte varlıkların, istesem bir anda temizlemesini de bilirim.

Ama bunca sahteliğin, benim samimiyetime ihtiyacı var.’’

Paylaşmaya devam sevgili samimi insanlar sosyal medya ve klayvelerimiz yaşamadığımız hiçbir duyguyu sorgulamıyor ne de olsa değil mi? Kalbimizden değilde duygularımız, okuduklarımızın peşine her yerde paylaşılıyor ne de olsa.. Paylaşmaya devam sevgili çay severler yeni fotoğraflarınızı bekliyoruz camdan bardaklarınızın içindeki renkli sıvıyla..

Samimi insanlar, yürekleri şefkat ve merhametin tepelerinde gezinen, dostluğu sevgiyi, emeği ve adanmışlığı bilen kısacası çay içmese bile hayaliyle demlenen samimi insanlar kendilerini biliyorlar onlar zaten alınmazlar.

Dua ile sürçü lisan etmişsem affola..

Alıntı.