Kendi Taşını Kendin Bul.

Şifalı, doğal taşlar veya burç taşı gibi terimleri duyuyor; ama hangi taşın sana iyi geleceğini bilmiyorsan işte sana kendi taşını bulman için 3 ipucu! Piyasada ismi her ne şekilde pazarlanıyor olursa olsun, doğadan gelen taşların hepsi ayrı bir değere ve özelliğe sahiptir. Bir dükkana girdiğinizde, sokakta tezgah üzerinde ya da internet üzerinden satış yapan sitelerde şifalı taşların üç şekliyle birden karşılaşabilirsiniz. Taşları; ham halde bulunan, yuvarlatılmış ve işlenmiş olarak üç gruba ayırabiliriz. Ham halde bulunanlar; kristale benzeyen parçalar halinde, işlem görmemiş olan doğal taşlardır. Yuvarlatılmış taşlar; özel makineler ile belli bir işlemden geçirilerek yuvarlak hatlar elde edilip hazırlananlardır. Bu türlerin oval olanları en çok satılanlardandır. İşlenmiş olanlar ise; oval olanlara nazaran daha farklı makinelerde işlem gören taşlardır. Fasetalı, oyma gibi birçok formda karşınıza çıkabilir. Özellikle mücevher satan dükkanlarda bu tür taşlarla karşılaşırsınız. Yüzyıllardır hangi taşın hangi burca ait olduğu, taşın hastalıklar ve insan üzerindeki etkisi gibi pek çok konuda yazılıp çizilmektedir. Bu konuda birçok kitap basılmış olup gün geçtikçe de yeni yazarlar ve kitaplarıyla bu furya devam etmektedir. Her şeyi bir kenara bırakın ve taşlar hakkında tüm bildiklerinizi çöpe atın. Çünkü; kişi kendisi için en doğru şifalı taşı, sadece kendi içsel rehberliği sayesinde bulabilir. Bana iyi hissettirdiğini sandığım bir taşı yıllarca odamda tuttum ve üzerimde taşıdım. Bana aslında iyi hissettirmediğini, kendi taşımı bulduğumda anladım. O kadar çok kitap, makale okumuştum ki bu konu hakkında, beyin ister istemez o taşın benim taşım olduğuna inandırmıştı beni bir kere. Öyle olmasa bile öyle olmak zorunda gibiydi. Taş, yüzük olarak parmağımdayken kendimi iyi hissetmem, çıkardığımda hayatımın sarpa sarması ve gergin hallerim… Hem çoğu yerde de burcumun taşı olarak bendeki taşı söylüyordu. Eh, tamam işte! Öyle olmadığını beş ay önce anladım. Peki; ama nasıl? [h=1]Kendi Taşını Kendin Bul[/h] Eğer doğadan gelen bu sihrin, ruh ve bedeniniz ile yaşamınıza gerçek bir şifası dokunsun istiyorsanız belli kalıpları bir kenara bırakın. Ezberlediklerinizi unutun gitsin. Unutmayın ki; asıl önemli olan, kendi taşınızı kendinizin bulmasıdır! İlk altın kural; önce taşın özelliğini okuyup onu satın almak yerine, taşınızı seçtikten sonra özelliklerini öğrenmenizdir. Sırf burcunuza ait olan taş diye, gidip onu almamalısınız. Genelde burca yakın olan taşlar listelenir; ama burçlar hakkında birazcık bilgi sahibiyseniz burcu etkileyen başka faktörler de olduğunu bilirsiniz. Belki saat veya gün bakımından bir sonraki burcun özelliklerini taşıyor olabilirsiniz ya da yükseleninizin etkisi altındasınızdır. Doğduğunuz ülke, hatta şehir, saat gibi pek çok detay dışında çevresel faktörler, yaşadığınız yer, genleriniz, geçmiş kodlarınız, kronik hastlalıklarınız da ruhunuzu ve ihtiyacınız olan taşın ismini, cismini etkileyecektir. Bu durumda önce taşınızı seçip, sonra onun hakkında fikir sahibi olabilirsiniz. İkinci ipucu; taşınızı gözünüzle değil, mutlaka dokunarak seçmenizdir. Çünkü; sizin teninizle temas ederek veya yaşadığınız odada enerji alanınızı etkileyecek olan taşın ismi değil, tam da kendisidir. Eğer illa da internetten alışveriş yapacaksanız, ilk önce taş satılan bir dükkana gidip taşınızı seçmeli, sonra onu sipariş etmelisiniz. Dokunmak, taşla temas etmek önemlidir. Size nasıl hissettiğinizi duygularınız zaten söyleyecektir. Kendinizi yalın bir şekilde an’a teslim edin. Önyargısız olduğunuzda ışık içinizden dışarı çıkacak ve size yol gösterecektir. Üçüncü ipucu; içinizdeki rehbere, sezgilerinize ve kendinize güvenin. Kendinize de taşınıza da zaman tanıyın. ‘Mutlaka bir taşım olmalı’ diye düşünerek kendinizi bir kılıfa sokmayın. Zamanı daraltmayın. Siz aramasanız da taş, sizi gelip bulacaktır. Taşı edindikten sonra da taşın enerjisi ve üzerinizde yarattığı etkileri zamana bırakın. Şifa zamanla gerçekleşecek mi; yoksa o taşta mı sizin kendi taşınız değil, bunu ancak siz anlayacaksınız. [h=2]Kendi Taşım[/h] Yıllardır hayatımda ardı arkası kesilmeyen olumsuzluklar, aksilikler gelip beni buluyordu resmen. Ta ki; kendi şifalı taşımı bulana dek! Çoğu işim ters gidiyor, istediklerim bir türlü gerçekleşmiyordu. Tabii, hal böyle olunca da ara ara kendimi mutsuz, umutsuz hissediyordum. Bazen kalp çarpıntılarım oluyor, nefes almakta güçlük yaşıyordum. Geceleri istediğim vakitte uyuyamıyor ve ertesinde gergin bir gün geçiriyordum. Aldığım kararları hayata geçirmekte epey zorlanıyordum. Doğru nefes alamama gibi bir problemim de vardı kendimi bildim bileli. Bir gün pastanede otururken karşı tezgahta duran takıcının taşları adeta gözümü aldı. Pırlanta yoktu tabii tezgahta, gözümü almasının sebebi; resmen beni enerjisiyle kendine doğru çekmiş olmasındandı. Hemen yerimden kalkıp taşı sevgiyle kucakladım. Elime aldım, inceledim tamamen içgüdüsel. Sonra kaç para olduğunu sordum. Ücreti benim uğurlu sayım kadardı. Zaten almaya kararlıydım; ama sayılardan da bir işaret geldiğini görünce iyice bu taşa arzu duydum ve heyecanlandım. O günden beri kendi taşımı tam beş aydır boynumdam çıkarmıyorum. Az önce anlattığım tüm sorunlar da ortadan kalktı. Pamuk gibi hafifim. Tabii, bu geçen beş ay içerisinde taş ile kendime şans ve zaman tanıdım. Şifa, hemen ‘hop!’ diye bir günde gerçekleşmedi. Zamanla oldu bu. Siz de kendinize bir şans tanıyın ve kendi taşınızı kendiniz bulun. En değerli taş, kendinizi yakın hissettiğiniz ve en güçlü şifa, o taşın enerjisinde saklı olandır! Bol şans.

Doğru ben aldım bir taş ama hiç. birşey hissetmiyodum nedenini şimdi öğrendim. sağolun.