Renan Oluşturma zamanı: Aralık 23, 2015 Paylaş Oluşturma zamanı: Aralık 23, 2015 Atalarımız bizim gibi uyumuyorlardı! Belki büyükbabanız sizin gibi uyudu veya daha daha büyükbabanız da. Ama ya ondan öncesi… 1800'lü yıllara bakıldığında insanların çok farklı bir uyku düzenine sahip olduğu görülüyor. Bu, belki de bugün düşündüğümüzde bize çok garip gelecek bir alışkanlık. Virginia Tech Üniversitesinden tarihçi Roger Ekirch, yazdığı “At Day’s Close: Night in Times Past” (Gün Batarken: Geçmiş Zamanlarda Gece) adlı kitabında ilk olarak bahsetti bizlere “iki blok halinde uyku” kavramından. Homeros’un Odysseia‘sından, Nijerya’daki modern kabileler üzerindeki antropolojik incelemelere kadar çok çeşitli edebî ve bilimsel eseri, günceleri, mahkeme tutanaklarını elden geçiren Ekirch, 500’ü aşkın yerde “bölünmüş uyku düzeni”nden söz edildiğini görmüştü. İKİ KERE UYKUYA YATIYORLARDI Araştırmasına göre; insanlar bir zamanlar şimdi olduğu gibi 8 saat uyumuyorlardı bunun yerine gün batımından hemen sonra 2-3 saatlik bir uykuya yatıyorlar, ardından 2-3 saat uyanık kalıyorlar sonrasında gene uykuya yatıp sabah kadar uyuyorlardı. Sanılanın aksine bu uyku düzeni sadece bir kaç kişi tarafından değil tüm toplum tarafından normal kabul ediliyordu üstelik. Bu iki uyku arasında yaşanan uyanıklık dönemi de aslında insanların en üretken oldukları dönem olarak belirtiliyor kitapta. Uyanıklık döneminde insanlar rutin hayatlarına devam ediyorlar, hatta bazen komşu ziyaretlerine bile gittikleri gözleniyor. Çoğu kimse ise yataklarında kalıyor, kitap okuyor, yazıyor ve sık sık da dua ediyor. 15. Yüzyıl sonlarından kalma pek çok dua kitabında uyku arası saatler için yazılmış özel dualar bulunuyor. 16. yüzyıldan kalma bir Fransız doktoruna ait rehber kitapta, çiftlere tavsiyelerde bulunulurken hamile kalmak için en iyi saatin, uzun ve yorucu bir günün sonundaki zaman değil, “ilk uykudan sonraki” anlar olduğu, bu saatlerde çiftin cinsel ilişkiden daha fazla zevk alacağı ve “daha iyi sonuç elde edeceği” anlatılıyor. 17. YÜZYILDA KAYBOLMAYA BAŞLADI Tarihçi Roger Ekirch, “birinci ve ikinci uyku”ya ilişkin göndermelerin 17. yüzyılın sonlarında kaybolmaya başladığını saptamış. Kuzey Avrupa’daki kentli sınıflarda gözlenen bu değişim, daha sonraki 200 yıl boyunca tüm Batı toplumlarına yayılmış. 1920’lerle birlikte tamamen insanın sosyal bilincinden çıkmış. Ekirch, ilk değişimi sokak ışıklandırmasındaki gelişmelere, ev içinde aydınlatmanın başlamasına ve bazıları sabahlara kadar açık kalan kahvehanelerin yayılmasına bağlıyor. Geceler, meşru faaliyetlerde bulunulabilen bir zaman dilimine dönüştükçe ve gece faaliyetleri de arttıkça, insanların dinlenmeye ayırdıkları zaman azalıyor. Tarihçi Craig Koslofsky, “Evening’s Empire” (Gecenin İmparatorluğu) adlı kitabında bunun nasıl olduğunu anlatıyor. “17. yüzyıldan önce geceyle ilişkimiz iyi değildi. Geceler, adı kötüye çıkmış insanlar, suçlular, fahişeler ve ayyaşlarla dolu zamanlardı. Mum alacak parası olan zenginler bile, paralarını başka şeyler için harcamayı yeğlerdi. Gece boyunca ayakta kalmak saygın bir şey değildi , toplum içinde değer görmezdi. Bu, Reformasyon ve karşı Reformasyon sırasında değişti. Protestanlar ve Katolikler zulme uğradıkları dönemlerde geceleri gizli ayinler düzenlemeye başladılar. Daha önceleri ‘ahlaksızlar’a ait olan gecelerde, artık ‘saygın insanlar’ da, karanlık saatleri kullanmaya alışıyordu. Bu eğilim toplumsal ortama da yansıdı. Ama yalnızca mali durumları mum ışığında yaşamaya karşılayabilecek durumda olanlar için geçerliydi bu. Fakat sokak ışıklandırmasının gelişmesiyle bütün sosyal sınıflar, geceden yararlanmaya başladı.” Toplumda değişen tutuma ilişkin güçlü ipuçlarından biri, 1829’dan kalma bir tıp dergisi. Dergide, anne babalara, çocuklarını “birinci ve ikinci uyku düzeni”nden çıkmaya zorlamaları tavsiye ediliyor; çocukların bir hastalıkları yoksa, ilk uykularından sonra yeniden uykuya dalmalarına gerek olmadığı vurgulanıyor. BİRÇOK İNSANIN GECE UYANMASININ SEBEBİ BU Günümüzde çoğu insan günde 8 saat uyumaya alışmış görünüyor. Ama Roger Ekirch, uykuyla bağlantılı pek çok sorunun, insan vücudunun doğal olarak bölümler halinde uyumayı tercih etmesinden ve her yerde suni ışık bulunmasından kaynaklandığını düşünüyor. 1990’ların başlarında Thomas Wehr adlı psikiyatr, bir ay boyunca her gün 14 saat süreyle karanlıkta tutulan bir grup insan üzerinde araştırma yürüttü. Amacı bu uyku rutininin tekrar oluşturulup oluşturulamayacağını gözlemlemekti. Deneklerin uykularının düzene girmesi biraz zaman aldı ama dördüncü haftada tüm deneklerde belli bir uyku düzeni oluşmuştu. Önce dört saat uyuyorlar, sonra bir iki saatliğine uyanıyorlar, ardından ikinci kez dört saatlik uykularına dalıyorlardı. Üstelik arada uyanık oldukları kısmı tamamen stressten arınmış bir süreçti. Uyku uzmanı bilim adamları bu çalışmayı etkileyici bulduysa da genel olarak benimsenen “kesintisiz 8 saat uyumak şart” inancı pek değişmedi. Oxford’da Nörobilim alanında, vücut saati konusunda uzman olan Prof. Russell Foster da benzer görüşte. “Birçok insan gece uyanınca paniğe kapılıyor. Onlara, aslında bu yaşadıklarının, iki devreli uyku düzenine dönüş olduğunu söylüyorum” diyor. Uyku psikoloğu Gregg Jacobs ise “Günümüzde, böyle şeyler yapmaya daha az zaman ayırıyoruz. Modern yaşamda anksiyete, stres, depresyon, alkol ve uyuşturucu bağımlılığı yaşadıklarını bildiren insan sayısının artması bir tesadüf değil.” diye görüşünü bildiriyor. O halde bu gece, gecenin herhangi bir saatinde uyanıverirseniz sanayi devriminden önceki insanları düşünün ve sakinleşin. Gece, uyumadan da olsa, bir yatakta sadece yatıyor olmak, size yarar sağlayabilir… Gece uyanıp bir daha uykuya dalamayan insanların yaşadığı sorunun kökeninde de muhtemel bu yatmakta. Sonuçta iki bölüm halinde uyku genlerimize kodlanmış durumda. Kaynak: Sibel Çağlar Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
berresu Yanıtlama zamanı: Aralık 23, 2015 Paylaş Yanıtlama zamanı: Aralık 23, 2015 Bilim adamları o zamanlarda sanırım bu yüzden daha üretkenlermiş. Bence gayet mantıklı, hiç duymamıştım ama bence sağlıklı bir uygulamaymış. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Matrix Yanıtlama zamanı: Aralık 23, 2015 Paylaş Yanıtlama zamanı: Aralık 23, 2015 Bilimsel hiç bir verisi yok..O zamanın sosyal yaşamıyla ilgili bir durum..günümüze uyarlanması imkansız.Ayrıca sosyal alışkanlıklar genetiği ne derece etkiler buda tartışma konusu.. Bence bilimsellikten uzak.Sosyal kültürel anlamda işlenmesi gerekiyor.. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
sessiz nehir Yanıtlama zamanı: Aralık 23, 2015 Paylaş Yanıtlama zamanı: Aralık 23, 2015 ben bunu yaşıyorum ama mecburiyetten, kesintisiz 8 saat tercihimdir. yalan söylüyorlar ne üretkenliği aslında üretkenliğim azalıyor. 2 Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
etoile Yanıtlama zamanı: Aralık 23, 2015 Paylaş Yanıtlama zamanı: Aralık 23, 2015 Aslında mantıklı .... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
MiLiTaN Yanıtlama zamanı: Aralık 23, 2015 Paylaş Yanıtlama zamanı: Aralık 23, 2015 8 saat kesintisiz uyuyamıyorum ki ben, gecede 3-4 kez uyanıyorum, çoğu kez de geri uyumakta güçlük çekiyorum.. Hele erken uyuduğumda birkaç saat uyuyup uyanıyorum sabaha kadar da uyuyamıyorum.. 1 Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
etoile Yanıtlama zamanı: Aralık 23, 2015 Paylaş Yanıtlama zamanı: Aralık 23, 2015 ben de 8ssati göremedim Bünyeme ters migrenim tutar gündüz uyuyabilsem o da mümkün değil Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
sahlep Yanıtlama zamanı: Aralık 23, 2015 Paylaş Yanıtlama zamanı: Aralık 23, 2015 Amaan cok sacmaymis o ne öyle. Aksam gun batimi yat, kalk gezmeye git bir daha yat. Agzi yuzu salya sumuk olur insanin,makyaj da yok tabii. Yuz yikamakla da gecmez o. 8 saate gelince, degil 8 canim isterse ve kafama takacagim derdim yoksa 12 saat bile uyurum Atalarim boyle uyuduysa gercekten, sanirim aile agacinin yûz karasi, en tembeli benim. Saka saka elbette en superi benim, hepsi benlen gurur duyuyodur Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
MiLiTaN Yanıtlama zamanı: Aralık 23, 2015 Paylaş Yanıtlama zamanı: Aralık 23, 2015 8 saate gelince, degil 8 canim isterse ve kafama takacagim derdim yoksa 12 saat bile uyurum Ne güzel uykuuu keşke benim olsa 1 Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Önerilen Mesajlar
Sohbete katıl
Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.