Mira Oluşturma zamanı: Ağustos 20, 2011 Paylaş Oluşturma zamanı: Ağustos 20, 2011 Bence insanlar, İstiridye'ye benzer... İçlerinde taşıdıkları, kıymetli inci'nin farkında değiller.. Enna gelelim masalına; Küçük bir istiridye yıllar boyu denizlerde dolaşmış. Balıklarla, bitkilerleilgilenmiş. Kendisiyle de ilgilenilmesini çok istiyormuş, ama kimseonunla ilgilenmiyormuş.“Onun gibi binlercesi var” diyorlarmış, “hiçbir özelliği olmayan bir istiridye işte!…” Burun kıvırıp yanından geçiyorlarmış. Günlerden bir gün şöyle papatya gibi açılmış yüzerken,bir minicik kum taneciği kaçmış karnına. Önceleri aldırmamış.”O küçümen şey bana ne yapabilir ki?” diye düşünmüş. Fakat zamanla karnı ağrımaya başlamış. O zaman anlamış kum tanesini küçümsemekle hata ettiğini.Anlamaya anlamış, ama iş işten de geçmiş. Çok uğraşmasına rağmen, minikkum tanesinden kurtulamamış. “O zaman ben de onunla birlikte yaşamayı öğrenirim” diye geçirmiş içinden, “artık o benim bir parçam.” Ne hayata küsmüş, ne gelecekten korkmuş, ne de umudunu yitirmiş, sadece sabırlave özenle beklemiş. Gel zaman, git zaman, istiridyeciğin ağrılarıartmış. Bazen dayanılmaz derecede ağrı duyuyor, göz yaşlarını tutamıyormuş. Sonunda istiridye dünyasının en meşhur doktoruna gitmeye karar vermiş. Doktor istiridyeciği iyi bir muayeneden geçirdikten sonra, bilgiç başını sallayarak gülümsemiş: “İçinde bir inci oluşuyor” demiş. “Kötü bir şey mi?” diye sormuş istiridyecik, üzgün bir sele. “Aksineçok iyi bir şey” demiş doktor, “inci çok değerli bir maddedir. Onun sayesinde sıradan bir kabuk olmaktan kurtuldun, artık sen de çok değerlisin.” İstiridyecik duyduklarına çok sevinmiş. Haftalardır ilk defa kendini mutlu hissetmiş. Evine dönmüş. İçeri girer girmez kapısı çalınmış. Bakmış karşısında iri bir istiridye: “Sana dokunabilir miyim kardeş?” diye ricada bulunmuş, “şimdiye kadar inci taşıyan bir istiridyeye hiç dokunmadım da…” İstiridyeciğin koltukları kabarmış: “Tabii dokunabilirsin” demiş. Konuk istiridye karnına dokunmuş ve çok mutlu olmuş. “Keşke benim karnımda da bir inci olsa” diye yakınmış. Ardından yaşlı bir istiridye gelmiş . Bir zamanlar karnında kocaman bir inci taşıdığını, insanların onu avladığını, karnındaki kocaman inciyi çaldıklarını, tekrar denize bıraktıklarını, yeni hayata alışana kadarçok çile çektiğini anlattıktan sonra, “Kendine dikkat et, sakın inciyi kaptırma!” diye tembihlemiş. Sonra çeşit balıklar, deniz yıldızları, deniz anaları gelmişler, incisini kutlamışlar… Hatta içinde taşıdığı değerli incinin şerefine bir kutlama partisi teklif etmişler, ama istiridyecik olayın çok abartıldığını düşündüğünden kabul etmemiş. dır. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Önerilen Mesajlar
Sohbete katıl
Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.