Guest -mona- Oluşturma zamanı: Mayıs 28, 2008 Paylaş Oluşturma zamanı: Mayıs 28, 2008 Ne sağnaklar görmüşüz, yarılan gökyüzünden alnımız yıldırımlarla ağmış,ne rüzgarlar çınlamış bağrımızda, coşkusundan kırılmış kaburgamız, dişlenip kayaları ne ateşler yakmışız, aşmışız ne zifir uçurumlar,yine de ürkütmeden öpmüşüz bir ceylanı gözlerinin yaşından incitmeden tutmuşuz ağzımızda yorulan kelebeği;şimdi asmalardan korukların tadı silinmiş,sesimizde sendeleyen bir keder,uykusuzluk serin serin sızıyor acıyan tenimizden; ziyanı yok, nasıl olsa gönlümüzde aşkın yeri çok derin.Ne azgın canavarlar üstüne yürümüşüz bir demet çiçek için, neyimiz var neyimiz yok vermişiz bir narin dilek için,yıllarını taş duvara örmüşüz ömrümüzün bir hırçın yürek için;şimdi çevremizde yosunlaşmış sessizlik,yabanıyız gittiğimiz her şehrin, çiğdemsiz, kükremesiz,kimsecikler sezmiyor boynumuzdan didişen örümceğin zehrini;ziyanı yok, nasıl olsa nabzımızda durulanır yaşamanın iksiri.Ne güzel sevmişiz, ağzımızda mavi bir tat kekremiş, ne sızılar sarmışız yumuşacık öpüşlerin çığlığını kuşanıp,şafaklar tutuşkunu şarkılar yuvalanıp ne mintanlar yırtmışız, şimdi usulcacık ürpersek kara gece uykumuz kaçacak kadar delik üstümüz çimensiz tepeler gibi bereketsiz, örtüsüz, serin;ziyanı yok, nasıl olsa gönlümüzün çayırları ipekten,bakışımız lekesiz. Ne masalar düzmüşüz kıvrımları gümüş, kakmaları sedeften,ne milyonlar yanından başeğmeden geçmişiz, huyumuz değişmemiş,hayatımız günbegün çarpışarak yaşanılan sırların ürünüdür;şimdi kar altında avcumuz, avurdumuz ilaçsız, ıssızlaşmış sabahlar, yoksunluk arsızlaşmış, kaçışır yolumuzdan gölgesini de alıp o şaklabanlar inildesek açlıktan; ziyanı yok, nasıl olsa gönlümüzün dağı taşı altından.Ne devlerle dalaşmış kanımızı göstermeden silmişiz. ne kudurgan günlerde elimizi dost eline titremeden vermişiz,bir ömür seğirtmişiz bir nefes beklemeden;şimdi nice anışların dudağı üşüyen bir çocuk kadar uçuk, nicesi elsıkışların sahtekar çıkmış. Bizi eşkiyalar soymamış abi muhabbet yıkmış!muhabbet yıkmış! Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
devrikcumle Yanıtlama zamanı: Mayıs 29, 2008 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mayıs 29, 2008 - Bizi eşkiyalar soymamış abi muhabbet yıkmış! yıkılmak, acıdır..... tşkkr... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
wzuhal Yanıtlama zamanı: Mayıs 29, 2008 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mayıs 29, 2008 Ne devlerle dalaşmış kanımızı göstermeden silmişiz. ne kudurgan günlerde elimizi dost eline titremeden vermişiz, bir ömür seğirtmişiz bir nefes beklemeden; şimdi nice anışların dudağı üşüyen bir çocuk kadar uçuk, nicesi elsıkışların sahtekar çıkmış. - Bizi eşkiyalar soymamış abi muhabbet yıkmış! Ellerine sağlık arkadaşım etkilendim. bu şiiri bizimle paylaştığın için teşekkürler:) Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
arşınca Yanıtlama zamanı: Temmuz 21, 2009 Paylaş Yanıtlama zamanı: Temmuz 21, 2009 Yinede Gülümseyerek Ne sağnaklar görmüşüz, yarılan gökyüzünden alnımız yıldırımlarla ağmış, ne rüzgarlar çınlamış bağrımızda, coşkusundan kırılmış kaburgamız, dişlenip kayaları ne ateşler yakmışız, aşmışız ne zifir uçurumlar, yine de ürkütmeden öpmüşüz bir ceylanı gözlerinin yaşından incitmeden tutmuşuz ağzımızda yorulan kelebeği; şimdi asmalardan korukların tadı silinmiş, sesimizde sendeleyen bir keder, uykusuzluk serin serin sızıyor acıyan tenimizden; ziyanı yok, nasıl olsa gönlümüzde aşkın yeri çok derin. Ne azgın canavarlar üstüne yürümüşüz bir demet çiçek için, neyimiz var neyimiz yok vermişiz bir narin dilek için, yıllarını taş duvara örmüşüz ömrümüzün bir hırçın yürek için; şimdi çevremizde yosunlaşmış sessizlik, yabanıyız gittiğimiz her şehrin, çiğdemsiz, kükremesiz, kimsecikler sezmiyor boynumuzdan didişen örümceğin zehrini; ziyanı yok, nasıl olsa nabzımızda durulanır yaşamanın iksiri. Ne güzel sevmişiz, ağzımızda mavi bir tat kekremiş, ne sızılar sarmışız yumuşacık öpüşlerin çığlığını kuşanıp, şafaklar tutuşkunu şarkılar yuvalanıp ne mintanlar yırtmışız, şimdi usulcacık ürpersek kara gece uykumuz kaçacak kadar delik üstümüz çimensiz tepeler gibi bereketsiz, örtüsüz, serin; ziyanı yok, nasıl olsa gönlümüzün çayırları ipekten, bakışımız lekesiz. Ne masalar düzmüşüz kıvrımları gümüş, kakmaları sedeften, ne milyonlar yanından başeğmeden geçmişiz, huyumuz değişmemiş, hayatımız günbegün çarpışarak yaşanılan sırların ürünüdür; şimdi kar altında avcumuz, avurdumuz ilaçsız, ıssızlaşmış sabahlar, yoksunluk arsızlaşmış, kaçışır yolumuzdan gölgesini de alıp o şaklabanlar inildesek açlıktan; ziyanı yok, nasıl olsa gönlümüzün dağı taşı altından. Ne devlerle dalaşmış kanımızı göstermeden silmişiz. ne kudurgan günlerde elimizi dost eline titremeden vermişiz, bir ömür seğirtmişiz bir nefes beklemeden; şimdi nice anışların dudağı üşüyen bir çocuk kadar uçuk, nicesi elsıkışların sahtekar çıkmış. Nihat Beyram Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Guest kara sewdam Yanıtlama zamanı: Temmuz 21, 2009 Paylaş Yanıtlama zamanı: Temmuz 21, 2009 Ne güzel sevmişiz, ağzımızda mavi bir tat kekremiş, ne sızılar sarmışız yumuşacık öpüşlerin çığlığını kuşanıp, şafaklar tutuşkunu şarkılar yuvalanıp ne mintanlar yırtmışız, şimdi usulcacık ürpersek kara gece uykumuz kaçacak...... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
arşınca Yanıtlama zamanı: Temmuz 21, 2009 Paylaş Yanıtlama zamanı: Temmuz 21, 2009 üstümüz çimensiz tepeler gibi bereketsiz, örtüsüz, serin; ziyanı yok, nasıl olsa gönlümüzün çayırları ipekten, bakışımız lekesiz. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Guest kara sewdam Yanıtlama zamanı: Temmuz 21, 2009 Paylaş Yanıtlama zamanı: Temmuz 21, 2009 Ne devlerle dalaşmış kanımızı göstermeden silmişiz. ne kudurgan günlerde elimizi dost eline titremeden vermişiz, bir ömür seğirtmişiz bir nefes beklemeden; şimdi nice anışların dudağı üşüyen bir çocuk kadar uçuk, nicesi elsıkışların sahtekar çıkmış. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
arşınca Yanıtlama zamanı: Temmuz 21, 2009 Paylaş Yanıtlama zamanı: Temmuz 21, 2009 Ne sağnaklar görmüşüz, yarılan gökyüzünden alnımız yıldırımlarla ağmış, ne rüzgarlar çınlamış bağrımızda, coşkusundan kırılmış kaburgamız, dişlenip kayaları ne ateşler yakmışız, aşmışız ne zifir uçurumlar Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
ecrinruya Yanıtlama zamanı: Temmuz 21, 2009 Paylaş Yanıtlama zamanı: Temmuz 21, 2009 Ne masalar düzmüşüz kıvrımları gümüş, kakmaları sedeften, ne milyonlar yanından başeğmeden geçmişiz, huyumuz değişmemiş, hayatımız günbegün çarpışarak yaşanılan sırların ürünüdür; güzel şiirdir teşekkürler... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
arşınca Yanıtlama zamanı: Temmuz 21, 2009 Paylaş Yanıtlama zamanı: Temmuz 21, 2009 hayatımız günbegün çarpışarak yaşanılan sırların ürünüdür; şimdi kar altında avcumuz, avurdumuz ilaçsız, ıssızlaşmış sabahlar, yoksunluk arsızlaşmış, kaçışır yolumuzdan gölgesini de alıp o şaklabanlar inildesek açlıktan; ziyanı yok, nasıl olsa gönlümüzün dağı taşı altından. -------------------- ben teşekkür ediyorum sevgili ecrin... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Önerilen Mesajlar
Sohbete katıl
Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.