Misafir Oluşturma zamanı: Mart 13, 2008 Paylaş Oluşturma zamanı: Mart 13, 2008 Meğer Hanım Tırabuzan tekürü beyler beyi olan Han Kazan’a bir şahin göndermişti. Bir gece yiyip içip otururken şahinci başına der: Bre yarın sabah şahinleri al, tenhaca ava binelim dedi. Erkenden bindiler, av yerine vardılar. Gördüler bir sürü kaz oturuyor. Kazan şahini bıraktı. Alamadı81 şahin havalandı. Gözetlediler, şahin Toman’ın Kalesine indi. Kazan gayet müteessir oldu. Şahinin ardına düştü. Dere tepe aştı, kafir eline geldi. Giderken Kazan’ın karanlık gözünü uyku bürüdü. Beyler dediler: Hanım dönelim. Kazan der: Biraz daha ileri varalım dedi. Baktı bir kale gördü. Der: Beyler gelin yatalım dedi. Kazan’ı küçücük ölüm tuttu, uyudu. Meğer hanım, Oğuz beyleri yedi gün uyurdu. Onun için küçücük ölüm derlerdi. Meğer o gün Toman’ın Kalesinin tekürü ava binmişti. Casus geldi, der: Bre bölük atlı geldi, içinde beyleri yattı uyudu. Tekür adam gönderdi, kim olduğunu anlayın dedi. Gelenler bildi ki bunlar Oğuz erenlerindendir. Gelip teküre haber verdiler. Tekür de hemen askerini topladı, bunların üzerine geldi. Kazan’ın beyleri baktılar gördüler ki düşman geliyor. Dediler: Kazan’ı bırakır gidersek evinde bizi kovarlar. en iyisi budur ki burda ölelim dediler. Kafiri karşıladılar, cenk ettiler. Kazan’ın üzerine yirmi beş beyini şehit ettiler. Kazan’ın üzerine düştüler, uyuduğu yerde tuttular, elini ayağını sımsıkı bağladılar, bir arabaya yüklettiler, arabaya muhkem urganla sardılar. Arabayı çektiler, yürüyü verdiler. Giderken araba gıcırtısından Kazan uyandı. Gerindi bu elindeki urganları hep kopardı. Arabanın üzerine oturdu, elini eline çaldı, kah kah güldü. Kafirler derler: Ne gülüyorsun? Kazan der: Bre kafirler, bu arabayı beşiğim sandım, sizi yamrı yumru dadım dayam sandım dedi. Neyse, Kazan’ı getirdiler, Toman’ın Kalesinde bir kuyuya bıraktılar. Kuyunun ağzına bir değirmen taşı koydular. Yemeğini suyunu değirmen taşının deliğinden veriyorlardı. Bir gün tekürün karısı der: Varayım Kazan’ı göreyim, nasıl bir insandır ki bunca adamlara darbe vuruyormuş dedi. Hatun gelip zindancıya kapıyı açtırdı. Seslendi, der: Kazan Bey nedir halin, dirliğin yer altında mı hoştur, yoksa yer üstünde mi hoştur, hem şimdi ne yiyorsun, ne içiyorsun ve neye biniyorsun dedi. Kazan der: Ölülerine yemek verdiğin vakit ellerinden alıyorum, hem ölülerinizin yorgasına biniyorum, yaşlılarını yedekte çekiyorum dedi. Tekür’ün karısı der: Dinin için Kazan Bey, yedi yaşında bir kızcağızım ölmüştür, kerem eyle ona binme dedi. Kazan der: Ölülerinizde ondan yorga yoktur, hep ona biniyorum dedi. Kadın der: Vay, senin elinden ne yer yüzünde dirimiz ve ne yer altında ölümüz kurtulurmuş dedi. Geldi Tekür’e der: Kerem eyle o tatarı kuyudan çıkar, kızcağızın belini koparıyor yer altında kızcağızıma biniyormuş, diğer ölülerimizi topluyormuş, hem ölülerimiz için verdiğimiz yemeği ellerinden çekip alıp yiyormuş, onun elinden ne ölümüz ne dirimiz kurtulurmuş, dinini aşkına o eri kuyudan çıkar dedi. Tekür beylerini topladı, der: Gelin Kazan’ı kuyudan çıkarın, bizi övsün Oğuz’u yersin, ondan sonra şart eylesin bizim memleketimize düşmanlığa gelmesin dedi. Vardılar Kazan’ı kuyudan çıkarıp getirdiler. Dediler : And iç ki bizim memleketimize düşmanlığa gelmeyesin, hem bizi öv Oğuz’u yer, seni bırakı verelim var git dediler. Kazan der: Vallah billah doğru yolu görür iken eğri yoldan gelmeyeyim dedi. Dediler : Vallah Kazan iyi and içti dediler. Şimdi Kazan Bey, hadi bizi öv dediler. Kazan der: Ben yer yüzünde adam övmem, bir adam getirin bineyim, sizi öveyim dedi. Vardılar bir er kafir getirdiler. Bir eyer, bir gem dedi, getirdiler. Kafirin arkasına eyer koydu, ağzına gem vurdu, eyer kayışını çekti. Sıçradı arkasına bindi. Ökçesini ökçesine vurdu, kaburgasını karnına yapıştırdı. Gemini çekti, ağzım ayırdı. Kafiri öldürdü, çöktü üzerine oturdu. Der: Bre kafirler kopuzumu getirin, sizi öveyim dedi. Vardılar kopuzu getirdiler. Eline alıp burada söylemiş, görelim hanım ne söylemiş: Bin bin erden düşman gördümse övünüm dedim Yirmi bin er düşman gördümse koklamadım Otuz bin er düşman gördümse ona saydım Kırk bin er düşman gördümse gözümü kısıp baktım Elli bin er gördümse el vermedim Altmış bin er gördümse söyleşmedim Seksen bin er gördümse ürpermedim Doksan bin düşman gördümse donanmadım Yüz bin er gördümse yüzümü dönmedim Yüzü dönmez kılıcımı elime aldım Muhammedin dini aşkına kılıç vurdum Ak meydanda yumru başı top gibi kestim O zaman bile erim beyim diye övünmedim Övünen erenleri hoş görmedim Eline geçmiş iken bre kafir öldür beni Kara kılıcını çal boynuma kes başımı Kılıcından sapacağım yok Kendi aslımı kendi kökümü yermem yok dedi. Bir deyiş daha söylemiş, der: Yüksek yüksek kara dağdan taş yuvarlansa Kaba ökçemi oyluğumu karşı tutan Kazan er idim Firavun şişler yükleyip yerden, çıksa Kaba ökçem ile perçin kılan Kazan er idim Koca koca beyler oğlu kavga kılsa Kamçı vurup dindiren Kazan er idim Yüce dağları duman tutsa Kapkara sis deli kopsa Kara koç atımın kulağı görünmez olsa Gayrı eren kılavuzsuz yol şaşırsa Kılavuzsuz yol başaran Kazan er idim Yedi başlı ejderhaya yetişip vardım Heybetinden sol gözüm yaşardı Hey gözüm namert gözüm kalleş gözüm Bir yılandan ne var ki korktun dedim O zaman bile erim beyim diye övünmedim Övünen erenleri hoş görmedim Eline geçmiş iken bre kafir öldür beni yitir beni Çal kılıcını kes başımı Kılıcından sapacağım yok Kendi aslımı kendi kökümü yermem yok Oğuz erenleri dururken seni övmem yok dedi. Kazan burada bir daha söylemiş: Arkaç Kırda çalkanır umman denizinde Sarp yerlerde yapılmış kafir şehri Sağa sola çırpıntı vurur yüzgeçleri Su dibinde döner bahrileri86 Tanrı benim diye su dibinde çığrışır asileri Önünü koyup tersini okur kızı gelini Altın aşık oynar Sancıdanın beyleri Altı defa Oğuz vardı alamadı O kaleye altı tane erle ben Kazan vardım Altı güne koymadım onu aldım Kilisesini yıkıp yerine mescit yaptım ezan okuttum Kızını gelinini ak göğsümde oynattım Beylerini kul ettim O zaman bile erim beyim diye övünmedim Övünen erenleri hoş görmedim Eline geçmiş iken bre kafir öldür beni yitir beni Kendi aslımı kendi kökümü yermem yok dedi. Kazan yine söylemiş, der: Arkaç Kırda döndürdüğüm bre kafir senin baban Şakağına imrendiğim senin kızın gelinin Akça Kale Sürmelide at oynattım At ile Karun eline baskın yaptım Ak Hisar Kalesinin burcunu yıktım Ak akçe getirdiler puldur dedim Kızıl altın getirdiler bakırdır dedim Ela gözlü kızını gelinini getirdiler aldanmadım Kilisesini yıktım mescit yaptım Altını gümüşü yağmalattım O zaman bile erim beyim diye övünmedim Övünenleri hoş görmedim Eline geçmiş iken bre kafir öldür beni yitir beni Kendi aslımı kendi kökümü yermem yok Seni övmem yok dedi. Kazan Bey burada bir daha söylemiş, der: Ak kayanın kaplanının erkeğinde bir köküm var Ortaç Kırda sizin geyiklerinizi durdurmaya Ak sazın aslanında bir köküm var Kaz alaca kısrağını durdurmaya Azman kurt yavrusunun erkeğinde bir köküm var Akça yünlü on bin koyununu gezdirmeye Ak sungur kuşunun erkeğinde bir köküm var Alaca ördek kara kazını uçurmaya Kudretli Oğuz elinde bir oğlum var Uruz adlı Bir kardeşim var Kara Göne adlı Yeniden doğanını diriltmeyeler Eline geçmiş iken bre kafir öldür beni yitir beni Kılıcından sapacağım yok Kendi aslımı yermem yok dedi. Bir daha söylemiş, der: İt gibi güv güv eden çerkes hırslı Küçücük domuz şölenli Bir torba saman döşekli Yarım kerpiç yastıklı Yontma ağaç Tanrılı Köpeğim kafir Oğuzu görür iken seni övmem yok Bundan sonra öldürürsen bre kafir öldür beni Öldürmezsen Kadir korsa öldüreyim kafir seni dedi. Kafiler der: Bu bizi övmedi, gelin bunu öldürelim dediler. Kafir beyleri toplandılar geldiler. Yine dediler: Bunun oğlu var, kardeşi var, bunu öldürmek olmaz dediler. Getirdiler domuz damına hapse attılar. At ayağı çabuk, ozan dili çevik olur. Kazan’ın ölüsünü dirisini kimse bilmedi. Meğer hanım Kazan’ ın bir oğlancığı var idi. Büyüdü yiğitcik oldu. Bir gün ata binip divana gelirken bir kişi der: Sen Han Kazan’ın oğlu değil misin dedi. Uruz kızdı, der: Bre kavat benim babam Bayındır Han değil midir? Dedi. Yok, o ananın babasıdır, senin dedendir. Uruz, bre ya benim babam ölü müdür diri midir dedi. Dedi: Diridir, Toman’ın Kalesinde esirdir dedi. Böyle deyince oğlan ağladı, melül oldu. Atını çevirdi geri döndü. Anasına geldi. Burada anasına söylemiş, görelim hanım ne söylemiş: Der: Bre ana ben Han oğlu değilmişim Han Kazan oğlu imişim Bre kavat kızı bunu bana niçin söylemiyordun Ana hakkı Tanrı hakkı olmamış olsaydı Kara, çelik öz kılıcımı çekeydim Birdenbire güzel başını keseydim Alca kanını yer yüzüne dökeydim dedi. Anası ağladı. Der: Oğul baban sağdır, amma söylemeğe korkardım, kafire varırsın, kendini vurursun helak olursun, onun için sana söylemiyordum canım oğul dedi. Amma amcana adam gönder, gelsin, görelim ne der dedi. Adam gönderdi amcasını çağırdı. Geldi. Uruz der: Ben babamın esir olduğu kaleye gidiyorum. Birlikte istişare ettiler. Bütün beylere haber oldu. Uruz babasına gidiyor, silah ve teçhizatla gelin dediler. Asker toplandı geldi. Alp Uruz çadırlarını açtırdı, cephanesini yükledi. Kara Göne asker başı oldu. Boru çaldırıp göçtüler, yola girdiler. Yol üzerinde kafirin kilisesi var idi. Keşişler beklerdi. Gayet sarp kilise idi. Attan inip tacir elbisesi giydiler. Bezirgan suretinde katır, deve çektiler geldiler. Kafirler gördüler gelenler tacire benzemez, kaçtılar kaleye girdiler, kapılarını sımsıkı kapadılar. Burca çıkıp kimlersiniz dediler. Bunlar cevap verdi: Bezirganlarız dediler. Kafirler yalan söylüyorsunuz diyerek taşa tuttular. Uruz attan indi, der: Hey babamın altın gadehinden şarap içen, beni seven attan insin, bunun kapısına birer gürz vuralım dedi. On altı yiğit sıçrayıp attan indiler. Kalkan tuttular, gürzlerini omuzlarına attılar, kapıya geldiler. Birer gürz vurup kapıyı ufattılar, içeri girdiler. Buldukları kafiri öldürdüler. Ağız açtırmadılar. Malını yağmaladılar. Askerin üzerine geldiler kondular. Meğer bir sığırtmaçları var idi. Gördü ki kaleyi aldılar, kaçtı teküre vardı, kilisenin alındığını haber verdi. Ne oturuyorsunuz, üzerinize düşman geldi, başınızın çaresine bakın dedi. Tekür beylerini topladı, bunlarla nasıl uyuşalım dedi. Beyler dediler: Bunun uyuşması odur ki Kazan’ı çıkaralım, onlarla başbaşa bırakalım. Bu sözü uygun gördüler. Vardılar Kazan’ı çıkarıp tekürün önüne getirdiler. Tekür der: Kazan Bey üzerimize düşman geldi, bu düşmanı üzerimizden ayırırsan seni bırakı verelim dediler. Hem haraca itaatkar olalım, sen de and iç ki bu bizim memlekete düşmanlığa gelmeyesin dediler. Kazan der: Vallah billah doğru yolu görür iken eğri yoldan gelmeyelim dedi. Kafirler Kazan iyi and içti diye sevindiler. Tekür askerini toplayıp meydana geldi, çadır diktirdi. Kafir askeri Kazan’ın etrafına toplandı. Kazan’a giyim getirdiler. Kılıç ve mızrak ve çomak ve sair cenk aletini giydirip donattılar. Bu sırada Oğuz erenleri alay alay geldi. Gümbür gümbür davullar çalındı. Kazan gördü ki askerin önünce bir ak boz atlı, ak sancaklı, üzeri sağlam demir giyimli, Oğuz’un önünce geldi, çadırını diktirdi, saf bağladı durdu. Onun ardınca Kara Göne geldi, saf bağladı durdu. Hemen burada Kazan atı meydana sürdü, hasım, diledi. Boz atlı Beyrek at tepti meydana girdi. Kazan burada söylemiş, görelim ne söylemiş: Der: Kalkıp yerinden doğrulan yiğit ne yiğitsin Yapısı sağlam demir giyimini giyen yiğit ne yiğitsin Adın nedir yiğit söyle bana dedi. Beyrek burada söylemiş, der: Bre kafir sen beni bilmez misin Parasarın Bayburt Hisarından fırlayıp uçan Adaklısını başkaları alırken çekip alan Pay Püre Han oğlu Bamsı Beyrek bana derler Gel beri bre kafir dövüşelim dedi. Kazan burada bir daha söylemiş. Der: Bre yiğit, önünce bu askerin bir ak sancaklı alay çıktı, çadırını başkalarından önce dikti, ak boz ata binen o yiğit ne yiğittir, kimin nesidir, yiğit başın için söyle bana. Beyrek der: Bre kafir kimin nesi olacak, beyimiz Kazan’ın oğludur dedi. Kazan gönlünden der: Elhamdülillah benim oğlancığım büyük er olmuş dedi. Beyrek bre kafir daha ne kadar onu bunu soracaksın bana dedi, Kazan’ın üzerine at sürdü. Altı kanatlı gürzünü eline alıp Kazana vurdu. Kazan kendisini tanıtmadı. Kavradı, Beyreği bileğinden tuttu, çekti çomağını elinden aldı, Beyreğin ensesisine bir çomak vurdu. Beyrek atın boynunu kucakladı, çekilip döndü. Kazan der: Ya Beyrek, var beyine söyle gelsin dedi. Bunu gördü. Eylik Koca oğlu Dönebilmez Dülek Evren meydana girdi. Kazan burada söylemiş, der: Şafak vakti yerinden kalkan yiğit ne yiğitsin Büyük cins atını oynatarak gelen yiğit ne yiğitsin Erin erden adını saklaması ayıp olur Adın nedir yiğit söyle bana dedi. Dülek Evren der: Bre kafir benim adımı bilmez misin Kendi kendisine hor bakan memleketten çıkan Elli yedi kalenin kilidini alan Eylik Koca oğlu Dönebilmez Dülek Evren bana derler dedi. Mızrağını eline alıp at sürdü. Kazan’a saplayayım dedi, saplayamadı, öteye geçti. Kazan at tepti, mızrağını çekip elinden aldı, tepesine vurdu, parça parça oldu utandı. O da çekilip döndü. Kazan yine er diledi. Düzen oğlu Alp Rüstem at tepti meydana girdi. Kazan burada gene söyledi, der : Kalkıp yerinden doğrulu veren Cins atına sıçrayıp binen Ne yiğitsin Adın nedir söyle bana dedi. Alp Rüstem der : Kalkıp yerinden doğrulu veren İki kardeş bebeğini öldürüp zelil gezen Düzen oğlu Alp Rüstem bana derler dedi. O da Kazan’a at sürdü. Yeneyim dedi. yenemedi. Kazan Bey buna da bir darbe vurdu. Der: Bre kavat, var beyine söyle gelsin dedi. O da döndü. Kazan tekrar er diledi. Uruz’un gemini amcası Kara Göne tutmuştu. Çekti ansızın elinden aldı. kılıcı sıyırdı babasının üzerine at sürdü. Davrandırmadı, omuzuna kılıç indirdi. Giyimini kesti, omzuna dört parmak kadar yara açtı. Alca kanı şırıldadı koynuna indi. Uruz gene döndü ki bir daha çalsın. Kazan burada seslenip oğluna söyler, görelim hanım ne söyler: Der: Kara dağımın yükseği oğul Karanlıklı gözlerimin aydını oğul Alpım Uruz aslanım Uruz Ak sakallı babana kıyma oğul dedi. Uruz’un şefkat damarları kaynadı, kara süzme gözleri kan yaş doldu. Attan yere indi. babasının elini öptü. Kazan da attan atladı yere indi. Oğlunun boynunu öptü. Beyler Kazan ile oğlunun üzerine at sürdüler, etraflarını çevirdiler. Hepsi attan inip Kazan’ın elini öptüler. Yürüyerek kafire at sürdüler, kılıç vurdular. Derelerde tepelerde kafire kırgın girdi. Kaleyi aldılar. Kilisesini yıkıp mescit yaptılar. Kanlı kafirin elinden babasını çekip aldı. Kudretli Oğuz eline gelip çıktı. Akça yüzlü anasına müjdeci geldi. Kaza benzer kızı gelini Kazan’a karşı gelip elini öptüler, ayağına kapandılar, Kazan güzel çimene çadır otağ diktirdi. Yedi gün yedi gece toy düğün edip yeme içme oldu. Dedem Korkut geldi kopuz çaldı, gazi erenlerin başına ne geldiğini söyledi. Hani övdüğümüz bey erenler Dünya benim diyenler Ecel aldı yer gizledi Fani dünya kime kaldı Gelimli gidimli dünya Son ucu ölümlü dünya Ölüm vakti geldiğinde arı imandan ayırmasın. Kadir seni namerde muhtaç etmesin. Beş kelime dua kıldık, kabul olsun. Amin amin diyenler Tann’nın yüzünü görsün. Günahınızı adı güzel Muhammed Mustafa hürmetine bağışlasın hanım hey!… Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Guest Göktürk Yanıtlama zamanı: Şubat 15, 2009 Paylaş Yanıtlama zamanı: Şubat 15, 2009 MEĞER Hanım Tırabuzan tekürü beyler beyi olan Han Kazan'a bir şahin göndermişti. Bir gece yiyip içip otururken şahinci başına der: Bre yarın sabah şahinleri al, tenhaca ava binelim dedi. Erkenden bindiler, av yerine vardılar. Gördüler bir sürü kaz oturuyor. Kazan şahini bıraktı. Alamadı81 şahin havalandı. Gözetlediler, şahin Toman'ın Kalesine indi. Kazan gayet müteessir oldu. Şahinin ardına düştü. Dere tepe aştı, kafir eline geldi. Giderken Kazan'ın karanlık gözünü uyku bürüdü. Beyler dediler: Hanım dönelim. Kazan der: Biraz daha ileri varalım dedi. Baktı bir kale gördü. Der: Beyler gelin yatalım dedi. Kazan'ı küçücük ölüm tuttu, uyudu. Meğer hanım, Oğuz beyleri yedi gün uyurdu. Onun için küçücük ölüm derlerdi. Meğer o gün Toman'ın Kalesinin tekürü ava binmişti. Casus geldi, der: Bre bölük atlı geldi, içinde beyleri yattı uyudu. Tekür adam gönderdi, kim olduğunu anlayın dedi. Gelenler bildi ki bunlar Oğuz erenlerindendir. Gelip teküre haber verdiler. Tekür de hemen askerini topladı, bunların üzerine geldi. Kazan'ın beyleri baktılar gördüler ki düşman geliyor. Dediler: Kazan'ı bırakır gidersek evinde bizi kovarlar. en iyisi budur ki burda ölelim dediler. Kafiri karşıladılar, cenk ettiler. Kazan'ın üzerine yirmi beş beyini şehit ettiler. Kazan'ın üzerine düştüler, uyuduğu yerde tuttular, elini ayağını sımsıkı bağladılar, bir arabaya yüklettiler, arabaya muhkem urganla sardılar. Arabayı çektiler, yürüyü verdiler. Giderken araba gıcırtısından Kazan uyandı. Gerindi bu elindeki urganları hep kopardı. Arabanın üzerine oturdu, elini eline çaldı, kah kah güldü. Kafirler derler: Ne gülüyorsun? Kazan der: Bre kafirler, bu arabayı beşiğim sandım, sizi yamrı yumru dadım dayam sandım dedi. Neyse, Kazan'ı getirdiler, Toman'ın Kalesinde bir kuyuya bıraktılar. Kuyunun ağzına bir değirmen taşı koydular. Yemeğini suyunu değirmen taşının deliğinden veriyorlardı. Bir gün tekürün karısı der: Varayım Kazan'ı göreyim, nasıl bir insandır ki bunca adamlara darbe vuruyormuş dedi. Hatun gelip zindancıya kapıyı açtırdı. Seslendi, der: Kazan Bey nedir halin, dirliğin yer altında mı hoştur, yoksa yer üstünde mi hoştur, hem şimdi ne yiyorsun, ne içiyorsun ve neye biniyorsun dedi. Kazan der: Ölülerine yemek verdiğin vakit ellerinden alıyorum, hem ölülerinizin yorgasına82 biniyorum, yaşlılarını yedekte çekiyorum dedi. Tekür'ün karısı der: Dinin için Kazan Bey, yedi yaşında bir kızcağızım ölmüştür, kerem eyle ona binme dedi. Kazan der: Ölülerinizde ondan yorga yoktur, hep ona biniyorum dedi. Kadın der: Vay, senin elinden ne yer yüzünde dirimiz ve ne yer altında ölümüz kurtulurmuş dedi. Geldi Tekür'e der: Kerem eyle o tatarı kuyudan çıkar, kızcağızın belini koparıyor yer altında kızcağızıma biniyormuş, diğer ölülerimizi topluyormuş, hem ölülerimiz için verdiğimiz yemeği ellerinden çekip alıp yiyormuş, onun elinden ne ölümüz ne dirimiz kurtulurmuş, dinini aşkına o eri kuyudan çıkar dedi. Tekür beylerini topladı, der: Gelin Kazan'ı kuyudan çıkarın, bizi övsün Oğuz'u yersin, ondan sonra şart eylesin bizim memleketimize düşmanlığa gelmesin dedi. Vardılar Kazan'ı kuyudan çıkarıp getirdiler. Dediler : And iç ki bizim memleketimize düşmanlığa gelmeyesin, hem bizi öv Oğuz'u yer, seni bırakı verelim var git dediler. Kazan der: Vallah billah doğru yolu görür iken eğri yoldan gelmeyeyim dedi. Dediler : Vallah Kazan iyi and içti dediler. Şimdi Kazan Bey, hadi bizi öv dediler. Kazan der: Ben yer yüzünde adam övmem, bir adam getirin bineyim, sizi öveyim dedi. Vardılar bir er kafir getirdiler. Bir eyer, bir gem dedi, getirdiler. Kafirin arkasına eyer koydu, ağzına gem vurdu, eyer kayışını çekti. Sıçradı arkasına bindi. Ökçesini ökçesine vurdu, kaburgasını karnına yapıştırdı. Gemini çekti, ağzım ayırdı. Kafiri öldürdü, çöktü üzerine oturdu. Der: Bre kafirler kopuzumu getirin, sizi öveyim dedi. Vardılar kopuzu getirdiler. Eline alıp burada söylemiş, görelim hanım ne söylemiş: Bin bin erden düşman gördümse övünüm dedim Yirmi bin er düşman gördümse koklamadım Otuz bin er düşman gördümse ona saydım Kırk bin er düşman gördümse gözümü kısıp baktım Elli bin er gördümse el vermedim Altmış bin er gördümse söyleşmedim Seksen bin er gördümse ürpermedim Doksan bin düşman gördümse donanmadım Yüz bin er gördümse yüzümü dönmedim Yüzü dönmez kılıcımı elime aldım Muhammedin dini aşkına kılıç vurdum Ak meydanda yumru başı top gibi kestim O zaman bile erim beyim diye övünmedim Övünen erenleri hoş görmedim Eline geçmiş iken bre kafir öldür beni Kara kılıcını çal boynuma kes başımı Kılıcından sapacağım yok Kendi aslımı kendi kökümü yermem yok dedi. Bir deyiş daha söylemiş, der: Yüksek yüksek kara dağdan taş yuvarlansa Kaba ökçemi oyluğumu karşı tutan Kazan er idim Firavun şişler yükleyip yerden, çıksa Kaba ökçem ile perçin kılan Kazan er idim Koca koca beyler oğlu kavga kılsa Kamçı vurup dindiren Kazan er idim Yüce dağları duman tutsa Kapkara sis deli kopsa Kara koç atımın kulağı görünmez olsa Gayrı eren kılavuzsuz yol şaşırsa Kılavuzsuz yol başaran Kazan er idim Yedi başlı ejderhaya yetişip vardım Heybetinden sol gözüm yaşardı Hey gözüm namert gözüm kalleş gözüm Bir yılandan ne var ki korktun dedim O zaman bile erim beyim diye övünmedim Övünen erenleri hoş görmedim Eline geçmiş iken bre kafir öldür beni yitir beni Çal kılıcını kes başımı Kılıcından sapacağım yok Kendi aslımı kendi kökümü yermem yok Oğuz erenleri dururken seni övmem yok dedi. Kazan burada bir daha söylemiş: Arkaç Kırda çalkanır umman denizinde Sarp yerlerde yapılmış kafir şehri Sağa sola çırpıntı vurur yüzgeçleri Su dibinde döner bahrileri86 Tanrı benim diye su dibinde çığrışır asileri Önünü koyup tersini okur kızı gelini Altın aşık oynar Sancıdanın beyleri Altı defa Oğuz vardı alamadı O kaleye altı tane erle ben Kazan vardım Altı güne koymadım onu aldım Kilisesini yıkıp yerine mescit yaptım ezan okuttum Kızını gelinini ak göğsümde oynattım Beylerini kul ettim O zaman bile erim beyim diye övünmedim Övünen erenleri hoş görmedim Eline geçmiş iken bre kafir öldür beni yitir beni Kılıcından sapacağım yok Kendi aslımı kendi kökümü yermem yok dedi. Kazan yine söylemiş, der: Arkaç Kırda döndürdüğüm bre kafir senin baban Şakağına imrendiğim senin kızın gelinin Akça Kale Sürmelide at oynattım At ile Karun eline baskın yaptım Ak Hisar Kalesinin burcunu yıktım Ak akçe getirdiler puldur dedim Kızıl altın getirdiler bakırdır dedim Ela gözlü kızını gelinini getirdiler aldanmadım Kilisesini yıktım mescit yaptım Altını gümüşü yağmalattım O zaman bile erim beyim diye övünmedim Övünenleri hoş görmedim Eline geçmiş iken bre kafir öldür beni yitir beni Kendi aslımı kendi kökümü yermem yok Seni övmem yok dedi. Kazan Bey burada bir daha söylemiş, der: Ak kayanın kaplanının erkeğinde bir köküm var Ortaç Kırda sizin geyiklerinizi durdurmaya Ak sazın aslanında bir köküm var Kaz alaca kısrağını durdurmaya Azman kurt yavrusunun erkeğinde bir köküm var Akça yünlü on bin koyununu gezdirmeye Ak sungur88 kuşunun erkeğinde bir köküm var Alaca ördek kara kazını uçurmaya Kudretli Oğuz elinde bir oğlum var Uruz adlı Bir kardeşim var Kara Göne adlı Yeniden doğanını diriltmeyeler Eline geçmiş iken bre kafir öldür beni yitir beni Kılıcından sapacağım yok Kendi aslımı yermem yok dedi. Bir daha söylemiş, der: İt gibi güv güv eden çerkes hırslı Küçücük domuz şölenli Bir torba saman döşekli Yarım kerpiç yastıklı Yontma ağaç Tanrılı Köpeğim kafir Oğuzu görür iken seni övmem yok Bundan sonra öldürürsen bre kafir öldür beni Öldürmezsen Kadir korsa öldüreyim kafir seni dedi. Kafiler der: Bu bizi övmedi, gelin bunu öldürelim dediler. Kafir beyleri toplandılar geldiler. Yine dediler: Bunun oğlu var, kardeşi var, bunu öldürmek olmaz dediler. Getirdiler domuz damına hapse attılar. At ayağı çabuk, ozan dili çevik olur. Kazan'ın ölüsünü dirisini kimse bilmedi. Meğer hanım Kazan’ ın bir oğlancığı var idi. Büyüdü yiğitcik oldu. Bir gün ata binip divana gelirken bir kişi der: Sen Han Kazan'ın oğlu değil misin dedi. Uruz kızdı, der: Bre kavat benim babam Bayındır Han değil midir? Dedi. Yok, o ananın babasıdır, senin dedendir. Uruz, bre ya benim babam ölü müdür diri midir dedi. Dedi: Diridir, Toman'ın Kalesinde esirdir dedi. Böyle deyince oğlan ağladı, melül oldu. Atını çevirdi geri döndü. Anasına geldi. Burada anasına söylemiş, görelim hanım ne söylemiş: Der: Bre ana ben Han oğlu değilmişim Han Kazan oğlu imişim Bre kavat kızı bunu bana niçin söylemiyordun Ana hakkı Tanrı hakkı olmamış olsaydı Kara, çelik öz kılıcımı çekeydim Birdenbire güzel başını keseydim Alca kanını yer yüzüne dökeydim dedi. Anası ağladı. Der: Oğul baban sağdır, amma söylemeğe korkardım, kafire varırsın, kendini vurursun helak olursun, onun için sana söylemiyordum canım oğul dedi. Amma amcana adam gönder, gelsin, görelim ne der dedi. Adam gönderdi amcasını çağırdı. Geldi. Uruz der: Ben babamın esir olduğu kaleye gidiyorum. Birlikte istişare ettiler. Bütün beylere haber oldu. Uruz babasına gidiyor, silah ve teçhizatla gelin dediler. Asker toplandı geldi. Alp Uruz çadırlarını açtırdı, cephanesini yükledi. Kara Göne asker başı oldu. Boru çaldırıp göçtüler, yola girdiler. Yol üzerinde kafirin kilisesi var idi. Keşişler beklerdi. Gayet sarp kilise idi. Attan inip tacir elbisesi giydiler. Bezirgan suretinde katır, deve çektiler geldiler. Kafirler gördüler gelenler tacire benzemez, kaçtılar kaleye girdiler, kapılarını sımsıkı kapadılar. Burca çıkıp kimlersiniz dediler. Bunlar cevap verdi: Bezirganlarız dediler. Kafirler yalan söylüyorsunuz diyerek taşa tuttular. Uruz attan indi, der: Hey babamın altın gadehinden şarap içen, beni seven attan insin, bunun kapısına birer gürz vuralım dedi. On altı yiğit sıçrayıp attan indiler. Kalkan tuttular, gürzlerini omuzlarına attılar, kapıya geldiler. Birer gürz vurup kapıyı ufattılar, içeri girdiler. Buldukları kafiri öldürdüler. Ağız açtırmadılar. Malını yağmaladılar. Askerin üzerine geldiler kondular. Meğer bir sığırtmaçları var idi. Gördü ki kaleyi aldılar, kaçtı teküre vardı, kilisenin alındığını haber verdi. Ne oturuyorsunuz, üzerinize düşman geldi, başınızın çaresine bakın dedi. Tekür beylerini topladı, bunlarla nasıl uyuşalım dedi. Beyler dediler: Bunun uyuşması odur ki Kazan'ı çıkaralım, onlarla başbaşa bırakalım. Bu sözü uygun gördüler. Vardılar Kazan'ı çıkarıp tekürün önüne getirdiler. Tekür der: Kazan Bey üzerimize düşman geldi, bu düşmanı üzerimizden ayırırsan seni bırakı verelim dediler. Hem haraca itaatkar olalım, sen de and iç ki bu bizim memlekete düşmanlığa gelmeyesin dediler. Kazan der: Vallah billah doğru yolu görür iken eğri yoldan gelmeyelim dedi. Kafirler Kazan iyi and içti diye sevindiler. Tekür askerini toplayıp meydana geldi, çadır diktirdi. Kafir askeri Kazan'ın etrafına toplandı. Kazan'a giyim getirdiler. Kılıç ve mızrak ve çomak ve sair cenk aletini giydirip donattılar. Bu sırada Oğuz erenleri alay alay geldi. Gümbür gümbür davullar çalındı. Kazan gördü ki askerin önünce bir ak boz atlı, ak sancaklı, üzeri sağlam demir giyimli, Oğuz'un önünce geldi, çadırını diktirdi, saf bağladı durdu. Onun ardınca Kara Göne geldi, saf bağladı durdu. Hemen burada Kazan atı meydana sürdü, hasım, diledi. Boz atlı Beyrek at tepti meydana girdi. Kazan burada söylemiş, görelim ne söylemiş: Der: Kalkıp yerinden doğrulan yiğit ne yiğitsin Yapısı sağlam demir giyimini giyen yiğit ne yiğitsin Adın nedir yiğit söyle bana dedi. Beyrek burada söylemiş, der: Bre kafir sen beni bilmez misin Parasarın Bayburt Hisarından fırlayıp uçan Adaklısını başkaları alırken çekip alan Pay Püre Han oğlu Bamsı Beyrek bana derler Gel beri bre kafir dövüşelim dedi. Kazan burada bir daha söylemiş. Der: Bre yiğit, önünce bu askerin bir ak sancaklı alay çıktı, çadırını başkalarından önce dikti, ak boz ata binen o yiğit ne yiğittir, kimin nesidir, yiğit başın için söyle bana. Beyrek der: Bre kafir kimin nesi olacak, beyimiz Kazan'ın oğludur dedi. Kazan gönlünden der: Elhamdülillah benim oğlancığım büyük er olmuş dedi. Beyrek bre kafir daha ne kadar onu bunu soracaksın bana dedi, Kazan'ın üzerine at sürdü. Altı kanatlı gürzünü eline alıp Kazana vurdu. Kazan kendisini tanıtmadı. Kavradı, Beyreği bileğinden tuttu, çekti çomağını elinden aldı, Beyreğin ensesisine bir çomak vurdu. Beyrek atın boynunu kucakladı, çekilip döndü. Kazan der: Ya Beyrek, var beyine söyle gelsin dedi. Bunu gördü. Eylik Koca oğlu Dönebilmez Dülek Evren meydana girdi. Kazan burada söylemiş, der: Şafak vakti yerinden kalkan yiğit ne yiğitsin Büyük cins atını oynatarak gelen yiğit ne yiğitsin Erin erden adını saklaması ayıp olur Adın nedir yiğit söyle bana dedi. Dülek Evren der: Bre kafir benim adımı bilmez misin Kendi kendisine hor bakan memleketten çıkan Elli yedi kalenin kilidini alan Eylik Koca oğlu Dönebilmez Dülek Evren bana derler dedi. Mızrağını eline alıp at sürdü. Kazan'a saplayayım dedi, saplayamadı, öteye geçti. Kazan at tepti, mızrağını çekip elinden aldı, tepesine vurdu, parça parça oldu utandı. O da çekilip döndü. Kazan yine er diledi. Düzen oğlu Alp Rüstem at tepti meydana girdi. Kazan burada gene söyledi, der : Kalkıp yerinden doğrulu veren Cins atına sıçrayıp binen Ne yiğitsin Adın nedir söyle bana dedi. Alp Rüstem der : Kalkıp yerinden doğrulu veren İki kardeş bebeğini öldürüp zelil gezen Düzen oğlu Alp Rüstem bana derler dedi. O da Kazan'a at sürdü. Yeneyim dedi. yenemedi. Kazan Bey buna da bir darbe vurdu. Der: Bre kavat, var beyine söyle gelsin dedi. O da döndü. Kazan tekrar er diledi. Uruz'un gemini amcası Kara Göne tutmuştu. Çekti ansızın elinden aldı. kılıcı sıyırdı babasının üzerine at sürdü. Davrandırmadı, omuzuna kılıç indirdi. Giyimini kesti, omzuna dört parmak kadar yara açtı. Alca kanı şırıldadı koynuna indi. Uruz gene döndü ki bir daha çalsın. Kazan burada seslenip oğluna söyler, görelim hanım ne söyler: Der: Kara dağımın yükseği oğul Karanlıklı gözlerimin aydını oğul Alpım Uruz aslanım Uruz Ak sakallı babana kıyma oğul dedi. Uruz'un şefkat damarları kaynadı, kara süzme gözleri kan yaş doldu. Attan yere indi. babasının elini öptü. Kazan da attan atladı yere indi. Oğlunun boynunu öptü. Beyler Kazan ile oğlunun üzerine at sürdüler, etraflarını çevirdiler. Hepsi attan inip Kazan'ın elini öptüler. Yürüyerek kafire at sürdüler, kılıç vurdular. Derelerde tepelerde kafire kırgın girdi. Kaleyi aldılar. Kilisesini yıkıp mescit yaptılar. Kanlı kafirin elinden babasını çekip aldı. Kudretli Oğuz eline gelip çıktı. Akça yüzlü anasına müjdeci geldi. Kaza benzer kızı gelini Kazan'a karşı gelip elini öptüler, ayağına kapandılar, Kazan güzel çimene çadır otağ diktirdi. Yedi gün yedi gece toy düğün edip yeme içme oldu. Dedem Korkut geldi kopuz çaldı, gazi erenlerin başına ne geldiğini söyledi. Hani övdüğümüz bey erenler Dünya benim diyenler Ecel aldı yer gizledi Fani dünya kime kaldı Gelimli gidimli dünya Son ucu ölümlü dünya Ölüm vakti geldiğinde arı imandan ayırmasın. Kadir seni namerde muhtaç etmesin. Beş kelime dua kıldık, kabul olsun. Amin amin diyenler Tann'nın yüzünü görsün. Günahınızı adı güzel Muhammed Mustafa hürmetine bağışlasın hanım hey!... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Guest Lucky Yanıtlama zamanı: Şubat 15, 2009 Paylaş Yanıtlama zamanı: Şubat 15, 2009 Ben okumuştum yıllar önce. Hala aklımda kalmış. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Guest ramahcan Yanıtlama zamanı: Şubat 15, 2009 Paylaş Yanıtlama zamanı: Şubat 15, 2009 bu öyküleri hala okuyanları görmek çok güzel.. atalar güzel söyler Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Önerilen Mesajlar
Sohbete katıl
Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.