İη¢ιѕєℓ Oluşturma zamanı: Mart 26, 2015 Paylaş Oluşturma zamanı: Mart 26, 2015 Nâleden ney deldi bağrın Hû deyu nâlan eder Mevleviler mesneviden başladı eş’ar-ı Hû Cemâl-i Halveti Nağme-i bülbül-i ney nefha-i Mevlânadır İnletir canları her dem ederek nâya nüfûz İhsan Hamamizade Hoş gelir berceste şevk-âra gazel tanburdan Nâle-i “Hu”dur çıkan her dem neyi mehcûrdan Hakkı bey aşk Sanma bihûde döner vecde gelen aşıklar Mest-i canan olarak akla veda eylerler Neyden bang-i elestiyi duyup âh ederek Hakkı âgûşa sarar öyle sema’ eylerler Mithat Baharî Aşkın sesi neyden söyler Gizli sırlar ayan eyler Söyleyen Hak dinleyen Hak Hak'tan başka birşey var mı? Fani Sen “Dinle ney’den” dedin, biz kaval dinledik Ney’den maksat kâmil bir insan imiş bilmedik Her Aralık ayında seni andık sanırız; “Gel” dediğin manada ne yazık ki gelmedik Ramazan Çetin Gûş kıl “yâ Hu erihnî yâ Bilâl”in nüktesin Şârih-i sırr-ı kelâm-ı aşktır nây u kudüm Nükte-i ser-bestelerden dem urur âvâzesi Remziyâ ser-mest-i câm-ı aşktır nây u kudüm Ahmet Remzi Akyürek Demlenür her dem havâ-yı aşk ile divâne ney Neyle seyr et arz eder sûz-i dilin canâne ney Bülbülî nâliş-geri hamûş eder gülzârda Başlayınca nağme-i dil-sûz ile efgâne ney Dem urur her dem makam-ı lâhutdan Râz-ı aşkın perdesin keşf eylemez nâdane ney Sînesi sûzan dili pürdâğ muhrîk nâlesi Gûyiya aşk ile yandı ateş-i hicrâne ney Navek-i dil-dûz-ı çeşm-i neyzen-i mahbûbdan Şerhalar çekmiş serapâ sîne-i sûzâne ney Başka bir hâlet verir sermest-i bezm-i vahdete Neş’e bahşâ-yi safâdır meclis-i rindâne ney Bende-i Mollâ-yı Rum’un çok mudur Hakkı eger Her nefes dem-sâz olursa bu dîl-i nâlane ney Hakkı Paşa Nâle-i neyle bugün pek bî-karar oldum yine Ney hamûş oldu fakat ben nâle-kâr oldum yine Nây-ı Mevlana-yı Rumi şerh-i derd-i aşk ider Duyduğum an nefhasın zâr-u nizar oldum yine Koptu âhım “Ateşest in bang-i nây-ü nist bâd” Düştü ateş gönlüme âteş-nisâr oldum yine Gûyiyâ mey nâle-i cân-sûzı neyden muhterik Yandı sinem şârib-i leyl ü nehâr oldum yine Geldi neyden mest iden “bişnev” sadâsı gûşuma Dergeh-i Molla’ya düştüm hâk-sâr oldum yine Asaf Halet Çelebi Kargı mıydı, kamış mıydı neydi O? Her makama aşina bir şeydi O Nefha nefha dem çeküp zevk-i sahâ Nağmesiyle geldi câna deydi O Silk-i uşşaka girüp hem verdi can Câme-i nûr-i Hüseyni geydi O Savtına anın ferah-efzâ derim Aşıkâna menba-ı heyheydi O Musikî ilmine hakim idi Âdeta akran içinde Bey’di O Yok nasıl bey’di efendim, şâh idi Hamil-i esrâr-ı Rabb-i Hayy idi O Nefh-i Davud’da bol âhenk ile Tenlere hem canlara mayeydi O Rûh-i Mansur’dan “Ene’l Hak” gû olup Kâinatı mesteden bir meydi O Safha-i ervâh-ı uşşaka bütün Hüsn-ü aşk nakşeden hâmeydi O Zevk ve derd-i aşkı ifşâ eyleyen Bir İlahi nağme-i nâleydi O Dildeki mana ü zevk-i ebkârına Kudretin bahşettiği câmeydi O Kevser-i irfân-ı Mevlanâ ile Doldurulmuş manevi kâseydi O Bir kamıştı sûretâ amma Azîz Âlem-i mânaya mazhar Ney’di O. Aziz Kenzî Şenol Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Önerilen Mesajlar
Sohbete katıl
Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.