tugce Oluşturma zamanı: Nisan 10, 2011 Paylaş Oluşturma zamanı: Nisan 10, 2011 Temel Özellikleri Çomar, melez bir ırktır. Diğer köpek ırkları gibi saf bir ırk değildir, ortak özellikleri bir başlık altında toplanabilecek kadar benzer görünüşleri olmasa bile, ortak kişilik özellikleri sergileyebilir. Bu yüzden ve evimizdeki birçok köpeğin bu ırk başlığı altında toplanabileceği mantığına dayanarak Türk Sokak Köpeği diye adlandırdığımız Çomar'ı köpek ırkları listemize aldık. Neler Yapar? Sokaklar sadece biz insanlara ait değil. Toplumsal hayatta caddeleri, yürüdüğümüz sokakları, canlı cansız pek çok varlık ile paylaşırız. Sokakları paylaştığımız canlılardan biri de sokak köpekleri. Adı üstünde, sokak köpekleri sokağa ait. Dünyamızda sahipsiz bir şey olmadığı için, sokak köpeklerine de sokaklar sahiplik ediyor. İnsan sahipli hemcinslerinden daha özgür sokak köpekleri. Bir isim kaydına girmemekle beraber, kendi toplumsal hayatları, hatta düzenleri var. İnsanların verdiği bir adı olan köpeğe köpek demek her zaman uygun düşmez. Fino, karabaş, kaplan, cesur ve benzeri demek gerekir. Oysa sokak köpeği, her yerde ve her zaman, adıyla ve sanıyla kendisidir, sadece köpektir, köpek bilinir. Köpek, kimi insanların konuşma dilinde, hatta yazılarda, birbirine aşağılama benzetmesinde kullanılır. Niçin? Özgürlüğü kıskanıldığı için mi? Tasma takmadığı için mi? Sokağa çıkma yasaklarına uymadığı için mi? Makam mevki ve ünvan sahiplerini görmezden gelip selam durmadığı için mi? Nüfus sayımına gelmediği, nüfus cüzdanı taşımadığı ve ehliyet almadığı için mi? Diploma, makam mevki, servet saman peşinde koşmadığı için mi? Sokakta doğurup, ilaç kullanmadığı için mi? Nüfus planlamasına uymadığı ve kontrol hapını yutmadığı için mi? Sokak köpekleri, zaman zaman insan ilgisine uğradıkça inlemiş; başına buyruk diye, bizim tarihimizde, İstanbul'da sürgünlere uğramış. Dünya tarihinde, köpeğin totemleştirilip heykelinin tapınaklara konduğunu okuyoruz. Kurt cinsinden evcilleştirildiği söylenen köpeğin, en eski evcilleştirilme bölgesi, Eski Mısır. Eski Mısırlılar köpeği kutsal saymış ve mumyalamış. Oniki hayvan adı bulunan Eski Orta Asya Türk Takvimi'nde, yıllardan birinin adı, it, yani köpek. Dede Korkut kitabında köpek, dost ve kılavuz. Dinler tarihinde, Roma dönemine rastlayan yedi uyurlar olayında, Kıtmır ismindeki köpek meşhurdur. Sokak köpekleri de yaşam derdinde; ya zehirleniyor ya da kafeslere tıkılıyorlar. Yeni yasanın 'Kısırlaştır, aşıla, küpele, bırak' maddesi henüz hayata tam anlamıyla geçirilemedi. Onlara sahip çıkanlar ise çoğu zaman gönüllüler ve iyi kalpliler. Tarihçesi İstanbul'un sokak köpeklerinin de bir tarihi var. Osmanlı İmparatorluğu'nda dokunulmazlıkları olan sokak köpekleri kartpostalların değişmez figürleriydiler. 1865'te toplatılıp Hayırsız Ada'ya gönderilen köpekler, büyük bir İstanbul yangını çıkması üzerine geri getirildiler. "Hayatımda hiç bu kadar mahzun bakışlı ve kalbi kırık sokak köpekleri görmedim." (Mark Twain, İstanbul ziyareti, 1867 Ümit Sinan Topçuoğlu'nun kitabından.) Topçuoğlu'nun bulgularına göre köpeklerin İstanbul'a Türklerle geldiği kabul ediliyor. Bizans'ta kedi hakimiyeti varmış. Eski çağlarda İstanbullular'ın kafasında şöyle bir inanış yer ediyor: "Köpekler bu şehirden giderse, Türkler de gider!" 19. Yüzyıl sonuna kadar köpekler İstanbul'un yaşayan simgeleri olarak kabul ediliyor. Eski İstanbul kartpostallarındaki köpekli fotoğrafların fazlalığı bunun kanıtı olarak gösteriliyor. Köpek katliamları Batılılaşma hareketleriyle birlikte başlıyor. Köpek Toplama Harekatı İstanbul'da köpeklerin başı ilk kez bir İngiliz turist yüzünden belaya giriyor. Galata'da gece yarısı bastonuyla köpeklerden korunmak isteyen yabancı, köpeklerin hücumuna uğruyor. Kaçarken yüksek bir duvardan düşüp ölüyor. Majestelerinin hükümeti Osmanlı'ya ültimatom veriyor. Sultan 2. Mahmut da kararını açıklıyor. "Sokak köpekleri tez elden toplana, teknelere konula ve Hayırsız Ada'ya bırakıla..." Operasyon başlıyor. Halk, köpekleri bırakın diye haykırıyor. Yeniçeri Ocağı'nı dağıtan 2. Mahmut kararını geri alıyor. İkinci büyük köpek toplama harekatı Sultan Abdülaziz devrinde yaşanıyor. Köpekler toplanıyor, teknelere konulup Hayırsız Ada'ya bırakılıyor. Bu operasyonla eş zamanlı olarak 1865 eylülünde büyük İstanbul yangınlarından biri başlamasın mı? Beyazıt'tan Gedikpaşa'ya kadar evler konaklar kömür oluyor. Halk anında bu felaketin gerekçesini buluyor: -Köpekleri topladınız, Allah da cezanızı verdi! Köpekler olsaydı önceden haber verirlerdi. Tekneler yeniden Hayırsız Ada'ya gidiyor, köpekleri yükleyip İstanbul'a geri getiriyor. Köpek dostu Abdülhamit Padişah 2. Abdülhamit döneminde İstanbul köpekleri en rahat dönemlerini yaşıyorlar. Köpeklerle uğraşmıyor, kuduzla uğraşıyor. Fransa'ya Pastör Enstitüsü'ne heyet göndererek, 10 bin altın bağışlıyor. Dünyadaki üçüncü Kuduz Enstitüsü'nü İstanbul'da kurulmasını sağlıyor. Bu dönemde Mavroyani Paşa'nın araştırması "Sokak Köpekleri" ismiyle kitap haline geliyor. Paşa o tarihlerde kuduz vakası görülmemesini şöyle açıklıyor: "Serbest çiftleşme, sokak köpeklerinde doğal aşı yerine geçiyor!" Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Önerilen Mesajlar
Sohbete katıl
Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.