halukgta Oluşturma zamanı: Nisan 22, 2014 Paylaş Oluşturma zamanı: Nisan 22, 2014 Değerli din kardeşlerim, aşağıdaki ayet üzerinde sizleri düşünmeye davet etmek istiyorum. Önce ayeti yazalım. Ali İmran 100: Ey iman edenler! Kendilerine kitap verilenlerden herhangi bir gruba uyarsanız, imanınızdan sonra sizi döndürüp kâfir yaparlar. Önce şunu unutmayalım ki, Kur’an ın tüm ayetleri, o günün yoldan sapmış toplumların yaptığı yanlışları düzeltmek için indirilmiştir. Yukarıdaki ayeti de önce bu doğrultuda düşünelim. Elbette tüm ayetleri bugün bizler, o gün yapılan yanlışlardan ders alıp, günümüze uyarlamalı ve dersler çıkarmalıyız. Çünkü Kur’an her devre, her zamana hitap edecek üslupta indirilmiştir. Dikkat ederseniz ayette, daha önce kendilerine kitap indirilmiş, Ehli kitabı kast ederek söylüyor ve diyor ki; (Kendilerine kitap verilenlerden herhangi bir gruba uyarsanız, imanınızdan sonra sizi döndürüp kâfir yaparlar.) Çok dikkat çekici değil mi? Bu ehli kitabın hepsi Allah a ve gönderdiği kitaplara inanıyor. Peki, bu insanların yaptığı ortak yanlış nedir ki, Allah bunlara uyarsanız KÂFİR olursunuz diyor? Bu sözler peygamberimize uyan, ona itaat eden Müslümanlara hitaben söylenen sözler. Aslında bu sözlerden kasıt Allah neleri kast ediyor, onu eğer doğru anlarsak, bugün bizler aynı hataya, yanlışa düşmeyiz. Allah Yahudi ve Hıristiyanların bu yaptığı büyük yanlışlardan ötürü, onların içinden bir peygamber göndermemiş ve özellikle ÜMMİ bir peygamber göndermiştir. Onun içindir ki özellikle Yahudiler kendi içlerinden bir peygamber göndermediği için, peygamberimizi kabul etmek istememişlerdir. Kur’an da geçen ÜMMİ sözcüğünün anlamı da, işlerine gelmeyenler tarafından tahrif edilmiş ve değiştirilmiştir, onu da hatırlatmak isterim. Yahudi ve Hıristiyanlar, Allah ın gönderdiği kitaptan o kadar uzaklaşmış ve inançlarını hurafe, sanı ve rivayetlerle yaşıyorlarmış ki, din Allah ın dini olmaktan çıkmış, beşeri odaklı bir din olmuştu. Bakın aşağıdaki ayette ne diyor Allah. Ali İmran 103: Topluca Allah'ın ipine sımsıkı sarılınız, ayrılığa düşmeyiniz, Allah'ın size olan nimetini hatırlayınız; hani birbirinize düşmandınız da, O kalplerinizi kaynaştırdı ve O'nun lütfu ile kardeş oldunuz. ………… Dikkat ederseniz ayette, topluca Allah ın ipine yani gönderdiği rehberine sarılın, ayrılığa düşerek bölünmeyin diyor. Demek ki daha önceki ehli kitap, Allah ın bu uyarısını dinlememiş ki, Yaradan onlara sakın uymayın, onlar gibi olmayın, yoksa kâfir olursunuz diyor. Demek ki kâfir olmak, yalnız Allah ı ve elçisini inkâr etmek değilmiş. Peki neymiş? İndirdiği kitabın dışına çıkmak, Allah ın koyduğu sınırları görmezden gelmekte, Rabbimize göre KÂFİR olmak olduğu çok açık anlaşılıyor. Peygamberimize uymak istemeyen Yahudi ve Hıristiyanlar, atalarımızın itikatlarından vazmı geçeceğiz diyerek, kendi nefislerinde oluşturdukları ATALARININ inancından, vazgeçmek istememişlerdir. Ne dersiniz Allah ın bu ikazına bizler bugün uyduk, Rabbin sözlerini dinledik ve Allah ın kitabı Kur’an a sarılıp, ayrılığa düşmedik diyebilir miyiz? Ne yazık ki bizler, bizden önceki ehli kitabın yaptığı yanlışları göremedik, çünkü Kur’an ile aramıza beşeri duvarlar ördük, onun içinde bu gerçeklerin farkına varamadık. Bölündük, parçalandık, Kur’an ı da yüksek bir yere asarak, sen Kur’an ı anlayamazsın diyenlere inanarak, beşerin kitapları ile amel eder olduk. Kur’an dan uzaklaşarak, onun sınırlarının dışına çıkarak, sizce nasıl bir günah işledik? Doğrusu dilim varmıyor söylemeye. Geçmiş ehli kitap, Allah şefaat tümden bana aittir diyen Allah ı dinlemedikleri için, Allah ile aralarına şefaatçiler edindiler. Hatta onların heykellerini yaparak putlaştırdılar. Bugün bizlerde bir benzerini yapıyoruz. Kur’an da Allah, şefaat tümden bana aittir, hiçbir şefaatin fayda vermediği o günden sakının dediği ve uyardığı halde, bizler bu uyarıyı görmezden geldik ve içimizden Allah dostu diye ilan ettiklerimizden, şefaat dilenir olduk. Belki bugün bizler onların heykellerini yapmıyoruz, ama ruhumuzda putlaştırdığımız kişilerin adeta esiri olduk, onları Allah ile aracı yaparak, bağışlanacağımızı zannediyoruz. Elbette büyük yanılgı içindeyiz. Allah nisa 87. ayetinde, söz bakımından Allah'tan daha doğru kim vardır der. Araf 185. ayetinde de, O halde Kur'an'dan sonra hangi söze inanacaklar diyerek, Kur’an ın dışına çıkmamızın yolunu da kapatır. Yine Müddesir 11. ayetinde Allah elçisine seslenerek, Beni, yarattığım kişiyle baş başa bırak diyerek, çok önemli konuya açıklık getirir. Buradan da anlaşılıyor ki, Allah ile kulu arasına hiç kimse giremez. Yine Rad suresi 40. ayetinde Allah elçisine seslenerek, O halde tebliğ etmek sana, hesap sormak bize düşer der. Ama bizler tüm bu ayetleri görmezden gelir üstünü örteriz, tıpkı geçmişte ehli kitabın yaptığı yanlışlar gibi. Allah aynı ayetin devamında bakın yine bizleri nasıl uyarıyor. Ali İmran 105: Hakikatin bütün kanıtları kendilerine geldikten sonra, ihtilafa düşüp parçalananlar gibi olmayınız. İşte bunlar için feci bir azap vardır. Sizce hakikatin bütün kanıtları, bizlere neyle gelmişti? Elbette Kur’an la. Çünkü Allah SİZLERİ KUR’AN DAN SORUMLU TUTUYORUM DİYORDU. Peki, bizler Allah ın bu uyarısını dinliyor muyuz? Kesinlikle dinlemiyoruz, çünkü bizden önceki ehli kitabın yanlışlarını bizlerde yapıyoruz. Hatta daha büyük yanlışları yapıyor, bölünüp parçalandıktan sonrada, bir birimizi öldürecek kadar düşman oluyoruz. Müslüman bir birinin din kardeşidir diyen Allah a inatla, Müslüman ülkeler birbirine düşman oldular. İçimize bir nifak tohumu ekiyorlar, daha sonrada karşımıza geçip bizleri izliyorlar. Bu ortamı yaratan, biz Müslüman geçinenlere yazılar olsun. Bugün bizler öyle batıl inançları dinden zannediyoruz ki, elimizde apaçık duran Kur’an a bile danışma gereği duymadan inanıyoruz. Çünkü neyin HAK, neyin BATIL olduğu karmaşası, ne yazık ki hâkim olmuş İslam toplumuna. Allah akıl fikir versin bizlere, elimizdeki FURKAN ın kıymetini, ne yazık ki bilemiyoruz. Onun için işimiz çok zor. Bizden önceki ehli kitabın günahkâr olmasının, Allah ın tabiriyle KÂFİR olmasının tek nedeni, Allah ın yanında, şefaatçiler edinerek, onlardan da yardım ister olmalarıydı. Bakın Rabbimiz bu konuda nasıl uyarıyor. Yunus 106: Allah'tan başka; sana ne fayda, ne de zarar veremeyecek olan şeylere yalvarma! Eğer böyle yaparsan, o takdirde sen muhakkak zalimlerden olursun. Ne dersiniz geçmişte ehli kitabın yaptığı yanlışları, bugün İslam toplumları olarak, daha fazlasını yapmıyor muyuz? Allah ehli kitabın yaptığı yanlışları yaparsanız, KÂFİR olursunuz diye uyardığı halde, bizler onların yaptığı yanlışların, daha da ilerisine geçtiğimizin, ne yazık ki farkında bile değiliz. Bu yanlışları yapan, İslam toplumlarının Allah katındaki durumu sizce nasıldır? Bunu düşünmek bile istemiyorum. Yaradan ın bu yaptığımız yanlışların karşılığında verdiği ceza, sanırım İslam toplumlarının içler acısı halinden anlaşılıyor. Dilerim Allah dan, Kur’an ın ipine sıkı sıkı sarılan, hurafe ve batıldan uzak, onu anlamak adına çaba harcayan, Kur’an ın sınırlarını bilen ve asla dışına çıkmayan, Rabbin halis kullarından oluruz. Saygılarımla Haluk GÜMÜŞTABAK 2 Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
frezya Yanıtlama zamanı: Nisan 22, 2014 Paylaş Yanıtlama zamanı: Nisan 22, 2014 Sayın Haluk Gümüştabak yine çok değerli bilgilerle bizleri aydınlattınız Allah razı olsun ,bütün yazılarınızı dikkatle takip ediyorum her Müslümanın uyması gereken kurallar yerine İslamla alakasız sapmalara sarılmış inanmış inandırılmış zavallılara bakıyoruzda ne kadar çoklar,dinle alakasız şeyler neredeyse dinin gerçeklerinin üzerini öörttü günümüzde Allah ıslah etsin hepsinide çünkü bunlar kolay kolay hak dinini anlamıycaklar. Yüreğinize kaleminize sağlık çok uzun yıllar insanları aydınlatmaya dvam edin inşallah saygılarımla. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
zebercet Yanıtlama zamanı: Nisan 22, 2014 Paylaş Yanıtlama zamanı: Nisan 22, 2014 Sayın Haluk Gümüştabak yine çok değerli bilgilerle bizleri aydınlattınız Allah razı olsun ,bütün yazılarınızı dikkatle takip ediyorum her Müslümanın uyması gereken kurallar yerine İslamla alakasız sapmalara sarılmış inanmış inandırılmış zavallılara bakıyoruzda ne kadar çoklar,dinle alakasız şeyler neredeyse dinin gerçeklerinin üzerini öörttü günümüzde Allah ıslah etsin hepsinide çünkü bunlar kolay kolay hak dinini anlamıycaklar. Yüreğinize kaleminize sağlık çok uzun yıllar insanları aydınlatmaya dvam edin inşallah saygılarımla. arkadaşıma katılıyorum paylaşımlarınızı zevkle takip ediyorum sağolun Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Matrix Yanıtlama zamanı: Nisan 22, 2014 Paylaş Yanıtlama zamanı: Nisan 22, 2014 "Belki bugün bizler onların heykellerini yapmıyoruz, ama ruhumuzda putlaştırdığımız kişilerin adeta esiri olduk, onları Allah ile aracı yaparak, bağışlanacağımızı zannediyoruz. Elbette büyük yanılgı içindeyiz." Çok haklısınız..Özellikle türbeler..Bir daha düşünmek lazım.. 2 Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
hatice67 Yanıtlama zamanı: Nisan 22, 2014 Paylaş Yanıtlama zamanı: Nisan 22, 2014 cok cok tesekkürler haluk bey.dinimiz okuyup anlama kendimizi sorgulama ve kurani anlayarak yasama dinidir.rabbim herbirimizi dogru insanlarla dogru bilgilerle karsilastirsin insallah.yazilarinizi bende takip etmekteyim.uyuyan bir toplulugu uyarma yolundasiniz.yolunuz cok cetin rabbim yar ve yardimciniz olsun insallah Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
halukgta Yanıtlama zamanı: Nisan 23, 2014 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Nisan 23, 2014 İlgi ve alakanıza çok teşekkür ederim. Allah cümlemizi Kur'an gerçeklerinden ayırmasın inşallah. En derin saygılarımla Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
hayret Yanıtlama zamanı: Nisan 23, 2014 Paylaş Yanıtlama zamanı: Nisan 23, 2014 dialog konusunda önemli bir reddiye niteliğinde bir açıdan da...geçmiş dinler(din;evrensel sistemdir.bir bütün içinde yaşayan biz parçaların bütün çarklarında perişan olmamamız için ortaya çıkan farkındalık yansımasıdır kur'an.diğer dinler evrensel sistemin parçalarını/evrensel sistemden parça bilgiler sunarken,islam ise evrensel sistemin bütünü,tamamını ifade ettiğinden diğer parçaları geçersiz kılar çünkü mükemmellik varken yarım kalmışlık geçersizdir.daha iyisi,mükemmeli varken vasatı kabul etmek akılsızlıktır,basiretsizliktir) yarımdır,eksiktir..islam denilen kavram evrensel sistemle/bütünle uyum sağlayarak ortaya çıkan cennet halidir..kısaca;parçanın bütüne uyum sağlamasıyle yansıyan selamet(af ve afiyet kavramı) yaşamdır...evrende tekamül geçerli ve onca şeyin sayısız versiyonları mevcut ve islam inanç ve eylem olarak bu tekamülün zirvesidir...ve demek istediğiniz gibi;görece kavramı yerine(insan penceresi hep yetersizdir) kur'anın bütünsel ve tamamlayıcı açısı hepimize yeter de artar bile..paylaşım için teşekkürler... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
кυвiŁαу Yanıtlama zamanı: Mayıs 4, 2014 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mayıs 4, 2014 Kur'an-ı Kerim'de Hristiyanlar ve Yahudiler için olan ayetler bizi ilgilendirmez, diyen bir kitle var. Aynı zamanda Mekkeli müşrikleri işaret eden ayetlerde bizi ilgilendirmiyor. Bu kafayla gidenler ya boğazına kadar şirke batıyor ya da her gün bir ayet sallıyor. 1 Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Önerilen Mesajlar
Sohbete katıl
Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.