İη¢ιѕєℓ Oluşturma zamanı: Şubat 9, 2016 Paylaş Oluşturma zamanı: Şubat 9, 2016 Soru “Kenz-ül Arş Duası” olarak bilinen duanın saf Müslümanları uyutmak ve uyuşturma amacına yönelik olarak derlendiği hakkında bir yazı okudum. Gerçekten böyle bir dua varmıdır? Cevabımız Değerli Kardeşimiz; Kenz-ül Arş Duası gibi duaları okumak bir ibadettir. Bu duaları ibadet amacıyla okumak gerekir. Taki ondan netice alınabilsin. Kitaplarımızda geçer, şu duayı okuyan şu işi olur gibi. Biz sırf o neticeyi elde etmek için o duayı okuduğumuz zaman o neticeye ulaşmayabiliriz. O duayı ibadet maksadıyla okuyacağız. Bunun yanında o duanın feyzinden bazı meyvelerde gelse buda Allahın bir ikramı olarak değerlendireceğiz. İslam alimleri Kenzül Arş duasını okumuş ve çeşitli faideler görmüş. Ama o bu faydaları için değil, ibadet maksadıyla bu duayı okumuş ve neticede Allah bu duasına mukabil bazı ikramlarda bulunmuştur. Bundan dolayı alimlerde bu duayı insanlara tavsiye etmiştir. Bizlerde bu duaları sırf ibadet maksadıyla okursak inşallah o duanın meyvelerini bizlerde kendi ölçümüzde göreceğiz. Hadis ve dua kitaplarında geçen bu gibi sözlerin bazıları zayıf olabilir. Ancak son derece güvenilir olanları da vardır. Bu nedenle bu gibi sözlerin nasıl anlaşılması gerektiği üzerinde durmak istiyoruz: 1- Bir kaide vardır: Bir söz mutlak söylendiğinde en mükemmeli anlaşılır. Örneğin “insan” denilince akla peygamberimiz gelir. Fizikçi denilince en meşhuru aklımıza gelir. Bunun gibi Şu duayı okuyan şu sevabı alır sözünden aklımıza ilk gelecek olan o duanın zirvesidir, en son neticesidir. Yani bu duanın en mükemmel sonucu budur, anlamına gelmektedir. 2- Her sözün bazı şartları vardır. Örneğin bir arabanın katalogunda 200 hız yapabileceği yazılı olsun. Sadece bunun yazılmış olması o arabanın her zaman ve her sürücünün 200 yapacağı anlamına gelmez. Stabilize bir yolda, benzinine su karışmış, ön düzeni bozuk, gece vakti farları yanmayan veya başka yere bakan, üstelik de şoförü acemi olan bir araba aynı hızı yapmayınca bu sözün yanlış olduğu anlamına gelmez. Tam tersine söz doğrudur ama bazı gerekli şartları yerine getirilmediği söz konusudur. Bu nedenle araba bize fayda verecektir fakat istediğimiz hıza ulaşamayacaktır. Bunun gibi biz de Allah’ın yarattığı mükemmel ve canlı bir arabayız. Bu arabanın farları olan gözler, yedikleri, içtikleri, gezdikleri, düşündükleri, ayakları gibi her şeyiyle mükemmel olacak ki o duayı okuduğu zaman o neticeyi alabilsin. Demek ki söz doğrudur. Ancak o şartları yerine getirmek kaydıyla. 3- “Her çekirdek bir ağaçtır.” sözü doğrudur. Ancak her çekirdek bir ağacın programını taşıdığı halde şartlarına uyarak ekilmezse ağaç olamaz. Bunun gibi her dua da insanı Allah’a götüren ve günahlarının silinmesine sebep olan bir sır vardır. Ancak çekirdek gibi olan bu sırrın açılması için de bazı şartlar lazımdır. İman, ibadet, niyet ve haramlardan sakınma gibi şartları yerine getiren onu ağaç gibi açacaktır. Geçmiş günahlarının silinmesine vesile olacaktır. Yoksa çekirdek olarak kalacak ve neticeye ulaşamayacaktır. Hatta hayatını yanlış yerde harcadığı için aynı zamanda sorumlu da olacaktır. Kenzü’l-Arş duâsı: Kenzü’l-Arş duâsı başta peygamberler hakkı ve hürmeti için, büyük meleklerin hakkı ve hürmeti için, “Bismillahirrahmanirrahim” hakkı ve hürmeti için ve Fatiha Sûresinden başlayıp Kur’ân’ın Sûre-i Celîlelerinin tamamının ilk âyetlerini zikrederek, sûrelerin hakkı ve hürmeti için, Kur’ân’daki kelime ve hecâ harflerinin hakkı ve hürmeti için, peygamberlerden, büyük meleklere ve büyük zatlara kadar bütün muhterem zatların hakkı ve hürmeti için, insanoğlunun ve melâikenin muhtelif hâl ve sıfatları esnasında zikrettikleri Allah’ın isimleri hakkı ve hürmeti için Allah’tan af, bağışlanma, mağfiret ve çok geniş bir çerçeve içinde ihtiyaçlarımızın karşılanmasını isteyen geniş, faziletli ve tesirli bir duadır. Hazret-i Ali (ra) tarafından tertip edildiği ve ehl-i Beyt tarikiyle rivayet edildiği tahmin edilen ve aslı Kur’ân’dan alınmış bulunan bu duâ, Mecmuâtü’l-Ahzab’da geçiyor. Ne kadar sıklıkla okuduğunu bilmesek de, bu duâyı bir hususî vird olarak kabul ettiğini bildiğimiz Bedîüzzaman Hazretleri, Rumuzât-ı Semâniye risâlesi olan Yirmi Dokuzuncu Mektûb’un Sekizinci Kısmının İkinci ve Üçüncü remizlerinde bu duadan bahsetmektedir. Üstad Hazretleri bu remizleri, “Kenzü’l-Arş Duasının feyzinden gelen bir nükte-i Kur’âniye”, “Kenzü’l-Arş’ın birinci nükte-i Kur’âniyesi”, “Kenzü’l-Arş duâsının feyzinden gelen Üçüncü Nükte-i İcâziye” başlıkları ile işlemektedir. Duânın başlangıç kısmı Allah’ın Erhamü’r-Râhimîn, Hannân, Mennan, Bedîü’s-Semâvâti ve’l-Arz, Zü’l-Celâli Ve’l-İkram isimlerine ve Allah’ın Kerîm zatını zikre tahsis edilmiş. Bu yüce isimlerin şefaatiyle özrümüzün kabulünü, ihtiyaçlarımızın giderilmesini, isteklerimizin verilmesini, günahlarımızın bağışlanmasını istiyoruz ve nitekim günahları Erhamü’r-Râhimîn olan Allah’tan başka hiç kimsenin bağışlayamayacağını dile getiriyoruz. Duâda daha sonra aynı dilek ve isteklerimizi Hazret-i Âdem (as) ve Havva, Hazret-i Nuh (as), Hazret-i Musa (as), Hazret-i İsa (as), Hazret-i Muhammed (asm) hürmetine, Cebrail (as), Mikâil (as), İsrafil (as), Azrail (as) hürmetine, Bismillahirrahmânirrahîm ve Elhamdülillahi Rabbi’l-Âlemin hürmetine, Elif lâm mim ile başlayan Bakara Sûresi, Elif lâm mim ile başlayan Al-i İmran Sûresi hürmetine, Nisa Sûresi, Mâide Sûresi, En’âm Sûresi, Elif lâm mîm sâd ile başlayan A’râf Sûresi, Enfâl Sûresi, Tevbe Sûresi, Elif lâm râ ile başlayan Yûnus Sûresi, Elif lâm râ ile başlayan Hûd Sûresi, Elif lâm râ ile başlayan Yûsuf Sûresi, Elif lâm mîm râ ile başlayan Ra’d Sûresi, Elif lâm râ ile başlayan İbrâhîm Sûresi, Elif lâm râ ile başlayan Hicr Sûresi, Nahl Sûresi, İsrâ Sûresi, Kehf Sûresi, Kâf hâ yâ ayn sâd ile başlayan Meryem Sûresi, Tâhâ Sûresi hürmetine ve devam ederek sıra ile Kur’ân’ın yüz on dört sûresinin her birisinin ilk âyetlerini zikri içine alarak bu sûrelerin ve âyetlerinin şefaatleriyle Cenâb-ı Hak’tan af ve bağışlanma talebini içeriyor. Sûrelerin ardından Peygamber Efendimiz’e (asm) nâzil olunan Kur’ân’ın yirmi dokuz harfinin her birisini isim isim zikrederek bu harflerin hürmetine af, mağfiret ve ihtiyaçlarımızla ilgili isteklerimizi Allah’a arz eden duâ metni, daha sonra yüz yirmi dört bin peygamber hürmetine, insanlığın atası Hazret-i Âdem ve Havva hürmetine, dört büyük meleklerin hürmetine, Kerrûbîn ve Hamele-i Arş melekleri hürmetine, yedi kat gökyüzü ile yedi kat yeryüzü ve bu mülklerde bulunan melekler hürmetine bağışlanma dileğini içeriyor. Ardından Allah’ın isimlerini farklı bir açıdan ele alan duâ metni, bu isimlerin hepsiyle bağışlanma ve af talebini dile getiriyor. Burada göze çarpan bir orijinallik şudur: Burada Allah’ın isimlerine isim isim yer vermekten ziyade, bu yüce isimleri kendilerine sığınılma halleri ile ele alıyor. Ardından peygamberlere ve vahye tâbi olan ve istikamet üzere bulunan muhterem zatların hürmetine istek ve dileklerimizi Cenâb-ı Hakka arz ediyor. Kur’ân’dan ve hadislerden alınan bu duâ metnini, sıkıntılı hallerimizde, günahlarımızdan af ve bağışlanma istediğimiz ve ihtiyaçlarımızın giderilmesini şiddetle arzuladığımız her an, Allah’ın merhametine ve şefkatine sığınmak için okuyabiliriz. Sorularla İslamiyet Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
NURLAN Yanıtlama zamanı: Şubat 9, 2016 Paylaş Yanıtlama zamanı: Şubat 9, 2016 birara hergün kenzül arş duası okuyordum , bir kere ara verdim tekrar başlayamadım ,hep aklımda olan ve severek okuduğum bir duaydı ilk fırsatta tekrar başlayacağım inşaAllah teşekkürler inciselim ... 2 Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Önerilen Mesajlar
Sohbete katıl
Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.